1.
eroin güncesi adlı mükemmel bir eser yazıp ardından eroinden ölen yazar. kitabındaki olaylar gerçektir.
"hey millet, ben ölmeye karar verdim, niye biliyor musunuz, çünkü yaşım 27'ye geldi dayandı, benim gibiler daha fazla yaşamamalı. allah korusun, ya ölmeye değil de üremeye karar verseydim! neyse ki aklım hâlâ başımda, sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum. kendinize iyi bakın, kötü alışkanlıklardan uzak durun.
"hey millet, ben ölmeye karar verdim, niye biliyor musunuz, çünkü yaşım 27'ye geldi dayandı, benim gibiler daha fazla yaşamamalı. allah korusun, ya ölmeye değil de üremeye karar verseydim! neyse ki aklım hâlâ başımda, sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum. kendinize iyi bakın, kötü alışkanlıklardan uzak durun.
devamını gör...
2.
''ahıra girmeyen bir koçtum, ot buldukça uçtum.''
devamını gör...
3.
hozan beşir'in uğruna şarkı yazdığı 27 'lerden 1 yaş büyük olan
devamını gör...
4.
anlamlar yüklediğim, ne dersem diyeyim eksik olacak olan güzel insan. kitabını elime alınca pek bir umudum yoktu açıkçası, okudukça gördüğüm şey bir eroinmanın itiraflarından çok, her şeyin farkına varmış olan, inanılmaz duyarlılığa sahip bi' kadın oldu. bizlerin farketmeden aldığı uyuşturucuların farkında olan, sahte tavırlarımızı görüp de içimizde yine de sevgi arayan fakat bulamayan, ağır gelen duyarlılığından eroinle kurtulmak isteyen bir kadın. biliyordu sonunu, kendi yazdığı gibi oldu her şey, 98'de altın vuruş yaptı.
devamını gör...
5.
mühendis bir babanın, öğretmen bir annenin başarılı güzel kızı kanat.. malatya 'dan istanbul 'a tıp eğitimi için geldiği zamanlarda , onu , nasıl bir yaşamın beklediğini elbet bilemiyordu. ne güzel bir kadın diye iç geçiriyorum onu gördükçe, iç yansımalarını o başka yaşasa da, ölümü elem verici olsa da... yüreği de güzel...
devamını gör...
6.
27 yaşında altın vuruş yaparak yazdıklarını hayatıyla kanıtlamıştır. acı eşiği yüksektir, şişe bira içer etiketini söker, tekele çok şey borçludur ama tekel ona daha çok şey borçludur. en büyük yaramdır. kırık kandımdır.
devamını gör...
7.
mabel matiz bu şarkıyla anmıştır kanat güneri
ahıra girmeyen bir koçtum ot buldukça uçtum
hozan beşir de bu şarkı ile anmıştır.
kanatlarım kanatlanırım kanarım kanatırım kanat günerim
mor ve ötesi de bu şarkı ile anmıştır.
canlı yayın
#lalala yazarımız bir şarkıdan bahsetti kanat güner'e ithafen yazılmış onu da buraya ekliyorum.
ağaçkakan - nazdrovya
(bkz: kanat güner) sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum demiştir iki gözümün çiçeği.
ahıra girmeyen bir koçtum ot buldukça uçtum
hozan beşir de bu şarkı ile anmıştır.
kanatlarım kanatlanırım kanarım kanatırım kanat günerim
mor ve ötesi de bu şarkı ile anmıştır.
canlı yayın
#lalala yazarımız bir şarkıdan bahsetti kanat güner'e ithafen yazılmış onu da buraya ekliyorum.
ağaçkakan - nazdrovya
(bkz: kanat güner) sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum demiştir iki gözümün çiçeği.
devamını gör...
8.
2014'de kendisi hakkında yazılan bir yazıdan kesit bırakıyorum.
"bazı insanların mutluluğu herkese bulaşır, acısıysa sadece kendine… kanat güner herkesin baktığı açıdan değişik kelimeler çağrıştırıyordu. kadındı, özgürdü, cesurdu, yazardı, “canki”ydi… kim nasıl isterse öyle görmek istedi onu. o ise kanatlarını yüksek açıp, bu hayatın üzerinde alçaktan uçup gitti… ardında kitaplarını, tutkularını, yaşanmışlıklarını ve hep hatırlanacak yazılarını bıraktı…
hayat bazı cümleleri havada asılı bırakır. bazı insanların mutluluğu kendi kadardır, acısıysa herkese ulaşır…"
eroinden yaşamını kaybeden, daha doğrusu dünyadan ve kendinden bıkkınlığından yaşamına son veren, eroin güncesi adlı kitabın yazarı ve hozan beşir'in yakın arkadaşı olmakla birlikte "kırık kanadım" adlı şarkısını kanat'a ithafen yazmıştı hozan beşir. kırık kanadım
kanat'dan bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum, ruh hali ve yaşadıkları konusunda ipucu olacaktır.
"...küçükken, aslında bir prenses olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim; değilmiş.
hâlâ kimse gelip beni sarayıma götürmedi."
"bazı insanların mutluluğu herkese bulaşır, acısıysa sadece kendine… kanat güner herkesin baktığı açıdan değişik kelimeler çağrıştırıyordu. kadındı, özgürdü, cesurdu, yazardı, “canki”ydi… kim nasıl isterse öyle görmek istedi onu. o ise kanatlarını yüksek açıp, bu hayatın üzerinde alçaktan uçup gitti… ardında kitaplarını, tutkularını, yaşanmışlıklarını ve hep hatırlanacak yazılarını bıraktı…
hayat bazı cümleleri havada asılı bırakır. bazı insanların mutluluğu kendi kadardır, acısıysa herkese ulaşır…"
eroinden yaşamını kaybeden, daha doğrusu dünyadan ve kendinden bıkkınlığından yaşamına son veren, eroin güncesi adlı kitabın yazarı ve hozan beşir'in yakın arkadaşı olmakla birlikte "kırık kanadım" adlı şarkısını kanat'a ithafen yazmıştı hozan beşir. kırık kanadım
kanat'dan bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum, ruh hali ve yaşadıkları konusunda ipucu olacaktır.
"...küçükken, aslında bir prenses olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim; değilmiş.
hâlâ kimse gelip beni sarayıma götürmedi."
devamını gör...
9.
"sevgili tavşancığım,
sana bir şeyler yazmak yerine milyonlarca şey söylemek isterdim ama artık imkânsız galiba. sanırım seni çok şaşırttım. senin intihar planlarınla her dalga geçişimde kendi ölümüme kendimi alıştırıyor, korkaklığımı yenmeye çalışıyordum. bir de öyle bir hayalim vardı ki gerçekleşmesi demek, yeniden doğmuş olmam demekti. fakat gerçekleşmesi bir değil üç imkânsızı gerektiriyordu. yine de umut yakamı bırakmıyordu. sen, ben ve oğlum! ne kadar imkânsız bir hayalim varmış değil mi? hep bir mucize olacak, sen beni fark edeceksin, seveceksin ve benim sevmeme izin vereceksin diye bekler dururdum. geçmişini, özellikle de hakan'ı unutup, zekânın ve güzelliğinin farkına varmanı, iyileşmeni istedim. toparlanabilseydin, kendini öldürmekten vazgeçseydin, beni de yaşamla barıştırabilirdin. ama ölmekte o kadar kararlıydın ve ben senin ölüm haberini kaldıramayacak kadar zayıftım ki senden hızlı hareket etmek zorundaydım. senin gözümün önünde eriyişini daha fazla seyredemez, muhteşem zekânı yok edişine dayanamazdim. ulaşılmaz tanrıçamın eroin parası toplayışını hazmedemedim. ardımdan çok fazla üzülmemişsindir. son zamanlarda dertleşmek için bile uğramaz olmuştun. yokluğuma kolay alışırsın sanırım. eşyalarımı satıp h'e çevirmeye başlamışsındır. ne yaparsan yap, senden sadece kitabını bitirmeni istiyorum. ne yap et, o kitap bitene kadar ölme! birilerinin işine yarayacak, seni anlatacak, birilerini utandıracak o kitap. o kitapla, yaşarken verdiğin mücadelenin meyvesini ölümünden sonra alacaksın. en azından şu lanet toplumun, bir hatunun hiç kimsenin orospuluğunu yapmadan, canının istediği her şeyi yapabildiğini görmesi lazım. göster onlara. belki yaptıkların doğru değildi ama sen istedin ve tek başına sen yaptın; ödün vermeden, dürüstlüğünü yitirmeden, özgürlüğünden vazgeçmeden ve en
önemlisi insanların birbirine oynayıp durdukları ikiyüzlü, basit, çirkin, küçük oyuncakların hiçbirinde oynamadan, paranın kudretine karşı koyarak yaşadın. bunları bilmeliler, yazmalısın, benim gibi sessiz sedasız utanarak terk etme sahneyi. belli mi olur, belki selam için tekrar sahneye çıkma şansı verirler ve o zaman iyi alkış alırsın.
seni çok fazla bekleyebileceğimi sanmıyorum ama bu tarafa gelirken bari biraz güzel dedikodu ve değişen bir şeylerin haberini getir. seni seviyorum..."
devamını gör...
10.
altın vuruşunu (bkz: beyoğlu sineması)nda yapmış gerçek olamayacak kadar ilginç, bir o kadar da tuhaf yazar.
ancak yazar demek eksik kalır. çünkü onun yazını tamamen kendi gerçeğinden beslenir. edebiyatın gerçeğe teğet geçtiğini söyleriz, ancak kanat güner yazınında debiyat gerçeğe teğet geçmez, direkt olarak gerçeğin ta kendisidir.
"ahıra girmeyen bir koçtum
ot buldukça uçtum
anayasada en büyük suçtum
geceleri yaşamla ölüm oyunları oynamaya devam ediyorum
kanım damarlarımda hayalimdeki çağlayanlar gibi akmakta
güzel kızların ağlayarak ilahiler okuduğu gecede
yanmakta olan bir hintli cesedi gibiyim"
"içimdeki kadını ve çocuğu bilerek, isteyerek öldürdü. onun başına gelen her kötü şey beni mutlu ediyor artık. içimde korkunç bir nefret var, bastırılamayan bir nefret."
"bir gün işe yırtık kotumla gitmiştim, saygıdeğer akristlerimizden biri beni görünce önce şuh bir kahkaha attı, sonra “ah canım, ne bu halin, gelirken tecavüz mü ettiler?" dedi. ben de “evet, ilk tecavüzümdü, çok korktum”, dedim ve ekledim, “siz ilkinde ne hissetmiştiniz?” "
"savundukları şeylere karşı değildim, ben de düzenden şikâyetçiydim. ama daha kendi kişilikleriyle sorunları olan, kompleksleriyle başa çıkamayan bu insanların emek, halk, devrim derken süphanekeyi okuyan 7 yaşındaki bir veletten pek farkları kalmıyor, birbirlerinden özeleştiri falan istedikleri o ciddi tartışmalarda “benim babam senin baban” kavgası yapan çocukları andırıyorlardı. en çirkin durum ise onların da paraya tapması, onların da bir birlerini sömürmesiydi."
" yaşam şeklim sayesinde veda etmem gereken pek kimse yok. öldüğümü bilmeleri de gerekmiyor ama ben yine de birkaç satır karalayacağım. en azından aileme (benden nefret etsinler diye) bir şeyler açıklamalıyım. benim yüzümden mahvoldular, çöktüler. benden beklenmeyen her şeyi yaptım, onları çok utandırdım. çünkü onlar beni çevredekiler 'aman ne iyi çocuk yetiştirmişsiniz' desinler diye büyüttüler. hele annem..."
"beni çok geç fark etti o, 17 yaşıma kadar karnımı doyurduğu, öğrenimimle ilgilendiği için kendini yeterli buldu. kendine göre en büyük fedakârlığını yapıyordu çünkü, babama katlanıyordu. babam -anneme göre dünyanın en sorumsuz, en disiplinsiz adamıydı. yapması gereken en önemli şeyi yapmıyordu: eve para getirmiyordu."
edebiyat kitapları onu yazmaz. ama siz yine de kanat guner'i okuyunuz, okutturunuz.
ancak yazar demek eksik kalır. çünkü onun yazını tamamen kendi gerçeğinden beslenir. edebiyatın gerçeğe teğet geçtiğini söyleriz, ancak kanat güner yazınında debiyat gerçeğe teğet geçmez, direkt olarak gerçeğin ta kendisidir.
"ahıra girmeyen bir koçtum
ot buldukça uçtum
anayasada en büyük suçtum
geceleri yaşamla ölüm oyunları oynamaya devam ediyorum
kanım damarlarımda hayalimdeki çağlayanlar gibi akmakta
güzel kızların ağlayarak ilahiler okuduğu gecede
yanmakta olan bir hintli cesedi gibiyim"
"içimdeki kadını ve çocuğu bilerek, isteyerek öldürdü. onun başına gelen her kötü şey beni mutlu ediyor artık. içimde korkunç bir nefret var, bastırılamayan bir nefret."
"bir gün işe yırtık kotumla gitmiştim, saygıdeğer akristlerimizden biri beni görünce önce şuh bir kahkaha attı, sonra “ah canım, ne bu halin, gelirken tecavüz mü ettiler?" dedi. ben de “evet, ilk tecavüzümdü, çok korktum”, dedim ve ekledim, “siz ilkinde ne hissetmiştiniz?” "
"savundukları şeylere karşı değildim, ben de düzenden şikâyetçiydim. ama daha kendi kişilikleriyle sorunları olan, kompleksleriyle başa çıkamayan bu insanların emek, halk, devrim derken süphanekeyi okuyan 7 yaşındaki bir veletten pek farkları kalmıyor, birbirlerinden özeleştiri falan istedikleri o ciddi tartışmalarda “benim babam senin baban” kavgası yapan çocukları andırıyorlardı. en çirkin durum ise onların da paraya tapması, onların da bir birlerini sömürmesiydi."
" yaşam şeklim sayesinde veda etmem gereken pek kimse yok. öldüğümü bilmeleri de gerekmiyor ama ben yine de birkaç satır karalayacağım. en azından aileme (benden nefret etsinler diye) bir şeyler açıklamalıyım. benim yüzümden mahvoldular, çöktüler. benden beklenmeyen her şeyi yaptım, onları çok utandırdım. çünkü onlar beni çevredekiler 'aman ne iyi çocuk yetiştirmişsiniz' desinler diye büyüttüler. hele annem..."
"beni çok geç fark etti o, 17 yaşıma kadar karnımı doyurduğu, öğrenimimle ilgilendiği için kendini yeterli buldu. kendine göre en büyük fedakârlığını yapıyordu çünkü, babama katlanıyordu. babam -anneme göre dünyanın en sorumsuz, en disiplinsiz adamıydı. yapması gereken en önemli şeyi yapmıyordu: eve para getirmiyordu."
edebiyat kitapları onu yazmaz. ama siz yine de kanat guner'i okuyunuz, okutturunuz.
devamını gör...
11.
eroin güncesini hazırlık sınıfındayken apartımda kalan müptezel bir abinin kitabı bana vermesiyle okudum. beni yerle bir etmişti. çok enteresan bir hayat yaşamış güzel ablam.
devamını gör...
12.
kanat güner
1970-1998 yılları arasında yaşamış türk yazar. en bilinen eseri eroin güncesi'dir.
yazar 27 yaşında hayata veda etmiştir.
cerrahpaşa tıp kazanmış bir isimdir.
yazdığı kitap gibi ölümü de aşırı dozda uyuşturucudan olmuştur.
ölümünün ardından kardeşi onun son kitabını çıkarmış ve kitaba onun mezarının parsel numarası verilmiştir. (bkz: ada 4-4910)
neden her şey güzel olmaz yaşamak bu kadar güzel iken?
1970-1998 yılları arasında yaşamış türk yazar. en bilinen eseri eroin güncesi'dir.
yazar 27 yaşında hayata veda etmiştir.
cerrahpaşa tıp kazanmış bir isimdir.
yazdığı kitap gibi ölümü de aşırı dozda uyuşturucudan olmuştur.
ölümünün ardından kardeşi onun son kitabını çıkarmış ve kitaba onun mezarının parsel numarası verilmiştir. (bkz: ada 4-4910)
neden her şey güzel olmaz yaşamak bu kadar güzel iken?
devamını gör...
13.
iki günlük internet kesintim sırasında, yirmi yıl üstüne ikinci kez okuduğum "eroin güncesi" adlı biyografinin yazarı "canki" kadın.
ilk okumamdan sonra madde (alkol ve uyuşturucu) bağımlılarının tedavi edildiği tedavi merkezleriyle (amatem) ilişkim oldu. gözlediğim şey, tedavi olsalar bile tedavinin, bağımlılarla bağımlı oldukları arasında minicik bir açıklık yaratmaktan başka bir şey olmadığı. bağımlılar, yaşam ve çevre koşulları radikal bir biçimde değişmediği takdirde (ki çoğunlukla değişmez) o minik açıklığı hızla aşıp yine eski günlerine dönerler.
kanat güner de, tedavi olsaydı bile o hızla eski günlerine döneceklerdenmiş anlaşılan. bağımlılığı da eroin üstüne. ölümden çıkışı yokmuş yani. toprağı bol olsun.
ilk okumamdan sonra madde (alkol ve uyuşturucu) bağımlılarının tedavi edildiği tedavi merkezleriyle (amatem) ilişkim oldu. gözlediğim şey, tedavi olsalar bile tedavinin, bağımlılarla bağımlı oldukları arasında minicik bir açıklık yaratmaktan başka bir şey olmadığı. bağımlılar, yaşam ve çevre koşulları radikal bir biçimde değişmediği takdirde (ki çoğunlukla değişmez) o minik açıklığı hızla aşıp yine eski günlerine dönerler.
kanat güner de, tedavi olsaydı bile o hızla eski günlerine döneceklerdenmiş anlaşılan. bağımlılığı da eroin üstüne. ölümden çıkışı yokmuş yani. toprağı bol olsun.
devamını gör...