.
doktor who 9. sezon 12. bölüm. bölümün adı
geçen bölümde itiraf kadranından çıktıktan sonra geldiği
gallifrey'de, küçük kulübesine gidip biraz dinlenirken biraz da çorba içer. bu sırada haber verdiği
gallifrey yöneticileri tek tek karşısına dikilse de o,
gallifrey başkanını karşısında istiyordur; zaman savaşı'nın suçlusu ve kendisini itiraf kadranına koyduğu için. sonunda başkan karşısına dikilip askerlere doktor’u öldürmeleri için emir verse de kimse onu vuramaz, hepsi ıskalar.
bu arada doktor başkana "gezegenimden defol!" demiştir. tabii öyle boşuna öldürtmeye çalışmıyordur, ancak doktor da boşuna onu kovmuyordur. itiraf kadranında milyarlarca yıl geçirmiş ve sonunda çıkmıştır, ancak en çileli yoldan. başkan, kendini yüksek bir yerde görürken herkesi karşısında bulduğunda gezegenden gitmek zorunda kalır. doktor, sonrasında onun konseyindekileri de yollar gezegenden.
daha sonra ona sorulan soruya cevap vermesini istediklerinde ise “sorsanız söylerdim.” diyerek onlardan bir istekte bulunur.
clara'yı, öldüğü zamanın hemen öncesinden oradan çıkarıp alır. daha sonra oradaki herkesi bertaraf edip
clara'yı alıp oradan kaçar.
clara'yı kurtarmak isterken çok büyük bir hata yapmaktadır ancak bunu umursamıyordur. çünkü
clara'nın ölümüne sebep olanlar da yine onlardı.
clara ile birlikte geçirdiği bu zaman bile o kadar kıymetlidir ki izlerken insan başka diyarlara gidiyor. çünkü doktor, daha bölümün girişinde küçük hüzünlü bir müzikle
clara'nın karşısına oturduğunda biz, onun yeni bir versiyonunun karşısında sanırken, sonra doktor anlattıkça hafızasını silmiş, ona bir hikâye anlatıp sonra oradan ayrılıp gidecek derken, sondaki ters köşe çok iyiydi.
belli bir yere kadar doktor anlatıcıdır ve bize neler yaşandığını anlatıyordur. bir yerden sonraysa doktor’un aslında geride kalan olduğunu anlıyoruz bu sefer. bu sefer
rose, doktor’dur.
gallifrey dehlizlerinden
clara ile birlikte kaçtıktan sonra zamanın sonuna götürür. bu sayede zaman
clara'yı rahat bırakır diye ümit ediyor ama öyle olmuyor.
zamanın sonunda ise bizi ölümsüz kız karşılıyor. doktor, ona söylediği sözü hatırlatarak "seni bulacağımı söylemiştim." der ve orada eski mevzuları hallettikten sonra
clara'nın durumunu anlatır ve onun hafızasını silmesi gerektiğini söyler.
tabii
clara ise onu içeriden izliyordur ve onlar içeri geldiğinde bunu istemediğini, hatta hafızasını sileceği aleti tersine çevirdiğini, eğer kullanırsa onda etki edeceğini söyler. doktor bunu umursamaz ve yarı yarıya şansını kullanacağını söyler. çünkü onun için her kuralı çiğnemeye hazırdır ve geri adım atmaya niyeti yoktur.
clara da kabul eder ve karşılıklı bu kabul sonrası, doktor’dan
clara ile ilgili anılar silinir. halbuki doktor,
clara’dan kendi anılarını silip onu kurtarmak istiyordu, ancak tersi oldu.
sonra doktor bir yerde uyanır ve bir restorana gelip oturur. orada başta küçük bir müzik eşliğinde hikâye anlattığı
clara ile konuşmaya başlamıştır. doktor, onu unutmuştur ve karşısında durmasına rağmen… hatta
clara, "bu anlattıklarına göre
clara herkes olabilir, ben bile olabilirim." derken, doktor "karşımda olsa onu tanırım." der. ve
clara hüzünlenir.
halbuki tam karşısındadır.
clara, oradan ayrılırken doktor’a bakıp veda eder. sonra da daha önce dehlizlerden kaçıp çaldıkları
tardıs’e binip gider. ardında doktor için kendi
tardıs’ini de bırakır.
tardıs’e binip oradan ayrıldıktan sonra, ölümsüz ve
clara biraz dolandıktan sonra, ölüm anına döneceğini söyler.
bölüm çok duygusal hazırlanmış ve her detayıyla mükemmel işlenmiş diyebilirim.
zaten bir önceki bölüm o kadar iyi ki, onun üstüne bu bölüm çok güzel olmuş
bu bölümde çok güzel, geçen bölümün devamı gibi gözüküyor ve oldukça sağlam bir bölüm olmuş yine. iyi seyirler.
.