hz. muhammed'in torunu, hz. ali ve hz. fâtıma'nın küçük oğlu. şehîd lakabıyla da tanınır. ilk dönem kaynaklarına bakıldıkta,* hz. hüseyin ve muaviye arasında bir sorunun olmadığı görülecektir. fakat bu durum, hz. hüseyin 50 yaşına geldiğinde değişir. çünkü bu tarihte yani 676 yılında, muaviye, oğlu yezîd'e biat edilmesini ister. bu durum hz. hüseyin'i de rahatsız etmiştir. halk bu duruma öfkelenmiş, hz. ebu bekir'in oğlu ve hz. aişe'nin kardeşi olan abdurrahman bin ebu bekir, saltanatı babadan sonra oğula geçiren bizans sistemini müslümanlar için uygulamak istediklerini söylemiş ve biat etme teklifine karşı çıkmıştır.
devamını gör...
"allah'ın dinine yardım edecek kimse yok mu?"

evet hz. hüseyin böyle haykırıyordu 57 yıllık hayatının son demlerinde. halbuki doğduğu vakit hz. ali ve hz. fatıma nın evi bayram yeriydi. hz. ali isminin harp olmasını istemişti, tıpkı hasan ın ismini harp koymak istediği gibi. peygamberimiz(saa) adının hüseyin konulmasını istedi. sebebi sorulunca; bizzat cebrail in allah katından bu ismi bildirdiğini vurguladı.

çocukluk yılları peygamberimizin dizinin dibinde, gençlik yılları hz. ali ve ağabeyi hz. hasan'ın himayesinde geçti. bu süreç birkaç savaşın bulunduğu bir süreçti. nehrevan savaşında, sıffin savaşında ve cemel vakasında savaşlara katılmış, ikinci halife hz. ömer'in iran fethi sırasında islam ordusu içinde yer almıştı.

ancak hz. hüseyin i tarihe gözyaşlarıyla yazan savaş kerbeladır.

hz. hasan zehirlenerek şehid edildikten sonra, muaviye'ye muhalefet edecek kimse kalmamıştı. ölmeden önce oğlu yezid'e biat toplamış, kendinden sonra halife olarak onu seçmişti. üç kişi haricinde biat etmeyen kimse kalmamıştı. bunlar abdullah ibn zübeyr*, abdullah ibn ömer* ve hz. hüseyin idi. muaviye özellikle bu üç kişinin biatını almaz ise; yezid'in hilafetinin sarsılacağını söylemiş, mutlak suretle bu üçünün biatını almasını tembihlemişti. yezid babasının telkinlerini dikkate aldı. hilafet koltuğuna oturduğu gibi; abdullah ibn zübeyr, abdullah ibn ömer ve hz. hüseyin'den biat alma işine girişti. bu olay hz hüseyin'in kulağına gelince mekke'de hac ibadetini yarıda bırakıp medine' ye doğru yola çıktı. onu yolculamaya gelen sahabeler; yezid'e biat etmesinin daha iyi olacağını, bu işin çok kan kaldıracağını beyan etse de, hz. hüseyin in onlara cevabı netti;

"benim gibi biri, yezid gibi birine biat etmez!"

hz. hüseyin "ben, yezid'e biat etmem" dememişti. bilakis benim gibi biri, yezid gibi birine biat etmez! demişti.

çok ilginçtir bu cevap. özgür insanların despotlara, zalimlere karşı takınılması gereken tavrı belirtmişti aslında. kendi şahsında, hür insanlara örnek oluşturuyordu; zalime karşı dik durma noktasında!

hz. hüseyin, medine'ye vardığında emeviler'in medine valisi onu çağırttı. ilk etapta hz. hüseyin'i öldürme niyetindeydi. ancak hz. hüseyin, 30 aile ferdi ile beraber valilik sarayına icabet edince, vali öldürme işinden vazgeçti. hz. hüseyin'i tehdit etmekle yetindi sadece.

hz. hüseyin medine'de iken; yaklaşık 18000 mektup yazıp gönderdi kufe halkı, hz. hüseyin'in kufe'ye gelmesi için.

bu davetin üzerine; hz. hüseyin bir mektup yazıp, amcasının oğlu olan müslüm ibn akil ile birlikte kufe'ye gönderdi. kufe'de güzel karşılandı müslüm. bu karşılamanın akabinde, hz. hüseyin'e mektup yazıp yola çıkmasını söyledi. hz. hüseyin yolda iken; o dönem emevilerin basra valisi olan, ubeydullah ibn ziyad ibn ebih* kufe'ye geldi. ubeydullah, hz. hüseyin taraftarlarının bir kısmını dünya malı ile kandırdı, itiraz edenlerin bir kısmını hapse attı, bir kısmını ise öldürdü. öldürülenlerin arasında hz. hüseyin'in elçisi müslüm de vardı.

hz. hüseyin medine'den ayrılırken; ashab ve tabiin den bir grup, hz. hüseyin'in kufe'ye gitmemesi için; gideceği güzergah üzerinde yoluna çıktılar. babası hz. ali'nin kufe halkından gördüğü ihaneti ona hatırlattılar. hz. hüseyin'in onlara yanıtı çok çarpıcı idi;

"kahrolarak, alçalarak yaşamaktır; ölüm,
kahrederek, yücelerek ölmektedir hayat!"


medine halkı, hz. hüseyin in onlara verdiği bu cevap karşısında susup kaldılar. çünkü hz. hüseyin onlara açıkça; "birkaç yıl daha fazla nefes alıp vermek, yemek, içmek, uyumak için; dininizi, ahiretinizi riske atmayın. zalimin zulmüne sessiz kalmak; bir nevi zulme rıza göstermektir." diyordu. içlerinden bazıları, bu çağrıya uydu. hz. hüseyin ile beraber yola koyuldu.

hz. hüseyin' in kufe'ye girmesine çok yakın bir yerde, bir grup asker onu karşıladı. bu 300 veya 400 kişilik asker grubunun komutanı hürr ibn riyahi idi. hürr, hz. hüseyin'e şehre giremeyeceğini, şehrin dışında bir yerde ona refakat edeceğini söyledi. hz. hüseyin hürr'ün ona karşı tutunduğu tavrı hoşgörü ile karşıladı. şehrin dışında ıssız bir çöle vardılar. hz. hüseyin ıssız bölgenin adını sordu. hürr bu çölün adının; kerbela olduğunu söyledi.

ubeydullah ibn ziyad, hz. hüseyin'e karşı bir rivayete göre 4500, başka bir rivayete göre 27000 kişilik bir ordu topladı. ordunun komutanlığına ise; sad ibn ebi vakkas'ın oğlu ömer'i, rey şehrinin valiliği karşılığında getirdi.

peygamberimizin(saa) silah arkadaşı ve hz. ali' nin dostlarından olan; sad ibn ebi vakkas, eğer yaşasaydı, oğlu ömer'in bu işe gönüllü olduğunu görse idi, oğluna ilk kılıç çeken kişi olurdu herhalde. ömer ise; peygamber torununu, rey vilayetinin valiliğine karşı katletmeyi göz almıştı.

eşit olmayan bu savaş meydanında iki ordu karşı karşıya geldi. hürr hz. hüseyin ve yarenleri ile savaşmaya gelen orduyu görünce; ömer ibn sad ile konuşmaya gitti. ömer, hürr'e vazifesinin sona erdiğini ve kendi ordusuna katılmasını söyledi. hürr ise bu eşit olmayan savaşın bir tarafında yer alacak ise; hüseyin'in tarafında yer alacağını beyan etti. yanında bir kaç dostu ile beraber hz. hüseyin'in safına katıldı. emevi komutanı ömer ibn sad, hz. hüseyin'e biat ve kılıçtan başka yol olmadığını söyledi. hz. hüseyin ise ona cevaben;

"zillet bizden uzaktır. ne allah, ne resulü, ne de müminler; bunu bize yakıştırmaz!" buyurdu.

bu restleşmenin akabinde savaş başladı. hz. hüseyin; bu savaşta en yakın dostlarını, kardeşlerini, ağabeyi hz. hasan'ın emaneti olan yeğenlerini, kundaktaki 6 aylık bebeği de dahil olmak üzere erkek çocuklarını şehit verdi. yetmiş mızrak ve ok darbesi sonucu o mübarek vücudu yere serildi. ölmeden önce sinan ibn enes adlı mel'un, o mübarek başı gövdesinden ayırdı.

hz. hüseyin şehit düştükten sonra, kadınların bulunduğu çadırlara saldırdılar. çadırları ateşe vermeden önce dünyevi açıdan değerli gördükleri herşeyi gasp edip çaldılar.

bu yağmalama sonrasında, şehit düşen 72 yarenin başlarını gövdelerinden kopardılar. koparılan başları kufe sokaklarında mızrakların ucunda teşhir ettiler. sonrasında o mübarek cesetleri atları ile çiğneyip, kemiklerini un ufak ettiler. 72 yarenin başlarını yanlarına alarak, kufe den şam'a doğru yola koyuldular. şam'a giderken yol üzerinde bulunan yerleşim bölgelerinde, o mübarek başları halka teşhir ettiler. bu yolculuk sırasında hz. hüseyin'in kızı rukayye babası için gözyaşı dökerken, babasının kesik başını, 9 yaşındaki kız çocuğunun önüne koydular. rukayye, babasının kesik başına sarılıp kahrından şehid düştü. bu yolculuğun sonunda o mübarek başları; şam'da yezid'in huzuruna götürdüler.

evet hz. hüseyin'in hikayesi böyleydi. ancak hz. hüseyin'e kimlik vermek gerekir ise;

hz. hüseyin peygamberimizin torunu idi, der isek; eksik bir tanım yapmış oluruz. cennet gençlerinin efendisi idi, der isek; yine eksik bir tanımlama yapmış oluruz. hz. ali ile hz. fatıma'nın biricik oğlu idi, der isek; yine eksik bir tanımlama yapmış oluruz.

benim nezdimde hz. hüseyin'i bu denli sevdiren şey; maslahat dini ile, hakikat dinini birbirinden ayıran keskin bir kılıç olması idi!

eğer o gün hz. hüseyin, yezid'e biat etmiş olsaydı; zalimin zulmüne göz yummak, güçlü olana karşı ses çıkarmamak, yönetici kesimin yaptığı hırsızlığa, haksızlığa ses çıkarmamak; gerçek müslümanların nezdinde gelenek halini alacaktı.
devamını gör...
adı hüseyin olan biri için gayet güzel nick olurmuş. değerlenir buralar.
devamını gör...
dünya üzerinde ardından en çok gözyaşı dökülen insan.

yaklaşık 400 milyon alevi şii müslüman, 15 asır boyunca her muharrem ayında olduğu gibi bu muharrem ayında da imam hüseyin'in(as) yasını tutuyor. bu durum çok özel bir durumdur. anneler bile kaybettikleri çocukları için 2 veya 3 yıl kadar yas tutar iken; hiç görmediği, sadece duyduğu ve okuduğu kadarıyla tanıdığı birinin yasını tutmak çok özel bir durumdur.

imam hüseyin(as)' ın uğradığı haksızlık ve musibetin elem vericiliği üzerinden çıkarımlar yapılsa da; imam hüseyin(as)'ın uğradığı haksızlıktan daha fazlasına uğrayan birçok tarihi şahsiyet, araştırmalar sonucu tespit edilmiştir.

imam hüseyin'e (as) yas tutmak fıtri bir yaklaşım olmaktan ziyade ilahi bir mucizedir. çünkü hiçbir insani durum 15 asır boyunca yas tutmayı diri tutamaz.

"hüseyin'in günü yüreğimizi acıttı, gözümüzü kanattı. o halde ağlayanlar hüseyin'e ağlasın."

imam cafer es sadık (as)
devamını gör...
hocam en güzel yaptığınız şey; şu sırtınıza zincir, kılıç , mılıç vuruyordunuz ya, onu boşladınız sanırım, güzel oldu. hüseyin diye biri hiç yaşamadı...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hz. hüseyin" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim