hz. muhammed'in cenazesi ile ilgili söylentiler

dindar birisi değilim. bu başlığı merak ettiğim durumlar için açtım. hz.muhammed'in cenazesinin üç gün bekletildiği, onun iktidar uğruna zehirlendiği, ömer ve ebubekir'in cenazesine katılmadığı iddiaları doğru mudur?

zehirlenme söz konusu değildir. hastalanmıştır ve sekerat ölüm anında hazreti aişenin dizlerine başını koymuş vaziyette, "refik-i ala'ya" yüce dosta diyerek vefat etmiştir.
vefat ettiğine hz. ömer inanamamış, hatta şoktan ve üzüntüden, o öldü diyeni öldürürüm demiştir bunun üzerine hz ebu bekir;
muhammed yalnızca bir elçidir. ondan önce de elçiler gelip geçti. şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? kim geri dönerse bilsin ki allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. allah şükredenleri ödüllendirecektir. ali imran suresi 144. ayeti kerimeyi okumuş ve onu sakinleştirmiştir.

ardından cenazesinin bekletilmesinin sebeplerinden biri medine'ye mi, mekke'ye mi defnedileceği konusu olabilir. illa art niyet aramaya lüzum yok yani.

bir diğer husus, peygamber efendimiz (asm) pazartesi günü vefat etmiştir. rebiülevvel ayının on ikisi pazartesi günü, müslümanlar öğleden sonra akşama kadar işlerini yürütecek bir halifenin seçimi ile meşgul olduklarından, peygamberimizin (asm) yıkanması, techiz ve defni salı gününe kaldı.

o gün, hz. ebû bekir (ra)'e mescid-i nebevî'de umumî bîat yapıldıktan sonra bu işlere başlandı. (bk. ibn ishak, 4/306-309; ibn sa'd, 2/269; belâzurî, 1/257)
yıkama işini hz. ali (ra) yaptı. zirâ, resûl-i kibriyâ efendimiz sağlığında ona,
"vefât ettiğim zaman beni, sen yıka."  (ibn sa'd, 2/280-281) diye vasiyyet etmişlerdi.

evs bin havlî testi ile su taşıyor, hz. abbas ile üsâme ve şükrân, peygamberimizin (asm) üzerine su döküyorlardı. hz. ali (ra) de eline sarmış olduğu bez ile gömlek üzerinden oğuşturarak peygamberimizi (asm) yıkıyordu.

yıkama işi bittikten sonra hâtemü'l-enbiyâ efendimiz (asm), yine hz. ali (ra), hz. abbas, fadl bin abbas ve peygamberimizin azadlı kölesi şükran (salih) tarafından kefene sarıldı.

rebiülevvel ayının on üçü, salı günü öğleye doğru resûl-i kibriyâ efendimizin (asm) yıkanma ve kefene sarılma işi tamamlandı.

hücre-i saadetinde sedirinin üzerine konuldu. bundan sonra hâne-i saadetlerinin kapısını açtılar. insanlar takım takım girerek, imamsız olarak kendi başlarına peygamberimiz aleyhissalatü vesselamın üzerine namaz kıldıktan sonra çıkıyorlardı.

böylece önce erkekler, sonra kadınlar, daha sonra da çocuklar fahr-i alem efendimize karşı bu son vazifelerini (cenaze namazını) huşû ve hüzün içinde ifâ ettiler. çevre kabilelerden de insanlar gelerek resulullah (asm)'ın cenaze namazını kıldırlar. (ibn sa'd, 2/292)
bu nedenlerden dolayı peygamberimizin (asm) defni uzun sürmüştür.

ve az önce bir siteye baktım, aman allahım dedim, hiç bir şekilde senedsiz, kaynakçasız bir biçimde, yok cenazeye kimse gelmedi, yok cesedi koktu haşa ve kella. estağfurullah böyle bir şey mümkün mü ya? ben alemleri senin hürmetine yarattım buyuruyor allah teala. cidden bir insana daha ne kadar vefatından sonra bile iftira atabilir anlamış değilim. bırakalım şu düşmanlığı vallahi sinirlendirmekten ziyade beni üzüyor. elinize ne geçiyor birine kötü bir şey diyip, hakaret edince? bu neyin intikamı? rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin hayatını okuyam herkes onca müşrikin nasıl iman ettiğini nasıl onun ahlakına ve yaşamına hayran kalarak dine ısındığını fark eder. ama bir kaç cahilde, yok niye o kadar evlendi yok niye şöyle böyle. rabbim hepimize anlama kapasitesi versin. bazı başlıklara yazılan tabımlarda da görüyorum, vay efendim islamcılar çoğalmış her şeyi islama bağlıyormuş, kardeşim sen her şeyi içkiye rakıya, cumhuriyete, kadın haklarına, tanrının haşa adaletsizliğine, atatürke bağlayabiliyorsan, bende mensubu olduğum islamı her şeye katarım. sa-na-ne? bi haddinizi bilin ya. bunu diyorum ama ben kimim bu insanın hayatında da buna laf ediyorum demeyi, her şeye karışıp sözde eleştiride bulunamayacağınızı öğrenemediniz.

zehirlenmiş olma ihtimali var. olay şu; kendisine itiraz etmesine rağmen zorla bir ilaç içiriliyor. kendine geldiğinde "siz bana nasıl zorla ilaç içirirsiniz? hepiniz aynı ilaçtan içeceksiniz!" diye öfkeleniyor. suikaste uğrayabileceği düşüncesi demek ki kendinde de mevcut. öfkesi temelsiz olmasa gerek. bu arada tirmizi'de geçer bu*, sahihtir yani.

cenazenin kaç gün beklediği biraz daha tartışmalı. fakat bazı hadislerde açıkça 3 gün sonra defnedildiği yazıyor. buna gerekçe olarak da peygamber ölür ölmez güç sahiplerinin iktidar kavgasına başlaması öne sürülüyor. cenazenin niye bekletildiğine dair ben bir açıklama getiremiyorum ama ortada bir iktidar kavgasının ve hatta meşhur ridde savaşlarının olduğu da bir gerçek.

cenazede ebu bekir ve ömer'in bulunmadığı camius sagir'de geçer. bu, kütüb-i sitte arasında olmasa da islam dünyasında itibarlı bir kitaptır. ayrıca taberi tarihi'nde peygamberin cenazesinin yıkama, kefenleme ve defin işlemleriyle sadece 5 kişinin ilgilendiği açıkça yazar. yine başka tarih kitaplarında sahabenin cenazeyi aileyle baş başa bıraktığından da bahsedilir.

bazı eserlerde cenaze namazı kılınmadığı, namazın melekler tarafından kılındığı da yazılıdır. yorum sizin.

karısı aişe tarafından zehirlenmiş, hz. ali ve hz. fatma eve alınmamıştır. cenazesi üç gün yerde kalmış, ashab halife seçimlerine gitmiştir. veda haccında 320bin kişi olan ashabtan cenazede yalnızca 17 kişi bulunmuştur. cenaze namazını hz. ali kıldırmıştır. söz konusu zehirlenme, müslim ve buharide aişe'den rivayetle ilacın zorla içirildiği şeklinde geçmektedir.

söylentilerin/rivayetlerin, dedikoduların hiçbir geçerliliği, hiçbir dini değeri yoktur.

dinin tek kaynağı kutsal kuran'dır:

www.kurandakidin.com/

rivayetin degeri yoktur demek icin hadis cahili olmak lazim. kalibimi basarim emre hic hadis usulu okumadi. benim ise uzmanlik alanim gibi 1 seydir hadisler.

ki emre ile bu konuda 3 sene once konusmustuk, kendisine gaybdan haber veren hadisleri soyledigimde, ama onlar istisna, korunmuslar demisti.

yani isine gelince sahih, gelmeyince sahih degil diyen 1 adam.

peygamber'in cenazesine gelince, peygamber'in cenazesi hakkinda halk arasinda halk arasinda yanlis bilinen, ateistlerin suistimal ettigi bazi analtilar var,

1. hz. ebu bekir ve hz. omer'in hz. muhammed'in cenazesine katilmamasi - yanlis. onlarin katilmadi denen sey, cenazeden once, hz. muhammed'in defin bakimlaridir, ki ona da katilmislar. daha sonra kendilerine ebu ubeyde ensar sahabileri halife seciyorlar haberi verilince oraya gitmislerdir. yani hz. ebu bekir ile hz. omer, hz. muhammed vefat eder etmez halifelik arayisina cikmamislar. aksine baskalari cikmis, eger onlar o an oraya gitmese, sanirsam, sad bin ubade olmasi lazim, bu sahabi halife olacakti. cunku ensar kendisine biat etmek uzereydi. zaten sonra tartisma yasanip ebu bekir halife olunca, sad, ona biat etmeyip medine'yi terk etmis, 1 sure sonra da vefat etmistir.

2. peygamber'in cenazesine 10 kisi, 17 kisi katildi soylentisi yanlis. cunku peygamber'in cenazesi tek 1 sekilde olmamistir, bazi sahabiler gelmis, cenaze namazi kilmis, gitmis, diger grup gelmis, cenaze namazi kilmis, gitmis, sonra diger grup. yani sirali cenaze namazi kilinmistir, sahabiler gruplar halinde kilmistir. dolayisiyla bu sekilde hz. peygamber'in, onlarca, yuzlerce kisi cenaze namazini kilmistir.

peki karısı aişe, ömer, osman , ebubekir.. bunlardan kim var cenazesinde.. aişenin dizinde ölmüşse aişe nerede.. öldüğüne inanmayanlar nerde.. buna dair kaynak nerede.. sanırsın muhammed veda hutbesinde ölmüş. o hutbe son hutbesi olduğu için sonradan veda hutbesi adını almış. birçok sünni kaynak o hutbenin varlığını, içeriğini bile inkar eder.. içerikte anlaşabilseler ali'nin konumu tartışılıp, aişe ve ali ihtilafı, kerbela vs yaşanır mı..
tipik siyasal islamcı tavrı ve ikiyüzlülüğü.
(kaldı ki kuran, peygamberin vefatından yıllar sonra derlenip düzenlenerek kitap halini alıyor, peygamberin cenazesi konusunda kuran nasıl kaynak olur da, kimlerin olduğunu belirtebilir. kuranı okumuş biri bunu söyleyebilir mi.)
asrı saadet denilen bu gerçekler işte.. itiraz edenler kaynak gösterir. bırak onları sahabeden bir iki kişi (onlarda köle yardımcılar) dışında kimse yok. altıyüzbin hadis rivayet eden sahabeden, altı tanesinde bile buna dair bilgi nasıl olamamış, merak etmiyor musunuz.)

dinin kaynağı kurandır demek, çok iddialı bir söylemdir. hele "el-kitap" kavramını anlamadan böyle bir söylemde bulunmak çok cesurca. söylentiler değil tarihsel gerçeklikler önemlidir.

yani poetikaya göre kerbela olayı veda hutbesi üzerine kavga edildiği içinmi çıkmış? kerbela olayı dedigin şeyin tarihi 680. veda hutbesiyle arada 50 sene var yahu.
neyse.
ıstanbulun fethi hakkında ne düşünüyosun sahi?
hz muhammed bişey demeseydi fatihle konstantin barış icinde yaşayacaktı. hep bu siyasal islamcılar yüzünden savaş çıktı falan gibi bişeylermi?
pufff yaw he he