yazar: hakan bıçakçı
yayım yılı: 2015
yazar bu eserinde, günlük hayatın koşuşturmacası içinde gözlemlediğimiz; gözetlediğimiz insanları, hayatları ve durumları 4 ana başlık altında topladığı öyküleriyle okuyucuya aktarıyor.
yayım yılı: 2015
yazar bu eserinde, günlük hayatın koşuşturmacası içinde gözlemlediğimiz; gözetlediğimiz insanları, hayatları ve durumları 4 ana başlık altında topladığı öyküleriyle okuyucuya aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 28.11.2022 12:42 tarihinde açılmıştır.
1.
bir hakan bıçakçı kitabıdır.
benim gibi en sevdiği edebi tür öykü olan insanlar için muazzam bir kitap diyebilirim hikayede büyük boşluklar var için. büyük bir hakan bıçakçı hayranı değilim ama bu kitabı sevdim. hem de o kadar sevdim ki bir oturuşta okudum, bitirdim kitabı. öykü seven insanlar için bir dolu kısa öykü var kitapta. hepsi muhteşem değil elbette ama olduğu kadar yeterli geldi bana.
bu kitap sanki yazarın zihninin en olmayacak köşelerine, onu okumasak asla öğrenemeyeceğimiz deliliklerine, belki bize göstererek kurtulmaya çalıştığı korkularına, hatta belki de bizden saklayarak kaçmaya çalıştığı endişelerine açılan bir pencere gibi.
öyle çok uzun öyküler değil kitabın içindekiler. bir solukta okuyor insan ama okuduktan sonra o soluğu bir seferde veremiyor. içinde tutuyor biraz, hatta o solukla içine aldığı havayı bambaşka bir şeye çevirip salıyor dışarı. delilik bulaşıcı olabilir mi?
kitabı çok sevdim, hızla okudum bitti ama içtenlikle söylemeliyim ki hikayede büyük boşluklar var. ama zihnim onları doldurmayı başardı.
benim gibi en sevdiği edebi tür öykü olan insanlar için muazzam bir kitap diyebilirim hikayede büyük boşluklar var için. büyük bir hakan bıçakçı hayranı değilim ama bu kitabı sevdim. hem de o kadar sevdim ki bir oturuşta okudum, bitirdim kitabı. öykü seven insanlar için bir dolu kısa öykü var kitapta. hepsi muhteşem değil elbette ama olduğu kadar yeterli geldi bana.
bu kitap sanki yazarın zihninin en olmayacak köşelerine, onu okumasak asla öğrenemeyeceğimiz deliliklerine, belki bize göstererek kurtulmaya çalıştığı korkularına, hatta belki de bizden saklayarak kaçmaya çalıştığı endişelerine açılan bir pencere gibi.
öyle çok uzun öyküler değil kitabın içindekiler. bir solukta okuyor insan ama okuduktan sonra o soluğu bir seferde veremiyor. içinde tutuyor biraz, hatta o solukla içine aldığı havayı bambaşka bir şeye çevirip salıyor dışarı. delilik bulaşıcı olabilir mi?
kitabı çok sevdim, hızla okudum bitti ama içtenlikle söylemeliyim ki hikayede büyük boşluklar var. ama zihnim onları doldurmayı başardı.
devamını gör...