hayat gramerindeki bozukluk
başlık "insan olun biraz" tarafından 09.11.2021 14:03 tarihinde açılmıştır.
1.
öykülerini çok sevdiğim yazar behçet çelik’in patikaların iyi yanı isimli on bir öyküden oluşan kitabının ilk öyküsü olan seyrelme telaşı isimli öyküde geçen bir kavramdır.
bazı insanların hayat gramerinde bir bozukluk vardır. öyle olsun istemedikleri halde vardır bu bozukluk. düzeltmek için çabalasalar da vardır ve var olmaya devam eder. hayatlarını alt üst etmek için istek duymazlar bu insanlar, en azından çoğu insanda yoktur böyle bir arzu ama hayat gramerinde doğuştan bir bozukluk olan insanlar bu konuda istekli diyemesek de çok başarılıdırlar.
bu bozukluktan mustarip olan insanlar hep yanlış adımlar atarlar, hatta çoğu zaman bu adımın onların düşmesine neden olacağını bilmelerine rağmen. durduramazlar kendilerini. sonra düştüklerinde yeniden başlamak için çok zorlu dönemler geçirmek zorunda kalırlar. onca yara berenin sağalması çok zaman alır.
çoğu zaman da iki seçenek arasında hep yanlış olanı seçerler. yanlış olduğunu bile bile hem de. bunu başlarına bir kötülük gelsin diye, hayatları mahvolsun diye de yapmazlar. sadece başka çareleri yokmuş gibi yaparlar. bu sefer tercihleri onlara mutluluk getirebilirmiş gibi yaparlar. ve sonu her zaman olduğu gibi yine acı, yine keder olur.
bu tür insanlar her şey yolunda giderken, hayat güllük gülistanlık iken, içlerinde huzur kırıntıları serpilirken, mutluluk diye bir şeyin varlığına inanmak üzereyken tökezlemeden duramazlar. ille de yanlış bir adım atıp güzel şeyleri mahvederler ve bu en çok onlara zarar verir. bu kadar savaştan sağ çıkan bir insanın içinde çok ceset vardır mutlaka.
içlerinde sakladıkları ya da onlardan habersiz saklanan o bozguncunun ne zaman ortaya çıkacağının bilememenin tedirginliği ile hiçbir güzellik onlara o kadar güzel gelmez, hiçbir mutluluk yeterince sahici olamaz, hiçbir huzur olması gerektiği kadar uzun süremez. çünkü bir yerde saklanan o bozguncu her ana ortaya çıkmaya hazırdır.
sadece bazıları, yani şanslı olanlar, hayat gramerlerindeki bu bozukluğu düzeltecek biri ya da birilerine rastlayabilir. o zaman sıfatlar yerli yerine oturur, fiil çekimleri düzelir, noktalama hatasından kaynaklanan anlatım bozuklukları silkelenip kendine gelir. her sözcük tam olması gerektiği yerde, tam olması gerektiği gibi kullanılır. ve bozguncular sokak aralarındaki izbe bodrum katlarına çekilmeye başlarlar. her şey yoluna girdiğinde don quijote’nin nasıl okuduğu da o kadar önemli olmaz artık.
bazı insanların hayat gramerinde bir bozukluk vardır. öyle olsun istemedikleri halde vardır bu bozukluk. düzeltmek için çabalasalar da vardır ve var olmaya devam eder. hayatlarını alt üst etmek için istek duymazlar bu insanlar, en azından çoğu insanda yoktur böyle bir arzu ama hayat gramerinde doğuştan bir bozukluk olan insanlar bu konuda istekli diyemesek de çok başarılıdırlar.
bu bozukluktan mustarip olan insanlar hep yanlış adımlar atarlar, hatta çoğu zaman bu adımın onların düşmesine neden olacağını bilmelerine rağmen. durduramazlar kendilerini. sonra düştüklerinde yeniden başlamak için çok zorlu dönemler geçirmek zorunda kalırlar. onca yara berenin sağalması çok zaman alır.
çoğu zaman da iki seçenek arasında hep yanlış olanı seçerler. yanlış olduğunu bile bile hem de. bunu başlarına bir kötülük gelsin diye, hayatları mahvolsun diye de yapmazlar. sadece başka çareleri yokmuş gibi yaparlar. bu sefer tercihleri onlara mutluluk getirebilirmiş gibi yaparlar. ve sonu her zaman olduğu gibi yine acı, yine keder olur.
bu tür insanlar her şey yolunda giderken, hayat güllük gülistanlık iken, içlerinde huzur kırıntıları serpilirken, mutluluk diye bir şeyin varlığına inanmak üzereyken tökezlemeden duramazlar. ille de yanlış bir adım atıp güzel şeyleri mahvederler ve bu en çok onlara zarar verir. bu kadar savaştan sağ çıkan bir insanın içinde çok ceset vardır mutlaka.
içlerinde sakladıkları ya da onlardan habersiz saklanan o bozguncunun ne zaman ortaya çıkacağının bilememenin tedirginliği ile hiçbir güzellik onlara o kadar güzel gelmez, hiçbir mutluluk yeterince sahici olamaz, hiçbir huzur olması gerektiği kadar uzun süremez. çünkü bir yerde saklanan o bozguncu her ana ortaya çıkmaya hazırdır.
sadece bazıları, yani şanslı olanlar, hayat gramerlerindeki bu bozukluğu düzeltecek biri ya da birilerine rastlayabilir. o zaman sıfatlar yerli yerine oturur, fiil çekimleri düzelir, noktalama hatasından kaynaklanan anlatım bozuklukları silkelenip kendine gelir. her sözcük tam olması gerektiği yerde, tam olması gerektiği gibi kullanılır. ve bozguncular sokak aralarındaki izbe bodrum katlarına çekilmeye başlarlar. her şey yoluna girdiğinde don quijote’nin nasıl okuduğu da o kadar önemli olmaz artık.
devamını gör...