#ödüllü filmler
anthony minghella'nın yönettiği ve senaryolaştırdığı, michael ondaatje'nin romanından uyarlanan, 1996 yılında gösterilmiş olan amerikan, ingiliz ortak yapımı film.
film; ikinci dünya savaşı sırasında, bir manastıra sığınmış, uçak kazasından dolayı kötü bir şekilde yanmış olan adamın, bir hemşirenin, geçmişini tam olarak hatırlayamayan bu adama bakmak için kalmasını ve zaman geçtikçe farklı yaraların da iyileştirilmesi gerektiğini anlamalarını anlatır.
film; ikinci dünya savaşı sırasında, bir manastıra sığınmış, uçak kazasından dolayı kötü bir şekilde yanmış olan adamın, bir hemşirenin, geçmişini tam olarak hatırlayamayan bu adama bakmak için kalmasını ve zaman geçtikçe farklı yaraların da iyileştirilmesi gerektiğini anlamalarını anlatır.
akademi ödülleri - en iyi film / en iyi yardımcı aktris / en iyi yönetmen / en iyi sinematografi / en iyi sanat yönetmeni / en iyi kostüm tasarımı / en iyi ses / en iyi kurgu / en iyi müzik ödülleri
bafta ödülleri - en iyi film / en iyi senaryo / en iyi yardımcı aktris / en iyi sinematografi / en iyi kurgu ödülleri
berlin uluslararası film festivali - en iyi aktris
altın küre ödülleri - en iyi film / en iyi özgün müzik - sinema filmi ödülleri
grammy ödülleri - sinema filmi veya televizyon için yazılmış en iyi enstrümantal kompozisyon
bafta ödülleri - en iyi film / en iyi senaryo / en iyi yardımcı aktris / en iyi sinematografi / en iyi kurgu ödülleri
berlin uluslararası film festivali - en iyi aktris
altın küre ödülleri - en iyi film / en iyi özgün müzik - sinema filmi ödülleri
grammy ödülleri - sinema filmi veya televizyon için yazılmış en iyi enstrümantal kompozisyon
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "miko" tarafından 29.05.2021 22:28 tarihinde açılmıştır.
1.
1996 yapımı anthony minghella filmi. en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi sinematografi ve en iyi yardımcı kadın oyuncu* da dahil 9 dalda oscar kazanmış bir uyarlama. senaryosu filmin yönetmeni tarafından kaleme alınmış filmin hikayesi michael ondaatje'nin aynı isimli romanına dayanıyor. okumadıysanız ve istiyorsanız türkçe'ye de çevirisi yapılmış bir kitap.
filme dönecek olursak, oldukça etkileyici bir aşk anlatımı görüyoruz beyaz perdede. yönetmen egzajere etmeden duyguyu geçirebilince böyle filmlerin -iyi dağıtım kanallarına ve bütçeye sahiplerse tabii- çok izlenmesi normal. anlatılan sadece sıradan bir kadın ve adam aşk hikayesi olmadığı için, aşkın doğası, varlığı, yokluğu, gerekleri ve hatta çirkinliği olduğu için herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği türde işlerden bu film. müziklerinden bahsetmezsem birileri beni dövebilir. film boyunca yaşadığınız her duyguya karşılık gelebilecek notalar eşlik ediyor size. buna müthiş planlar ve üst düzey oyunculuğu da eklediğinizde ortaya böyle şeyler çıkıyor işte. ingiliz hasta kült olmayı hak etmiş filmlerden kısacası. hala başlığının açılmamış olması, savaşın çirkinliği, yasak aşkın başka türden ele alınışı ve hatta insan doğasının kaypaklığı üzerine tartışmalar dönmemiş olması falan küçük çaplı skandallar arkadaşlar. rica ediyorum biraz daha çaba.*
filme dönecek olursak, oldukça etkileyici bir aşk anlatımı görüyoruz beyaz perdede. yönetmen egzajere etmeden duyguyu geçirebilince böyle filmlerin -iyi dağıtım kanallarına ve bütçeye sahiplerse tabii- çok izlenmesi normal. anlatılan sadece sıradan bir kadın ve adam aşk hikayesi olmadığı için, aşkın doğası, varlığı, yokluğu, gerekleri ve hatta çirkinliği olduğu için herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği türde işlerden bu film. müziklerinden bahsetmezsem birileri beni dövebilir. film boyunca yaşadığınız her duyguya karşılık gelebilecek notalar eşlik ediyor size. buna müthiş planlar ve üst düzey oyunculuğu da eklediğinizde ortaya böyle şeyler çıkıyor işte. ingiliz hasta kült olmayı hak etmiş filmlerden kısacası. hala başlığının açılmamış olması, savaşın çirkinliği, yasak aşkın başka türden ele alınışı ve hatta insan doğasının kaypaklığı üzerine tartışmalar dönmemiş olması falan küçük çaplı skandallar arkadaşlar. rica ediyorum biraz daha çaba.*
devamını gör...
2.
sinematografi, kurgu, görsellik, hikaye ve oyunculuklar gibi birkaç mucizeyi bir araya getirebilmiş, sinema tarihinin ender başyapıtlarından sayılabilecek, 1992'de yayımlanmış olan michael ondaatje'nin romanından uyarlanmış, anthony minghella'nın 1996 yapımlı filmidir.
öncelikle film, konusunun ağırlıkla geçtiği çöl mekanlarına uygun sarı ve kahverengi tonlarıyla, orijinal müziklerindeki yerel motiflerle de evrensel duygulara çok güzel erişebilen temalarıyla çok başarılıdır.
öte yandan "vatan sana canım feda! " nidalarıyla büyütülen biz ve bizim gibi insanlara da sevgilisi ve aşkı uğruna casusluk yapmak zorunda kalan baş karakteriyle adeta "canım sana vatan feda!" şeklinde tersten ayar vermiş filmdir.
her biri başka dünyaların ve hayatların farklı insanları olan birkaç karakterin savaşla birlikte kesişen yollarından, her birinin ayrı kırık hikayesini gerçek bir sinema lezzetinde izliyoruz. insanlığın sevgiyle her koşulda sınandığı bu dünyanın gerçek cehennem ve cennet mimarları da yine bizleriz. hangisinin neferi olacağımız ise vicdanımıza, insanlığa ve yaşama duyduğumuz sevgi ve borçluluğa bağlı.
film aynı zamanda yasak bir aşk çerçevesinde geleneksel ahlakla, hainlik gibi bir edimle de milli ahlakla yüzleşen, bu tanımları yeniden sorgulatan bir kompozisyona sahip. her şekilde uğruna yaşadığımız ya da yaşayacağımız şeyleri seçen özgür irademizin bu noktadaki hükmü ise çoğunluğun lanetlisi olabildiği kadar, kendisinin ve sevdiklerinin kahramanı olarak da belirebiliyor çoğu kez. sadece hangi noktaya hangi gözle bakabildiğimizdir aslolan ya da ne kadar bekleyebildiğiniz...
"my darling, i'm waiting for you. how long is a day in the dark or a week? the fire is gone now. and i'm horribly cold."
öncelikle film, konusunun ağırlıkla geçtiği çöl mekanlarına uygun sarı ve kahverengi tonlarıyla, orijinal müziklerindeki yerel motiflerle de evrensel duygulara çok güzel erişebilen temalarıyla çok başarılıdır.
öte yandan "vatan sana canım feda! " nidalarıyla büyütülen biz ve bizim gibi insanlara da sevgilisi ve aşkı uğruna casusluk yapmak zorunda kalan baş karakteriyle adeta "canım sana vatan feda!" şeklinde tersten ayar vermiş filmdir.
her biri başka dünyaların ve hayatların farklı insanları olan birkaç karakterin savaşla birlikte kesişen yollarından, her birinin ayrı kırık hikayesini gerçek bir sinema lezzetinde izliyoruz. insanlığın sevgiyle her koşulda sınandığı bu dünyanın gerçek cehennem ve cennet mimarları da yine bizleriz. hangisinin neferi olacağımız ise vicdanımıza, insanlığa ve yaşama duyduğumuz sevgi ve borçluluğa bağlı.
film aynı zamanda yasak bir aşk çerçevesinde geleneksel ahlakla, hainlik gibi bir edimle de milli ahlakla yüzleşen, bu tanımları yeniden sorgulatan bir kompozisyona sahip. her şekilde uğruna yaşadığımız ya da yaşayacağımız şeyleri seçen özgür irademizin bu noktadaki hükmü ise çoğunluğun lanetlisi olabildiği kadar, kendisinin ve sevdiklerinin kahramanı olarak da belirebiliyor çoğu kez. sadece hangi noktaya hangi gözle bakabildiğimizdir aslolan ya da ne kadar bekleyebildiğiniz...
"my darling, i'm waiting for you. how long is a day in the dark or a week? the fire is gone now. and i'm horribly cold."
devamını gör...