ilkokulda montu hoşlandığın kişinin yanına asmak
başlık "nzk" tarafından 17.11.2020 17:14 tarihinde açılmıştır.
1.
sürekli olarak yaptığım bi şeydi. en son herkes yerine oturup ders başlayınca da incelemeye başlardım .kim kimin yanına asmış diye..
devamını gör...
2.
saçma ve değişik hayaller kurduğum zamanda millet neler düşünüyormuş dedirten başlık.
devamını gör...
3.
zamane ifadesiyle sevgi belirtisidir karşı tarafta anlıyordur.gerçekleştirdikten sonra , karşı taraf reddetti diye montuna kaşıntı tozu dökmüştüm bütün sınıf kaşınmıştı. gün kaynamıştı ne anılar be.
devamını gör...
4.
ilkokulda montu hoşlanılan bebenin montunun yanına veya üstüne (kirlenmemesi amacıyla) asmak, sonrasında onunkini de alıp vermek falan bir dönem çokça yaptığımız aşk belirtgeçidir.
devamını gör...
5.
günün sonunda montu almaya, hoşlanılan çocukla aynı anda gidilmeye çalışılır. 2. veya 3.günün sonunda deneme yapmak için uygun zaman gelmiştir.
mont asılır ve yanınıza asacak kişi beklenir.
tabii genelde hüsranla sonuçlanır ama bende ise yaradığı bi kaç sefer olmuştur. :)
mont asılır ve yanınıza asacak kişi beklenir.
tabii genelde hüsranla sonuçlanır ama bende ise yaradığı bi kaç sefer olmuştur. :)
devamını gör...
6.
garip bir şekilde nesilden nesile geçen bir içgüdü gibi neredeyse herkes tarafından yapılmış bir eylemdir. tatlı ve masumdur.
devamını gör...
7.
üst üste asılınca da sınıftan yükselen bir '' oooo'' sesi bulunan durumdur.
(bkz: çocuklar masum değildir)
(bkz: çocuklar masum değildir)
devamını gör...
8.
çok iyi zamanlardı, gerçekten böyle yazılı olmayan kurallar vardı eskiler ne kadar komikmiş dedirten başlıktır.
devamını gör...
9.
belki onun montunun veya parfümünün kokusu üstüne veya yanına koyulan monta geçer diye düşünülerek yapılandır. hoşlantı ve sevgi bazen böyle minik ayrıntılarda gizli olabilir.
devamını gör...
10.
utana utana yaptığım eylem.
bir tek benim aklıma geldi sanıyordum,ortalık çakal doluymuş.
bir tek benim aklıma geldi sanıyordum,ortalık çakal doluymuş.
devamını gör...
11.
duygulandım. ilk aşkım aklıma geldi. kim bilir kimlerlesin emel...
devamını gör...
12.
askılara assaydı keşke.
biz ilkokulda 40 kişi olduğumuzdan durum swinger gibi oluyordu.
biz ilkokulda 40 kişi olduğumuzdan durum swinger gibi oluyordu.
devamını gör...
13.
hoşlanılan kişinin montunun yanına kendi montunuzu asıyorsanız normal ve güzel bir şeydir ama montu o kişinin yanına asmak rahatsızlık verici bir şeydir, oldu olacak kucağına koyun.
devamını gör...
14.
bir aşk hikayesi anlatacağım şimdi;
sınıfa nakil öğrenci geldi. dersin ortasında müdürle birlikte girdiler sınıfa hepimiz çocuğa bakıyoruz. bütün kızlar nefeslerimizi tuttuk, dersten koptuk, dünya'da değiliz. puşt çok yakışıklı. ömrümde öyle bir çocuk görmemişim. zaten yaşım 11 ne ömrüm olacak. yani televizyonda bile o kadar yakışıklı oğlan yok. amerikan filmlerindekilerden bile yakışıklı; koyu mavi gözleri, dik ve fönlü saçları var. anası 'ben doğurdum' diye gururla hazırlıyor her sabah okula belli ki.
çocuğu oğulcan'ın yanına oturttu sınıf öğretmeni. ben de duvar dibinde köşe oturuyorum montların arasında kaybolmuşum. ilk görüşte aşktı benimkisi. her sabah o mavi gözleri görme şansım vardı, her sabah 'günaydın' diyorduk birbirimize.
en sevdiğim mevsim kıştır. neden biliyor musunuz? yazın duvar dibine kimse mont asmazdı. hırkasını çantasına koyardı herkes.
oğulcan onun en iyi arkadaşı oldu okul boyunca. orta okulda da aynı sınıftaydık. kızların hepsi yanıktı ona ama kezban gibi davranıyorlardı. ben de aşıktım ama hiç sahip olamayacağım bir şey isteyecek kadar şımarık değildim.
ilk okulda bile gerçekçiydim. prenses sanmıyordum kendimi. annesiz, babasız büyüdüğüm için galiba.
bir yaz bisikletle sokak aralarında gezerken bir evin bahçesinde onun esini duydum. aaah tanrım o an hayatımın en mutlu anıydı. nerede yaşadığını öğrenmiştim. sapık gibi onu izledim. hiç benim gibi asi bir çocuk değildi. ailesine karşı çok saygılıydı, bense halen nefret ederim.
ya o gün çok büyük bir keder çöktü ruhuma. orada ondan vazgeçtim.
bir gün sınıfta oğulcan'la birlikte benimle alay etmişlerdi. o gün kopmuştum ondan. mavi gözleri artık beni donduruyordu. ellerim buz kesiyordu.
yıllarca aklıma bile gelmemişken geçen ay adını yazdım google amcaya. sordum nerdedir kimledir? sadece bir fotoğraf vardı linkedn'de.
endüstri mühendisi olmuş. takım elbiseyle fotoğrafı, janti bir bey olmuş. yüzü hiç değişmemiş. saç şekli hala yukarı doğru fönlü.
masmavi gözleri yine parıldıyor.
ilkokulda montuma onun kokusu sinsin diye onun montunun yanına asıyordum benimkini. facebooktan oğulcanla birlikte attığı fotoğrafları arşivliyordum.
hayatınıza böyle biri tesir ettiğinde bir daha eskisi gibi olamıyorsunuz. 11 yaşındaki vurgunu hala anarak yaşıyorum.
daha özel birşey itiraf edeyim; hayalini kurarak mastürbasyon yapamadığım tek erkek odur. psikologlar bunu açıklasın, si ay ey, ef bi ay açıklayın.
sınıfa nakil öğrenci geldi. dersin ortasında müdürle birlikte girdiler sınıfa hepimiz çocuğa bakıyoruz. bütün kızlar nefeslerimizi tuttuk, dersten koptuk, dünya'da değiliz. puşt çok yakışıklı. ömrümde öyle bir çocuk görmemişim. zaten yaşım 11 ne ömrüm olacak. yani televizyonda bile o kadar yakışıklı oğlan yok. amerikan filmlerindekilerden bile yakışıklı; koyu mavi gözleri, dik ve fönlü saçları var. anası 'ben doğurdum' diye gururla hazırlıyor her sabah okula belli ki.
çocuğu oğulcan'ın yanına oturttu sınıf öğretmeni. ben de duvar dibinde köşe oturuyorum montların arasında kaybolmuşum. ilk görüşte aşktı benimkisi. her sabah o mavi gözleri görme şansım vardı, her sabah 'günaydın' diyorduk birbirimize.
en sevdiğim mevsim kıştır. neden biliyor musunuz? yazın duvar dibine kimse mont asmazdı. hırkasını çantasına koyardı herkes.
oğulcan onun en iyi arkadaşı oldu okul boyunca. orta okulda da aynı sınıftaydık. kızların hepsi yanıktı ona ama kezban gibi davranıyorlardı. ben de aşıktım ama hiç sahip olamayacağım bir şey isteyecek kadar şımarık değildim.
ilk okulda bile gerçekçiydim. prenses sanmıyordum kendimi. annesiz, babasız büyüdüğüm için galiba.
bir yaz bisikletle sokak aralarında gezerken bir evin bahçesinde onun esini duydum. aaah tanrım o an hayatımın en mutlu anıydı. nerede yaşadığını öğrenmiştim. sapık gibi onu izledim. hiç benim gibi asi bir çocuk değildi. ailesine karşı çok saygılıydı, bense halen nefret ederim.
ya o gün çok büyük bir keder çöktü ruhuma. orada ondan vazgeçtim.
bir gün sınıfta oğulcan'la birlikte benimle alay etmişlerdi. o gün kopmuştum ondan. mavi gözleri artık beni donduruyordu. ellerim buz kesiyordu.
yıllarca aklıma bile gelmemişken geçen ay adını yazdım google amcaya. sordum nerdedir kimledir? sadece bir fotoğraf vardı linkedn'de.
endüstri mühendisi olmuş. takım elbiseyle fotoğrafı, janti bir bey olmuş. yüzü hiç değişmemiş. saç şekli hala yukarı doğru fönlü.
masmavi gözleri yine parıldıyor.
ilkokulda montuma onun kokusu sinsin diye onun montunun yanına asıyordum benimkini. facebooktan oğulcanla birlikte attığı fotoğrafları arşivliyordum.
hayatınıza böyle biri tesir ettiğinde bir daha eskisi gibi olamıyorsunuz. 11 yaşındaki vurgunu hala anarak yaşıyorum.
daha özel birşey itiraf edeyim; hayalini kurarak mastürbasyon yapamadığım tek erkek odur. psikologlar bunu açıklasın, si ay ey, ef bi ay açıklayın.
devamını gör...
15.
günümüzdeki versiyonu instagram storysine alevli emoji yollamak gibi bir şeydi. ama o zamanlar yanan alev içimizdeydi.*
devamını gör...
16.
lisede de devam eden eylem çeşidi. bir de montun üstüne sinen parfümle kurulan hayaller.
devamını gör...
17.
sınıfta böyle bir mevzu olduğunu duyunca askıdaki tüm montları yanlara kaydırıp kendi montumu boş yere asmaya başlamıştım. bu yüzden sınıfta kim kimden hoşlanıyor karışıyordu galiba üzgünüm bebeler....
devamını gör...
18.
"sana aşığım." demenin en saf halidir.
devamını gör...
19.
bugün sosyal medyada beğeni yağmuruna tutmak veya tanışmak için davetiye öndermek neyse, montu hoşlandığın kişinin yanına asmak da odur:)
devamını gör...
20.
yapmışımdır zamanında, tesiri oldu mu bilemem.
devamını gör...