derlemesini trt sanatçısı ümit tokcan'ın yaptığı fakat kendisinin kadir inanır'ın yaptığını beyan ettiği, yörede ağızdan ağiza dolaşan ağıtlardan derlenen ordu yöresine ait bir türküdür.

hikayesi şöyledir;
hekimoğlu yiğit mert ufak tefek delikanlı,  bulunduğu yerde hakim olan bir gürcü beyinin kızına tutulmuş. kızıyla  görüşmesini istemeyen gürcü beyi ise hekimoğlu’na düşman olmuştur.  gürcü beyi  haber gönderip teke tek hesaplaşmak istediğini söyletir. bunun üzerine aynalı martinini alan yiğit delikanlı geldiğinde ise gürcü beyin adamları tarafından çevresi sarılarak ateş altına alınır. çemberi yararak yaralı kaçar ve bolu tarafındaki annesinin yanına döner. iyileşir iyileşmez iki akrabasını yanına alır  ve artık dağlara çıkma kararı almıştır. tekrar ordu taraflarına dönerek zengin gürcülerden aldığı malları fakir halka dağıtmış, bu sayede ise halk onun mertliğine karşı büyük bir sevgi göstermiş.

artık olay gürcü – türk çatışmasına dönmüştür.  gürcü beyi ise jandarmaya şikayet ederek devamlı yakalanmasını sağlamaya çalışsa da onu çok seven yöre halkı kaçmasına hep yardımcı olmuş.  bir gün hekimoğlu iki akrabasının ölüm haberini alır ve gürcü beyine bunun hesabını sormak için beyin yaşadığı yer olan çiftlice köyüne gider ve muhtara varır. muhtar hekimoğlu’ndan gözükse de aslında gürcü beyinin adamıdır. hainlik yapan muhtar ise bey’e haber salarak  jandarmaya haber verdirir. çıkan yoğun çatışmada ise öldürülür. adına yakılan türküdeki sözler ise yaşadıklarını bire bir anlatmaktadır.  hikayesinin ne kadar acı ve yaşanmış olduğunu anlayabiliyorsunuz.
devamını gör...
hekimoğlu ibrahim, fatsa’da yaşayan bir delikanlıdır. burada gürcü sefer ağa’nın yanında çalışır ve onun kızına gönlünü kaptırır. delikanlının kızla gizli görüşmeleri duyulunca, kızın nişanlısı olan seyyid ağa ve adamları hekimoğlu ibrahim’in peşine düşer. bir çatışma yaşanır. bu çatışmada ibrahim, sefer ağa’nın önemli bir adamını öldürür. bu olaydan sonra hekimoğlu olarak anılmaya başlar. dağa çıkar ve kaçarak yaşamaya başlar. hekimoğlu’nun dağa çıktığını duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. yoksul halkla dostluk kuran, zenginlerden alıp fakirlere veren hekimoğlu’nun ünü daha da artar. himayesine birçok kişi girer. gürcü beyinin korkulu rüyası olur. bir gün hekimoğlu’nun yeğenleri pusuya düşürülür. bunu haber alan hekimoğlu, intikam almak için pusu kurulan yere gider ancak kendisi de bu oyunda kurban olur. uğradığı saldırıda ağır yaralanır ve can verir.



konaklar yaptırdım döşetemedim
ünye fatsa bir oldu başedemedim
ünye fatsa arası ordu kuruldu
hekimoğlu dediğin o da vuruldu
devamını gör...
"ister vali gelsin isterse paşa
gelme paşa gelme ben atmam boşa

çiftlice'nin muhtarı puşttur pezevenk
hekimoğlu geliyor uçkur çözerek"
şeklindeki sözleri trt sansürüne uğramıştır.
hekimoğlu ismail ve arkadaşının cansız bedenleri:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
çocukken ek dersten kaçıp total war oynarken dinlediğim "ünye fatsa bir oldu da narinim baş edemedim" dizesinde ayrı bir duygulandığım türkü. istanbul'un gerçek egemeni süleyman çakır ile anılır.
devamını gör...
bir de süleyman çakırdan dinleyin:)
devamını gör...
ayhan yüksel tarafından derlenen ve yayımlanan türküdür.

#433062 ile ilgili olarak

bu zamana kadar yayınlanan bütün çalışmalarda hekimoğlu’nun 1910 yılında
arkadaşı alanlı osman ile birlikte vurulduğu yazılmakta; kaynak olarak da o yıllarda
fatsa‘da bulunan yunanistanlı misyoner jan tarafından çekilen ve fatsa belediyesine
gönderilen fotograf gösterilmekte ise de yayınladığımız belgeler hekimoğlu’nun bu
yıllarda yaşadığını açıkça göstermektedir. murat sertoğlu’na göre hekimoğlu
yeğenlerinin vurulduğu korgan’ın tepealan köyünde arkadaşı gedik halil ile birlikte
muhtarın ihbarı üzerine takip müfrezesi ve kendilerine katılan gürcü dadyan arslan ve
tahmasoğlu yusuf tarafından çıkan çatışmada öldürülmüştür. osmanlı arşiv belgeleri bu
sayılan rivayetlerin doğru olmadığını, hekimoğlu’nun asıl öldürülüş şeklini ve tarihini
ortaya koymaktadır
!! geçersiz url !!


ordu yöresine ait olan türkünün, merdan güven'in türkiye sahasında hikayeli türküler üzerine araştırma tezinde yer alan şekliyle sözlerini aşağıya bırakıyorum:

hekimoğlu dediğin bir küçük uşak
bir o yandan bir bu yana sırmalı fişek
hekimoğlu’nun anası o kanlı karı
eridi kalmadı o dağların karı
hekimoğlu derler benim aslıma
aynalı martin yaptırdım kendi nefsime
bohça ağaç dibinde kaymak yedin mi
hulusi’yi vuran hekimoğlu odur dedin mi
gelme hulusi gelme vururum seni
al kanlar içinde koyarım seni

evlerinin önü arpa sergisi
hekimoğlu ibrahim ayva sarısı
konaklar yaptırdım mermer direkli
hekimoğlu ibrahim aslan yürekli
konaklar yaptırdım döşedemedim
dadyan arslan ile baş edemedim
aynalı martinimiz gürcü seçmesin
muhacir milleti burdan geçmesin
ünye fatsa arası ordu kuruldu
hekimoğlu ibrahim o da vuruldu
devamını gör...
sevdiğim tek türküdür...
oktay kaynarca nın ağzından da dinlemek in o da güzel.
devamını gör...


iki gündür dilimde.

bahçede armut dibinde kaymak yedin mi
hekimoğlu'n görünce de narinim budur dedin mi?
devamını gör...
ordu türküsüdür.


hekimoğlu derler benim aslıma
aynalı martin yaptırdım da narinim kendi nefsime
konaklar yaptırdım döşetemedim.
ünye de fatsa bir oldu narinim baş edemedim

konaklar yaptırdım mermer direkli
hekimoğlu dedim de narinim aslan yürekli
bahçe armut dibinde kaymak yedin mi
hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi

çiftlice muhtarı puşttur pezevenk
hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek
hekimoğlu derler bir ufak uşak
bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek

ünye fatsa arası ordu da kuruldu
hekimoğlu dedim de narinim o da vuruldu
ocaklarda yanar odun kömürü
çok canları yakıyor da narinim mavzer kurşunu


hikayesi

yer ordu (1850-60) korgan yaylasında hekimin bir oğlu olur adı ibrahim. ilerde halk kahraman olup ‘hekimoğlu’ diye anılacak bu delikanlı, sarışın, uzun boylu yakışıklı ve yiğittir. çatışmalarda ‘martini’ tüfeğine bağladığı ayna sayesinde düşmanlarını gözünü kamaştıracak kadar da akıllı.

işte o yıllarda, ordu dolaylarında gürcü akını sürmektedir. korgan yaylasında da sefer ağa adında bir gürcü beyi hüküm sürmektedir. babasına bakma kızı al derler ya işte bu babaya bakmazsak gürcü beyin çok güzel ‘narin’ bir kızı varmış, adı fadime. kahramanımız da bu kızı bir gün değirmen yolunda görmüş, tabi kız da onu görmüş olacak ki gizlice hekimoğlu ile buluşmuş. ama kızımızın başlık parası çoktan verilip bir amcaoğluna sözlendirilmiş bile.

o zamanlar milletin birbirine gurur yapma lüksü yokmuş tabi. ancak töre bile bu aşkı engelleyememiş. hikâyenin sonrasında: kızın nişanlısı bunları görür ve narin kızımızın sorguya çekilmesine neden olur ve gizli aşk ortaya çıkar. gürcü sefer ağa dellenir ve hekimoğlu’nu teke tek hesaplanacak bir yere çağırır.

gürcü beyi sözünü tutmayıp hekimoğlu’na adamlarıyla pusu kurar. ancak mavzeri aynalı yiğit, çemberi yararak kurtulur ve kalleş ağanın en önemli adamlarından birini de öldürür. bu olay yiğidimizin ‘hekimoğlu’ diye anılmasının ve halk gözünde kahramanlaşmasının başlangıcı olur.

hekimoğlu, bolu beyine başkaldıran köroğlu gibi, dağa çıkmaktan başka bir çare bulamaz. ardından halk ona o da halka kucak açar ve ‘robin hood’a esin kaynağı olur (hani bunu istilacılar da okuyordur çağrışım yapsınlar diye) yeşil karadeniz ormanlarındaki bu zenginden alıp fakire verme, zorba yönetime başkaldırma, esnasında kendine katılanlarla güçlenen hekimoğlu; gürcü beyinin korkulu rüyası olur.

bunun üzerine sefer ağa komşu ünye, fatsa yörelerini de dolaşarak hekimoğlu’na karşı kışkırtır. fatsa’daki gönüllülerin kurduğu zaptiye karakolu komutanı dahi hekimoğlu’nun peşine düşer.

gürcü beyine gelen bir istihbaratla hekimoğlu’nun bir fırıncının evinde kaldığını öğrenir. fatsa’daki zaptiye kuvvetlerini ve kendi adamlarını da alarak kumru’daki köye yürür. evin çevresi sarılır ve bir çetin çatışma daha başlar. ağanın önemli bir adamı daha vurulur ve hekimoğlu evin bitişindeki fırını arkasını delerek kaçacak bir yer bulur. gürcüler için de bir yas daha vardır.

günlerden bir gün hekimoğlu’nun iki yeğeni ‘çitlice’ köyüne dost bildikleri muhtarın evine giderler. ancak ‘puşt’ çitlice muhtarı, hekimoğlu’nun yeğenlerini çoktan satmıştır. iki genç kurşun yağmuruna tutulur.

acıdan çıldıran hekimoğlu hemen köye iner muhtarın evini sarar; ancak bu bir tuzaktır ve ağanın adamları dahil tüm zaptiyeler pusudadır. cenk başlar. hekimoğlu bu sefer de pusuyu yarmayı başarsa da ağır yaralanır; kendisi kadar ünlenmiş ‘aynalı martin’ tüfeği elinden düşer. bir ağacın dibinde son nefesini verirken boğularak öldürülür.

hekimoğlu’nun cesedi kendini eşkıya zaptiyeler eşliğinde fatsa’ya getirilir. ilerde amerika’ya yerleşecek bir rum köylü başka fotoğrafçı olmadığından kaymakam ve zaptiyelerin olduğu o ünlü resmi çeker (1910) ve o resim daha sonra resmi çeken tarafından fatsa belediyesine gönderilir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hekimoğlu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim