1.
299.792.458 m/s'dir. tabii bu bize göre. ışığa göre zaman diye bir şey yok. zaman bizim gibi 3 boyuta sıkışıp kalmış fanilerin derdi. vaktinde babamı dinleyip zaman lordu sınavlarına daha sıkı çalışsaydım. neyse, sağlık olsun.
devamını gör...
2.
evrenin hız limiti olarak da bilinir.
devamını gör...
3.
aşılamayacak tek hızdır.
devamını gör...
4.
aşılmaması konusunda evrenin ısrarcı olduğu bir sabittir. bir şeyler saklıyor olmalı ki böyle bir derdi var. ayrıca evrenin ilk genişlemesi ışık hızından hızlı olmalı diye eklenir. bu hareketin kendisi gibi değil de katlanarak artan bir öteleme olduğundan ışık hızını bu şekilde geçmek kurallara aykırı sayılmaz.
devamını gör...
5.
tanım girerken ulaştığım hız türüdür.
devamını gör...
6.
fizikte c harfi ile sembolize edilen ve bir elektromanyetik dalga olan ışığın boşlukta birim zamanda ne kadar yol aldığını tanımlayan ifade.
aslında evrendeki tüm cisimlerin ışık hızına sahip olduğunu söylersem birçok kişi itiraz eder ama anlatacaklarım gerçek ve ilginç...
biliyoruz ki ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlıyor ve ışık hızına ulaşıldığında da zaman duruyor. bunu bir hız - zaman grafiği ile gösterdiğinizi farz edin. bir fotonu ele alalım. bu foton boşlukta ışık hızıyla hareket eder ve onun için zamanın durduğunu kabul ederiz. o halde foton hız ekseninde %100'lük bir harekete sahipken zaman eksenindeki hareketi %0'dır.
şimdi teorik bir cisim düşünün, evrende tamamen hareketsiz olan. bu cisim hız ekseninde %0'lık bir harekete sahipken, zaman onun için en hızlı şekilde akacağından, zaman eksenindeki hareketi %100 olacaktır.
peki mesela ışık hızının %10'u ile hareket eden bir cismin grafiğimizdeki yeri nasıl olur? bu cisim toplam hızının 10 birimini uzaydaki hareketine harcarken, kalan 90 birimini zamandaki akışa harcar.
özetle herhangi bir cismin sahip olduğu fiziksel hareket hızı ile zamanda yaptığı hareketin hızı birbirini tamamlar. bir foton, yani ışık, 100 birimlik hız hakkının tamamını sadece hareket boyutunda kullanırken, duran bir cisim o hakkının tamamını zaman boyutundaki harekete harcar. ara hızlardaki tüm cisimler de aynı şekilde bir hız ve zaman dağılımı gösterirler.
ışık hızını neden aşamadığımızı da, aynı grafik üzerinden başka bir yazıda anlatacağım bir gün.
aslında evrendeki tüm cisimlerin ışık hızına sahip olduğunu söylersem birçok kişi itiraz eder ama anlatacaklarım gerçek ve ilginç...
biliyoruz ki ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşlıyor ve ışık hızına ulaşıldığında da zaman duruyor. bunu bir hız - zaman grafiği ile gösterdiğinizi farz edin. bir fotonu ele alalım. bu foton boşlukta ışık hızıyla hareket eder ve onun için zamanın durduğunu kabul ederiz. o halde foton hız ekseninde %100'lük bir harekete sahipken zaman eksenindeki hareketi %0'dır.
şimdi teorik bir cisim düşünün, evrende tamamen hareketsiz olan. bu cisim hız ekseninde %0'lık bir harekete sahipken, zaman onun için en hızlı şekilde akacağından, zaman eksenindeki hareketi %100 olacaktır.
peki mesela ışık hızının %10'u ile hareket eden bir cismin grafiğimizdeki yeri nasıl olur? bu cisim toplam hızının 10 birimini uzaydaki hareketine harcarken, kalan 90 birimini zamandaki akışa harcar.
özetle herhangi bir cismin sahip olduğu fiziksel hareket hızı ile zamanda yaptığı hareketin hızı birbirini tamamlar. bir foton, yani ışık, 100 birimlik hız hakkının tamamını sadece hareket boyutunda kullanırken, duran bir cisim o hakkının tamamını zaman boyutundaki harekete harcar. ara hızlardaki tüm cisimler de aynı şekilde bir hız ve zaman dağılımı gösterirler.
ışık hızını neden aşamadığımızı da, aynı grafik üzerinden başka bir yazıda anlatacağım bir gün.
devamını gör...
7.
aslında ışıkla değil, elektromanyetizma ile alakalı bir sabittir. ışık, elektromanyetik bir radyasyon (ışıma) olduğundan otomatikman ışığın yani fotonun hızı da belirlenmiş olur. herhangi bir gözlemciden ya da referans noktasından azadedir. simülasyon teorisyenlerinin de dayanak noktasıdır.
devamını gör...
8.
ortamlarda lazım olur: eğer ışık hızında hareket etseydin, ışık yanından sana göre yine ışık hızı ile geçerdi.
devamını gör...
9.
maddenin asla ulaşamayacağı bir hızdır. einstein'a göre, eğer biri ışık hızında seyahat edebilseydi, zaman sonsuza kadar uzanırdı ve mesafeler tamamen ortadan kalkacaktı.
bununla birlikte, ışık hızında hareket etmenin önündeki engellerden biri, ışık hızına ulaşmaya çalışan maddenin daha fazla enerji gerektirmesidir, ancak çok az ek hız ile sonuçlanır.
ışık hızının üzerinde bir hızda, bir nesne teorik olarak "zamanda geriye doğru" gidecekti, bu, birçok bilim insanı tarafından imkansız olarak görülen bir olaydır.
bununla birlikte, ışık hızında hareket etmenin önündeki engellerden biri, ışık hızına ulaşmaya çalışan maddenin daha fazla enerji gerektirmesidir, ancak çok az ek hız ile sonuçlanır.
ışık hızının üzerinde bir hızda, bir nesne teorik olarak "zamanda geriye doğru" gidecekti, bu, birçok bilim insanı tarafından imkansız olarak görülen bir olaydır.
devamını gör...
10.
önceden nokianın ilk tuşlu telefonları piyasaya sürüldüğünde herkes 'bundan daha iyisi yapılamaz, imkansızdır' demiş ama şu anda geldiğimiz nokta malum. ben de benzer bir tahmini bu cümle için yapacağım : 'ışık hızı asla aşılamayacak'. acaba haklı mıyım, bunu zaman gösterecek.
devamını gör...
11.
danimarkalı astrofizikçi ole romer ilk kez 1676 yılında ışığın sonlu ve çok yüksek hızla hareket ettiği keşfetmişti.
bunu jupiter ve uydularını izleyerek yapmıştı. ona göre; jupiter ve dünya güneşin etrafında döndüğü için, aralarındaki mesafe değişiyor ve ışığın*dünyaya ulaşması mesafe arttıkça görüntülerin gelmesi daha da uzuyordu.
ayrıntılı bilgi isteyenler için link
bunu jupiter ve uydularını izleyerek yapmıştı. ona göre; jupiter ve dünya güneşin etrafında döndüğü için, aralarındaki mesafe değişiyor ve ışığın*dünyaya ulaşması mesafe arttıkça görüntülerin gelmesi daha da uzuyordu.
ayrıntılı bilgi isteyenler için link
devamını gör...
12.
kutsal kuran'da şu şekilde verilen hızdır: www.miracles-of-quran.com/s...
devamını gör...
13.
dünya ve ay arasındaki en büyük uzaklık 1.3 ışık saniyesidir.
dünya ile güneş arasındaki en büyük uzaklık 499 ışık saniyesidir (8.3 ışık dakikası).
güneş sistemi'nin çapı yaklaşık 150 ışık saatidir.
oort bulutu yaklaşık 2 ışık yılı çapındadır.
bize güneş'ten sonra en yakın yıldız olan proxima centauri, 4.2 ışık yılı uzaklıktadır.
samanyolu galaksisinin çapı 100000 ışık yılı kadardır.
samanyolu'nun komşu galaksilerinden andromeda, bize 2.4 - 2.7 milyon ışık yılı uzaklıktadır.
dünya ile güneş arasındaki en büyük uzaklık 499 ışık saniyesidir (8.3 ışık dakikası).
güneş sistemi'nin çapı yaklaşık 150 ışık saatidir.
oort bulutu yaklaşık 2 ışık yılı çapındadır.
bize güneş'ten sonra en yakın yıldız olan proxima centauri, 4.2 ışık yılı uzaklıktadır.
samanyolu galaksisinin çapı 100000 ışık yılı kadardır.
samanyolu'nun komşu galaksilerinden andromeda, bize 2.4 - 2.7 milyon ışık yılı uzaklıktadır.
devamını gör...
14.
einstein’e göre, evrende mutlak olan tek şey ışık hızıdır. ışığın hızı tam olarak saniyede 299.797.458 metredir. lakin genelde saniyede 300.000.000 metre olarak bilinir. olaydan ve durumdan bağımsız, evrendeki mutlaklığını koruyan tek şey ışık hızıdır.
konuyu basit bir örnekle şöyle açıklayabiliriz. iki araba düşünelim. doğu yönünde hareket eden iki araçtan a aracı 80 km/h hızla giderken, b aracı 60 km/h gidiyorsa ve biz b aracının içindeysek; a aracı bizden 20 km/h hızla uzaklaşıyor demektir. çünkü söz konusu ışık hızı olunca, zaman faktörü anlamını yitiriyor, kütle ve enerji bilinen biçiminin dışına çıkıyordu.
saniyede 200 milyon metre hızla hareket eden bir mekik düşünelim. bu mekiğin yanından ışık hızında hareket eden bir mekik geçse -basitçe saniyede 300 milyon metre hızda diyelim- ve biz saniyede 200 milyon metre hızla hareket eden mekiğin camından bakarken hız ölçer ile ışık hızıyla hareket eden mekiğin hızını ölçsek alacağımız sonuç yine ışık hızı olacaktı.
bir uzay gemisinin içine bindiğimizi ve ışık hızına mümkün olduğu kadar çok yaklaşarak samanyolunda bir yıl sürecek bir gezintiye çıktığımızı düşünelim. geri döndüğümüzde, sevdiğimiz insanları ve ailemizi bıraktığımız şekilde bulamadığımızı görürüz. onlar onlarca yıl yaşlanırken, biz sadece bir yıl yaşlanmışızdır. çünkü bizim için sadece bir yıl geçmiştir. zamanın limiti, ışık hızıydı. hız da referansa göre anlam kazanırdı. uzay gemisi içerisinde hareket eden bir kimsenin referans noktası mutlak olmadığı için hızını bilmesi ve sıralanabilmesi de olanaksızdı.
meseleyi, einstein’in düşünce deneylerinden yola çıktığımız bir örnekle daha ele alalım. doğuya doğru çok yüksek hızla giden bir trende, yüz metre aralıkla farklı vagonlara dikilmiş iki ağaç olduğunu ve bu ağaçlara aynı anda iki yıldırım düştüğünü farz edelim. einstein’e göre, bu durum; kenardaki bir bahçede trenin geçişini izleyen ahmet’e göre aynı anda gerçekleşirken, trenin içinde yolculuk eden ve olayı izleyen mehmet’e göre durum farklıdır. önce öndeki ağaca sonra arkadaki ağaca yıldırım düşer. yani, güneş ani bir şekilde yok olsa bile, insanlık bu durumu newton’un düşündüğü gibi hemen anında değil, sekiz dakika sonra fark edecektir.
uzayı yatağımızın üstüne hiçbir pürüz olmayacak şekilde mükemmel örtülmüş bir örtü olarak düşünelim. (bkz: uzayzaman) zaman; bu örtünün üzerine örtülmüş ikinci bir örtü gibidir. hız arttıkça zamanın duran nesnelere göre görezaman yavaşlamasının nedeni de budur. o yatağın üzerine çeşitli boyutlardaki bir kavanoz bilyeler, ve çeşitli ağırlıktaki toplar attığımızı düşünelim. tüm bunlar örtüde, ağırlıklarıyla orantılı bir çöküntüye sebep olur. tek ortak nokta, iki örtüde de çöküntüye sebep olmasıdır. bu çöküntü kütle çekiminin en basit izahatıdır.
bu durumun zaman etkisini günümüzde verilebilecek en somut örneği, sergei krikalev’dir. uzayda en çok vakit geçiren insan olan krikalev yörünge görevinden döndüğünde dünyadaki insanlardan 22 mili saniye daha genç olduğu tespit edilmiştir ("11 october 2005: russian cosmonaut krikalev becomes the absolute record holder in accumulated space flight time", 2021).
zamanın uzayın her yerinde eşit olmadığı, kütle çekimine göre şekil almasının da sebebi budur. aynı hızda hareket edilse de, farklı zaman algıları oluşturan şeyin ve antik fizik döneminde yapılan takvimlerin sapmaların da sebebi tam olarak buydu. bu yüzden uzay - zaman denmekteydi. uzay ve zaman ortak bir varlığın alt parçaları olmakla birlikte birbirinden bağımsız düşünülemezdi.
albert einstein’in izahatındaki en bilinen noktalardan biri de, artık çizgi filmlerde bile rastlayabileceğimiz, e = mc2 idi. (e enerji, m kütle ve son olarak c de ışık hızı demektir.) enerji ve kütlenin denkliğini bildiren bu formül bize basitçe şunu söylemekteydi; enerji ve kütle aynı şeydi ve bir kütleye sahip cismin hızı arttıkça, sahip olduğu enerji kütlesine eklenmekteydi. elle tutulan her şey enerjiydi. hız arttıkça, nesnenin enerjisi artmaktaydı. yani belirli bir noktadan sonra yani ışık hızına yaklaştıkça kütlenin hareketi için gereken enerji sonsuza ulaşacağından, bu hızı koruması içi sonsuz enerji ve kütleye ihtiyaç duyacağından, her ne olursa olsun fizik kurallarının etrafından dolaşılmadığı müddetçe -yani teorik olarak- ışık ve ışık gibi kütleye sahip olmayan dalgalar dışında bir nesne, ışık hızında hareket edemeyecekti.
dünyamızda bildiğimiz standart mesafe hesabı hız x zaman = mesafedir. ışık hızına çıkıldığında, zaman değişkeni an ile sınırlı olacağından anlık hız ışık hızına eşit olacaktı. basit bir örnekle açıklayalım. tek yumurta ikizi olan ahmet ile mehmet kardeşlerden ahmet’in dünyada kaldığı, mehmet’in de ışık hızının %99.9’una çıkabilecek bir mekik ile bir yıl sürecek bir yolculuğa çıkmış olsun. yolculuğun başında on sekiz yaşında olan iki kardeşten mehmet geri döndüğünde on dokuz yaşında olacakken, dünyada kalan ahmet, seksen yaşının üzerinde olacaktır.
(bkz: hafele-keating deneyi)
özetle; uzay, olayların yaşandığı bir araçken, zaman da bu olayların olmasını sağlayan bir koordinattı. yani zamanı üç boyutlu uzayın dördüncü boyutuydu. mesela, geçmişimize dair bir fotoğraf düşünelim. bu fotoğraf bize geçmişimizi hatırlatmakta. hatırlatmakta ve gülümsetmekte. lakin, gelecekle ilgili sadece tahminler, öngörülerde bulunabiliyoruz. hepimiz, zamanın bir yönü olduğuna da eminiz. uzay denen sahnede gelişen, adeta bir koordinat sistemi gibi olayları bize belli eden zaman böyle bir niteliğe sahipken; diğer fizik kanunları böyle bir niteliğe sahip değil. en temel fizik kanununda olduğu gibi bir çok kuralda da, önceden olan olayları rahatça biliyor, gelecekteki durumları da tespit edebiliyoruz.
bir çizgi film izlediğimizi düşünelim. sesini kapatıp izlediğimizde ise akışın nasıl olduğunu tespit etmek oldukça zor, hatta imkansızdır. bir jantın, basketbol topunun döndürülmesi yahut saat sarkacının sallanması gibi. belirli bir noktadan sonra dönüş belirsizleşir ve her ne kadar ortada bir terslik olduğunu bilsek de, ortada kompleks bir durum yoksa cismin ileri mi yoksa geri mi gittiği seçilemez bir hal alır. lakin jantın kendi kendine harekete, basketbol topunun tek başına dönüşe yahut sarkaç kendi başına sallanmaya başlayamaz. hareketsizliği bozan yahut durumu değiştiren bir kırılma noktası gereklidir. bu kırılma noktasının nasıl bir durumda ortaya çıktığı uzun seneler tartışılmıştır.
öte yandan, her ne kadar yüzeysel bakışta böyle bir kırılma noktası gerekiyor olsa da, parçacık evreninde durum pek böyle değildir. her şey akıcıdır. buna verilebilecek en iyi örnek, mikro evrendeki dalga mekaniğinin birdenbire değişebiliyor olmasıdır. bu değişim, yumuşak ve akıcıdır.
geçmişte kalan hiçbir şey, yok olmaz. zamanın akışı ve hayat, virajlı bir dağ yolunda ilerlemek gibidir. geride bıraktığımız yolu görmesek de, yolun ve etrafındaki her şeyin olduğu gibi arkamızda kaldığını, önümüzde de ilerleyecek bir yolun bulunduğunu biliriz. bizim zamanı tanımlamamızı sağlayan şey geçmiş bilincidir. eski bir fotoğrafımıza baktığımızda bu durumu deneyimleyebiliriz. bu durum bizi, entropiye götürmektedir.
evrende herhangi bir şeyi yapmak için kullandığımız karşılık enerjidir. lakin bu enerjiyi kullanırken, her zaman bu enerjinin bir kısmı boşa düşer ve hiçbir zaman harcadığımız enerjinin tamamının karşılığını elde edemeyiz. bu boşa düşen bu enerji evrende yayılır ve entropiyi oluşturur. entropi miktarının arttığı yer, zamanın akış yönüdür.
zamanın başlangıcı neresidir, sorusu için henüz net bir cevap verilememiş olsa da, bu hususta yapın çalışmalar günümüzde de sürdürülmektedir.
(bkz: uzayzaman)
(bkz: zaman)
konuyu basit bir örnekle şöyle açıklayabiliriz. iki araba düşünelim. doğu yönünde hareket eden iki araçtan a aracı 80 km/h hızla giderken, b aracı 60 km/h gidiyorsa ve biz b aracının içindeysek; a aracı bizden 20 km/h hızla uzaklaşıyor demektir. çünkü söz konusu ışık hızı olunca, zaman faktörü anlamını yitiriyor, kütle ve enerji bilinen biçiminin dışına çıkıyordu.
saniyede 200 milyon metre hızla hareket eden bir mekik düşünelim. bu mekiğin yanından ışık hızında hareket eden bir mekik geçse -basitçe saniyede 300 milyon metre hızda diyelim- ve biz saniyede 200 milyon metre hızla hareket eden mekiğin camından bakarken hız ölçer ile ışık hızıyla hareket eden mekiğin hızını ölçsek alacağımız sonuç yine ışık hızı olacaktı.
bir uzay gemisinin içine bindiğimizi ve ışık hızına mümkün olduğu kadar çok yaklaşarak samanyolunda bir yıl sürecek bir gezintiye çıktığımızı düşünelim. geri döndüğümüzde, sevdiğimiz insanları ve ailemizi bıraktığımız şekilde bulamadığımızı görürüz. onlar onlarca yıl yaşlanırken, biz sadece bir yıl yaşlanmışızdır. çünkü bizim için sadece bir yıl geçmiştir. zamanın limiti, ışık hızıydı. hız da referansa göre anlam kazanırdı. uzay gemisi içerisinde hareket eden bir kimsenin referans noktası mutlak olmadığı için hızını bilmesi ve sıralanabilmesi de olanaksızdı.
meseleyi, einstein’in düşünce deneylerinden yola çıktığımız bir örnekle daha ele alalım. doğuya doğru çok yüksek hızla giden bir trende, yüz metre aralıkla farklı vagonlara dikilmiş iki ağaç olduğunu ve bu ağaçlara aynı anda iki yıldırım düştüğünü farz edelim. einstein’e göre, bu durum; kenardaki bir bahçede trenin geçişini izleyen ahmet’e göre aynı anda gerçekleşirken, trenin içinde yolculuk eden ve olayı izleyen mehmet’e göre durum farklıdır. önce öndeki ağaca sonra arkadaki ağaca yıldırım düşer. yani, güneş ani bir şekilde yok olsa bile, insanlık bu durumu newton’un düşündüğü gibi hemen anında değil, sekiz dakika sonra fark edecektir.
uzayı yatağımızın üstüne hiçbir pürüz olmayacak şekilde mükemmel örtülmüş bir örtü olarak düşünelim. (bkz: uzayzaman) zaman; bu örtünün üzerine örtülmüş ikinci bir örtü gibidir. hız arttıkça zamanın duran nesnelere göre görezaman yavaşlamasının nedeni de budur. o yatağın üzerine çeşitli boyutlardaki bir kavanoz bilyeler, ve çeşitli ağırlıktaki toplar attığımızı düşünelim. tüm bunlar örtüde, ağırlıklarıyla orantılı bir çöküntüye sebep olur. tek ortak nokta, iki örtüde de çöküntüye sebep olmasıdır. bu çöküntü kütle çekiminin en basit izahatıdır.
bu durumun zaman etkisini günümüzde verilebilecek en somut örneği, sergei krikalev’dir. uzayda en çok vakit geçiren insan olan krikalev yörünge görevinden döndüğünde dünyadaki insanlardan 22 mili saniye daha genç olduğu tespit edilmiştir ("11 october 2005: russian cosmonaut krikalev becomes the absolute record holder in accumulated space flight time", 2021).
zamanın uzayın her yerinde eşit olmadığı, kütle çekimine göre şekil almasının da sebebi budur. aynı hızda hareket edilse de, farklı zaman algıları oluşturan şeyin ve antik fizik döneminde yapılan takvimlerin sapmaların da sebebi tam olarak buydu. bu yüzden uzay - zaman denmekteydi. uzay ve zaman ortak bir varlığın alt parçaları olmakla birlikte birbirinden bağımsız düşünülemezdi.
albert einstein’in izahatındaki en bilinen noktalardan biri de, artık çizgi filmlerde bile rastlayabileceğimiz, e = mc2 idi. (e enerji, m kütle ve son olarak c de ışık hızı demektir.) enerji ve kütlenin denkliğini bildiren bu formül bize basitçe şunu söylemekteydi; enerji ve kütle aynı şeydi ve bir kütleye sahip cismin hızı arttıkça, sahip olduğu enerji kütlesine eklenmekteydi. elle tutulan her şey enerjiydi. hız arttıkça, nesnenin enerjisi artmaktaydı. yani belirli bir noktadan sonra yani ışık hızına yaklaştıkça kütlenin hareketi için gereken enerji sonsuza ulaşacağından, bu hızı koruması içi sonsuz enerji ve kütleye ihtiyaç duyacağından, her ne olursa olsun fizik kurallarının etrafından dolaşılmadığı müddetçe -yani teorik olarak- ışık ve ışık gibi kütleye sahip olmayan dalgalar dışında bir nesne, ışık hızında hareket edemeyecekti.
dünyamızda bildiğimiz standart mesafe hesabı hız x zaman = mesafedir. ışık hızına çıkıldığında, zaman değişkeni an ile sınırlı olacağından anlık hız ışık hızına eşit olacaktı. basit bir örnekle açıklayalım. tek yumurta ikizi olan ahmet ile mehmet kardeşlerden ahmet’in dünyada kaldığı, mehmet’in de ışık hızının %99.9’una çıkabilecek bir mekik ile bir yıl sürecek bir yolculuğa çıkmış olsun. yolculuğun başında on sekiz yaşında olan iki kardeşten mehmet geri döndüğünde on dokuz yaşında olacakken, dünyada kalan ahmet, seksen yaşının üzerinde olacaktır.
(bkz: hafele-keating deneyi)
özetle; uzay, olayların yaşandığı bir araçken, zaman da bu olayların olmasını sağlayan bir koordinattı. yani zamanı üç boyutlu uzayın dördüncü boyutuydu. mesela, geçmişimize dair bir fotoğraf düşünelim. bu fotoğraf bize geçmişimizi hatırlatmakta. hatırlatmakta ve gülümsetmekte. lakin, gelecekle ilgili sadece tahminler, öngörülerde bulunabiliyoruz. hepimiz, zamanın bir yönü olduğuna da eminiz. uzay denen sahnede gelişen, adeta bir koordinat sistemi gibi olayları bize belli eden zaman böyle bir niteliğe sahipken; diğer fizik kanunları böyle bir niteliğe sahip değil. en temel fizik kanununda olduğu gibi bir çok kuralda da, önceden olan olayları rahatça biliyor, gelecekteki durumları da tespit edebiliyoruz.
bir çizgi film izlediğimizi düşünelim. sesini kapatıp izlediğimizde ise akışın nasıl olduğunu tespit etmek oldukça zor, hatta imkansızdır. bir jantın, basketbol topunun döndürülmesi yahut saat sarkacının sallanması gibi. belirli bir noktadan sonra dönüş belirsizleşir ve her ne kadar ortada bir terslik olduğunu bilsek de, ortada kompleks bir durum yoksa cismin ileri mi yoksa geri mi gittiği seçilemez bir hal alır. lakin jantın kendi kendine harekete, basketbol topunun tek başına dönüşe yahut sarkaç kendi başına sallanmaya başlayamaz. hareketsizliği bozan yahut durumu değiştiren bir kırılma noktası gereklidir. bu kırılma noktasının nasıl bir durumda ortaya çıktığı uzun seneler tartışılmıştır.
öte yandan, her ne kadar yüzeysel bakışta böyle bir kırılma noktası gerekiyor olsa da, parçacık evreninde durum pek böyle değildir. her şey akıcıdır. buna verilebilecek en iyi örnek, mikro evrendeki dalga mekaniğinin birdenbire değişebiliyor olmasıdır. bu değişim, yumuşak ve akıcıdır.
geçmişte kalan hiçbir şey, yok olmaz. zamanın akışı ve hayat, virajlı bir dağ yolunda ilerlemek gibidir. geride bıraktığımız yolu görmesek de, yolun ve etrafındaki her şeyin olduğu gibi arkamızda kaldığını, önümüzde de ilerleyecek bir yolun bulunduğunu biliriz. bizim zamanı tanımlamamızı sağlayan şey geçmiş bilincidir. eski bir fotoğrafımıza baktığımızda bu durumu deneyimleyebiliriz. bu durum bizi, entropiye götürmektedir.
evrende herhangi bir şeyi yapmak için kullandığımız karşılık enerjidir. lakin bu enerjiyi kullanırken, her zaman bu enerjinin bir kısmı boşa düşer ve hiçbir zaman harcadığımız enerjinin tamamının karşılığını elde edemeyiz. bu boşa düşen bu enerji evrende yayılır ve entropiyi oluşturur. entropi miktarının arttığı yer, zamanın akış yönüdür.
zamanın başlangıcı neresidir, sorusu için henüz net bir cevap verilememiş olsa da, bu hususta yapın çalışmalar günümüzde de sürdürülmektedir.
(bkz: uzayzaman)
(bkz: zaman)
devamını gör...
15.
kütlesi olan herhangi bir cismin ulaşamayacağı söylenen hız.
einstein'ın deyimi ile minareden at beni in aşağı tut beni.
ışık hızı, ışığın ve tüm diğer elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı olup 299.792.458 m/saniyedir. (yaklaşık 1.079.252.850 km/saat). latince celeritas (hız) ismine atfen "c" ile ifade edilir.
100 m'yi 9 saniyede koşan usain bolt bu hıza en çok yaklaşan insan olarak tarihe geçmiştir.
einstein'ın deyimi ile minareden at beni in aşağı tut beni.
ışık hızı, ışığın ve tüm diğer elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı olup 299.792.458 m/saniyedir. (yaklaşık 1.079.252.850 km/saat). latince celeritas (hız) ismine atfen "c" ile ifade edilir.
100 m'yi 9 saniyede koşan usain bolt bu hıza en çok yaklaşan insan olarak tarihe geçmiştir.
devamını gör...
16.
ikizler teorisini gerçekleştirmek için gök taşlarının hızına baktım biri yetmiş bin km idi. düşündüm şimdi mekik falan ayarlayıp sinek gibi bu gök taşına denk getirsek yapışsak olurmu diye. olmuyor. ışık baya hızlı. saniyede 300.000 km hız.
devamını gör...
17.
evrenin ulaşılabilecek en üst seviye hızı daha üstüne cıkamıyorsunuz. limit. çıkınca program error verebiliyor.
devamını gör...
18.
devamını gör...
19.
tek rakibi ferrari olabilir.
devamını gör...
20.