ilk yarı biter bitmez içeri koşan aşırı taktisyen hoca
başlık "echabrenef7091" tarafından 09.02.2025 15:03 tarihinde açılmıştır.
1.
vardır böyle hocalar. genelde dünya futbolunun cazibe merkezi (bkz: premier lig)'te herhangi bir kritik maçta gerçekleşir bu olay. maç adeta bir satranç müsabakası gibi taktikseldir. aynı zamanda bir at yarışı müsabakası gibi de tempolu. ilk yarının bitişi yaklaşmaktadır ve bizim meşhur taktisyen hocamızın istediği çoğu şey gerçekleşmemiştir.ya futbolculardan biri yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış insana pas vermiştir, ya olmayacak bir pozisyonda uzaktan etkisiz şut çekmiştir ya da savunmadaki gariban savaşçılardan biri sürekli hata yapmaktadır. hocamız artık sinirlidir.
işte tam bu sinir anında maçın ilk yarısı biter ve hocamız elinde taktik tahtasıyla hızla yerinden fırlayıp soyunma odasına doğru koşar. hakemin düdüğü çalma anıyla haşin teknik direktörümüzün sahayı terk etme anındaki uyum sanki dürümün son lokmasıyla ayranın son yudumunu aynı anda bitirmek gibidir. rahmetli (bkz: zeki alasya) ile (bkz: metin akpınar) arasında dahi böylesine değildir o uyum. hani sınavdan 5 dakika önce de belki bir şey öğrenirim umuduyla notlarına bakarsın ya, işte o aşırı taktisyen ve sinirli teknik direktörümüz de öyle bir umut taşır içinde. soyunma odasına ne kadar erken giderse taktikleri de o kadar net belirleyebilecek ve öğrencilerine aktarabilecektir.
işin garibi, işe de yarar bu hararetli hamle. soyunma odasında artık nasıl bir taktik bombardımanı yağıyorsa o garibim futbolculara, ikinci yarıda bambaşka bir takım ortaya çıkar ve maç kısa süre içinde çevrilir. taraftar, futbolcular, teknik heyet ve aşırı taktisyen hocamız... herkes mutludur, herkes şen. zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu da buradan anlarız dostlar. belki o hoca ilk yarı biter bitmez soyunma odasına koşmasa (bkz: usain bolt) gibi, bu kadar taktiksel değişim ve galibiyeti getiren unsurların hiçbiri olmayacaktı. selam olsun sana koca yürekli telaşlı adam ve onun iyi niyet içeren evhamlı koşusu!
işte tam bu sinir anında maçın ilk yarısı biter ve hocamız elinde taktik tahtasıyla hızla yerinden fırlayıp soyunma odasına doğru koşar. hakemin düdüğü çalma anıyla haşin teknik direktörümüzün sahayı terk etme anındaki uyum sanki dürümün son lokmasıyla ayranın son yudumunu aynı anda bitirmek gibidir. rahmetli (bkz: zeki alasya) ile (bkz: metin akpınar) arasında dahi böylesine değildir o uyum. hani sınavdan 5 dakika önce de belki bir şey öğrenirim umuduyla notlarına bakarsın ya, işte o aşırı taktisyen ve sinirli teknik direktörümüz de öyle bir umut taşır içinde. soyunma odasına ne kadar erken giderse taktikleri de o kadar net belirleyebilecek ve öğrencilerine aktarabilecektir.
işin garibi, işe de yarar bu hararetli hamle. soyunma odasında artık nasıl bir taktik bombardımanı yağıyorsa o garibim futbolculara, ikinci yarıda bambaşka bir takım ortaya çıkar ve maç kısa süre içinde çevrilir. taraftar, futbolcular, teknik heyet ve aşırı taktisyen hocamız... herkes mutludur, herkes şen. zamanlamanın ne kadar önemli olduğunu da buradan anlarız dostlar. belki o hoca ilk yarı biter bitmez soyunma odasına koşmasa (bkz: usain bolt) gibi, bu kadar taktiksel değişim ve galibiyeti getiren unsurların hiçbiri olmayacaktı. selam olsun sana koca yürekli telaşlı adam ve onun iyi niyet içeren evhamlı koşusu!
devamını gör...