köy hayatının o kadar da güzel olmaması

şu son dönem gına getiren köy güzellemelerinden sonra dedim bi dakka.

ha oni sen sanıymisun ki köy hayatı o mandıra filozofu filmindeki gibi cennet cennet? öyle bi şey yook. ha urda tarlanın sulanması lazım o tarlaya su hendekten gelir, herkes oni sırayla sular. n.h oni sular sırayla. ha oni komşu gelir senin sırayı çalar, sırasını kaçıran hendeğin yolunu değiştirir, hiç bişey olmasa oni ordan senin yaptığın taş set yıkılır su başkasinin tarlaya gider ordan komşu gelir "oy benin tarlamı su bastırdın seni gopel seni" falan kavga çıkarır. neden? çünkü köyde medeniyet yoktur. var derler ama yoktur.

ha bu dış küçler nereye nasi ortaya çiktı sanayisun? çünkü köyde kerçekten herkes birbirini gözler dedikodunu yapar da ondan. ha ordan kari köy meydanınin ordan mı geçti? ordan dedikodu alir yürir. olmasa da bir şey yurir.

sen sanaymısın ki köylü kızı o turkülerde anlatılan gibi şirin naif? öyle bişey yoook. her birinin kim kimu sevmuş, kim kime vermuş, kimun oğli hangi eşşeğe dadanmuş hepsinu bilirler hepsuni. o darlaların dilu olsa da konuşsa. tarla dediğun domates verur patates verur kızlar durur mi azdıkça millete verur. sanırsun tarla değul yatak odası. ha urdan domates patates bekleyi gene film çevirecek mi ha bu kız ilen erkek?

köy hayatı öyle kolay değul ki. şehirde kredi çeker hayatını devam ettirirsin ama köy öyle değul. köyde yiyecek bulamadin mi a urdan n.h verurler sağa yiyecek. adam keriz mudur ki bütün yaz ettuği aşı sana versun. komunist olsa vermez köyde sana kimse aş.

şehir hayatında kapını çeker oturursun evinde. köy hayatında imece var. çağurirlar seni ha ordan "haftaya naciye'de ekmek edeceğuk sen de gel" diye. hayır falan diyemen çünkü sen de ekmek edecesun sana da lazım adam.

o yuzden canım şehir hayatı.

kesinlikle katılıyorum. çok da güzel anlatmış yazar kardeşimiz. (alkış efekti).

hep özenilmiştir. ancak 1 ay içerisinde şehirli bebeler sıkıntıdan gece köyden kaçacaktır. şehirli insana göre değildir. hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil.

insanin yapisiyla alakali. komsularla icli disli olmayi sevmeyen ve insanlara mesafeli duran insanlar icin hayatina bu kadar mudahale edilmesi buyuk sorun. mutsuz eder, hatta cildirtir.

uzaktan davulun sesi hoş gelir diye düşündürten konudur. köyde büyüyen bir insan olarak köyde yaşamanın zorluklarını biliyorum. köylü diye ezilmeyi çok iyi biliyorum. imkanların kısıtlı olması, okul dışında bir yerlere gidememek ne demekti çok iyi biliyorum. köy güzellemesi yapanlar da sanıyor ki şehrin ortasında yeşillik bir alan köy denilen yer.

köy hayatı şehir hayatına göre çok daha farklıdır. öyle yeşillik, azıcık temiz hava, az insan güzellemelerinden öte bir yanı vardır. en önce ottan böcekten korkmayacaksın mesela. sonra yeri geldiğinde sabahın bir körü bahçeye inmeyi öğlene kadar sulamasıydı, çapa yapmasıydı uğraşmayı göze alacaksın. bir de hayvanlar var tabii. ineğin varsa mesela gelmedi mi eve tüm o yorgunluğun üstüne çıkıp sokak sokak inek arayacaksın.
ha ama tüm bunlara rağmen şehir hayatının pis yanını da hepimiz zaten biliyoruz. bir kefeye koyduğunda şehir hayatının pisliği bence de daha ağır basar. bence asıl sorun sosyal medyada köy hayatını %1 bildiğine emin olduğumuz insanların 'aman ne güzel, temiz hava' dan öteye gitmeyen yorumları.

çok paran olsun, bak nasıl güzel olur. öyle her zaman güneşin altında patates ekip duracaksan güzel olmaz tabii. al şöyle güzel bir av tüfeği, gez doğayı, akşama doğru eve gel, kes kuzuyu, pişir şöyle adam akıllı. senenin 2 ayında da git şehre, gez toz, sonra geri gel, bak bakalım nasıl güzel oluyor. paran olduktan sonra ''ben görgüsüz bir ayıyım'' desen bile en güzel kadınlar bile gelir ayağına. kadın örnek sadece, her anlamda kast ediyorum. paran olmadıktan sonra dubai'nin ortasında gezsen ne işe yarar?

iki hafta için akrabaları görmeye gittiysen harikadır. orada yaşamak mı? teşekkürler kalsın.

internet yok, genç yok, camii yok, n'apacaksınız köyü? köyde hayat yok hayat, eğer güzel hava almak istiyorsanız, gökdelenler değil müstakil evler yapın, fabrikalara denetim getirin, ekonominizi düzeltin o zaman güzel bir hava alabilirsiniz.

katılmaktayım, hayatında köyde toplasan 3 gün kalmamış insanlar ya da şehrin az ilerisinde villası olanların köy olayını deli gibi övmesinden çok sıkıldım, elektrik zırt bırt gidiyor, sular kireçli, kışın sobasız odaya gir bakıyım maks. kaç dakika dayanabilirsin.. internet olayından bahsetmiyorum bile. bahçeyle ilgilenmen gerek, bakkal haftada bir gelir.. yazın börtü böcüğü eksik olmaz.. bunlar yine modern köylerde oluyor, yani işin özü köy öyle oturup sadece kitap okuncak, içinize döneceğiniz müthiş bir yer değil.

köy hayatını alp dağlarında yaşayan heidi gibi sanan insanlar var. üniversite zamanı yazları köye gider arazide yatar hem toprak hem hayvan işi yapardım. sabah yabanda uyanır boxer ima girmiş böcekleri çıkarır tulumbadan su çekip bıçak gibi suyla duş alırdım.yilan akrep vs dostum oldu.
bazı haftalar saatlerce agil temizlemekten amonyak dolayısıyla bir gün koku alamadan dolaşırdım aylarca vücudum pireli, çapa yapmaktan ellerim açılmış.. gece ovada çıt yok domuzlar gece 2 de ağaçları sallayarak çığlık atarak karanlıkta koşar sen 1 metrelik dinamo daminin tepesinde uyumaya çalışırsın.

sabahın köründe öten horozu kesmek istemiştim. ayrıca inek besleyen komşudan gelen ahır kokusu ve üstüne tezek yakmalarıda cabasıydı.

kesinlikle katıldığım önerme. herkesin birbirini tanıdığı, herkesin birbirinin hayatını gözlediği, bir yürüyüş yapayım deseniz yolda karşılaştığınız yüz bin milyon insanın "nereye?" diye sorduğu, düğünü,kınası, asker uğurlaması, cenazesi gibi etkinliklerin bitmemesi, her köşe başında bir kahvehane olduğundan kadınsanız sürekli yolun karşısına geçmek durumunda kaldığınız bir yer. tabii, ben egeye yerleşeceğim deyip kimseyi tanımadığınız bir yere taşınıyorsanız bu sosyal baskılar azalır, amma dedenizin köyüne giderseniz böyle oluyor.

tamam havası güzel de, sessiz ama bir ömür köyde geçmez insan sıkılır.

zor lan zor. zahmeti çekmezsen sefani süremezsin. kolay değil

kulağıma böcek girdi. özeti bu.

eş, dost köy bakkalı falan toplanıp çubuktur, cımbızdır dürte dürte, hayvanı da içerde pörtletmeden çıkardılar. kahvenin konusu oldum o gün. iyi zarı falan delmedik o cehaletle.

öğlen 10'a kadar uyuma sevdalısı şehirli tayfa, köy hayatını kendiyle başbaşa kalıp doğa içinde entelektüel ambiyans kasacağı bir walden deneyini sanıyor. alakası yok. köylü dediğin bir günlük çıkarının ötesini düşünmeyen, geleni de yolan, artık bu gidip gelenler sayesinde adam nasıl çarpılır uzman olmuş, aşırı dedikoducu ve tutucu bir tayfa. o altı ayda pastoral sevinç arayan ne saftiriklere neler ettiler.

derdiniz kafa dinlemekse bir sürü kışın kiralık ufak çiftlik evi var, hevesinizi 3-5 haftalığına onunla alın. ihtiyacınız olan o.

ikincisi gerçekten köy hayatı yaşayacaksan erken kalkacaksın, havaya göre hareket edeceksin, ertelemeyeceksin, üşenmeyeceksin. tavuk haftasonu bilmez, güneş çıktıysa da kuyu kazılmaz.

bir de ölmeyecek kadar para kazanmak bile çok zor. hazır yiyorsun. çoğu göçmen hala şehre iş yapıyor ama uzak kalınca işler de azalıyor. hele bu ekonomide.

ha ben iki iş arasındaydım, gördüm iyi oldu ama köy hayatı yaşadım da diyemem.

açılınnn! ben köy yaşamı romantizmi yapanlardan nefret edenler derneği başkanıyım!

ırgat ya da çiftçi değilsen, köyde fantezi olsun diye yılın belli zamanları yaşıyorsan çok güzeldir, keyiflidir. ama diğer türlüsü işkence, bana göre değil açıkçası.

direkt köy hayatı değil de, ileride yaşlanınca bir zeytinlik alıp çevresinde yaşamak fena olmazdı sanki.

ama yok anam hayvan boku temizle, tarlayı sür falan onlar benim işler değil. şehir bebesiyiz biz.

köyde yaşamak o izlediğimiz dizilerdeki gibi değil keşke öyle olsa ama değil işte. köyde değilde böyle bağın bahçenin olduğu güzel yeşilliklerin olduğu bir yer daha güzel olurdu ...