ilkokulda sıralara zorla kız erkek birlikte oturtulmak
başlık "filburt" tarafından 04.12.2020 11:23 tarihinde açılmıştır.
1.
bazı ilkokul hocalarının uygulamayı en sevdiği eylemdi.
yamuk yumuk kafalı, minik haylaz erkeklerin çetelerini bozar, onları hayatın acı gerçekleriyle erken yaşta tanıştırırdı...
sıra arkadaşınız artık kalem batırdığınızda gülüp küfretmek yerine, anında öğretmene şikayet edip ağlayarak dayak yemenize sebep olacaktı...
yamuk yumuk kafalı, minik haylaz erkeklerin çetelerini bozar, onları hayatın acı gerçekleriyle erken yaşta tanıştırırdı...
sıra arkadaşınız artık kalem batırdığınızda gülüp küfretmek yerine, anında öğretmene şikayet edip ağlayarak dayak yemenize sebep olacaktı...
devamını gör...
2.
derste konuşup dikkat dağıtmayacaklarını düşünen saf öğretmen işidir.
devamını gör...
3.
farkında olmasalar da öğretmenlerimizin "kadın-erkek ayrı sınıflarda, hatta okullarda eğitim görsün" şeklinde yapılan yobaz beyanlara karşı gerçekleştirdiği harika bir başkaldırıdır.
devamını gör...
4.
bizi ilkokuldan mezun olurken dans ettirmişlerdi. keşke şimdi de ettirseler
devamını gör...
5.
bunun bir de sınıfın en yaramaz ve baş belası erkek çocuğunu en çalışkan ve sakin kızın yanına oturtulan şekli vardı.
devamını gör...
6.
cinsiyet gruplaşmasını engellemeye çalıştılar, o yüzden kadın kadının kurdu oldu, bilmem erkekler ne durumda
devamını gör...
7.
bu eylem ilkokulda sürekli kavga etmeme hocadan azar işitmeme sebep olmuştur. *
devamını gör...
8.
ileride pembe otobüs talep etmeyecek beyinler yetiştirilmesine katkı sağlayacağını düşündüğüm uygulamadır. uyum içinde yaşamayı öğrenmek o yaşlarda başlar diye düşünüyorum.
tabi sınıf içi cinsiyet gruplaşmasını engellemesi de ayrıca bir uygulama nedenidir.
tabi sınıf içi cinsiyet gruplaşmasını engellemesi de ayrıca bir uygulama nedenidir.
devamını gör...
9.
bizim sınıfta böyle bir uygulama yoktu ama kızlar kendi aralarında erkekleri üleşmiş kızın birine ben kalmışım. kız eve gidene kadar ağladı. acımasız hamide, burnum bile yeni çıkıyordu daha.
devamını gör...
10.
yanyana oturtulacak ogrenciler arasinda bir sorun yoksa gayet olabilecek bir seydir.
ancak hic unutmam cok sevgili sinif ogretmenimiz 2 erkek ogrenci konusmasin diye beni onlarin ortasina oturmustu. onlar susmamisti ama olan bana olmustu*. tum sene boyunca sinifta kim gelmediyse onlarin yerine gecmeye calismistim*.
sevgili ogretmenler siz daha iyi bilirsiniz tabiki ama lutfen ornek olur diye cok konusan ogrencilerin yanina veya ortasina sessiz ogrenci oturtmayin. o kadar okul okudum bunun ise yaradigini gormedim*. yoksa ilkokulda kizla erkek beraber oturmus bunun bir onemi oldugunu dusunmuyorum.
ancak hic unutmam cok sevgili sinif ogretmenimiz 2 erkek ogrenci konusmasin diye beni onlarin ortasina oturmustu. onlar susmamisti ama olan bana olmustu*. tum sene boyunca sinifta kim gelmediyse onlarin yerine gecmeye calismistim*.
sevgili ogretmenler siz daha iyi bilirsiniz tabiki ama lutfen ornek olur diye cok konusan ogrencilerin yanina veya ortasina sessiz ogrenci oturtmayin. o kadar okul okudum bunun ise yaradigini gormedim*. yoksa ilkokulda kizla erkek beraber oturmus bunun bir onemi oldugunu dusunmuyorum.
devamını gör...
11.
1999 girişli bir insan evladı olarak o karanlık çağı hatırladım da... bir yanımda rıdvan bir yanımda anıl vardı. ikisi de birbirinden fırlama. ben gariban da ortalarında kalmışım. zaten ufacığım. ona kalk geçicem derim kalkmaz. öbürüne söylerim o da kımıldamaz. mecbur sıranın altından girip çıkardım. 2. sınıfa geçince 51 kişilik sınıfımız bölündü de rahat etmiştim.
yani kaynaşma adına güzel bir hareket tabii. fakat öğretmenin de takip etmesi gerekiyor. öyle elma boyamakla okuma yarışması yapmakla iş bitmiyor.
yani kaynaşma adına güzel bir hareket tabii. fakat öğretmenin de takip etmesi gerekiyor. öyle elma boyamakla okuma yarışması yapmakla iş bitmiyor.
devamını gör...
12.
ilkokulda sınıfta inek diye tabir edilen tipte bir kızı oturtmuştu hocam yanıma.
maksat ben kudurursam hocaya bildirecekmiş, bir de benimle konuşmayıp kudurmamı engelleyecekmiş.
aradan 1 ay geçmeden kızı da kendime benzettim kuduruk oldu çıktı benim gibi.
hoca bari kız kurtulsun diye beni kaldırdı o sıradan tekrar ait olduğum arka sıra cam köşesi tayfasına iade etti.
maksat ben kudurursam hocaya bildirecekmiş, bir de benimle konuşmayıp kudurmamı engelleyecekmiş.
aradan 1 ay geçmeden kızı da kendime benzettim kuduruk oldu çıktı benim gibi.
hoca bari kız kurtulsun diye beni kaldırdı o sıradan tekrar ait olduğum arka sıra cam köşesi tayfasına iade etti.
devamını gör...
13.
iki kuduruğun ortasına sakin çocuğun oturtulması kalmış aklımda. sakin velisinin itirazıyla son bulmuştur.
devamını gör...
14.
tanım giren yazarlar tarafından karma eğitim sistemin zararlarının yaşadıkları kendi tecrübeleriyle anlatıldığı başlık. yarın karma eğitim kaldırılsa hemen tepki gösterirler, ama burada karma eğitim nedeniyle başlarından geçen elim olayları da anlatmaktan keyif alırlar.
devamını gör...
15.
muhafazakar sikko bir muhitte oturduğunuzun kanıtıdır
devamını gör...
16.
ilk aşkımla bu şekilde tanışmıştım. ah!
devamını gör...
17.
benim yaşadığım durum. hep kızlarla oturdum nerdeyse.
devamını gör...
18.
''zorla'' kısmını çıkarırsak normal.
devamını gör...
19.
bizim sınıfta öyle bir şey olmamıştı ama birkaç sıra öyle yapılmıştı. o da sınıfta erkek ve kız sayısının tek sayılı olması ve erkeğin yanına erkek konulamayacak olmasından ya da sınıf haylazlarını, çok konuşanlarını ayırmak için yapılırdı.
devamını gör...
20.
o zaman sinir olsam da şu an güzel bakıyorum. cinsiyetçiliği ortadan kaldırmak amacıyla.
orada kız ve erkek olmaktan çok öğrencisin/çocuksun.
biz 16 ya 16 idik. öğretmen kızları kısadan uzuna dizdi sonra erkekler için de aynısını yaptı ve öyle yerleştirmişti. o zaman itiraz edenler olmuştu ama "çocuklar aynı mahalleden olsanız da birbirinizi tanımanız için güzel fırsat. birbirinizden çekinmenize gerek yok. ve bu eşleştirme olayını her ay değiştireceğiz. kendiniz ev, sizin haricinizde kalanlar size yakın evler yani komşularınız. güzelce anlaşın." tarzında bir şeyler demişti.
sırayı bölmüştüm masadan oturağa kadar (kalem koyarak) ve "ikimize eşit böldüm. öbür tarafa taşmak yok." demiştim. herkesin kendine ait bir alanı olmasını ve ona göre davranılmasını severim. biraz rahatsız edilmemeyi de seviyor olabilirim...
ilklerde uyum sağlamıştı. sonralarda sorun çıkardı. ben duvar tarafında otururken ayaklarımdan destek alıp onu düşürmüştüm. "eşitliği bilerek bozduğun için bu. çantanı arkana alarak otur ya da yere koy demiştim. sen ise alanıma girip beni sıkıştırıyorsun." derken o kalkıyordu sonra çantamı temiz olduğumu bildiği hâlde yere attı. ben de gidip onunkiyi ayak altına atıp bastım. "çanta nasıl kirletilir gördün mü pasaklı?! bir daha çantamı yere atarsan senin de üstüne basacağım!" deyince gerçekten yapacağımı anladığı için sessizce çantamı aldı yerine koydu. ben de ona onunkiyi verdim "silkelenmesi lazım, çöpün orada yapabilirsin." demiştim. kendi başlatmışken silkelemem.
çok yaramazdı ve derste başkalarıyla konuştuğu için hep azar yiyordu. beni sinir edip konuşmak zorunda bırakıyordu çoğu zaman ben de azar yiyordum. hiç haz etmemiştim bu yüzden.
2-3' e gidiyordum sanırım. beni delirttiği hatırlıyorum. resmen inadına yapıyordu ilklerde kalemi geçti, alıp onunkiye koydum sonra kalemliği, kitabın açılmış hâli en son kendi rahat oturuyor çantasını ittiriyor? benim de bir sabrım var. sınıfın gözde çocuğu (ortaokulda okulun olmuştu.) ama aklından değildi tipindendi. onun yüzünden sıranın çevresi kalabalık olurdu bundan nefret ederdim. her teneffüse çıkardım. oyun oynuyorum diye sevinirdim sonra sınıfa gelince yerimi görüp üzülürdüm. ona hep ters ters bakar yerime otururdum. bazen kalkmazdı bile gıcık etmek için, böyle yaptığı zamanlarda sırada yan dönüyor ya bilerek ayağına basıp geçerdim. "pardon ya görmedim (!)." dişlerini sıkarak "önemli değil." derdi erkeklik gururu var ya ağrıdığını dese ölür.
o dönem çok atıştık. öğretmene yalvardığım zamanlar bile olmuştu ama kendisi "yeriniz değişmeyecek. şikayet etmek yerine sorunlarınızı çözün. her zaman anlaşacağınız insanlara denk gelmeyeceksiniz." deyip savıyordu. haklıydı ama sinir bozucu.
nadiren insanca anlaşabiliyordu. kalem açmaya gideceğim de kendi kalemlerini biriktirip arada benimkileri de açardı. teşekkür eder, saçma sapan yaptığı ödevlerini düzeltmesini sağlardım.
derse göre bazen kitaplarımı kendi çıkarırdı ben teneffüsteyken "oo insanlık yapası tutmuş." diye düşünüp "sağ ol ama kendim yapabilirim." deyince "zeki kızsın az yardım edeyim." dediğinde kahkaha atmıştım. "çok komikti bu." dedim hâlâ gülerken. "aslında aptal değilsin ama ilgin farklı yönlerde. herkesle anlaşmak zorunda değilsin." deyince "zaten senle anlaşamıyorum." demişti. "çünkü insan olasın çok az. iyi olunca kötülük mü görüyorsun da hep sinir ediyorsun?"
"görmüyorum. sorunluyken bile her zaman abur cubur ikram ediyorsun. değişiksin."
"değişik değilim sen salaksın. biri yerken diğeri bakmaz annen öğretmedi mi? kişinin canı çekebilir diye ikram edilir. yemekler kavgaya dahil edilmez."
"doğru söylüyorsun. arada sana ikram etmediğim için özür dilerim. barış ilan edelim ne dersin?" deyip elini uzatmıştı "el sıkışmadan da ilan edilebilir. doğru düzgün davranmazsan bir barışma olmaz ve hiç konuşmam anladın mı?"
"evet." deyince en azından ikinci dönem doğru düzgün denilebilecek şekilde geçti...
orada kız ve erkek olmaktan çok öğrencisin/çocuksun.
biz 16 ya 16 idik. öğretmen kızları kısadan uzuna dizdi sonra erkekler için de aynısını yaptı ve öyle yerleştirmişti. o zaman itiraz edenler olmuştu ama "çocuklar aynı mahalleden olsanız da birbirinizi tanımanız için güzel fırsat. birbirinizden çekinmenize gerek yok. ve bu eşleştirme olayını her ay değiştireceğiz. kendiniz ev, sizin haricinizde kalanlar size yakın evler yani komşularınız. güzelce anlaşın." tarzında bir şeyler demişti.
sırayı bölmüştüm masadan oturağa kadar (kalem koyarak) ve "ikimize eşit böldüm. öbür tarafa taşmak yok." demiştim. herkesin kendine ait bir alanı olmasını ve ona göre davranılmasını severim. biraz rahatsız edilmemeyi de seviyor olabilirim...
ilklerde uyum sağlamıştı. sonralarda sorun çıkardı. ben duvar tarafında otururken ayaklarımdan destek alıp onu düşürmüştüm. "eşitliği bilerek bozduğun için bu. çantanı arkana alarak otur ya da yere koy demiştim. sen ise alanıma girip beni sıkıştırıyorsun." derken o kalkıyordu sonra çantamı temiz olduğumu bildiği hâlde yere attı. ben de gidip onunkiyi ayak altına atıp bastım. "çanta nasıl kirletilir gördün mü pasaklı?! bir daha çantamı yere atarsan senin de üstüne basacağım!" deyince gerçekten yapacağımı anladığı için sessizce çantamı aldı yerine koydu. ben de ona onunkiyi verdim "silkelenmesi lazım, çöpün orada yapabilirsin." demiştim. kendi başlatmışken silkelemem.
çok yaramazdı ve derste başkalarıyla konuştuğu için hep azar yiyordu. beni sinir edip konuşmak zorunda bırakıyordu çoğu zaman ben de azar yiyordum. hiç haz etmemiştim bu yüzden.
2-3' e gidiyordum sanırım. beni delirttiği hatırlıyorum. resmen inadına yapıyordu ilklerde kalemi geçti, alıp onunkiye koydum sonra kalemliği, kitabın açılmış hâli en son kendi rahat oturuyor çantasını ittiriyor? benim de bir sabrım var. sınıfın gözde çocuğu (ortaokulda okulun olmuştu.) ama aklından değildi tipindendi. onun yüzünden sıranın çevresi kalabalık olurdu bundan nefret ederdim. her teneffüse çıkardım. oyun oynuyorum diye sevinirdim sonra sınıfa gelince yerimi görüp üzülürdüm. ona hep ters ters bakar yerime otururdum. bazen kalkmazdı bile gıcık etmek için, böyle yaptığı zamanlarda sırada yan dönüyor ya bilerek ayağına basıp geçerdim. "pardon ya görmedim (!)." dişlerini sıkarak "önemli değil." derdi erkeklik gururu var ya ağrıdığını dese ölür.
o dönem çok atıştık. öğretmene yalvardığım zamanlar bile olmuştu ama kendisi "yeriniz değişmeyecek. şikayet etmek yerine sorunlarınızı çözün. her zaman anlaşacağınız insanlara denk gelmeyeceksiniz." deyip savıyordu. haklıydı ama sinir bozucu.
nadiren insanca anlaşabiliyordu. kalem açmaya gideceğim de kendi kalemlerini biriktirip arada benimkileri de açardı. teşekkür eder, saçma sapan yaptığı ödevlerini düzeltmesini sağlardım.
derse göre bazen kitaplarımı kendi çıkarırdı ben teneffüsteyken "oo insanlık yapası tutmuş." diye düşünüp "sağ ol ama kendim yapabilirim." deyince "zeki kızsın az yardım edeyim." dediğinde kahkaha atmıştım. "çok komikti bu." dedim hâlâ gülerken. "aslında aptal değilsin ama ilgin farklı yönlerde. herkesle anlaşmak zorunda değilsin." deyince "zaten senle anlaşamıyorum." demişti. "çünkü insan olasın çok az. iyi olunca kötülük mü görüyorsun da hep sinir ediyorsun?"
"görmüyorum. sorunluyken bile her zaman abur cubur ikram ediyorsun. değişiksin."
"değişik değilim sen salaksın. biri yerken diğeri bakmaz annen öğretmedi mi? kişinin canı çekebilir diye ikram edilir. yemekler kavgaya dahil edilmez."
"doğru söylüyorsun. arada sana ikram etmediğim için özür dilerim. barış ilan edelim ne dersin?" deyip elini uzatmıştı "el sıkışmadan da ilan edilebilir. doğru düzgün davranmazsan bir barışma olmaz ve hiç konuşmam anladın mı?"
"evet." deyince en azından ikinci dönem doğru düzgün denilebilecek şekilde geçti...
devamını gör...