1.
bir garip dostumun başına gelmiş hadise. önüne bir tabak hamsi konmuştur. hayatında ilk defa hamsi yiyeceği için heyecanla sorar nasıl yenir bu diye. itinayla gösterilir. bak etini böyle çıkarırsın balığın. işte bu kılçık. bazı balıklarda büyük olur boğazına kaçar ama bu balıklar küçük. arada kılçık kaçsa da sorun olmaz. bir lokma ekmekle gider mideye. ooo tamam kolaymış der. kakara kikiri yenmeye başlanır, salatlar zeytinyağıyla ışıl ışıl, şen şakrak masa. gözüm dostumun tabağına takılır.
balıkların kılçıklarının ucunda birer buçuk santim et kalmıştır.
e dostum bunlar ne diye sorulur.
kafaları der.
oradan balığı pişiren,
e ben kafalarını ayıkladım ya pişirmeden önce diyerek gülmeye başlar
bir kaç saniye sessizlik ve boş bakışmalar sonrası masadaki herkes basar kahkahayı.
kendini savunur dostum.
ne bileyim ben kafasının olmadığını.
e görmüyor musun?
görmüyordur.
balıkların kılçıklarının ucunda birer buçuk santim et kalmıştır.
e dostum bunlar ne diye sorulur.
kafaları der.
oradan balığı pişiren,
e ben kafalarını ayıkladım ya pişirmeden önce diyerek gülmeye başlar
bir kaç saniye sessizlik ve boş bakışmalar sonrası masadaki herkes basar kahkahayı.
kendini savunur dostum.
ne bileyim ben kafasının olmadığını.
e görmüyor musun?
görmüyordur.
devamını gör...