insanın sınıfsal ayrıma ihtiyaç duyması
başlık "earthling" tarafından 30.12.2020 02:09 tarihinde açılmıştır.
1.
toplumsal olarak bir hiyerarşi söz konusu. biz bunu ne kadar istemesekte;ekonomik,siyasal,kültürel alanda bu görünmeyen durum mevcut . aslında bahsetmek istediğim bireysel hiyerarşi. tabi bu benim gözlemlediklerim. birey olarak çalıştığımız çevrede, sosyal ilişkilerimizde , okulumuzda ve bir çok alanda bu hiyerarşik düzeni benliğimizde oluşturma eylemine geçiyoruz. bunu bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde yapıyoruz.bu da toplumsal hiyerarşik düzeninin oluşumuna neden oluyor. yani birey olarak; bu yaptığımız ayrımlar çoğunluğa ulaştığında totaliter bir mekanizma oluşuyor. asıl işin başlangıç kısmı şurada başlıyor. içimizde yaşadığımız tüm duygular , düşünceler , iç çatışmalar bile, o an ki duruma göre bir önem sınıflanmasıyla karşı karşıya kalıyor. bu durumlar zincirleme olarak genel-geçer bir düzen oluşturuyor. insan özünde neden buna ihtiyaç duyuyor. bir kişiden üstün olmak , önemli olmak, üstü veya altı olmak bu kadar önemli bir durum mu?sorunda bu düzen arasındaki bağlantıların iletişim eksikliğinden çıkıyor.sınıfsal bir ihtiyaç isterken , iletişim bağı kurmak istemiyor.
devamını gör...
2.
albert huxley ne güzel anlatır bunu cesur yani dünya kitabında.
binlerce alfayı bir adaya gönderirler ve orada bir düzen kurmalarını isterler. hepsi eşittir ve eşit düzen kurulabileceğinden yanadır.
haftalar sonra iç savaş çıkar ve müdahale edilmesi için yalvarırlar.
tabi alelade bir kitap işte. şöyle klasikler okunuyor olsa, böyle başlıkların tek entrysi tek bir "bkz" olur.
binlerce alfayı bir adaya gönderirler ve orada bir düzen kurmalarını isterler. hepsi eşittir ve eşit düzen kurulabileceğinden yanadır.
haftalar sonra iç savaş çıkar ve müdahale edilmesi için yalvarırlar.
tabi alelade bir kitap işte. şöyle klasikler okunuyor olsa, böyle başlıkların tek entrysi tek bir "bkz" olur.
devamını gör...
3.
bir toplumun bütünsel ekonomik durumu ve kültürel alışkanlıkları, insanların sınıfsal ayrımında başlıca etken olduğunu düşünüyorum. örneğin japonya ve almanyayı karşılaştıralım.
japon ve alman halklarının ortalama yaşam süreleri, kişi başına düşen gelirleri, refah düzeyleri çok benzerdir. ancak, alman vatandaşı için mühendis olmak, belediye işçisi olmak, manav olmak ona bir statü kazandırdığını düşünmez, ailesinin veya kendisinin geliri ona sosyal bir statü katmaz. bir metal işçisiyle üst düzey yönetici aynı yerde bira içebilir, iletişime de geçebilir rahatça. japonlarda durum böyle değil. hayatları boyunca daha iyisini en iyisini yakalayabilmek için didinir. mesela bir japon için ingilizce konuşabilmek, sosyal hayatında sınıf atlamaktır. aile içinde her zaman çok iyi bir okulda okuyup, iyi maaşlarla statülenmek ister. bir alman için buna gerek olmadan daha bireysel bir şekilde hayatını şekillendirir. çevresine ailesine ve topluma karşı bir sorumluluğu olduduğunu düşünmez. ekonomik düzeyleri eşit iki ülke için sınıfsal ayrıma en iyi iki örnektir bu ülke, bence.
türkiye ve güneykore ise kültürel alışkanlıkları benzer ancak alım gücü, refah düzeyi ve toplumsal gelişmişlik konusunda çok ciddi farklar var aralarında. türkiye sınıfsal ayrımı açıktan yaşar. insanı insan olarak değil, önce meslek ve ilk baktığınızda gözünüze çarpan ekonomik refah göstergelerine odaklanmak olur. bu durum güneykore'de daha gizli işler. ataerkillikte bizimle yarışırlar. aile kavramı fazlasıyla ön plandadır ve ailenin itibarı, bireyin itibarının önüne geçmesi gerekir. ama bizdeki gibi açıktan bir sınıfsal ayrım yaşanmaz. başarısız olanın, en altta yeri her zaman hazırdır. türkiyedeki ilişkiler nasıl ki statü ve ''şan yürümesi'' üzerine kuruluysa güney korede de durum böyle.
not: verdiğim bilgiler, ölçülmüş bir bilgiye dayanmamakla birlikte, kişisel olarak yerinde gözlemlediklerimden çıkarım yaparak yukarıdaki kanıya vardım.
japon ve alman halklarının ortalama yaşam süreleri, kişi başına düşen gelirleri, refah düzeyleri çok benzerdir. ancak, alman vatandaşı için mühendis olmak, belediye işçisi olmak, manav olmak ona bir statü kazandırdığını düşünmez, ailesinin veya kendisinin geliri ona sosyal bir statü katmaz. bir metal işçisiyle üst düzey yönetici aynı yerde bira içebilir, iletişime de geçebilir rahatça. japonlarda durum böyle değil. hayatları boyunca daha iyisini en iyisini yakalayabilmek için didinir. mesela bir japon için ingilizce konuşabilmek, sosyal hayatında sınıf atlamaktır. aile içinde her zaman çok iyi bir okulda okuyup, iyi maaşlarla statülenmek ister. bir alman için buna gerek olmadan daha bireysel bir şekilde hayatını şekillendirir. çevresine ailesine ve topluma karşı bir sorumluluğu olduduğunu düşünmez. ekonomik düzeyleri eşit iki ülke için sınıfsal ayrıma en iyi iki örnektir bu ülke, bence.
türkiye ve güneykore ise kültürel alışkanlıkları benzer ancak alım gücü, refah düzeyi ve toplumsal gelişmişlik konusunda çok ciddi farklar var aralarında. türkiye sınıfsal ayrımı açıktan yaşar. insanı insan olarak değil, önce meslek ve ilk baktığınızda gözünüze çarpan ekonomik refah göstergelerine odaklanmak olur. bu durum güneykore'de daha gizli işler. ataerkillikte bizimle yarışırlar. aile kavramı fazlasıyla ön plandadır ve ailenin itibarı, bireyin itibarının önüne geçmesi gerekir. ama bizdeki gibi açıktan bir sınıfsal ayrım yaşanmaz. başarısız olanın, en altta yeri her zaman hazırdır. türkiyedeki ilişkiler nasıl ki statü ve ''şan yürümesi'' üzerine kuruluysa güney korede de durum böyle.
not: verdiğim bilgiler, ölçülmüş bir bilgiye dayanmamakla birlikte, kişisel olarak yerinde gözlemlediklerimden çıkarım yaparak yukarıdaki kanıya vardım.
devamını gör...
4.
insan böyle br ayrıma ihtiyaç duymaz.
toplumun sonucunda böyle bir ihtiyaç doğar.
çürüteyim alabama, hazır ss almışken;
herkes mühendis olsun ülkede. istisnasız herkes.
1 tane dişçi olsa, kral olur. bu budur. arz ve talep.
sınıfsal ayrım falan yoktur, arz ve talep vardır.
toplumun sonucunda böyle bir ihtiyaç doğar.
çürüteyim alabama, hazır ss almışken;
herkes mühendis olsun ülkede. istisnasız herkes.
1 tane dişçi olsa, kral olur. bu budur. arz ve talep.
sınıfsal ayrım falan yoktur, arz ve talep vardır.
devamını gör...
5.
aklıma victor hugo' nun şu sözünü getirir;
"siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk."
düşünürken bile aslında sınıf sınıf düşünüyoruz.
"siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk."
düşünürken bile aslında sınıf sınıf düşünüyoruz.
devamını gör...
6.
doğada bile böyle değil mi.
hayvanlar içinde bile sınıflar var.
gelelim insana.
insanlar varmış ve birgün birisi çıkıp ben peygamberim demiş değil mi. seçilmiş kişi.
peki o güne gelene dek sınıflar yokmuymus.
birisi kral olmuş öbürü işçi.
birisi heykel yapmış doktor olmuş filozof olmuş asker olmuş. sıradan bir insanla bir marangoz arasında zamanla statü para etiket ne diyorsanız işte ev vs gibi maddi manevi sınıflar farklar oluşmuş. elbet insan yetenekleriyle parasıyla bilgisiyle vs kendisini başka türlü görecek başkalarıda farklı görecek.
bakmışlar bu böyle olmayacak. bu zaten normal olan ama bir şey eksik.
adalet demişler hak hukuk . ..
birbirleriyle olan ilişkilerinde davalarında sorunlarda eşitlik olsun demişler.
sonra yine ortaya dinler çıkmış.
kendisine inananları hiç ayırt etmeden kucaklamak isteyen.
sonra o dinlerin içinde din adamları bir ruhban sınıfları . çünkü insan bu durur mu.
küçükten başlayarak büyüğe doğru giden din adamları.
sonra askerler böyle olmuş derken çok güzel bir söylem geliştirilmis. hayalci ideolojiler. söylemler.
insanları oyalamak için aslında.
birileri daha iyi eğitim sağlık neyi varsa dünyanın alırken öbürleri ...
dur demişler araya eğitim koyalım. eğitimle işte zengin olsunlar artık. savaş mavaş nedir.
para zaten hep en önemlisi olmuş bu işlerin.
ye kürküm ye hesabı.
sonuç, bu değişmez. insanların seni nasıl gördüğüyle alakalı.
senin insanları nasıl gördüğünle alakalı.
kimin ne iş yaptığını neye sahip olduğunu bilmediğin . yani kimsenin kimseyi tanımadığı ve çırılçıplak şekilde bir 50 kişiyi bir ormana bırak.
hemen beş dakika sonra bir sınıfsal durum ortaya çıkar ki. ..
fiziği güzel der tipi işte bak yapraktan don yaptı akıllı mi utangaç dindar mi vs diye bile.
bir iki saate bir liderleri bile olabilir. sonrası yine aynı. sen daha az çalıştın aranızda doktor var mı. sen iyi yiyecek buluyorsun .
hayvanlar içinde bile sınıflar var.
gelelim insana.
insanlar varmış ve birgün birisi çıkıp ben peygamberim demiş değil mi. seçilmiş kişi.
peki o güne gelene dek sınıflar yokmuymus.
birisi kral olmuş öbürü işçi.
birisi heykel yapmış doktor olmuş filozof olmuş asker olmuş. sıradan bir insanla bir marangoz arasında zamanla statü para etiket ne diyorsanız işte ev vs gibi maddi manevi sınıflar farklar oluşmuş. elbet insan yetenekleriyle parasıyla bilgisiyle vs kendisini başka türlü görecek başkalarıda farklı görecek.
bakmışlar bu böyle olmayacak. bu zaten normal olan ama bir şey eksik.
adalet demişler hak hukuk . ..
birbirleriyle olan ilişkilerinde davalarında sorunlarda eşitlik olsun demişler.
sonra yine ortaya dinler çıkmış.
kendisine inananları hiç ayırt etmeden kucaklamak isteyen.
sonra o dinlerin içinde din adamları bir ruhban sınıfları . çünkü insan bu durur mu.
küçükten başlayarak büyüğe doğru giden din adamları.
sonra askerler böyle olmuş derken çok güzel bir söylem geliştirilmis. hayalci ideolojiler. söylemler.
insanları oyalamak için aslında.
birileri daha iyi eğitim sağlık neyi varsa dünyanın alırken öbürleri ...
dur demişler araya eğitim koyalım. eğitimle işte zengin olsunlar artık. savaş mavaş nedir.
para zaten hep en önemlisi olmuş bu işlerin.
ye kürküm ye hesabı.
sonuç, bu değişmez. insanların seni nasıl gördüğüyle alakalı.
senin insanları nasıl gördüğünle alakalı.
kimin ne iş yaptığını neye sahip olduğunu bilmediğin . yani kimsenin kimseyi tanımadığı ve çırılçıplak şekilde bir 50 kişiyi bir ormana bırak.
hemen beş dakika sonra bir sınıfsal durum ortaya çıkar ki. ..
fiziği güzel der tipi işte bak yapraktan don yaptı akıllı mi utangaç dindar mi vs diye bile.
bir iki saate bir liderleri bile olabilir. sonrası yine aynı. sen daha az çalıştın aranızda doktor var mı. sen iyi yiyecek buluyorsun .
devamını gör...
7.
mesela hindistan'da düzeni sağlamak için kast sistemi ve benzeri şeyler çıkartmaları. ben sevmem sınıfsal ayrımı. tamam herkesin bir statüsü var ama eşitlik denen bir şey de var. herkesin temel özgürlükleri var.
(bkz: insan hakları)
(bkz: insan hakları)
devamını gör...