1.
allahın belası bir kitaptır.
bu 105 sayfa kitap elimde süründü de süründü.
her ne kadar woke çığırtkanlarına ve toplum mühendislerine kanmış bir gariban gibi gösterilmek istensem de, değilim aslında. her şey gibi bilimin de yer yer sisteme hizmet eden bir araca dönüştüğünün ben de herkes kadar farkında olduğumdan ordu'da kitapçıda denk gelince alıp okumak istedim bu kitabı.
yazar aslında biyoloji kökenli ve çok iyi bir okulda okumuş, uzman da ancak bu kitap bana son derece yüzeysel geldi. zaten incecik bir kitap aslında ama ben daha konsantre bir şey beklemiştim sanırım.
en büyük eleştirim, kitabın kime hitap ettiğinin belli olmayışı. kitap biyoloji ile içli dışlı kimselere hitaben yazıldıysa her şey çok gereksiz. niçin diye soracak olursanız, herhangi bir biyoloji lisans öğrencisi zaten bu kitabın içindeki sorgulamaları halihazırda yapabilir, çıkarımları da. yok eğer alanı biyoloji olmayan herhangi bir insana yönelik yazıldıysa o zaman da referanslar ve açıklamalar çok yetersiz.
elbette hepimiz farkındayız büyük bilimsel çalışmalara ayrılan fonların, onların bir noktada bir yaşam tarzı ürettiğinin. laboratuvarlara girip çıkan her türlü malzemenin de bir pazar değerinin olduğunda hemfikiriz.
ancak tüm bunlar bilimsel bir savın bilimselliğini sorgulamak anlamında bambaşka bir yerde duruyor. bilimin sisteme hizmet eder duruşu bizi kuşkucu bir perspektife sürükleyebilir elbette ama burada yine de biraz daha derin ve makul bir kuşkuculuk taşımalıyız diye düşünüyorum. sosyoloji ve antropoloji ile kaynaştırılmış bir avuç fikir var moleküler genetik karşısında. harika ama bilimsel çalışmalara hiç yer verilmiyor, ne nedir anlatılmıyor.
dolayısıyla kitap eleştirdiği şeyi yapıyor, bir bakış açısında bizi ikna etmek ister duruyor. ancak bu ikna ediş çok temelli bir yerde de durmuyor ne yazık ki bilimsel referansların eksikliği nedeniyle.
o yüzden benim için biraz hüsran oldu.
yeni ufuklar, kafamda ampuller istemiştim. kendi meraklarımın tekrarından başka hiçbir şey okumadım.
bu 105 sayfa kitap elimde süründü de süründü.
her ne kadar woke çığırtkanlarına ve toplum mühendislerine kanmış bir gariban gibi gösterilmek istensem de, değilim aslında. her şey gibi bilimin de yer yer sisteme hizmet eden bir araca dönüştüğünün ben de herkes kadar farkında olduğumdan ordu'da kitapçıda denk gelince alıp okumak istedim bu kitabı.
yazar aslında biyoloji kökenli ve çok iyi bir okulda okumuş, uzman da ancak bu kitap bana son derece yüzeysel geldi. zaten incecik bir kitap aslında ama ben daha konsantre bir şey beklemiştim sanırım.
en büyük eleştirim, kitabın kime hitap ettiğinin belli olmayışı. kitap biyoloji ile içli dışlı kimselere hitaben yazıldıysa her şey çok gereksiz. niçin diye soracak olursanız, herhangi bir biyoloji lisans öğrencisi zaten bu kitabın içindeki sorgulamaları halihazırda yapabilir, çıkarımları da. yok eğer alanı biyoloji olmayan herhangi bir insana yönelik yazıldıysa o zaman da referanslar ve açıklamalar çok yetersiz.
elbette hepimiz farkındayız büyük bilimsel çalışmalara ayrılan fonların, onların bir noktada bir yaşam tarzı ürettiğinin. laboratuvarlara girip çıkan her türlü malzemenin de bir pazar değerinin olduğunda hemfikiriz.
ancak tüm bunlar bilimsel bir savın bilimselliğini sorgulamak anlamında bambaşka bir yerde duruyor. bilimin sisteme hizmet eder duruşu bizi kuşkucu bir perspektife sürükleyebilir elbette ama burada yine de biraz daha derin ve makul bir kuşkuculuk taşımalıyız diye düşünüyorum. sosyoloji ve antropoloji ile kaynaştırılmış bir avuç fikir var moleküler genetik karşısında. harika ama bilimsel çalışmalara hiç yer verilmiyor, ne nedir anlatılmıyor.
dolayısıyla kitap eleştirdiği şeyi yapıyor, bir bakış açısında bizi ikna etmek ister duruyor. ancak bu ikna ediş çok temelli bir yerde de durmuyor ne yazık ki bilimsel referansların eksikliği nedeniyle.
o yüzden benim için biraz hüsran oldu.
yeni ufuklar, kafamda ampuller istemiştim. kendi meraklarımın tekrarından başka hiçbir şey okumadım.
devamını gör...
2.
bati dunyasinin gunumuzdeki dayatmalarindan ziyade, aslinda daha icli disli oldugumuz dogu dunyasinin gecmisteki bilgeligine guvenmek belki de daha dogru bir yontem olacaktir. aradigimiz cevaplarin cogu, salt biyolojiden daha farkli yerlerde bizi bekliyor olabilir.
"mey biter sâkî kalır,
her renk solar hâkî kalır.
ilim insanın cehlini alsa da,
hamurunda varsa eşeklik; bâkî kalır."
"mey biter sâkî kalır,
her renk solar hâkî kalır.
ilim insanın cehlini alsa da,
hamurunda varsa eşeklik; bâkî kalır."
devamını gör...