ideolojilerin sınıfsal çıkarlarla oluşması

türk olarak doğmasaydık türkçülüğü savunur muyduk ?
en basit ve anlaşılır verebileceğim örnek bu sanırım.

hepsi için geçerli değildir. örneğin, kirada oturuyoruz, araba yok, dışarıda yemek yiyeceksem ucuza kaçarım. buna rağmen kapitalizmi komünizme tercih ederim. yada hangi sınıfta olursam olayım teknokrasiyi savunmaya devam edeceğim.

sınıflar aslında sosyal sınıflardır. avcı ve toplayıcı dönemde kadınlar ve erkekler arasında iş bölümü vardı ama herkes eşitti çünkü iki tarafın karşılıklı işbirliği olmadan iki taraf da hayatta kalmıyordu.

zamanla yerleşik hayata geçildi. besin artıp depolanabilir olunca nüfus artışı sağlandı. diğer faktörler de olumlu olunca buğday tarımı için yerleşik hayata geçen insanlar önce ilkel yerleşmeleri sonra köyleri sonunda şehirleri oluşturup bugün toplum dediğimiz olguyu ortaya çıkardı.

sınıf kavramı da toplum ile ortaya çıkan bir olgudur. üretim - tüketim ilişkileri ve üretimden sağlanan artık değerin paylaşımı, üretim araçlarının mülkiyeti mesela su kenarında en çok buğday veren tarlaya kim ekim yapacak gibi sorular sınıfı ve sınıf çatışmasını doğurdu.

etnik köken kişiye verili olan kendi seçmediği bir kimlik olduğu için etnik kimlik siyaseti aslında sınıfsal değildir.

ülkede bugün etnik kimlik siyaseti yapan birden fazla parti var. bu partilerin toprak talebi de var. bu sağlanmazsa özerk yönetim talepleri var.

bir bölgenin ürettiği gelirler o bölgenin yerel iradesince toplanıp sadece o bölgeye harcansın anlayışı söz konusu.

bir örnek vereyim. fırat ve dicle bizim özerk yönetimimizin olduğu coğrafyada akan iki nehir. bu nehirler üstündeki elektrik santrallerinden sağlanan geliri biz alalım ve gerekirse merkezi idareye biz satalım diyorlar.

bu açıdan kimlik siyaseti ekonomik bir boyut kazanarak sınıfsal bir nitelik de ortaya çıkarıyor.

küresel ısınma ve çölleşme su sorununu doğurdu. yani olay elektrik üretimden daha derin bir konu.