türkiye'deki kutuplaşma sınıfsal mı yoksa siyasi mi tartışması

son dönemlerde çeşitli köşe yazarları tarafından tartışmaya açılmış bir konudur. türkiye'de sınıfların birbirinden nefret eder hale geldiği düşünülmekte. tabi bunun içinde siyasi faktörler de var. ama esas noktayı kaçırıyor olabilir miyiz ? bilemiyorum.

sanatsaldır. zira kutuplaşmayı, kutuplaştırmayı güzel yurdumun her döneminde insanlara alttan alta pelesenk eden zihniyet dünya üzerinde başka yoktur. manipülasyona açık insanlar olmamız buna büyük etken. zira kutuplaşmayı bile ögelerine ayırma devri başlamış ve kutuplaşmanın verdiği zararları bile bile hala kutuplaşmaya devam etmek ve ettirebilmek büyük bir sanattır. neyde kutuplaşsak acebaa bugün de sınıfsal kutuplaşalım bare. yarın siyasal kutuplaşırız tekrardan.

herşeysel. cinsiyetler arası kutuplaşma var, başlıklardan da anlaşılıyordur, siyasi var, sınıfsal var (iç içe geçmiş şekilde bazen siyasi ile), kültürel var, etnik var.

doğu-batı çatışması. başka deyişle sekülerizm-islam mücadelesi. devrim/karşı devrim şeklinde cereyan ediyor. bütün mesele budur özünde. köprü ülke olunca bu durum kaçınılmaz. laikliğe sarılmak zorundayız. dini, bilimin ve ulusal bilincin önüne koyduğumuz sürece düzelemeyiz. atatürk de bunun savaşını verdi hep.

marksist terminoloji ile bakarsak türkiye burjuvazinin hakim olduğu bir siyasal iktidar ile yönetilmektedir. sınıfsal olarak bu durum 1950 seçimleriyle başladı ve amerikaya yaslanan demokrat parti iktidarı ile ete kemiğe büründü zira tek parti dönemi liberal değildir.

1950 seçimleriyle başlayan ve 80 sonrası 83 de anavatan ile 2002 ye gelen bu burjuvazi ,sınıfsal olarak hep aynı zeminde yükseldi. şimdi başlığa gelirsek , chp etiketiyle konuşanlar diyor ki chp lileri işe alacağız. yandaş 4 müteahhit'in garantili ihalelerini fesih edip mallarını kamulaştıracağız. hükümet de ne istiyordu yakın zamana kadar, iş bankasında türk dil kurumu ve türk tarih kurumunun ayakta kalması için ayrılan payın hazineye devri.

ortada 2 sınıf yok . yani siyasi. kim yiyecek kavgası.

(bkz: ölüler dirilerden çalacak)