kendi bokunda boğulmak

bok aslında doğal ve insani, organik bir maddedir. fakat hep aynı yere çok sık bir miktarda yapıldığı zaman tehlike oluşturur. bu eylem daha da artarsa artık her bir yanı sarar bir süre sonra nefes alınamaz ve yaşayamaz hale gelinir.
gerçekte böyle bir ölüm şekli yaşanmış mıdır hiç? bilemiyorum ama bu tanımlama daha çok pisliği artık boyunu aşmış kişiler ve/veya toplumlar için kullanılıyor.
hukukun bittiği, adaletin sağlanamadığı, suçlunun pişkin pişkin sokaklarda gezip suçsuzun acı çektiği, nefretin ve şiddetin arttığı, cahilliğin ve yobazlığın öne çıktığı toplumların gelecekte olması kaçınılmaz bir sondur.

çok çok eskiden insanların vicdanları yerine bir adet taş bulunduğu dönemlerde hapishanelerde işkence amacıyla yapılmış rezalettir.
şaka değil gerçektir.

daha çok mecaz anlamda kullanılır. bok kelimesinin mecaz anlamı kötülük, pislik demektir.

bazı insanlar bu durumu yaşamıştır. örneğin milyonlarca insanın katili olan, insanları işkence kamplarında öldüren hitler, kendini yakarak öldürmüştür.

eskiden bir kitap okumuştum: metal fırtına
kitap türkiye-amerika savası üzerineydi. burak turna, orkun uçar adlı yazarlar tarafından birincisi ortak yazılmış sanırım sonra aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle serinin devamı iki ayrı kitap olarak iki farklı yazardan gelmişti
sadede gelirsem romanın sonunda türkler bir cezalandırma yöntemi olarak düşmani bir kutuya dikey olarak koyup sürekli besleyerek kendi pisliğinde boğuyorlardi. belki de tümünü şu an uydurdum. benim nasıl bir çocukluğum oldu acaba?(bkz: https://www.dr.com.tr/Kitap...)

aynı zamanda bir beddua şeklidir, 'kendi bokunda boğul inşallah'' şeklinde kullanılarak beddua sınıfına terfi ettirilir.

kendi yaptığı pisliğin içinde debelenmek. insan ne yaparsa kendine yapar. velhasıl hepimiz bir gün elbet kendi bokumuzda boğulacağız.