1.
ana tanrıça. sümer kökenlidir. inanna, iştar, astarte, star, venüs tüm tanrıçaların kökenidir. o yüce olandır. inanç biçimi bir dine bağlı değildir. farklı kültürler ve farklı inanç birimlerinde kendisine yer bulmuştur.
devamını gör...
2.
aşk ve savaş tanrıçası.
devamını gör...
3.
(bkz: iştar)
devamını gör...
4.
aşk, güzellik, seks, savaş, adalet ve siyasi güçle ilişkilendirilen bir mezopotamya tanrıçası. bdsm'in, inanna'ya yönelik ritüellerle ilişkili, dünyanın en eski metinlerinin bazılarında varlığı gösterilmiş.
devamını gör...
5.
talibi çokmuş bu ablamızın. ama en büyük talipleri tarım ve hayvancılık bakanlığının (pardon tanrılığının) önemli isimleri olmuş. çobanların hası dimuzi ve çiftçiler kralı enkimdu, inanna'ya ilan-ı aşk etmişler. ablamız dimuzi'den yana karar kılmış ama kararının ne kadar yanlış olduğunu çok sonra anlamış. bir gün, kız kardeşi ereşkigal'i görmeye yer altına inmiş. inmiş inmesine de, bu ablamızın kız kardeşi biraz paranoyak. düşman başına derler ya o misal. takıntılı mı takıntılı. ablasının ziyaretinden işkillenmiş; ''kesin benim yer altı hakimiyetime göz dikti bu kadın, yoksa neden gelsin?'' diyerek kendisini kurmuş ve güçlerini kullanarak koca tanrıçayı cesede çevirmiş. her horoz kendi çöplüğünde öter diyorlar ya, bu iş tanrılar aleminde de böyle. en büyük tanrılar bile diğerinin mekanına gittiğinde cidden deplasman baskısı yaşıyor. hatta bir çok baş tanrının bile paçayı kaptırdığını ve deplasmana gitmekten çekindiğini görüyoruz. neyse deplasmana gitmekten çekinmeyen tanrılardan biri olan enki, çıkış yolunu gösterir. ama ne yazık ki, bu kurtuluş şarta tabidir. ablamız kardeşinin esaretinden kurtulacaktır fakat yerine birini bırakması gerekmektedir. yerine bırakacağı kişiyi yer altı cinlerine göstermesi yetecektir. çıkarlar tanrılar diyarına. aman yarabbi herkes karalar bağlamış, inanna'nın kaybından dolayı çuvallara girmişler yas tutuyorlar. duygulanmış tabi tanrıça abla. kıyamamış bunlara. hiçbirisini seçememiş. sonra demiş ki; ''bizim bey beni özlemiştir, bir koşu yanına varayım hasret gidereyim.'' ama yanına vardığında ne görsün beğenirsiniz! kocası dimuzi çuval giymemiş, en güzel kıyafetleri ile tahtında oturuyor. bak sen şu terbiyesize! tanrıça abla affeder mi? alın bunu alın diye bağırmış cinlere. ve böylece dimuzi yer altını boylamış.
ama işin garip kısmı şu; dimuzi'nin bir kız kardeşi var. abisi gün yüzü görsün diye onun yerine 6 ay geçmek istiyor ve talebi kabul ediliyor. 6 aylığına yukarı çıkan dimuzi, inanna'yı bir şekilde ikna edip, gönlünü alıyor ve sonrasında birlikte oluyorlar. bu durum yeni yılın başlangıcı kabul edilir. tüm sümer ülkesine bereket gelir. hatta bu birleşmeyi kutsamak için bir dans oluşturup, bir de ilahi bestelerler. ablam madem adamı affedecektin, bu kadar tantanaya gerek var mıydı? tamam belki burnu sürtülsün falan istedin ama olan gariban sümer halkına oldu. o ara kıtlık vesaire çektiler. sırf senin çuval takıntın yüzünden o kadar insana yazık değil mi? vallahi siz tanrıların işine akıl sır ermiyor. neymiş efendim kocası çuval giymemiş. enteresansınız cidden...
mevzunun ayrıntılarını muazzez ilmiye çığ'ın, inanna’nın aşkı kitabında bulabilirsiniz.
ama işin garip kısmı şu; dimuzi'nin bir kız kardeşi var. abisi gün yüzü görsün diye onun yerine 6 ay geçmek istiyor ve talebi kabul ediliyor. 6 aylığına yukarı çıkan dimuzi, inanna'yı bir şekilde ikna edip, gönlünü alıyor ve sonrasında birlikte oluyorlar. bu durum yeni yılın başlangıcı kabul edilir. tüm sümer ülkesine bereket gelir. hatta bu birleşmeyi kutsamak için bir dans oluşturup, bir de ilahi bestelerler. ablam madem adamı affedecektin, bu kadar tantanaya gerek var mıydı? tamam belki burnu sürtülsün falan istedin ama olan gariban sümer halkına oldu. o ara kıtlık vesaire çektiler. sırf senin çuval takıntın yüzünden o kadar insana yazık değil mi? vallahi siz tanrıların işine akıl sır ermiyor. neymiş efendim kocası çuval giymemiş. enteresansınız cidden...
mevzunun ayrıntılarını muazzez ilmiye çığ'ın, inanna’nın aşkı kitabında bulabilirsiniz.
devamını gör...
6.
sümer tanrıçasıdır. bu dönemde tanrılık kadından çalınmıştır. çok uzun yıllar evvel o dönemler innana'ya atfedilen şiirler okumuştum.
tarihte anlatılan bugünün ritüelleriyle de yapılan ilk düğün inanna'nın şimdi adını hatırlamadığım bir allahla düğünüdür.
tarihte anlatılan bugünün ritüelleriyle de yapılan ilk düğün inanna'nın şimdi adını hatırlamadığım bir allahla düğünüdür.
devamını gör...
7.
sümerlilerin inanışına göre aşk tanrıçası.
sayın ateist kaplumbağa kendisiyle ilgili tüm efsaneyi çok güzel anlatmış. ben de onun diğer kültürlere ve dinlere etkisinden bahsedeyim. kaynak olarak muazzez ilmiye çığ’ın kur’an,incil ve tevrat’ın sümer’deki kökeni adlı kitabını kaynak olarak kullanıyorum.
muazzez hanım , bu olayın benzerini kur’an’da şu şekilde yansıdığından bahseder. kur’an’da inanna tanrı,dimuzi ve enkimdu’nun yerini habil ve kain(kabil) alıyor. habil koyun çobanı oluyor, kabil de çiftçi oluyor. sonra ikisi de yaptıkları hasılatlardan tanrı’ya sunuyorlar. burada tanrı sümerlilerdeki inanna. tanrı bakıyor ve habil’in sunduklarını daha çok beğeniyor ve bunun üzerine kıskanan kabil, kardeşi habil’i öldürüyor. kalan hikayesi çok benzerlik taşımasa da kardeşler ve kardeşlerin meslekleri benzerlik gösteriyor.
sümerlilerin geniş topraklara sahip olması ve diğer kültürlere etkisi çok fazla olduğundan, inanna sonradan şekil değiştirerek afrodit de olmuş meryem de. afrodit konusunda aynı fikirde olmakla birlikte, meryem konusunda hem fikir değilim. kitabında, şu an hristiyanların çoğunun meryem’i isa’dan daha üstün tuttuğundan ve ondan yardım dilediklerinden bahseder. belki isa’dan önceki alışkanlıkların devam etmesidir bu meryem onlar için. ama incil’de onun yüceltilmesiyle ilgili bir bilgi yok. evet incil’de de saygı duyulan bir figür meryem. ama dualarınızı ona yapın demiyor. ama insanlar hala(dediğim gibi eski alışkanlıkları sürdürerek) ondan aman dilemeye devam ediyorlar. belki muazzez hanım’ın da bu konuda anlatmak istediği budur, bilemem.
ayrıca bu inanna’nın tanrının firavuna grlaket getirmesinin de benzeri hikayesi var. kur’an da firavun’a ve musa’nın mucizelerine inanmayan halka türlü felaketler gönderiyor. bunlardan biri de suyu kana çevirmek. inanna’nın efsanesine göre de, inanna gezintiye çıkıyor ve bir süre sonra yoruluyor; bir bahçede uyuyakalıyor. bahçe sahibi geliyor ve inanna’ya tecavüz ediyor. inanna kendine gelince sinirlenip türlü felaketler gönderiyor. bunlardan biri de şu şekilde geçiyor efsanede:
inanna utancından ne yaptı! ülkedeki bütün kuyuları kan ile doldurdu. odun taşıyan köleler kandan başka bir şey içemediler’
bu inanna bir de harut-marut melekleri olayında da devreye giriyor. adem yeryüzüne indikten sonra, melekler adem’in hatalarından dolayı dalga geçmişler. tanrı da ‘çok biliyorsanız siz daha iyisini yapın bakalım’ demişler. bunun üzerine yeryüzüne gönderilmek üzere, harut ve marut melekler seçiliyor ve dakka bir gol bir zühre adlı güzel kadına aşık oluyorlar. tabi zühre tamamen onları sınamak için gönderiliyor. tabi iki melek birbirine giriyorlar onun için ve sınavı kaybediyorlar. burada farklı efsaneler var. kimi yerde zühre ile beraber olduklarından bir kısmında da beraber olmadıklarından be kadının onları kandırdığından bahseder.neyse tanrı da onlara ceza için kuyuya baş aşağı asılmalarını emretmiş. bu da inanna’nın ateist kaplumbağa’nın anlattığı olaya benziyor. ben karmaşık anlattım. biraz daha konuyu araştırayım inanna için destan yazacağım*
aslında bu konuda samuel noah kramer’in de kapsamlı çalışmaları var. onları da okuyarak aslında daha kapsamlı bilgiler edinebiliriz. bu konuda açık olan kapıların kapanması hususunda yardımcı olacaktır.
sayın ateist kaplumbağa kendisiyle ilgili tüm efsaneyi çok güzel anlatmış. ben de onun diğer kültürlere ve dinlere etkisinden bahsedeyim. kaynak olarak muazzez ilmiye çığ’ın kur’an,incil ve tevrat’ın sümer’deki kökeni adlı kitabını kaynak olarak kullanıyorum.
muazzez hanım , bu olayın benzerini kur’an’da şu şekilde yansıdığından bahseder. kur’an’da inanna tanrı,dimuzi ve enkimdu’nun yerini habil ve kain(kabil) alıyor. habil koyun çobanı oluyor, kabil de çiftçi oluyor. sonra ikisi de yaptıkları hasılatlardan tanrı’ya sunuyorlar. burada tanrı sümerlilerdeki inanna. tanrı bakıyor ve habil’in sunduklarını daha çok beğeniyor ve bunun üzerine kıskanan kabil, kardeşi habil’i öldürüyor. kalan hikayesi çok benzerlik taşımasa da kardeşler ve kardeşlerin meslekleri benzerlik gösteriyor.
sümerlilerin geniş topraklara sahip olması ve diğer kültürlere etkisi çok fazla olduğundan, inanna sonradan şekil değiştirerek afrodit de olmuş meryem de. afrodit konusunda aynı fikirde olmakla birlikte, meryem konusunda hem fikir değilim. kitabında, şu an hristiyanların çoğunun meryem’i isa’dan daha üstün tuttuğundan ve ondan yardım dilediklerinden bahseder. belki isa’dan önceki alışkanlıkların devam etmesidir bu meryem onlar için. ama incil’de onun yüceltilmesiyle ilgili bir bilgi yok. evet incil’de de saygı duyulan bir figür meryem. ama dualarınızı ona yapın demiyor. ama insanlar hala(dediğim gibi eski alışkanlıkları sürdürerek) ondan aman dilemeye devam ediyorlar. belki muazzez hanım’ın da bu konuda anlatmak istediği budur, bilemem.
ayrıca bu inanna’nın tanrının firavuna grlaket getirmesinin de benzeri hikayesi var. kur’an da firavun’a ve musa’nın mucizelerine inanmayan halka türlü felaketler gönderiyor. bunlardan biri de suyu kana çevirmek. inanna’nın efsanesine göre de, inanna gezintiye çıkıyor ve bir süre sonra yoruluyor; bir bahçede uyuyakalıyor. bahçe sahibi geliyor ve inanna’ya tecavüz ediyor. inanna kendine gelince sinirlenip türlü felaketler gönderiyor. bunlardan biri de şu şekilde geçiyor efsanede:
inanna utancından ne yaptı! ülkedeki bütün kuyuları kan ile doldurdu. odun taşıyan köleler kandan başka bir şey içemediler’
bu inanna bir de harut-marut melekleri olayında da devreye giriyor. adem yeryüzüne indikten sonra, melekler adem’in hatalarından dolayı dalga geçmişler. tanrı da ‘çok biliyorsanız siz daha iyisini yapın bakalım’ demişler. bunun üzerine yeryüzüne gönderilmek üzere, harut ve marut melekler seçiliyor ve dakka bir gol bir zühre adlı güzel kadına aşık oluyorlar. tabi zühre tamamen onları sınamak için gönderiliyor. tabi iki melek birbirine giriyorlar onun için ve sınavı kaybediyorlar. burada farklı efsaneler var. kimi yerde zühre ile beraber olduklarından bir kısmında da beraber olmadıklarından be kadının onları kandırdığından bahseder.neyse tanrı da onlara ceza için kuyuya baş aşağı asılmalarını emretmiş. bu da inanna’nın ateist kaplumbağa’nın anlattığı olaya benziyor. ben karmaşık anlattım. biraz daha konuyu araştırayım inanna için destan yazacağım*
aslında bu konuda samuel noah kramer’in de kapsamlı çalışmaları var. onları da okuyarak aslında daha kapsamlı bilgiler edinebiliriz. bu konuda açık olan kapıların kapanması hususunda yardımcı olacaktır.
devamını gör...
8.
inanna başlığını geliştirme ve kalkındırma derneği üyeleri olarak dayanışma içerisinde olmamız gerekliliğinden mütevellit elimizi biraz daha taşın altına koyalım madem * bu başlık dernek sayesinde bayağı bir gelişecek gibi duruyor. diane wolksteine ve samuel noah kramer'in aktardığı bir efsane ile devam edelim;
dünyada henüz hiç bir şey yokken ve dünya boşluk içerisinde salınırken fırat nehri kenarında huluppa adlı bir ağaç kök salar. ağaç büyür, dallanır budaklanır. fakat güçlü bir güney rüzgarı onu çok fena sarsar. sallar sallar ve yerinden söküp çıkarır. ağaç dalları kırık bir şekilde nehirde sürüklenmeye başlar rivayet bu ya ağacı inanna ablamız görür. ablamız bildiğiniz üzere normal şartlarda biraz dengesiz, eserekli bir tip. o gün keyfi yerindeymiş sürüklenen ağacı bert trautmann refleksi göstererek kolayca yakalayıvermiş. sevgiyle kucaklamış onu ve tanrıların bahçesine götürmüş. bahçeye güzelce dikmiş. bu tanrı/tanrıça milleti bir şey yapıyorsa bunun muhakkak bir karşılığı oluyor. meğer ablamızın ağacı kurtarma sebebi onu kesip kerestesinden kendisine ait bir taht bir de yatak yaptırmakmış. yani anlayacağınız ağacı nehirden çekip çıkarmasının ve o gün sevgi pıtırcığı olarak dolaşmasının sebebi tamamen duygusalmış. doğa sever olmak bunu gerektirir.
aradan epey bir zaman geçmiş, bizim ağaç büyümüş, dallanmış budaklanmış, tam kıvama gelmiş yani. vuracaksın baltayı alacaksın keresteyi yapacaksın tahtını... ama o da ne? inanna hanım bu istek ve arzu ile ağacın yanına yaklaştığında bir de ne görsün? ağacın köküne bir yılan yerleşmiş. yaaa inanna hanım tanrıça da olsan bazen bırak bahtı, tahtını bile yapamıyorsun ne haber? bu kadarla kalıyor mu? kalmıyor! ağaç bildiğiniz paylaşılmış. gövdeye de lilith adlı bir cin yerleşmiş. en tepeyi de anzu kuşu almış. yani huluppu ağacı bildiğiniz rezidans olmuş. eserekli abla bakmış ağaç kesilebilecek durumda değil. başlamış ağlamaya. koşmuş gitmiş kardeşi güneş tanrısı utu'nun yanına. yalvarmış yakarmış, kurtar ağacımı diye kendini oradan oraya atmış. drama queen bekliyor ki utu şöyle desin; ''sen ağlama, dayanamam! ağlama göz bebeğim sana kıyamam.''
ama utu biliyor kardeşini. şımarık biraz. savmış inanna'yı başından. bacım ne halin varsa gör demiş resmen. inanna da yollar tükenir mi? elbette hayır. koşmuş gitmiş gilgameş'e. biraz da onun başının etini yemiş. bir kaç doz acındırma ritüelinden sonra saftirik gilgameş tamam yahu üzüldüğün şeye bak diyerek almış inanna'yı yanına varmış gitmiş tanrılar bahçesine. ağır bir bronz balta marifeti ile ağacı devirivermiş. ağacın üzerindekiler arazi olmuş. kaçak rezidans, gilgameş yıkım ekibi sayesinde yerle bir olmuş. inanna hanım rötarlı olarak tahtına ve yatağına kavuşmuş. gilgameş efendi de mikku ve pikku isimli davul ve tokmağa kavuşmuş. eh artıklarından ancak o kadarı çıkmış. ne yapsın garibim.
şimdi ben etliye sütlüye pek karışmayacağım. tevrat mevzusuna da girmeyeceğim * hayat ağacı, yılan falan bunlar bizi bozar. ama (hezekiel, bap 17: 1-10) ve (hezekiel, bap 31: 3-17)'ye bir göz atıverin derim. benim sorunum inanna ile zira böyle şımarık tanrıça olmaz arkadaş! çok iticisin be ablam...
dünyada henüz hiç bir şey yokken ve dünya boşluk içerisinde salınırken fırat nehri kenarında huluppa adlı bir ağaç kök salar. ağaç büyür, dallanır budaklanır. fakat güçlü bir güney rüzgarı onu çok fena sarsar. sallar sallar ve yerinden söküp çıkarır. ağaç dalları kırık bir şekilde nehirde sürüklenmeye başlar rivayet bu ya ağacı inanna ablamız görür. ablamız bildiğiniz üzere normal şartlarda biraz dengesiz, eserekli bir tip. o gün keyfi yerindeymiş sürüklenen ağacı bert trautmann refleksi göstererek kolayca yakalayıvermiş. sevgiyle kucaklamış onu ve tanrıların bahçesine götürmüş. bahçeye güzelce dikmiş. bu tanrı/tanrıça milleti bir şey yapıyorsa bunun muhakkak bir karşılığı oluyor. meğer ablamızın ağacı kurtarma sebebi onu kesip kerestesinden kendisine ait bir taht bir de yatak yaptırmakmış. yani anlayacağınız ağacı nehirden çekip çıkarmasının ve o gün sevgi pıtırcığı olarak dolaşmasının sebebi tamamen duygusalmış. doğa sever olmak bunu gerektirir.
aradan epey bir zaman geçmiş, bizim ağaç büyümüş, dallanmış budaklanmış, tam kıvama gelmiş yani. vuracaksın baltayı alacaksın keresteyi yapacaksın tahtını... ama o da ne? inanna hanım bu istek ve arzu ile ağacın yanına yaklaştığında bir de ne görsün? ağacın köküne bir yılan yerleşmiş. yaaa inanna hanım tanrıça da olsan bazen bırak bahtı, tahtını bile yapamıyorsun ne haber? bu kadarla kalıyor mu? kalmıyor! ağaç bildiğiniz paylaşılmış. gövdeye de lilith adlı bir cin yerleşmiş. en tepeyi de anzu kuşu almış. yani huluppu ağacı bildiğiniz rezidans olmuş. eserekli abla bakmış ağaç kesilebilecek durumda değil. başlamış ağlamaya. koşmuş gitmiş kardeşi güneş tanrısı utu'nun yanına. yalvarmış yakarmış, kurtar ağacımı diye kendini oradan oraya atmış. drama queen bekliyor ki utu şöyle desin; ''sen ağlama, dayanamam! ağlama göz bebeğim sana kıyamam.''
ama utu biliyor kardeşini. şımarık biraz. savmış inanna'yı başından. bacım ne halin varsa gör demiş resmen. inanna da yollar tükenir mi? elbette hayır. koşmuş gitmiş gilgameş'e. biraz da onun başının etini yemiş. bir kaç doz acındırma ritüelinden sonra saftirik gilgameş tamam yahu üzüldüğün şeye bak diyerek almış inanna'yı yanına varmış gitmiş tanrılar bahçesine. ağır bir bronz balta marifeti ile ağacı devirivermiş. ağacın üzerindekiler arazi olmuş. kaçak rezidans, gilgameş yıkım ekibi sayesinde yerle bir olmuş. inanna hanım rötarlı olarak tahtına ve yatağına kavuşmuş. gilgameş efendi de mikku ve pikku isimli davul ve tokmağa kavuşmuş. eh artıklarından ancak o kadarı çıkmış. ne yapsın garibim.
şimdi ben etliye sütlüye pek karışmayacağım. tevrat mevzusuna da girmeyeceğim * hayat ağacı, yılan falan bunlar bizi bozar. ama (hezekiel, bap 17: 1-10) ve (hezekiel, bap 31: 3-17)'ye bir göz atıverin derim. benim sorunum inanna ile zira böyle şımarık tanrıça olmaz arkadaş! çok iticisin be ablam...
devamını gör...
9.
sümerlerde aşk, savaş ve bereket tanrıçası. akad, babil ve asur döneminde iştar olarak adlandırılır. fenike mitolojisindeki astarte ve yunan mitolojisindeki afrodit inanna'nın devamıdır.
her yıl ilkbaharda bitki, güneş ve çoban tanrısı tammuz/dumuzi ile evlenir. bu evlilikle birlikte bütün dünya yeşerir, yeniden canlanır. nevruz törenleri de buradan gelmektedir. nevruz törenleri aslında tammuz/dumuzi ile inanna'nın evlilik törenini sembolize eder. çeyiz, gelin hamamı gibi adetler inanna'dan gelmektedir.
her yıl ilkbaharda bitki, güneş ve çoban tanrısı tammuz/dumuzi ile evlenir. bu evlilikle birlikte bütün dünya yeşerir, yeniden canlanır. nevruz törenleri de buradan gelmektedir. nevruz törenleri aslında tammuz/dumuzi ile inanna'nın evlilik törenini sembolize eder. çeyiz, gelin hamamı gibi adetler inanna'dan gelmektedir.
devamını gör...