kongo demokratik cumhuriyeti
başlık "oglalalakota" tarafından 08.02.2021 23:42 tarihinde açılmıştır.
1.
afrika'nın orta batı kesiminde yer alan, eskiden adı zaire olan bir ülkedir. başkenti kinşasa, yüzölçümü 2.344.858 km²'dir.
pigme denilen, en uzunu 1.5 metre olan kısa boylu halk burada yaşar.
patrice lumumba'nın memleketidir ve halkıda onun yaşadıklarını yaşıyor. iç savaşlarda milyonlarca kişi ölüyor ama ne birleşmiş milletler ne dünyanın başka bir gücü bunu önlemek için bir şey yapmıyor. güney afrika'ya iltica etmiş kongo'lu arkadaşlarım var ve hâla öldürülen kafası, kolu, bacağı kesilen akrabalarının, arkadaşlarının fotoğraflarını gösteriyorlar ama haberlere konu bile olmuyorlar.
pigme denilen, en uzunu 1.5 metre olan kısa boylu halk burada yaşar.
patrice lumumba'nın memleketidir ve halkıda onun yaşadıklarını yaşıyor. iç savaşlarda milyonlarca kişi ölüyor ama ne birleşmiş milletler ne dünyanın başka bir gücü bunu önlemek için bir şey yapmıyor. güney afrika'ya iltica etmiş kongo'lu arkadaşlarım var ve hâla öldürülen kafası, kolu, bacağı kesilen akrabalarının, arkadaşlarının fotoğraflarını gösteriyorlar ama haberlere konu bile olmuyorlar.
devamını gör...
2.
kongo denince aklıma, patrice lumumba ve onun yaşadıkları gelir.
birde şu güzel şiiri;
binlerce yıl, afrika'm, bir hayvan gibi acı çektin,
çölü yalayıp geçen rüzgârda savruldu küllerin.
gözalıcı, büyülü tapınaklar yaptı zalimler
ruhunu acılardan kurtarmak için barbarların yumruğu, beyazların kırbacına karşı yalnız ölmekti senin hakkın bir de ağlamak,
totemine bitip tükenmez açlık, tutsaklıklar oydular,
ağaçların kabuğunda bile korkunç, zalim bir ölüm sinsice seni gözlüyor, sana doğru geliyordu
ağaçların deliklerinden, ucundan çıkan dallar gibi ölüm vücudunu, tedirgin ruhunu sarıyordu.
göğsünün üstüne kocaman hain bir engerek yılanı koydular: boynuna sert içkilerden bir boyunduruk geçirdiler,
canın ciğerin karını aldılar elinden, ucuz incilerle göz boyayıp varını yoğunu inanılmaz, paha biçilemez.
kulübenden tamtam sesleri karanlık geceye, yüce
kara ırmaklara zalim sesler ile taşıdı;
aldatılan kızların, gözyaşlarının, kanların, ve küçük adamların kaynaştığı, doların kral olduğu
anavatan dedikleri o ilençli ülkelere giden gemilerin öyküsünü söyleyip.
işte orada çocuğum, öğüttüler karını gece gündüz amansız, korkunç bir değirmende, yok oldu büyük acılar içinde,
sen de ötekiler gibi birisin. iyi kalpli beyaz tanrının sonunda bütün insanları uzlaştıracağına inanmanı istiyorlar.
ateşler yakıp ağladın, içler acısı şarkılarını söyledi
el kapılarına çöken evsiz barksız dilencinin derken
bir şeyler oldu, bir şeyler kımıldadı içinde kanın
yanıp tutuştu geceleyin dans ettin, bağırdın
babadan kalma tutkuyla. bir fırtına gibi azgın, ama
insancıl bir tonda bir güç doğuverdi binlerce yıllık
felaketten sonra.
cazın madensel sesinde, önlenmesi güç bir bağırışla bir dev kıpırdanışıyla sarstın her yeri.
şaşırdı herkes, duman oldu bütün dünya kanının çılgın ritmini, cazın delice ritmini duyup sapsarı kesildi beyazlar bu yeni şarkıyla
mor meşaleyi karanlık geceye diken bir şarkıyla. sabah işte, kardeşim! sabah! yüzüme bak, yeni sabahlar başlıyor eski afrika'da.
yalnız bizim olacak artık bu ülke, bu su, bu kutsal ırmaklar, binlerce yıl anası ağlayan zavallı afrika.
tüm gücüyle güneş bizim için parlayacak, gözümüzün yaşını, suratımızdaki tükürükleri kurutarak,
zinciri kopardığın an, koca zinciri, kötülüklerin, işkencelerin köküne kibrit suyu,
hür ve şen bir kongo doğacak kara topraktan, hür ve şen bir kongo - kara çiçek, kara tohumdan
birde şu güzel şiiri;
binlerce yıl, afrika'm, bir hayvan gibi acı çektin,
çölü yalayıp geçen rüzgârda savruldu küllerin.
gözalıcı, büyülü tapınaklar yaptı zalimler
ruhunu acılardan kurtarmak için barbarların yumruğu, beyazların kırbacına karşı yalnız ölmekti senin hakkın bir de ağlamak,
totemine bitip tükenmez açlık, tutsaklıklar oydular,
ağaçların kabuğunda bile korkunç, zalim bir ölüm sinsice seni gözlüyor, sana doğru geliyordu
ağaçların deliklerinden, ucundan çıkan dallar gibi ölüm vücudunu, tedirgin ruhunu sarıyordu.
göğsünün üstüne kocaman hain bir engerek yılanı koydular: boynuna sert içkilerden bir boyunduruk geçirdiler,
canın ciğerin karını aldılar elinden, ucuz incilerle göz boyayıp varını yoğunu inanılmaz, paha biçilemez.
kulübenden tamtam sesleri karanlık geceye, yüce
kara ırmaklara zalim sesler ile taşıdı;
aldatılan kızların, gözyaşlarının, kanların, ve küçük adamların kaynaştığı, doların kral olduğu
anavatan dedikleri o ilençli ülkelere giden gemilerin öyküsünü söyleyip.
işte orada çocuğum, öğüttüler karını gece gündüz amansız, korkunç bir değirmende, yok oldu büyük acılar içinde,
sen de ötekiler gibi birisin. iyi kalpli beyaz tanrının sonunda bütün insanları uzlaştıracağına inanmanı istiyorlar.
ateşler yakıp ağladın, içler acısı şarkılarını söyledi
el kapılarına çöken evsiz barksız dilencinin derken
bir şeyler oldu, bir şeyler kımıldadı içinde kanın
yanıp tutuştu geceleyin dans ettin, bağırdın
babadan kalma tutkuyla. bir fırtına gibi azgın, ama
insancıl bir tonda bir güç doğuverdi binlerce yıllık
felaketten sonra.
cazın madensel sesinde, önlenmesi güç bir bağırışla bir dev kıpırdanışıyla sarstın her yeri.
şaşırdı herkes, duman oldu bütün dünya kanının çılgın ritmini, cazın delice ritmini duyup sapsarı kesildi beyazlar bu yeni şarkıyla
mor meşaleyi karanlık geceye diken bir şarkıyla. sabah işte, kardeşim! sabah! yüzüme bak, yeni sabahlar başlıyor eski afrika'da.
yalnız bizim olacak artık bu ülke, bu su, bu kutsal ırmaklar, binlerce yıl anası ağlayan zavallı afrika.
tüm gücüyle güneş bizim için parlayacak, gözümüzün yaşını, suratımızdaki tükürükleri kurutarak,
zinciri kopardığın an, koca zinciri, kötülüklerin, işkencelerin köküne kibrit suyu,
hür ve şen bir kongo doğacak kara topraktan, hür ve şen bir kongo - kara çiçek, kara tohumdan
devamını gör...
3.
devamını gör...