kısasa kısas

yapılan bir haksızlığa karşı aynı tarafa aynı şekilde davranılmasıdır. örneğin, birisi birini öldürdüyse o da öldürülmelidir, bir kişi birini öldürdüyse o da öldürülmelidir.
modern toplumlarda kısasa kısasın yeri yoktur. cezalandırma o ülkelerin yasaları ile yapılmaktadır.

(bkz: an eye for an eye)

modern toplumlarda kısas vardır, sadece belirli ilkeler ve çizgiler ışığında farklı boyutlarda uygulanır. meşru müdafa hariç hangi sebeple olursa olsun insan öldürmenin bir çok ülkede karşılığı ölümdür, kalanlarda da hapistir. ve kişi çoğunlukla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilir yaptığı fiilden dolayı. yani bu ne demektir? olağan hayatın akışında toplumun devinimine katılma hakkının elinden alınmasıdır, tecrit edilmesidir. emin olunuz bir çok insan ömür boyu bununla karşılaşmak yerine ölmeyi tercih eder.

hangi kıtaya bakarsanız bakın, ceza hukukunda kısas temeldir. birisine suç oluşturan fiili işlediğinde verilecek ceza ne olmalıdır? sorusunun cevapları ceza kanunu olarak karşımızda bulunmaktadır. benim diyen demokratik devlette dahi en iyi ihtimalle ''topluma korku ve dehşet salmamak'' açısından ölüm yerine bir noktaya tıkıp hayatının kalanını zindan etme söz konusudur özellikle cinayet durumlarında. yani insan jakoben olabilir, ben öyle tanımlıyorum kendimi hatta, sosyalist olabilir, milliyetçi olabilir, hapçı olabilir, otçu olabilir, kitap sever olabilir, hatun sever olabilir. insanlar hep çeşit çeşit. ben saygı duyuyorum. tek istirhamım bu kadar ezberci eğitime hayır. bu üzüyor beni şahsen bence. saygılar.

fatih sultan mehmet'in elinin kesilmesini isteyen kadı olayını aklıma getiren başlık.

hammurabi kanunlarından ''göze göz, dişe diş'' yasasıyla aynı söylemdir.

modern ceza hukuku anlayışında kabul görmeyen bir cezalandırma biçimidir. meselenin müebbet hapis cezasının, ölüm cezasından daha ağır bir ceza olup olmaması yönünden tartışılması hatalıdır. cezalandırmanın amacı günümüzde yalnızca bedel ödetmek olmadığı gibi modern insan hakları anlayışı da bunu reddeder. cezalandırmanın caydırıcılık, ıslah gibi başkaca hedef yahut gerekçeleri vardır. cezaların ağırlığı, önleyiciliği vs tartışılabilir yahut geçmişle kıyaslanabilir fakat kısasa kısas dediğimiz aynıyla mukabelenin günümüz adalet anlayışıyla bağdaşmadığı, bir yeri de olmadığı kanaatindeyim.

melih gökçek'in eski fransa cumhurbaşkan'ı nicolas sarkozy'e karşı "sakıza sakız" olarak uyguladığı eylem.

özellikle m.ö. 1700'lerde yaşayan babil kralı hammurabi'nin kanunlarında yer alan sıkı yönetim biçimi.
modern hukuka aykırı olsa da, o dönemin adaletini aratmaktadır.
(bkz: özlenen günler), (bkz: bir zamanlar mezopotamya)

eski dönemlerde kullanılan ve günümüzde de ekonomik ve hukuksal olarak gelişmemiş ülkelerde uygulanan bir bakıma hukuk sistemidir.

duyar kasan kişilerin gözüne gözüne gerçekleri sokma eylemidir.

yeni bir patron şarkısıdır. sözlerine ve müziğine yorum yapamıyorum çünkü bu nasıl klip lan ahahshshsh. fatih tabletinde mi hazırladınız bu klibi?


fatih tableti

yargı sisteminin, bahse konu suçları işleyen kişiler kadar suçlu olmasına yol açacaktır.

adalet diye bu ülkede ağlayanlar neden kısasa kısas ı istemiyor bir türlü anlayamıyorum. öldüren öldürülüyor, çalanın malı mı alınıyor eli mi kesiliyor orayı tam bilmiyorum ama oluyor bir şeyler.

adalet bekleyen biri kısasa kısası savunur. diyeceklerim bu kadar. ben, ülkemizde mevcut adalet sisteminden pek memnun değilim ama yinede kısasa kısası istemem. öldüren insanın bile idam yerine hapiste çürümesi gerekliliğini savunurum. idam, çözüm değildir.

belki de bir kesimin "câniliğe cânillikle karşılık vermek" diye adlandıracağı bu olgu: hammurabi'nin, dünyanın yönünü değiştirmiş yasasıdır. nitekim bu yasa intikamın yasallaștığı tek ceza sistemidir. bir katilin hapis cezasına çarptırılması sonucu kurbanın ailesinin gönlüne ne kadar su serpilmiș olabilir? o intikam ateșiyle yanan yürek ne kadar dizginlenebilir? sıkça duyduğumuz o tecavüz suçlarına verilen hapis cezaları, kurbanın acısını ne kadar hafifletebilir? idamın bile yasal olmadığı bu ülkelerde bu suçların cezası hiçbir zaman yeterli olmayacaktır ki idam bile bazı suçlar karşısında yetersiz bir ceza olarak kalıyor. birçok insanlık dışı suçların para cezasına dönüştürülmesi hakkında konuşmuyorum bile. kısas-a kısasın en adil ceza sistemi olduğunu, gördüğümüz her yargıtay kararında tekrar hatırlıyoruz.

örneğin maide suresi 33. ayette bahsedilen nefsi müdafaa ve kısastır: emre1974tr.blogspot.com/201...

can acıtır.

aklımda (bkz: hammurabi kanunları) ile özdeşleşmiş deyiş.

birini öldüren bu hakkı kendisinde nasil bulmustur?eğer birini öldürüyorsa böyle bi hakkı kendinde görüyorsa elbette daha baştan başkalarının da onun yaşam hakkini elinden almasını kabul etmiş sayılır.asıl aksi durum eşitlikten uzak olmaz mı?bir kişi kendisinde bir kişinin yaşamını elinden almasını hakkini gorecek ama sıra kendisine gelince af dileyecek.yok öyle sey.islenen suç karsiligi olanla mümkünse bire bir şekilde cezalandırılmalidir.

denenen ancak yapılamayandır. içindeki kini nasıl hınçla alabilirsin? mümkün değil, olanağı yoktur. yine de işte insanoğlu kandırmacasıdır. insan bu; dener de dener.