1.
şimdi efendim eskiden öyle evinde otururken duvarın fotoğrafını şaaakkk diye çekip, konum ayarlarını sadece uygulamayı kullanırken isteyen programlarla boya rengi seçemiyordun.
ustayı bulup eve çağırıyordun da o duvara bakıp yok şampanya yok bebek mavi yok su yeşili gibi leke gösteren renklerden birini seçip getirip boyuyordu.
işte bu boyacı amcaların boyalarının birinin adı "filli boya" idi. neden fil diye hep düşündüm ama bulamadım. bugün bir belgeselde yine aklıma geldi.
şimdi bu fillerin dişleri oluyor ya sözlük; hah işte onları çekip "diş perisi gelicek, sana karpuz getirecek" diye kandırarak çıkarır, sonra bir güzel yıkayıp temizleyip küçük parcalara ayırıyorlarmış. üzerini sımsıkı kapattıkları kaplarda (o zamanlar alüminyum folyo yok tabi,hamur falan kaplamislardir zaar) en az 10 saat pişirip kömür gibi karartıyorlarmış. içinden çıkan zift gibi katran karası olmuş diş parçalarını biraz suda bekletip sonra süzüp fildişi karası ya da kömür karası diye ona buna boya diye kaktırıyorlarmış. ilk başlarda mağara resimlerinde falan kullanmışlar. graffitilerin şimdilerde pek beğeni aldığı gibi mağara resimleri özellikle fransa köylüklerinde moda olunca ressamlar da almaya başlamış. yok barok takılıyoruz yok asilleri çiziyoruz ayağına tuvali komple ucuz yollu kemik siyahı ile boyayıp geçmişler. bunların içinden vizyon sahibi olanlar da almış yürümüş zaten. (bkz:inci küpeli kız )
(bkz: rembrand) yaşlı kadın.
las meninas (nedimeler) – (bkz: diego velazquez)
bu kömür siyahı fil avlamak yasak hale gelinceye kadar devam etmiş. sonra da ellerine hangi hayvan geldiyse acımadan kemiklerini kömür yapana kadar devam etmişler. ancak bu siyah öyle bir siyahmış kiii... hem parlak hem yumuşak hem de rengini kaybetmeyen uzun süre kalan kullanışlı...
işte bu hem ucuz yollu hem organik hem kolay bulunan boyanın filli boya ile ilgisi var mı bilmiyorum sözlük. gece gece aklıma geldi birden. tavuk kemiği ile falan denemek istersin belki bir gün.
ustayı bulup eve çağırıyordun da o duvara bakıp yok şampanya yok bebek mavi yok su yeşili gibi leke gösteren renklerden birini seçip getirip boyuyordu.
işte bu boyacı amcaların boyalarının birinin adı "filli boya" idi. neden fil diye hep düşündüm ama bulamadım. bugün bir belgeselde yine aklıma geldi.
şimdi bu fillerin dişleri oluyor ya sözlük; hah işte onları çekip "diş perisi gelicek, sana karpuz getirecek" diye kandırarak çıkarır, sonra bir güzel yıkayıp temizleyip küçük parcalara ayırıyorlarmış. üzerini sımsıkı kapattıkları kaplarda (o zamanlar alüminyum folyo yok tabi,hamur falan kaplamislardir zaar) en az 10 saat pişirip kömür gibi karartıyorlarmış. içinden çıkan zift gibi katran karası olmuş diş parçalarını biraz suda bekletip sonra süzüp fildişi karası ya da kömür karası diye ona buna boya diye kaktırıyorlarmış. ilk başlarda mağara resimlerinde falan kullanmışlar. graffitilerin şimdilerde pek beğeni aldığı gibi mağara resimleri özellikle fransa köylüklerinde moda olunca ressamlar da almaya başlamış. yok barok takılıyoruz yok asilleri çiziyoruz ayağına tuvali komple ucuz yollu kemik siyahı ile boyayıp geçmişler. bunların içinden vizyon sahibi olanlar da almış yürümüş zaten. (bkz:inci küpeli kız )
(bkz: rembrand) yaşlı kadın.
las meninas (nedimeler) – (bkz: diego velazquez)
bu kömür siyahı fil avlamak yasak hale gelinceye kadar devam etmiş. sonra da ellerine hangi hayvan geldiyse acımadan kemiklerini kömür yapana kadar devam etmişler. ancak bu siyah öyle bir siyahmış kiii... hem parlak hem yumuşak hem de rengini kaybetmeyen uzun süre kalan kullanışlı...
işte bu hem ucuz yollu hem organik hem kolay bulunan boyanın filli boya ile ilgisi var mı bilmiyorum sözlük. gece gece aklıma geldi birden. tavuk kemiği ile falan denemek istersin belki bir gün.
devamını gör...
"kemik siyahı" ile benzer başlıklar
kemik
11