2000 yılı abd yapımı bilim-kurgu filmi. dünyadaki yaşama alternatif olarak,marsta bitki örtüsü yapılmış ve oksijen oranı arttırılmıştır. ama bir gün oksijen oranının düştüğünü tespit eden bilim insanları, bir grup bilim insanını bu sorunu araştırmaları için marsa gönderir. imdb: 5,7/10.
yönetmeni: antony hoffman
oyuncular
val kilmer
carrie-anne moss
tom sizemore
benjamin bratt
simon baker
terence stamp
oyuncular
val kilmer
carrie-anne moss
tom sizemore
benjamin bratt
simon baker
terence stamp
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "karanliktakimum" tarafından 09.03.2022 14:54 tarihinde açılmıştır.
1.
2000 yapımı, antony hoffman’ın yönettiği ve carrie anne moss,val kilmer, tom sizemore, simon baker,terence stamp’ın oynadığı bilim-kurgu filmi. aynı zamanda sayın ateist kaplumbağa’nın ukdesi.
film 2000 yılında yayınlansa da aslında günümüzde çekişmiş olsa yadırgamayacağımız bir film. dünya kaynaklarının hızla azalması ve insanoğlunun neslini devam ettirebilmek için alternatif yollar denemesi bugün konuşulan konular. o dönem de mars alternatif bir çıkış yolu olarak görülüyor olsa gerek. şu an marsta hayat yaratma çabaları ve koloni kurma çabaları hepimizin malumu. film de tam olarak bunu anlatıyor ve hatta filmde marsta hayat yaratma çabaları için de 2025 yılı seçilmiş. bu durumda nokta atışı yaptığı söylenebilir.
filmde 6 kişilik bir ekibimiz. marsta 2025 yılında yapılan bir çalışmayla bitki örtüsü yaratılmış ve oksijen oranı yükselmiştir. ama aradan geçen yıllar sonra (sanırım 2050’lerin ortası), marstaki oksijen seviyesinin düştüğü tespit edilmiş ve konuyu araştırmak için bu ekibimiz görevlendirilmiştir. ama marsta ‘bir bakıp çıkıcam,çok takılmıycam ‘derken , ‘insanlar plan yaparken , tanrı gülermiş’ misali başlarına gelmeyen kalmıyor. mars yüzeyinde araç hasar görüyor , komutan kate hariç hepsi marsa iniyor ve iner inmez biri ağır yaralanıp orada bırakılıyor. oksijenimiz bitmeden, yiyecek su vb için üsse gidelim diyorlar, orası da aynı terane. ha bir de amee var, o da inerken başını çarpıyor ve kişilik değiştiriyor*. abdestsiz yola çıktıkları nasıl da belli *.
aralarında en yere bakan yürek yakan karakter chip. bencil, sakin görünen ama içinde bastırılmış öfke barındıran biri.
ilk fire olan bud ise, hayatını bilime adamış ama bilimin bazı şeylere cevap veremediğini frk etmiş ve felsefeye yönelmiş. felsefeye yönelmesi ve hatta mars görevinde bulunması tanrıyı bulma çabasından geliyor.
robby, dışardan fırlama ve kendini beğenmiş görünen biri. hatta komutan kate, onun kadroya dahil olmasını istememiş. ama en vicdanlısı o çıkıyor yine de. kate ise matrixteki rolüyle hemen hemen aynı bir karakter. kişilik olarak da, oynadığı rol olarak da.
filmi nerede çevirdiler bilmiyorum; stüdyo hariç başka dış mekan kullandılar mı emin değilim. ama çekim gerçekten iyiydi. filmlerde de olsa, başka bir gezegeni görmek beni heyecanlandırıyor. taş toprak ama olsun. filmde atmosferi iyi yaratmışlar ve yönetmen gerçekten başarılı bu konuda. filmde bir kaç yerde ‘tanrı’ göndermesi var ve arada ruslara da laf yetiştirmeyi unutmuyorlar*. dalganı geçtin ama onlar sayesinde kurtuldun*.
film gerçekten en az the martian kadar başarılı. hatta sonundaki sürpriziyle insanı şaşırtıyor. marstaki bitki örtüsü kendi dünyasını yaratıyor. imdb puanı 5,7 imiş. bence bu filme göre çok düşük bir puan. benden yıldızlı bir 7,5. umarım sayın tospiğin ukdesinin hakkını vermişimdir*. iyi seyirler efendim.
film 2000 yılında yayınlansa da aslında günümüzde çekişmiş olsa yadırgamayacağımız bir film. dünya kaynaklarının hızla azalması ve insanoğlunun neslini devam ettirebilmek için alternatif yollar denemesi bugün konuşulan konular. o dönem de mars alternatif bir çıkış yolu olarak görülüyor olsa gerek. şu an marsta hayat yaratma çabaları ve koloni kurma çabaları hepimizin malumu. film de tam olarak bunu anlatıyor ve hatta filmde marsta hayat yaratma çabaları için de 2025 yılı seçilmiş. bu durumda nokta atışı yaptığı söylenebilir.
filmde 6 kişilik bir ekibimiz. marsta 2025 yılında yapılan bir çalışmayla bitki örtüsü yaratılmış ve oksijen oranı yükselmiştir. ama aradan geçen yıllar sonra (sanırım 2050’lerin ortası), marstaki oksijen seviyesinin düştüğü tespit edilmiş ve konuyu araştırmak için bu ekibimiz görevlendirilmiştir. ama marsta ‘bir bakıp çıkıcam,çok takılmıycam ‘derken , ‘insanlar plan yaparken , tanrı gülermiş’ misali başlarına gelmeyen kalmıyor. mars yüzeyinde araç hasar görüyor , komutan kate hariç hepsi marsa iniyor ve iner inmez biri ağır yaralanıp orada bırakılıyor. oksijenimiz bitmeden, yiyecek su vb için üsse gidelim diyorlar, orası da aynı terane. ha bir de amee var, o da inerken başını çarpıyor ve kişilik değiştiriyor*. abdestsiz yola çıktıkları nasıl da belli *.
aralarında en yere bakan yürek yakan karakter chip. bencil, sakin görünen ama içinde bastırılmış öfke barındıran biri.
ilk fire olan bud ise, hayatını bilime adamış ama bilimin bazı şeylere cevap veremediğini frk etmiş ve felsefeye yönelmiş. felsefeye yönelmesi ve hatta mars görevinde bulunması tanrıyı bulma çabasından geliyor.
robby, dışardan fırlama ve kendini beğenmiş görünen biri. hatta komutan kate, onun kadroya dahil olmasını istememiş. ama en vicdanlısı o çıkıyor yine de. kate ise matrixteki rolüyle hemen hemen aynı bir karakter. kişilik olarak da, oynadığı rol olarak da.
filmi nerede çevirdiler bilmiyorum; stüdyo hariç başka dış mekan kullandılar mı emin değilim. ama çekim gerçekten iyiydi. filmlerde de olsa, başka bir gezegeni görmek beni heyecanlandırıyor. taş toprak ama olsun. filmde atmosferi iyi yaratmışlar ve yönetmen gerçekten başarılı bu konuda. filmde bir kaç yerde ‘tanrı’ göndermesi var ve arada ruslara da laf yetiştirmeyi unutmuyorlar*. dalganı geçtin ama onlar sayesinde kurtuldun*.
film gerçekten en az the martian kadar başarılı. hatta sonundaki sürpriziyle insanı şaşırtıyor. marstaki bitki örtüsü kendi dünyasını yaratıyor. imdb puanı 5,7 imiş. bence bu filme göre çok düşük bir puan. benden yıldızlı bir 7,5. umarım sayın tospiğin ukdesinin hakkını vermişimdir*. iyi seyirler efendim.
devamını gör...
2.
orijinal adı ile red planet, türkçe adı ile kırmızı gezegen.
2000 yapımı bilim kurgu/aksiyon türündeki filmin yönetmenliğini ise antony hoffman yapmıştır.
film marsa yolculuk yapan astronotları konu alıyor ama ilginçtir ki marsa mecburi bir iniş yaptıktan sonra ve iniş kötü olunca sonuçları da kötü oluyordu. biri asıl merkezde kalırken diğer beş kişi gezegene iniş yapar kötü iniş sonrası içlerinden biri yürüyemez hale gelir ve onu geride bırakmak zorunda kalırlar. belirledikleri yere gitmek için süreleri azdır ve gittiklerinde beklediklerinin dışında bir şey olur. normalde orada uzun süre yaşamak için her şeyin konulduğu bir merkez vardır ama gittiklerinde her şey dağılmıştır. bunun sebebini başta anlamasalar da daha sonra parçaları birleştirerek çözüyorlar. oraya kadar geldikten sonra havaları kalmadığı için ölmeyi beklemeye geçerler ki zaten başka da yapabilecekleri bir şey yoktur. biri uçurum kenarında dururken diğeri onun yanına gelir ve konuşmaya başlarlar yere inerken kötü inişin sorumlusu olarak görüyordu tabii ve tartışmaya başlarlar. kızgın olan diğerine bir fiske atar ve diğeri uçurumdan düşer. gezegene inenleri sıralayacak olursak biri yaşlı ki o inerken sorun yaşayıp geride kaldı. biri genç o salak olan göreve sonradan katıldığı için kendini hep grubun dışında görüyordur. diğerlerinin öyle bir niyeti olmasa dahi o hep öyle görüyordur. bir diğeri biyoloji ile ilgili olan ve bu gezegende yaşam olma ihtimaline karşı yanlarında olan biri ki daha sonra gezegende hava olmasının sebebini açıklayacak olan kişidir. biri yere inerken başlarında olan genç salak tarafından uçurumdan atılan kişi oluyor kendisi. en sonuncu da filmin kahramanı diyebiliriz gezegenden kurtulan tek kişi oluyor.
herkes ölümünü beklerken ilk olarak kahramanın havası biter ve o ölümünü seçmek için kaskının camını açtığında hava olduğunu gördükten sonra çok şaşırsa da biraz da mutludur. diğer arkadaşlarına durumu açıkladıktan sonra herkes kaskını çıkarır duruma alıştıktan sonra yukarda olan arkadaşı ile iletişim kurmak için bir yol aramaya koyulurlar. tabii bu arada genç olan diğer arkadaşlarının kendini uçurumdan attığını söylese de hava biteceği için çok umursamamışlardı ancak hava bulduktan sonra düşünmeye başlar tabii insanlar ve o söylediğine pek inanmazlar. yere inerken araçlarından robot köpekleri de çıkıp gelmiştir o ara fakat yanlarına geldiğinde onun aküsünü almak istediklerini söylediklerinde robot köpekleri çıldırır ve içlerinden birini yaralayıp kaçar. daha sonra zaten onların başına bela olacak olsa da en sonunda kahramanımız onu yenip aküsünü alıp gezegenden kurtuluyor, o olmasa koca gezegende kalacaktı bir başına. aslında filmde gördüğümüz bir çok şey iyi kötü filme katkı sağlıyor. arkadaşlarından genç olan kendi başına kurtulma istediğinde mesela robot köpek onu öldürür kalan iki kişiye biraz zaman kazandırmış oluyordu mesela. biyoloji işinde olan ise gezegende olan böcekleri yakalayıp kahramana vermiş ve o da kahramanı kurtarmıştır zaten yaralı olduğu için pek bir şansı da yoktur kurtuluş için. en sonunda da robot köpek kahramanı öldüreceği sırada kahraman onu öldürür ve aküsünü alıp yukarı çıkar. yukarı çıktığında ise yolculuk zorlu olduğu için bayılıp kalır ama dünyaya dönüş için son dakikalarda olan diğer arkadaşı onu görüp dışarı sarkarak onu içeri alıp kalp masajı yapıp kurtarır. tabii filmin aşk hikayesi de bu ikili arasında geçiyordur, aşk olmasa film olmaz zaten ve inanır mısınız iki aşık buluşur. o kadar kişi arasında kadının sevdiği adam kurtulur gezegenden.
fim çok eski olmasına rağmen güzel bir film diye düşünüyorum. daha önce bir çok kez de izledim ama her seferinde unutuyorum filmi yazmayı, şimdi yazmış olduk. filme puanım 7 ama küsuratlı verecek olursak, 7,4 diyebilirim. iyi seyirler.
2000 yapımı bilim kurgu/aksiyon türündeki filmin yönetmenliğini ise antony hoffman yapmıştır.
film marsa yolculuk yapan astronotları konu alıyor ama ilginçtir ki marsa mecburi bir iniş yaptıktan sonra ve iniş kötü olunca sonuçları da kötü oluyordu. biri asıl merkezde kalırken diğer beş kişi gezegene iniş yapar kötü iniş sonrası içlerinden biri yürüyemez hale gelir ve onu geride bırakmak zorunda kalırlar. belirledikleri yere gitmek için süreleri azdır ve gittiklerinde beklediklerinin dışında bir şey olur. normalde orada uzun süre yaşamak için her şeyin konulduğu bir merkez vardır ama gittiklerinde her şey dağılmıştır. bunun sebebini başta anlamasalar da daha sonra parçaları birleştirerek çözüyorlar. oraya kadar geldikten sonra havaları kalmadığı için ölmeyi beklemeye geçerler ki zaten başka da yapabilecekleri bir şey yoktur. biri uçurum kenarında dururken diğeri onun yanına gelir ve konuşmaya başlarlar yere inerken kötü inişin sorumlusu olarak görüyordu tabii ve tartışmaya başlarlar. kızgın olan diğerine bir fiske atar ve diğeri uçurumdan düşer. gezegene inenleri sıralayacak olursak biri yaşlı ki o inerken sorun yaşayıp geride kaldı. biri genç o salak olan göreve sonradan katıldığı için kendini hep grubun dışında görüyordur. diğerlerinin öyle bir niyeti olmasa dahi o hep öyle görüyordur. bir diğeri biyoloji ile ilgili olan ve bu gezegende yaşam olma ihtimaline karşı yanlarında olan biri ki daha sonra gezegende hava olmasının sebebini açıklayacak olan kişidir. biri yere inerken başlarında olan genç salak tarafından uçurumdan atılan kişi oluyor kendisi. en sonuncu da filmin kahramanı diyebiliriz gezegenden kurtulan tek kişi oluyor.
herkes ölümünü beklerken ilk olarak kahramanın havası biter ve o ölümünü seçmek için kaskının camını açtığında hava olduğunu gördükten sonra çok şaşırsa da biraz da mutludur. diğer arkadaşlarına durumu açıkladıktan sonra herkes kaskını çıkarır duruma alıştıktan sonra yukarda olan arkadaşı ile iletişim kurmak için bir yol aramaya koyulurlar. tabii bu arada genç olan diğer arkadaşlarının kendini uçurumdan attığını söylese de hava biteceği için çok umursamamışlardı ancak hava bulduktan sonra düşünmeye başlar tabii insanlar ve o söylediğine pek inanmazlar. yere inerken araçlarından robot köpekleri de çıkıp gelmiştir o ara fakat yanlarına geldiğinde onun aküsünü almak istediklerini söylediklerinde robot köpekleri çıldırır ve içlerinden birini yaralayıp kaçar. daha sonra zaten onların başına bela olacak olsa da en sonunda kahramanımız onu yenip aküsünü alıp gezegenden kurtuluyor, o olmasa koca gezegende kalacaktı bir başına. aslında filmde gördüğümüz bir çok şey iyi kötü filme katkı sağlıyor. arkadaşlarından genç olan kendi başına kurtulma istediğinde mesela robot köpek onu öldürür kalan iki kişiye biraz zaman kazandırmış oluyordu mesela. biyoloji işinde olan ise gezegende olan böcekleri yakalayıp kahramana vermiş ve o da kahramanı kurtarmıştır zaten yaralı olduğu için pek bir şansı da yoktur kurtuluş için. en sonunda da robot köpek kahramanı öldüreceği sırada kahraman onu öldürür ve aküsünü alıp yukarı çıkar. yukarı çıktığında ise yolculuk zorlu olduğu için bayılıp kalır ama dünyaya dönüş için son dakikalarda olan diğer arkadaşı onu görüp dışarı sarkarak onu içeri alıp kalp masajı yapıp kurtarır. tabii filmin aşk hikayesi de bu ikili arasında geçiyordur, aşk olmasa film olmaz zaten ve inanır mısınız iki aşık buluşur. o kadar kişi arasında kadının sevdiği adam kurtulur gezegenden.
devamını gör...