hiç camiye gitmemiş adamın türk milleti sosyolojisi yapması

goygoydan öte gidemeyen bir sosyoloji yapış biçimi.

ingiltere'den türkiye'ye doktora tezi için gelen bir kadın öğrenci vardı. kadın çarşafa giriyor ve yeni müslüman olmuş gibi bir köye yerleşiyor. sanırım bir yıla yakın da o köyde kalıyor. tez konusu türk toplumundaki mevlit kültürü. bu konuyu araştırmak için müslümanların içine giriyor, onlar gibi yaşıyor ve tezini yazıyor.

tabi bu hiç de etik ve ahlaki olmayan bir tez yazma biçimi. ama bir yandan bakınca da tez dediğin böyle yazılır diyesi geliyor insanın. yani öyle tırıvırı bir kaç kitap karıştırıp, ordan burdan arak yapıp, allayıp pullayıp tez diye sunmamış hocalarına en azından.

lakin bizde tez yazacak donanımı olmasa bile , yattığı yerden profesör olmuş, durup durup türk milleti şöyle türk milleti böyle diye anıran bir sürü hamido var. bu modellere örnek olmalı bu tez yazan kadın. en azından bir abdest alın , iki rekat namaz kılın camiyi hissedin ve oradakileri yakından tanıyın. ondan sonra üfürmeye başlayabilriisniz sıkıntı yok. bir şeyi inkar ediyorsan da bilerek inkar et , kabul ediyorsan da bilerek kabul et. çünkü camiyi bilmeden türk'ü asla tanıyamazsın.

marks'ta hayatında kiliseye hiç gitmemiştir, ama dönem alman ve avrupa toplum sosyolojisinin tillahını yapmış bir sosyologdur. camiye gidipte daha başarılı toplum okuması yapabilmiş sosyolog kim peki..! yazsanız da öğrensek.. ( ayrıca camiye girmeden türk'ü tanımamak ne demek, türk'ün tarihsel dna.sında cami yok ki. türk şaman kökenli. camiyi daha türk alevisi bile benimsemiş değil. gerçekçi olun.)