2014 amerikan yapımı filmdir. şimdiye kadar üç filmi yayınlanmış olan serinin ilk filmidir.
eski bir tetikçi olan john wick'in, eşinin vefatından hemen sonra klasik otomobili çalınır ve köpeği öldürülür. eşinden kalan güzel hatıralara yapılan bu saygısızlığı cezalandırmak isteyen baş karakterimiz intikam almak için bunu yapanların peşine düşer.
eski bir tetikçi olan john wick'in, eşinin vefatından hemen sonra klasik otomobili çalınır ve köpeği öldürülür. eşinden kalan güzel hatıralara yapılan bu saygısızlığı cezalandırmak isteyen baş karakterimiz intikam almak için bunu yapanların peşine düşer.
*altın schmoes ödülleri (2014) / yılın en büyük sürprizi
*altın fragman (2015) / en iyi gerilim posteri
*ıgn ödülü (2014) / en iyi aksiyon filmi
*sdfcs ödülü (2014) / en iyi çalışma
*dünya dublör ödülleri (2015)
*altın fragman (2015) / en iyi gerilim posteri
*ıgn ödülü (2014) / en iyi aksiyon filmi
*sdfcs ödülü (2014) / en iyi çalışma
*dünya dublör ödülleri (2015)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi" tarafından 09.11.2020 11:59 tarihinde açılmıştır.
1.
pure action dalındaki en iyi filmlerden biridir.
bazı filmler aksiyon ünvanı ile çıkar ama genel anlatımı boştur. john wick ise gerçekten saf aksiyon filmidir. gereksiz detaylarda insanı sürüklemez ve direkt olaya sokar. bence kendi klasmanında güzel bir örnektir.
bazı filmler aksiyon ünvanı ile çıkar ama genel anlatımı boştur. john wick ise gerçekten saf aksiyon filmidir. gereksiz detaylarda insanı sürüklemez ve direkt olaya sokar. bence kendi klasmanında güzel bir örnektir.
devamını gör...
2.
bazen kafa dinlemek için böyle vurdulu kırdılı film izleme ihtiyacı hissedersin. acaba dedirten, sasirtmacalarin bol olduğu filmler o an çok yorucu gelir. işte john wick bu anlamda hem aksiyon dolu, hem de kafa dinlemek için en iyi filmlerden.
devamını gör...
3.
bu kadar delicesine sevilmesine anlam veremediğim yanlış adama çattınız temalı filmlerden biri. payback, lethal weapon ya da man on fire varken pek esamesi okunmayacak filmdir.
devamını gör...
4.
keanu reeves abimizin sanat tadında insan öldürerek intikamını aldığı film. sonuçta sanat filmi değil o yüzden işin sanatsal kısmına değinemem ama silah bu kadar mı güzel kullanılır, bu kadar mı güzel adam mermi manyağı yapılır be kardeşim... üçüncü bölümde halle berry adlı hatunun oynamasını yadırgamış filme yakıştıramamıştım ama neyse keanu abi varlığını bile güzel refüze etti filmde... devam filmlerini bekliyoruz...
devamını gör...
5.
yönetmeni ajeossi filminden esinlenmiştir ki benim güney kore sinemasından en sevdiğim filmdir bu. her yıl birkaç kez açar izlerim, öyle efsanevi bir filmdir bence.
john wick bu filmin kolaya kaçılmış halidir. iyi film midir? kesinlikle öyledir. kolaya kaçılmış mıdır? çok net.
--spoiler--
konunun güney kore haline bakalım önce. çünkü neden bakmayalım? filmde kahramanımızın bilgilerine polis ulaşamaz. öyle bir adamdır bu. amerikan başkanına onun adıyla tehdit mesajı gönderildiği zaman amerika tarafından bilgileri gönderilir ki john wick ülkeye girdiği zaman bilirsiniz papa için mi geldin sorusu ile muhatap olmuştur. benzerlik vardır.
güney koreli kahramanımız bombalama ve suikast gibi konularda uzmanlaşmış, dövüş eğitmeni, silah patladığı zaman gözünü kırpmayan, bir insanın elinden bıçağı o fark etmeden alabilen, aslında kendi sektöründe efsaneleşmiş bir abidir. ancak eşi öldüğü için içine kapanmıştır. tamamen sıradan bir adam olarak yaşar ve bir gün komşunun küçük kızı onu sever, güvenir. sonucunda mafya tarafından kaçırılır. işte o zaman büyük bir savaş başlatır ki kimse tarafından durdurulamaz. polisler ile başı belaya girer ve yönetmen polis eleştirisi yapmaktan çekinmez. polisler film boyunca oradadır. kahraman polise yakalanmadan mafyanın içine sızmaya çalışır. bu da gerilimi artıran unsurdur.
john wick yine eşinin ölümü nedenli içine kapanmış, yas sürecine girmiş, onu seven köpeğin intikamı için intikam yemini etmiştir ki bence sahiden iyi yapmıştır, izledik keyifle. ancak yönetmen bunca ölümü nasıl açıklayacağını bilemediği için içinde polisin olmadığı bir yapılaşma uydurmuştur ki bana sorarsanız onun içi tam doldurmamıştır. muggle ve sihirbazlar gibi gerçek dünya'da ayrılmışlardır ki ne alakadır?
bir de işin başrol oyuncu kısmı vardır. güney koreli oyuncu tamamen çaresizdir aslında. evet sinirlidir, gücünün farkındadır ama vicdan azabı ile yanar. o duygunun içine katar bizi yönetmen. hatta yetmez, filmin kahramanı ile en gizemli kötü adamının kavgasında kamerayı öyle bir kullanır ki seyirci kavganın ortasında kalır. bana kalırsa bu da seyirciye yönetmenin yaptığı bir eleştiridir. film yönetmenlik harikasıdır.
ha gemide ya da barda gibi etik değerlerin farkında olmayan ve toplum eleştirisini hiç sunmadan, sadece gişe yapabilmek amacı ile yayınlanmış ici boş filmlere kült diyen insanlar benim iki filmi uzun uzun incelememi anlamsız bulacaktır. o da beni çok üzer tabii. hemen gidip yüz üstü ağlıyorum.
ağladım ve geldim.
keanu reeves ise çok net olarak yürüyüş bozukluğuna sahiptir. dizini hiç bükmeden yürür. birileriyle kavga ederken çok net yavaştır aslında. zıplaması, yere uzanması, yerde yuvarlanması yavaştır ama asla kurşun isabet etmez. normalde filmin ilk dakikasında ölmesi gerekirdi. gerçi bizim ülke insanı keanu reeves delisi olduğu için filmin bu olumsuzluğunu yine görmemiştir ki zaten filmin tek kusuru başrolü değildir.
--spoiler--
aslında daha yazarım. benim aslında sunmaya çalıştığım eleştiri şu. esinlenilen film müthişken neden john wick bu kadar bilinir hale geldi?
amma boş yaptın diyenler için özet geçiyorum. sahiden iyi filmdir. birkaç kez izledim, ara ara açıp izliyorum.
john wick bu filmin kolaya kaçılmış halidir. iyi film midir? kesinlikle öyledir. kolaya kaçılmış mıdır? çok net.
--spoiler--
konunun güney kore haline bakalım önce. çünkü neden bakmayalım? filmde kahramanımızın bilgilerine polis ulaşamaz. öyle bir adamdır bu. amerikan başkanına onun adıyla tehdit mesajı gönderildiği zaman amerika tarafından bilgileri gönderilir ki john wick ülkeye girdiği zaman bilirsiniz papa için mi geldin sorusu ile muhatap olmuştur. benzerlik vardır.
güney koreli kahramanımız bombalama ve suikast gibi konularda uzmanlaşmış, dövüş eğitmeni, silah patladığı zaman gözünü kırpmayan, bir insanın elinden bıçağı o fark etmeden alabilen, aslında kendi sektöründe efsaneleşmiş bir abidir. ancak eşi öldüğü için içine kapanmıştır. tamamen sıradan bir adam olarak yaşar ve bir gün komşunun küçük kızı onu sever, güvenir. sonucunda mafya tarafından kaçırılır. işte o zaman büyük bir savaş başlatır ki kimse tarafından durdurulamaz. polisler ile başı belaya girer ve yönetmen polis eleştirisi yapmaktan çekinmez. polisler film boyunca oradadır. kahraman polise yakalanmadan mafyanın içine sızmaya çalışır. bu da gerilimi artıran unsurdur.
john wick yine eşinin ölümü nedenli içine kapanmış, yas sürecine girmiş, onu seven köpeğin intikamı için intikam yemini etmiştir ki bence sahiden iyi yapmıştır, izledik keyifle. ancak yönetmen bunca ölümü nasıl açıklayacağını bilemediği için içinde polisin olmadığı bir yapılaşma uydurmuştur ki bana sorarsanız onun içi tam doldurmamıştır. muggle ve sihirbazlar gibi gerçek dünya'da ayrılmışlardır ki ne alakadır?
bir de işin başrol oyuncu kısmı vardır. güney koreli oyuncu tamamen çaresizdir aslında. evet sinirlidir, gücünün farkındadır ama vicdan azabı ile yanar. o duygunun içine katar bizi yönetmen. hatta yetmez, filmin kahramanı ile en gizemli kötü adamının kavgasında kamerayı öyle bir kullanır ki seyirci kavganın ortasında kalır. bana kalırsa bu da seyirciye yönetmenin yaptığı bir eleştiridir. film yönetmenlik harikasıdır.
ha gemide ya da barda gibi etik değerlerin farkında olmayan ve toplum eleştirisini hiç sunmadan, sadece gişe yapabilmek amacı ile yayınlanmış ici boş filmlere kült diyen insanlar benim iki filmi uzun uzun incelememi anlamsız bulacaktır. o da beni çok üzer tabii. hemen gidip yüz üstü ağlıyorum.
ağladım ve geldim.
keanu reeves ise çok net olarak yürüyüş bozukluğuna sahiptir. dizini hiç bükmeden yürür. birileriyle kavga ederken çok net yavaştır aslında. zıplaması, yere uzanması, yerde yuvarlanması yavaştır ama asla kurşun isabet etmez. normalde filmin ilk dakikasında ölmesi gerekirdi. gerçi bizim ülke insanı keanu reeves delisi olduğu için filmin bu olumsuzluğunu yine görmemiştir ki zaten filmin tek kusuru başrolü değildir.
--spoiler--
aslında daha yazarım. benim aslında sunmaya çalıştığım eleştiri şu. esinlenilen film müthişken neden john wick bu kadar bilinir hale geldi?
amma boş yaptın diyenler için özet geçiyorum. sahiden iyi filmdir. birkaç kez izledim, ara ara açıp izliyorum.
devamını gör...
6.
saatini bilek içine dönük bir şekilde takar. bu, belli avantajları olan askeri bir taktiktir. böyle bir ayrıntının filmde işlenmiş olması hoştur. ayrıca kullandığı saat otomatik, deri kayışlı carl f. bucherer'dir.
devamını gör...
7.
aslında tam olarak tanımlarsak o bir efsaneydi parası var ama gösterişi yok sadece bir köpeği vardı onu ondan aldılar köpeğini alanlara ise.... oturmuş bir karakter sadece az konuşuyor öz diyeceğim ama o da yok. kendisine karşı çıkan herkese ikamet adresi olarak yeni bir adres verdi.
devamını gör...
8.
keanu reeves için izledik iyi hoş güzel de ikindi çayı yanında bisküvi kıvamını geçemeyecek bir film yani bunu herkes biliyor sonuçta.
yani karakter gelişimi bildiğin komedi yahu. 0 tan 100 e çıkmada nevi şahsına münhasırdir john wick. bir saat önce evde pijamayla dolaşan adam bir saat sonra bütün organizasyona tek başına savaş açıyor ajsjsj. köpeğimi öldürdün!
yani karakter gelişimi bildiğin komedi yahu. 0 tan 100 e çıkmada nevi şahsına münhasırdir john wick. bir saat önce evde pijamayla dolaşan adam bir saat sonra bütün organizasyona tek başına savaş açıyor ajsjsj. köpeğimi öldürdün!
devamını gör...
9.
farkeden yada aynısını düşünen varmı bilmem ama bu film bana 1972 yapımı yalnız kurt ve yavrusu filmini anımsatmıştır.
aynı zamanda bir çizgi film olan samuray jack i de hatırlatmakta.
her köşeden bir düşman çıkmasıyla aksiyonize edilen bu film japon samuray filmlerinin teması üzerine kurulu gibi.
aynı zamanda bir çizgi film olan samuray jack i de hatırlatmakta.
her köşeden bir düşman çıkmasıyla aksiyonize edilen bu film japon samuray filmlerinin teması üzerine kurulu gibi.
devamını gör...
10.
ilk filmindeki diyaloglar ve hafif gerilim çok hoşuma gitmişti, sonra çıkan serilerde o tat yoktu bence. o yüzden birinci filmi favorimdir. zaten senarist bile filmin bu kadar tutacağını tahmin etmemiştim ve devamına dair bir şey yazmamıştım diyerek, itirafta bulunarak diğer filmleri aceleye getirmiş muhtemelen.
devamını gör...
11.
ilk film çok güzeldi, hatta ilk başlarda bu ne falan demiştim. halen arada film yokluğunda izlerim, sonraki iki film ise tamamen gişe kaynaklı çekildi. ilk film de öyle çok aşırı absürt sahneler yok fakat diğerleri öyle mi, parmak kesmeler, çölde yürümeler, 4. kattan düşüp ölmemeler, yine güzel kötü değil ama sanırım 4. yada 5. film de çekilecekmiş.
devamını gör...
12.
çerezlik güzel film serisidir. dış dış, bufoooaa, tatatatata severlerin çok seveceği bir filmdir. yine de filme de adını veren ana karakter john wick asla polat alemdar ya da malatya serdarı hüseyin gazi'nin oğlu seyyid battalgazi olabilemez.
devamını gör...
13.
ilk filmi biraz önce seyrettim. bir dönem çok fazla konuşulduğu için neredeyse her şeye hakimdim. film biraz şey.. aşırı. evet evet "aşırı" geldi bana.
aksiyondan da hoşlanırım hâlbuki ama sanırım işin içine silah vs çok dahil olunca tam anlamıyla heyecan duyamıyorum. köroğlu gibi konuştum ahahsh tüfek icat oldu mertlik bozuldu!
biraz entrika olsun, planlar programlar dönsün, ne bileyim işte bina krokileri incelensin, karşı binanın çatısında yüz üstü uzanıp dürbünle bakılsın istiyorum. ama bu film kısaca şu şekilde ilerledi:
-oğlun nerede?
+asla söylemem.
-(silah doğrultur) oğlun nerede!?
+dur hemen adresi yazayım sana.
bir de karakteri ortaya çıkarmak için aşırı övdüler film içinde. hoşuma gitmedi. vay efendim john wick şöyle belalı, şöyle adam öldürüyor, işte ondan kurtulmak mümkün değil..
ya tamam diyelim ki öyle. filmin başında bu kadar mükemmel bir adam nasıl köpeğini koruyamadı? lütfen bana "uykudan yeni uyandı, hazırlıksızdı" falan demeyin. mesela john wick'le benzer bir nama sahip leon abimiz vardı hatırlarsınız? gündüz efendi efendi sütünü içer, çiçeğini sular, gece de koltukta gözü açık uyurdu. buradan kendisini saygıyla anıyorum. gayet de profesyoneldi.
filme dair en beğendiğim şey lakabının "baba yaga" olması. çünkü tesadüfi bir şekilde kurtlarla koşan kadınlar'ı okurken hem de "baba yaga"dan bahsedilen kısmı okurken filmi seyrettim.
neyse aksiyon filmleri özelinde değerlendirirsem 6/10 sanırım. diğer iki filmi de seyredeceğim.
aksiyondan da hoşlanırım hâlbuki ama sanırım işin içine silah vs çok dahil olunca tam anlamıyla heyecan duyamıyorum. köroğlu gibi konuştum ahahsh tüfek icat oldu mertlik bozuldu!
biraz entrika olsun, planlar programlar dönsün, ne bileyim işte bina krokileri incelensin, karşı binanın çatısında yüz üstü uzanıp dürbünle bakılsın istiyorum. ama bu film kısaca şu şekilde ilerledi:
-oğlun nerede?
+asla söylemem.
-(silah doğrultur) oğlun nerede!?
+dur hemen adresi yazayım sana.
bir de karakteri ortaya çıkarmak için aşırı övdüler film içinde. hoşuma gitmedi. vay efendim john wick şöyle belalı, şöyle adam öldürüyor, işte ondan kurtulmak mümkün değil..
ya tamam diyelim ki öyle. filmin başında bu kadar mükemmel bir adam nasıl köpeğini koruyamadı? lütfen bana "uykudan yeni uyandı, hazırlıksızdı" falan demeyin. mesela john wick'le benzer bir nama sahip leon abimiz vardı hatırlarsınız? gündüz efendi efendi sütünü içer, çiçeğini sular, gece de koltukta gözü açık uyurdu. buradan kendisini saygıyla anıyorum. gayet de profesyoneldi.
filme dair en beğendiğim şey lakabının "baba yaga" olması. çünkü tesadüfi bir şekilde kurtlarla koşan kadınlar'ı okurken hem de "baba yaga"dan bahsedilen kısmı okurken filmi seyrettim.
neyse aksiyon filmleri özelinde değerlendirirsem 6/10 sanırım. diğer iki filmi de seyredeceğim.
devamını gör...
14.
bir chad stahelski filmidir.
film serisinin üç bölümü yayınlanmıştır.
john wick
john wick: chapter two
john wick: chapter three-parabellum
dördüncü film ise 2023 yılında gösterime girecektir ve ben iki elim kanda olsa dahi bu filmi sinemaya gidip perdeye çok hakim bir koltukta oturarak büyük bir keyifle izleyeceğim.
etrafında yaratılan mitlerden önce de ben keanu reeves hayranıydım. the matrix’te de kendisini çok beğendim. constantine’de öyle ama benim için bu saaten sonra keanu reeves ne leo’dur ne de john constantine’dir. o artık john wick’tir sadece benim için.
john wick bir tetikçidir ve bir kurşun kalemle bile önüne geleni öldürecek kadar yeteneklidir. o boogeyman değildir. o boogeyman’den kurtulmak istediğinizde çağırdığınız kişidir. baba yaga hem lakabının hem de soyisminin hakkını verecek kadar acımasız olabilir işini yaparken. sonra da oturup burboun içer. dövmesinde de denildiği gibi talih cesurdan yanadır ve john wick cesurdur.
bir aşk uğruna tetikçiliği bırakan ve bunu yapmak için de büyük fedakarlıklara katlanan john wick bu işlerden elini eteğini çekmişken zengin bebesi bir veledin köpeğini öldürüp arabasını çalmasıyla dellenir ve geri döner.
bu andan itibaren yakın mesafe headshotlarla dolu bir macera başlar ve bu macera kitapla, kalemle ve hatta atla adam öldürmeye kadar varır. elbette bu işin sonu excommunicado olacaktır.
ayda bir kez üçlü seri halinde izlerim bu filmi. insanların ne düşündüğü umrumda değil. jilet gibi takımları çekmiş öfkeli bir john wick izlemek büyük bir keyif benim için.
it is always pleasure mr. wick.
film serisinin üç bölümü yayınlanmıştır.
john wick
john wick: chapter two
john wick: chapter three-parabellum
dördüncü film ise 2023 yılında gösterime girecektir ve ben iki elim kanda olsa dahi bu filmi sinemaya gidip perdeye çok hakim bir koltukta oturarak büyük bir keyifle izleyeceğim.
etrafında yaratılan mitlerden önce de ben keanu reeves hayranıydım. the matrix’te de kendisini çok beğendim. constantine’de öyle ama benim için bu saaten sonra keanu reeves ne leo’dur ne de john constantine’dir. o artık john wick’tir sadece benim için.
john wick bir tetikçidir ve bir kurşun kalemle bile önüne geleni öldürecek kadar yeteneklidir. o boogeyman değildir. o boogeyman’den kurtulmak istediğinizde çağırdığınız kişidir. baba yaga hem lakabının hem de soyisminin hakkını verecek kadar acımasız olabilir işini yaparken. sonra da oturup burboun içer. dövmesinde de denildiği gibi talih cesurdan yanadır ve john wick cesurdur.
bir aşk uğruna tetikçiliği bırakan ve bunu yapmak için de büyük fedakarlıklara katlanan john wick bu işlerden elini eteğini çekmişken zengin bebesi bir veledin köpeğini öldürüp arabasını çalmasıyla dellenir ve geri döner.
bu andan itibaren yakın mesafe headshotlarla dolu bir macera başlar ve bu macera kitapla, kalemle ve hatta atla adam öldürmeye kadar varır. elbette bu işin sonu excommunicado olacaktır.
ayda bir kez üçlü seri halinde izlerim bu filmi. insanların ne düşündüğü umrumda değil. jilet gibi takımları çekmiş öfkeli bir john wick izlemek büyük bir keyif benim için.
it is always pleasure mr. wick.
devamını gör...
15.
o kadar yaraya rağmen ayakta kalıp dövüşen adamdır kendisi, malkoçoğlunun amerikan versiyonu. güzel seridir (ikisi de kendi zamanına göre). yenisi gelecekmiş sanırım, gelsin, onu da izleriz inşallah.
devamını gör...
16.
keanu abimizin üç film boyunca sağa sola ateş ettiği, adam kalemlediği, atla asfaltta falan koştuğu film serisi. arabası olan 1969 ford mustang mach i çok güzeldir ve köpeği gibi kendisi için oldukça değerlidir.
film aslında pek bir şey vaat etmiyor. aksiyon işte. ama sınırsız aksiyon. ara ara tempo yavaşlayıp nefes almaya fırsat verse de genelde bam güm gidiyor. nasıl başardılarsa çok da boğmuyor, akıp gidiyor film. sanırım dövüş koreografilerinin oldukça başarılı olması sebebiyle böyle. gidip dümdüz öldürmüyor adamları, koreografi çok estetik. bu kadar ölüm olduğundan bir miktar şiddet pornosu gibi görünse de bence daha çok şiddet estetiği sergiliyor. zaten gerçekten bir miktar uzak ve abartılı bir durum olduğundan kimsenin john wick olmak istediğini veya olabileceğini düşündüğünü zannetmiyorum. şiddeti yüceltiyor gibi görülebilir, ama bence pek öyle bir durum yok. sadece zevkle izlenebilen, estetik bir abartılı şiddet sunuyor. bu yüzden senaryo bağlamında pek bir beklentinin olmasına gerek olmasa da kötü olmayan bir senaryoya sahip. elbette senaryo abartı, bu adam nasıl öldü/ölmedi denilen yerler ve mantıklı görünmeyen kısımlar var ama göze batmıyor, çünkü film realist değil zaten baştan beri.
ayrıca filmin çekildiği mekanlar da oldukça güzel, özellikle roma sahneleri modern bir assassins creed: brotherhood havasında ve gerçekten büyük zevkle izletiyor. dördüncü filmde de bu tarz çekimler bekliyorum.
oyunculuk bağlamında da çok bir beklentiye girmeye gerek olmasa da keanu reeves zaten tek başına filmi götürebilecek kapasitede bir oyuncu. kendine has mimikleri ve tavırları orijinal bir karakter yaratamıyor gibi görünse de gerçekten john wick adlı birini izliyormuş hissini veriyor. kenau'nun yanı sıra ian mcshane, willem dafoe, laurence fishburne, alfie allen* gibi bir çok iyi oyuncu çok güzel işler çıkarıyor. özellikle the continental'in görevlisi charon rolündeki lance reddick bence çok iyi bir karakter çıkarmış.
ek bir bilgi, filmin adı aslında scorn olacakken keanu reeves sürekli filmin adını unutup herkese john wick diye bir filmde oynayacağını söylediği için mecburen filmin adı john wick olarak değiştirilmiş.
özet: izlenir.
film aslında pek bir şey vaat etmiyor. aksiyon işte. ama sınırsız aksiyon. ara ara tempo yavaşlayıp nefes almaya fırsat verse de genelde bam güm gidiyor. nasıl başardılarsa çok da boğmuyor, akıp gidiyor film. sanırım dövüş koreografilerinin oldukça başarılı olması sebebiyle böyle. gidip dümdüz öldürmüyor adamları, koreografi çok estetik. bu kadar ölüm olduğundan bir miktar şiddet pornosu gibi görünse de bence daha çok şiddet estetiği sergiliyor. zaten gerçekten bir miktar uzak ve abartılı bir durum olduğundan kimsenin john wick olmak istediğini veya olabileceğini düşündüğünü zannetmiyorum. şiddeti yüceltiyor gibi görülebilir, ama bence pek öyle bir durum yok. sadece zevkle izlenebilen, estetik bir abartılı şiddet sunuyor. bu yüzden senaryo bağlamında pek bir beklentinin olmasına gerek olmasa da kötü olmayan bir senaryoya sahip. elbette senaryo abartı, bu adam nasıl öldü/ölmedi denilen yerler ve mantıklı görünmeyen kısımlar var ama göze batmıyor, çünkü film realist değil zaten baştan beri.
ayrıca filmin çekildiği mekanlar da oldukça güzel, özellikle roma sahneleri modern bir assassins creed: brotherhood havasında ve gerçekten büyük zevkle izletiyor. dördüncü filmde de bu tarz çekimler bekliyorum.
oyunculuk bağlamında da çok bir beklentiye girmeye gerek olmasa da keanu reeves zaten tek başına filmi götürebilecek kapasitede bir oyuncu. kendine has mimikleri ve tavırları orijinal bir karakter yaratamıyor gibi görünse de gerçekten john wick adlı birini izliyormuş hissini veriyor. kenau'nun yanı sıra ian mcshane, willem dafoe, laurence fishburne, alfie allen* gibi bir çok iyi oyuncu çok güzel işler çıkarıyor. özellikle the continental'in görevlisi charon rolündeki lance reddick bence çok iyi bir karakter çıkarmış.
ek bir bilgi, filmin adı aslında scorn olacakken keanu reeves sürekli filmin adını unutup herkese john wick diye bir filmde oynayacağını söylediği için mecburen filmin adı john wick olarak değiştirilmiş.
özet: izlenir.
devamını gör...
17.
son yılların aksiyon sembolü haline gelen film. 80'lerde stalloneli aksiyon filmlerine; 90'larda da bruce willis'li zor ölüm serilerine doymuştuk. bu da son on yılın yeni aksiyonu.
devamını gör...
18.
yillar sonra tekrardan 3 filmi de izledim. her ne kadar hadi lan ordan desem de icimden, izlerken keyif aldim. eski cuneyt arkin filmleri gibi. adami yenmek / oldurmek mumkun degil. ileride eger john wick olecekse, cuneyt arkin gibi ayakta olmelidir. bu karakter bunu hakediyor.
devamını gör...
19.
aksiyon denince aklıma ilk gelen serilerden. soluksuz izleyip bayıldığım filmlerden biri. keanu reeves için söylenecek söz yok zira gerek oyunculuk gerek normal hayatında tanıyabildiğimiz kadarıyla hayran olunası bir beyefendi. evet abartan bir kesim var ama bence daha da abartılmalı onun için yeterli değil :)
devamını gör...
20.
seriyi izlerken, bilgisayar oyunu oynuyormuş gibi stres atabiliyorsunuz, çünkü karşısına o kadar çok düşman çıkıyor ve onları o kadar seri öldürmek zorunda kalıyor ki bu ancak bilgisayar oyunlarında olabilir. izledikçe de kendinizi wick reyizle özdeşleştirip oyuna pardon filme kaptırıyor ve o öldürdükçe siz de sorunlarınızı alt ediyor gibi hissediyorsunuz.
yoo psikoloğa gitmeyi düşünmüyorum.
yoo psikoloğa gitmeyi düşünmüyorum.
devamını gör...
"john wick" ile benzer başlıklar
john wick 4
33