karantina

bir komplo teorisi olsun diye değil ama aklıma takıldığı için beni farklı düşüncelere sevk eden sözcüktür.

sanki üzerimizde kapitalist bir baskı kurmak için uygulanan planların başlığı b olanıdır.

a planında alışveriş merkezleri, üniversiteler, okullar ve stadyumlar gibi toplu halde bulunacağımız yerlere tıkıştırdılar bizi. denetim altında tutmak daha kolay olacaktı böylelikle ve dahası tüketim konusunda da elimizi korkak alıştırmayacaktık. takibi kolay yapılan bu toplulukların yönlendirilmesi de kolay olacaktı elbette.

ama burda ters giden bir şeyler oldu. insanların iç içe olması, sürekli etkileşim ve iletişim içinde bulunması muktedirlerin işine gelmedi. toplu halde verilen tepkiler iktidar sahiplerini rahatsız etmeye başladı, belki alışveriş merkezlerinde değil ama toplu halde bulunan diğer mekanlarda insanlar toplu halde tepki verip tek elin çıkaramadığı sesi çıkarmaya başlayınca işler değişti.

insan evrimini sekteye uğratan internetle birlikte bu sefer b planı uygulanmaya başlandı sanki. internet sayesinde tüketim kültürü zarar görmek şöyle dursun şaha bile kalktı. böylelikle muktedirler insanları daha küçük gruplar halinde toplamanın daha iyi sonuçlar verebileceğini fark etti. tepkiler aile arasında yen içinde kalırken bir yandan da sosyal medya aracılığıyla sabun köpüğü gibi ortaya çıkıp kaybolmaya başladı. bir laboratuvar virüsü insanlığı kapalı hücreler halinde yaşama alışkanlığına ısındırmak için muktedirlere bir prova şansı sunmuş oldu böylelikle.

bunu yazarken kendimi komplo teorisi filmindeki taksici jerry fletcher gibi hissettim ama gerçek düşüncelerim bunlardır.

bütün ülkenin ortak noktası şu dönemlerde karantina. gerçekten zorlu bir süreçti yavaş yavaş bu durumu aşıyor olmamız mutluluk verici. covid sebebi ile çoğumuz eve tikandik. çin'in wuhan kentinden çıkan covid19 adıyla bilinen bir çeşit virüstur. bu dönemde en çok temizliğe dikkat edilmeli ortamlar havalandırılmali.

karantina beyza alkoçun yazdığı 5 kitaptan oluşan bir seridir. serinin ana karakteri zeynep, onur, burak ve mertin başına gelen olayları anlatmaktadır

temaslı olunca tektar girdiğim nanemolla. yalnız şöyle bir şey var ben zaten normalde de karantinada gibi yaşıyorum ahshshdhshd ekstra bir çaba sarf etmediğim için sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.

dün bitti şükür. evde bulaşmadığım insan kalmamıştı sıkılmaktan.*pazar pcr vereceğim çok korkuyorum pozitif çıkar diye.

adım adım ruhumuzu öldüren ve hayattan zevk almamızı azaltıp herbirimizi birer ev kuşu yapan yegane olay. (bkz: covid 19)

uzun sürelisi ne kadar sıkıcı olsa da yeni kitaplar okuyup film ve diziler izlemek için bir fırsattır.

"piyar" çalışmasına canlı tanık olduğum bir kitap ve sanırım ondan çekilmiş film.

tahminim eli yüzü düzgün ergen kardeşlerimiz oynamışlar, zira gördüklerim perdenin arkasından kuyrukta bekleyen genç kızlarımıza klark çekince " ciyaaak" diye bağrışmalar oluyordu.

sıra alışveriş merkezinin içinde , 100-150 mt uzunluğundaydı. anneler, anneler babalar, yanlarında ekseri 13-15 yaş kız çocukları, kucaklarında karantina diye bir kitap. 3 saattir bekleyen vardı.

allah akıl fikir versin, dedim.

bitip gitti coktan. ınsallah da gelmez. evet.