kılıçdaroğlu'ndan akrep ve kurbağa hikayesi

buradan

ya dedecim 10-15 sene koltukta oturdun, sen neyi değiştirdin. al özgür'ü vur sana. herkesin neredeyse kesin gözüyle baktığı seçimi saçmasapan hareketlerinizle kaybetmediniz mi. %1 oyu olmayan adamlar yüzünden, birilerine şirin görünme gayesiyle kurduğunuz masayı 50 kere dağıtmadınız mı. senin vekil verdiğin ve tabiri caizse adam ettiğin partiler bugün iktidara yanlamıyor mu. seçimi kazanma ihtimali daha yüksek olan adamların önünü açmayıp bugünün sorumlusu olmadınız mı. aman oy bölünmesin diye oy verdik sana, sanma ki sen çok iyiydin. he özgür'dense sen bile daha iyiydin sanki. ümidi kestiğimden eskisi kadar takip etmeyi bıraktım ama özgür'ün mantıklı bir açıklamasına bile denk gelmedim, senin arasıra da olsa bazı konuşmaların falan iyiydi en azından.

koca chp'nin geldiği hale bak. başındaki özgür, ona yol göstereni kılıçdar. vah ki ne vah bu ülkede muhalif olanın haline. el ele verip tüm ümidini bitirdiniz iktidardan memnun olmayan kesimin. işçinin, öğrencinin, emeklinin işte bizim sesimiz diyeceği bir tane adam yok ortalıkta. milyonlarca insan bir yolunu bulsam da yurtdışına çıksam hayaliyle yaşar mı bir ülkede. eserinizle gurur duyun, en az iktidar kadar sizde sorumlusunuz. koltuklarınızda oturabilmek için sattınız bunca insanı.

la fontain'den masallar, ezop masalları ne kadar fabl varsa anlat bari.
hani bir tane de tilki ve karga hikayesi vardır. sesi berbat kargaya şarkı söylemesini söyler tilki. avanak karga aldanır ve şarkı söyler bunun üzerine ağzındaki peynir yere düşer ve tikli peyniri çalar gider.
belki de karganın sesinin berbat olduğunu kabullenmesi, kendi kapasitesinin farkına varması gerekir değil mi?

dede bir dur allahını seversen ortalık zaten karışık diye cevap veriyorum.

tabiatına soktuğumun ensest mahsulü... senin insan içine çıkmaman gerekiyordu.