1.
zamanının en iyisidir. akademik konularda aşmış, kraliçe elizabeth'in sağ koludur. ayrıca james bond filmine ilham veren, ingilterenin ilk casusudur. evet, james bond, bir john dee filmidir. avrupa'da tanınırlığı yanı sıra, john dee ingiltere'nin koloniler kurma fikrini ilk ortaya atmış kişi ve yeni çağın bu hale gelmesinde en büyük rollerden birini oynayan birisidir. coğrafi keşiflerde rolü büyüktür.
devamını gör...
2.
ingiliz haritacı, matematikçi, astrolog ve kimyager.
i. elizabeth'in taç giyme töreni için en uygun günü elizabeth'in yıldız haritasına göre 15 ocak 1559 olarak belirlemiştir ve kraliçe de buna uymuştur.
i. elizabeth'in taç giyme töreni için en uygun günü elizabeth'in yıldız haritasına göre 15 ocak 1559 olarak belirlemiştir ve kraliçe de buna uymuştur.
devamını gör...
3.
john dee döneminin ünlü matematikçisi, astrologu ve okültistidir. kendisi ı. elizabeth'in danışmanıdır aynı zamanda.
john dee bana göre bilimde bir dahi ve ilimde ise tam bir deli. kendisini daha evvel (bkz: enokyan lisanı) başlığında anmıştım. bu adam arayışlarının sonucunda bilimden tamamen kopmuyor ancak yeni bir dil ortaya koyacak kadar da mistiğe adıyor kendini.
tabii kendisinin kankasını da es geçmemek lazım, edward kelley ile birlikte dergilerde enokyan lisanını yazıyorlar. bu lisanı daha evvel anlatmıştım, kısaca bahsetmek gerekirse bu iki adam enokyan lisanının kendilerine bizzat melekler tarafından öğretildiğini iddia ediyorlar. iddia etmekle kalmayıp bu dili yazıya da geçiriyorlar.
başta bu dilden enokyan olarak bahsedilmiyor, bunların hepsi el yazması ve direkt melek dili olarak adlandırıyorlar bunu. bu dili bilen son insanın adından geliyormuş enokyan lisanı.
john dee aslında enokyan lisanı ile büyücü olarak anılmıyor, daha öncesinde de büyücü olarak suçlandığı ve kendisini kanıtlamışlığı var. o dönemde bunlar suç tabii.
ı̇lk kez üniversitedeyken oldukça saçma bir gerekçeyle büyücülük suçlamasına maruz kaldı. bunun nedeni aristophanes’in barış komedyası isimli oyunu sahneye konulurken yaptığı çarpıcı gerçekçilikteki devasa bir mekanik böcekti. böyle mekanizmalar o günlerde büyü ile eşleştirilmekteydi. dee adını temize çıkarmayı başardı. sonrasında da çalışmalarını yurtdışında sürdürmeye karar verdi.
anlaşılan o dönemde yetenekli ve zeki olursan da büyücü oluyorsun.
ancak hayatının son 30 yılını tamamen okültistliğe adıyor kendisi. ruh çağırma seansları, falcılık, yıldız falı, maji ile uğraştı. tabii bilime katkılarını asla unutmamak lazım.
john dee, doğanın çalışma şeklindeki mistik “saklı bilgileri” açığa çıkartıp mekanik icatlar yapan bir sınıfın öncüllerindendi. eğer bütün bunların karışımını ısaac newton’da da buluyorsanız, doğru düşünüyorsunuz. ı̇şte bu yüzden john dee, bilim tarihinde dikkate değer bir şahsiyettir. eğer rönesans döneminin büyüsünün çağdaş bilime dönüştüğü noktalarda katkısı bulunanların gerçek değerlerini bilmezsek, o muhteşem dönemin esasında neyle ilgili olduğunu asla anlayamayız.
john dee bana göre bilimde bir dahi ve ilimde ise tam bir deli. kendisini daha evvel (bkz: enokyan lisanı) başlığında anmıştım. bu adam arayışlarının sonucunda bilimden tamamen kopmuyor ancak yeni bir dil ortaya koyacak kadar da mistiğe adıyor kendini.
tabii kendisinin kankasını da es geçmemek lazım, edward kelley ile birlikte dergilerde enokyan lisanını yazıyorlar. bu lisanı daha evvel anlatmıştım, kısaca bahsetmek gerekirse bu iki adam enokyan lisanının kendilerine bizzat melekler tarafından öğretildiğini iddia ediyorlar. iddia etmekle kalmayıp bu dili yazıya da geçiriyorlar.
başta bu dilden enokyan olarak bahsedilmiyor, bunların hepsi el yazması ve direkt melek dili olarak adlandırıyorlar bunu. bu dili bilen son insanın adından geliyormuş enokyan lisanı.
john dee aslında enokyan lisanı ile büyücü olarak anılmıyor, daha öncesinde de büyücü olarak suçlandığı ve kendisini kanıtlamışlığı var. o dönemde bunlar suç tabii.
ı̇lk kez üniversitedeyken oldukça saçma bir gerekçeyle büyücülük suçlamasına maruz kaldı. bunun nedeni aristophanes’in barış komedyası isimli oyunu sahneye konulurken yaptığı çarpıcı gerçekçilikteki devasa bir mekanik böcekti. böyle mekanizmalar o günlerde büyü ile eşleştirilmekteydi. dee adını temize çıkarmayı başardı. sonrasında da çalışmalarını yurtdışında sürdürmeye karar verdi.
anlaşılan o dönemde yetenekli ve zeki olursan da büyücü oluyorsun.
ancak hayatının son 30 yılını tamamen okültistliğe adıyor kendisi. ruh çağırma seansları, falcılık, yıldız falı, maji ile uğraştı. tabii bilime katkılarını asla unutmamak lazım.
john dee, doğanın çalışma şeklindeki mistik “saklı bilgileri” açığa çıkartıp mekanik icatlar yapan bir sınıfın öncüllerindendi. eğer bütün bunların karışımını ısaac newton’da da buluyorsanız, doğru düşünüyorsunuz. ı̇şte bu yüzden john dee, bilim tarihinde dikkate değer bir şahsiyettir. eğer rönesans döneminin büyüsünün çağdaş bilime dönüştüğü noktalarda katkısı bulunanların gerçek değerlerini bilmezsek, o muhteşem dönemin esasında neyle ilgili olduğunu asla anlayamayız.
devamını gör...