idam değil kısas gelmelidir

çünkü kısasta hayat vardır. kısas olacağını bilen suçlu o suçu işlemekten çok büyük ihtimalle vazgeçecektir. mesela bir kadının suratına kezzap mı attı kendi suratına da kezzap atılacağını bilir, bir adam mı öldürdü kendinin de idam edileceğini bilir, birinin kolunu mu kırdı kendisinin de kırılacağını bilir... buna benzer çoğu suç daha işlenmeden önlenmiş olur. o yüzden kesinlikle idam yerine kısas gelmelidir.

türkiye gibi bir ülkede idam olsa dahi suçlulara değil suçsuzlara uygulanır. o yüzden idamın bahsi bile geçmemeli. kısastansa bu suçlu kişileri anadolu'nun naçizane bir tarlasına, bağına, dağına, ovasına gönderip sadece sabah akşam yemek karşılığında çalıştırılıp ülkenin ekonomisine katkı sağlanabilir ve belli bir suça kadar suç işleyen suçlular halka kazandırılabilir zannımca.

yumuşatmayın hiç, direkt şeriatı getirelim olsun bitsin, siz de rahatlayın biz de...

var olan hapis cezaları uygulanmıyorken bu tarz cezaların uygulanacağına nasıl inanılıyor asla anlamıyorum. bunun yanında bu şekilde cezalar verilmesi suçluların yurt dışına kaçmaya çalışmasını arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır ve bir ülke için, bir masumun hapiste olması yüz suçlunun dışarıda olmasından daha tehlikelidir. bu tür cezalar vermek o insanın bir gün masumluğunun ortaya çıkması olasılığını hiçe sayar. eski yüzyıldan çözümler düşünmek yerine var olan yasalar uygulanırsa, suçlular devlet büyüklerinden aldığı cesaretle ortalıkta gezemezse her şey çözüme kavuşacaktır zaten.

sadece fakir halka uygulanacak olan saçma sapan, çağ dışı, ilkel bir cezalandırma sistemi. yolsuzlukla milyarlarca lira parayı iç edenlerin verdiği emirle gider ekmek çalanın kolunu kesersin.

bu konu da tavrım sert .babam olsa acımam. ne diyorsanız deyin .ama sen bir insanın yaşama hakkını elinden aldıysan senin de yasama hakkın olmamalı. suçluları topluma kazandırmak hafif suçlar için geçerli olmalı. birinin hayatını , hayallerini elinden alacaksın üstüne nasıl bir hayat kurulur. nasıl toplum utanmaz.diyeceklerim bu kadar eyvallah.

hiçbir suç ölümle cezalandırılmamalıdır bence.
doğru tecavüz gibi olaylar yaşayanlar için anlatılmayacak derecede kötü ama öyle insanların neden yetiştiğini sorgulamadan gelenin geçenin kafasını kes ne anlamı var ki?
sözün özü: eğer idamla suçlar bitecekse çoktan biterdi.
naçizane görüşüm budur.

eğer bir suç işlenecekse her halükarda işlenecektir. gördüklerimize kısas yapalım, tamam, ya görmediklerimiz? nasıl olsa yakalanmayacağım, düşüncesiyle suçlar işlenmeye devam edecek.

idam eksilticidir ve korkutur. ölümden kim korkmaz? gelsin demiyorum tabii ki, sadece fikrim bu yönde. ha deneme-yanılma yöntemi uygulanabilir. sonuçlarına göre karar verilir.

kısas demek açıkça şeriat hükümlerinin gelmesini kabul etmektir. idam gelecek suçlular akıllanacak sanmayın sakın. bu ülkede idam varken de suç oranları az değildi, yine azalmaz. sadece işlenen suç tecavüz olmaz, cinayet olur.

bu ülke insanı tuhaftır, müebbetten korkar da idamdan korkmaz. hatta iddia ediyorum daha da dramatize eder ruh halini ve motivasyonunu arttırır.

-senin için ölüme yürürüm ben şahika. ya benimsin ya benimsin. işte böyle seviyorum ben seni kızım. sakın sınama beni ikimizi de harcarsın.

bu minvalde olur artık diyaloglar.

katılamayacağım bir düşüncedir.
adaletin amacı sadece adaleti sağlamak değil, toplumun iyileşmesini ve insanların kazanılmasını da sağlamak olmalıdır. biz insanoğlu ne yazık ki kin ve nefret duygularına sahip canlılarız. bu duygular, adalet kavramı içinde yer almayan kavramlardır. "kısas", kin ve nefretin bir ürünüdür; topluma kazanım yerine zarar verir. benim çevremde büyüklerimden duyduğum, "sana kötülük etseler bile kötülük etme"dir(hak aramamak ile karıştırmayalım). bu düşünceye katılıyorum.
ahlak çerçevesinde, kötülük yapmış olan bir kişiye aynı kötülüğü yapmak, o kötülüğü yapan ile aynı komuma düşmek anlamına gelir. müslümanların kitabını merak edip okumuş bir insanım. anladığım şekliyle "kısas" da bir kötülüktür; islam ahlakı dışındadır.
kin ve nefretin ürünü olan kısas, kan davalarının devam etmesini sağlar ve toplumun ahlaki gelişimini durdurur. kısas, ahlaki gelişimi zayıf, suça meyilli, kinci insanların isteyeceği bir davranıştır. adalet ise suçluyu topluma kazandırmayı sağlar; kötülük yapmış kişiye yine cevaben aynı kötülüğü yapıp ahlaki olarak küçülmeyi sağlamaz. adalet insan zekasının bir değeridir. insanoğlu zekileştikçe ahlakı da gelişir ve daha değerli bir canlıya evrimleşir.
bu sebeplerle "kısas", toplum için zararlı; adalet ise yararlı bir kavramdır.

kızınız kapının öldürüldüğünde inanın bana kısas değil idam isteyeceksiniz.
katilin kızının hiçbir suçu yok çünkü.
onu neden öldüresin?

iran'da uygulanıyor. bildiğim kadarıyla suudi arabistan'da da var. bunu savunan arkadaşlar oralara yerleşmeyi düşünebilir. türkiye cumhuriyeti ise her ne kadar yozlaştırılmaya çalışılsa da hala laik, demokratik bir ülkedir.

medeni hukuk dururken islam hukukunu isteyenlerin ıslak rüyasıdır.

not: olur da gelirse hırsızlıktan çok el kesilir bu ülkede.

bence de.

mesela peygamber doneminde 1 grup adam, iman edip, hastayken peygamber onlara icicek icirtip iyilestirdikten sonra, adamlar dinden cikmis, gidip develeri kacirmis, cobanin gozunu oyup ellerini ayaklarini kesip yol kesicilik yapmislar.

sonuc ne, bunlar yakalanmis, gozleri oyulmus, el ve ayaklari kesilmis, cole atilmislar, susuzluktan olmusler.

cogunuza belki sert gelebilir ama adamlar masum cobana acimamissa, biz neden bunlara aciyalim. herkes hak ettigi cezayi cekmeli.

takvimi bin yıl geri almanız da yeterli.. daha olmadı binbeşyüz yıl.. (almaya çalışan, alan da var. inceleyin ve düşünün..)