#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

türk-alman yönetmen fatih akın'ın 1998 yılında çıkardığı ve kendisinin ilk uzun metrajlı filmidir.

dram türünde olan film üç arkadaşın hikayesini konu almaktadır. üçü de göçmen olan bu çocukluk arkadaşları, hamburg'un altona semtinde yaşarlar.
gabriel, costa ve bobby, aralarından su sızmayan üç arkadaştır. gabriel, yani cebrail, türk göçmen; costa yunan göçmen ve bobby sırp göçmendir. bir sebepten doları gabriel hapse girmiştir ve film, onun hapisten çıkıp yeniden hayatını düzene kuracağı gün ile başlar.
grubun yere bakan yürek yakan serserisi bobby ve her türlü hırsızlık gibi pis işleri halleden ve kolay yoldan para kazanan costa'nın yanı sıra, türk olan karakterimiz gabriel; delikanlı, adam gibi adam gösterilmiştir.

hapis ardından üç arkadaş da hayallerinin ve fikirlerinin ne denli farklı olduğunu fark ederler. sonunda git gide koparlar. bobby 'büyük adam' olma istekleri doğrultusunda mafyaya katılır ve büyük bir suç işlemeye hazırlanır. arkadaşlıklarına en büyük ihanet bobby'nin bu hareketiyle gelmiştir ve üçlü, giderek birbirinden bağımsızlaşır. ihanet, arkadaşlık, göçmenlik gibi bir sürü temanın işlendiği bir filmdir.

özellikle fatih akın'ın tüm filmlerinde görülebilecek bir göç/göçmen - kimlik arayışı, kültürel çatışmalar burada da kendini belli eder. karakterler hem birbirleriyle ayrışır, hem de kendi iç çatışmaları süregeliyor.
fatih akın, ilk filmi olmasına rağmen böyle bir anlatıma sahip olduğu için çok ilgi görmüş ve beğeni toplamıştır. bu da diğer filmlerinin önünü açmıştır (şükür ki!)

bir de yönetmenin huyudur, aynı oyuncuları kullanmayı pek sever. diğer 6-7 filminde de oynattığı aleksandar jovanoviç, burada da bobby olarak karşımızdaydı.
türk karakteri mehmet kurtuluş oynuyordu ve inanılmaz yakışan bir rol olmuştu. yağız bir türk delikanlı rolü, 26 yaşındaki mehmet kurtuluş'a inanılmaz yakışmıştı. çok karizmaydı.

fatih akın filmlerinde arada giren türkçe şarkıların hissettirdiği mutluluğu çoğu zaman hissedemiyorum. insan çocuk gibi heyecanlanıyor. durup dururken sezen aksu duymak hoş oluyor.

ve yine fatih akın'ın huyudur: filmlerinde abisini oynatmak. ilk filmde de abisi olmazsa olmaz olmuş ve cem akın'ı bu filmde de görebiliyoruz. bu oyuncu seçimleri ve işlediği günlük konular bana inanılmaz samimi ve değerli geliyor. fatih akın sinemasını çok seviyorum. özellikle duvara karşı gibi bir harikası varken adamın!...

bu film, ilk uzun metrajlı filmi olduğu için, bir nebze acemi işi olarak bakılabileceği için çok eleştirmek istemiyorum. sadece, fatih akın çok sıradan görünen hatta bazıları için saçma görünen konular bile ele alabilir, işleyebilir. fatih akın, alt metinleri çok seven biri. herkesin alt metin okuyamadığını fark etse bile tarzından ödün vermemesi ona saygımı arttırıyor.

filmlerini her izlediğimde başka bir şey dikkatimi çekiyor, hele film okumasında aklım duracaktı şaşkınlıktan mesela. sadece karakterler ve diyaloglara verdiği alt metinler değil; çekim açıları, ışıklar, dekor.. her şeyi o kadar ince düşünüyor ki, bu adam sinema için yaratılmış!
bu film nezdinde olmasa da fatih akın'a sevgilerimi sunuyooooorrrumm.. mutlaka 1-2 filmine şans veriniz..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kısa ve acısız" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim