şiir / efsaneler-destanlar / edebiyat
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

john milton'ın epik şiiri. tek tanrılı dinlere yarım yamalak inananların bildiği adem ve havva hikayesi tamamen milton'ın eserine dayalıdır. milton da eski ahiti temel alarak yazmıştır.

bildiğiniz fantastik kurgu gibidir. milton aslında tanrıyı savunmaya çalışırken şeytanı haklı çıkarmıştır bana göre. şeytanı yere göre sığdıramadığı tasvirleri içten içe bir düşündürüyor insanı. kadınlara olan nefretini açık açık dile getirir ama bunun sebebini çekememezliğe bağlıyorum ben.

üzerine sayfalarca yazı yazılabilir ama kısacası okuyun, okutturun. boş boş okumayın ama, üzerine de düşünün, araştırın.

bir de türkçe çeviri okuyacaklara tavsiye, pegasus yayınlarını almayın, içine edip bırakmışlar çünkü. ithaki yayınları güzel çevirmiş.


the mind is its own place, and in it self
can make a heav’n of hell, a hell of heav’n.
devamını gör...
beni belki de en çok etkilemiş epik şiirlerin başında gelir bu eser, şeytanı öylesine karizmatik bir biçimde anlatmıştır ki, sadece benim değil, fransız ressam gustave doré'un adeta ilham perisi olmuştur.

gustave doré, bu eserin belki de en vurucu kısımlarının illüstrasyonlarını yapmıştır.

"onu cennetten kovdu, tüm yanındaki asi meleklerle birlikte gönderdi onu tanrı onun amacı emsallerin üstünde ün kazanmaktı. en yüksek olanla kendini bir tuttu o, eğer itiraz etseydi, ve de ihtiraslı amaçla tanrının gücüne, kudretine ve tahtına karşı. cennette tanrı’ya karşı saygısızlık edecekti ama boşa gayret olurdu bu. tanrı o büyük gücüyle göklerden fırlatıp baş aşağı gönderdi, attı onu harap etti, mahvetti ve yaktı onu"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


"krallar, prensler, erdemliler ve güçlüler, bu muhteşem unvanlar boş yere verilmedi sizlere ve şimdi biri daha tüm güçleri kendinde toplayarak bizleri gölgesinde bırakmak istiyor; gece yarısı gelerek burada toplanmamızın nedeni de budur işte, onurumuzu en iyi şekilde nasıl koruruz bunu konuşacağız, kimin önünde diz çökecek, kimin emirlerini dinleyeceğiz, bunların kararını vermeliyiz. aklımıza güzel şeyler gelirse bu boyunduruktan neden kurtulmayalım? siz boyunlarınızı uzatmaya ve diz çökmeye hazır mısınız? eğer sizi iyi anlıyorsam buna razı değilsiniz, sizler cennetin yerlileri ve oğullarısınız, bu sizin hakkınız, hepiniz eşit olmasanız bile özgürsünüz, özgürlükte eşitsiniz; emirler ve dereceler özgürlükle bağdaşmaz ama bu da vardır. o halde mantığı olan kim söyleyebilir monarşinin özgürlükçü olduğunu? ya da kendisi yasalara uymayanın bize yasa getireceğine? böyle biri bizim efendimiz olamaz, böyle bir gücün bizi yönetmesine, bize hükmetmesine izin veremeyiz!"


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


"mikail baş melek borusunu çaldırdı. boru sesleri cennette yankılandı, sadık ordular tan n y a şükür naralan attılar; karşıt güçler de boş durmadılar ve korkunç şoktan çabuk çıktılar. cennette şimdiye kadar duyulmamış bir gürültü, kıyamet koptu, silahlar ve kalkanlar birbirine vurdu, savaş arabalarının tekerlekleri çılgınca dönd#; savaşın gürültüsü korkunçtu; uçlan alevli kargılar havalarda uçuşuyor, tarafları yakıyordu. böylece iki ta ra f da korkunç bir öfke ve büyük bir güçle birbirine saldırdılar. bütün cennet iki tara fin n a ra lan y la çınlıyor, yankılanıyordu. her iki tarafta milyonlarca savaşçı ruh birbirine girmişti; iki tarafta büyük güçtü, çok kalabalıktılar, her melek kendi başına hareket ediyor, istediği gibi savaşıyor, ileri, geri ya da dönüş kumandalarını kendi kendine veriyor, hiçbiri geri çekilmeyi, kaçmayı aklına bile getirmiyordu. içlerinde korkan yoktu, hepsi kendine ve silahına güveniyor. savaştan zaferle çıkacağına inanıyordu."

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
john milton'ın the paradise lost'unun ithaki yayınevinden çıkmış olan türkçe çevirisi. yiğit yavuz çevirisi ile inanılmaz başarılı bir içeriğe sahip bu güzel kitabı gelin diğer paradise lost çevirileri ile biraz kıyaslayalım.

ben önce pegasus'tan çıkan kayıp cennet çevirisi ile okudum bu güzel eseri, dipnot kısımları ile oldukça zengin gözükse de, çeviri kısmı aslına çok sadık kalınarak çevrildiği için birçok yerde anlam bütünlüğünü koruyamadan devam ediyordu, hal böyle iken okurken biraz zorlandığım kısımları da mevcuttu, ek olarak ilerleyen basımlarında pegasus ne yazık ki bazı bölümleri çıkarmak zorunda kalmıştı.

yakın zamanda gece kitaplığından çıkan kayıp cennet çevirisini de okudum, yer yer çevirisiyle pegasus'tan daha iyi gözükse de ne yazık ki dipnot kısmı olmadığından dolayı okuyabilmek gerçekten çok zor.

ithaki'den çıkan yitirilen cennet'in ise içlerinde en iyisi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim... öncelikle, müthiş bir çevirisi var kitabın, okurken sizi zorlamak yerine sizi daha ilk kısımdan itibaren içine çekiyor; dipnot kısımları yer yer pegasus'tan daha zengin bir biçimde bilgiler bahşediyor okuyucuya... ama gelelim en ama en can alıcı kısma....

bildiğimiz üzere gustave dore abimiz the paradise lost için illüstrasyonlar yapmıştı, hatırlarsınız. o illüstrasyonları da kitapta kullanarak inanılmaz zengin bir içerik çıkarmışlar ortaya, tadından yenmeyecek, okurken inanılmaz zevk almanıza neden olacak bir şey olmuş.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kayıp cennet" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim