insanı değiştiren şarkılar

dinledikten sonra bir daha asla aynı kişi olarak kalamayışımızın nedeni olan şarkılardır.

kendi adıma örnek vermem gerekirse* lost on you şarkısı. onlar belki küçücük bir stüdyoda kaydettiler ama melodisi dinleyene sanki dünyayı yerinden oynatabilecekmiş gibi hissettiriyor.

örneğin, sezen aksu/ firuze. o müziği bir kez bildikten sonra asla eski siz olarak kalamıyorsunuz. kitaplar, filmler nasıl değiştirebiliyorsa şarkılar da öyle...

insanı şarkılar değiştiremez ki...insan değişmiştir ve bir şarkıda fark eder.

allah aşkına bir şarkı insanı nasıl değiştirsin?
çok etkileyebilir
o anda inanılmaz şeyler hissettirebilir
ama bir şarkı tek başına bir insanı değiştiremez. mümkünatı yok.

ha şunu derseniz insanoğlu sürekli bir değişim içerisindedir gördüğü yaşadığı her şey ama küçük ama büyük iz bırakır.
dolayısıyla değişim kaçınılmazdır ve değişmeyen tek şeydir. buna katılırım.
fakat larktwain'in kastettiği de bu değil zannımca.

madem geldik pozitif etkili bir şarkı bırakalım.
jazz'lı zurnalı bir konyalım, magick karpet ride.

(bkz: bırakma kendini)

ister yağmur yağsın isterse dolu.
nidem be ummana daldıktan sonra..

phantom of the opera overture
dinlediğim ilk an dünyam kaydı hayatım bitti öldüm ve geri geldim feleğim şaştı
nefesim hızlandı bayılacak gibi oldum
ve sonra hayatım bir daha aynı olmadı...kısmına denk geliyor. gerçekten de olamadı yani.

her dinlediğimde yüksek sesle dinler çok etkilenir
zaten sürekli dinlenmez o böyle birkaç ayda bir dinlersin ve sanatın içinde yeniden doğarsın
seni o müzikle bütünleştirir ve mucizevi şeyler hissettirir.

neyse anlamayan olursa kadın orgazmı gibi yani.
zor ama oldu mu o anın içinde kaybolmak istersin.
ama biter. bitse de etkisini yitirene kadar tutunursun bir süre daha.
and done.
muhteşem bir birkaç dakikalık senfoni.

bende yeri ayrıdır. içinde bulunduğum durumdan sağ salim çıkmama yardım etmişti bu şarkı.