1962 yapımı bu kült gerilim, korku ve dram türündeki filmde eski şöhretli günlerinin esaretindeki, birbirinden ölesiye nefret eden iki eski oyuncu kız kardeşin hikayesini izliyoruz. bette davis ve joan crawford'un olağanüstü performansları ile akıllara kazınan film robert aldrich imzası taşıyor.
akademi ödülleri 1963 - en iyi kostüm tasarımı
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "there will be blood" tarafından 25.12.2021 02:37 tarihinde açılmıştır.
1.
1962 yapımı robert aldrich filmi. bette davis ve joan crawford’un oyunculukları çok iyiydi. kıskanmak eylemiyle ilgili yüzlerce soru sordurabilen bir yapıya sahip. filmin tansiyonu da iyi ayarlanmış.
devamını gör...
2.
ingilizce ismiyle what ever happened to baby jane? zamanında beş dalda oscar'a aday gösterilmiş fakat sadece siyah kostüm tasarımı dalında ödül almış. iki kız kardeş arasındaki gerilim öyle güzel yansıtılmış ki. küçük kız kardeşe uygulanan psikolojik şiddet oturduğunuz yerden sizi bile fazlasıyla geriyor.
olaylar iki kız kardeş arasında geçiyor. büyük olan bir çocuk yıldız. yani jane. diğer kız ise blanche. film bu ikisinin küçüklüğüyle başlıyor. blanch çocuk yıldız olan ve bütün ilgiyi üstüne çeken ablasını kıskanıyor içten içe. zaman geçtikçe olaylar tersine dönüyor. blanche de bu işlere giriyor ve baya ünleniyor. jane'in önüne geçiyor. bu sefer kıskançlığı doruklarda yaşayan jane oluyor. bir kaza sonucu blanche tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyor. artık yaşları da ileri. daha sonra ablasıyla aynı evde yaşamaya başlıyorlar ve olaylar gelişiyor.
nerede okudum hatırlamıyorum fakat gerçek hayatta da bu iki aktör arasında baya bir gerilim varmış. belki filmdeki duyguyu bu kadar hissetmemizi sağlayan şey de budur. bu konuyla ilgili feud adında bir dizi de var. ben henüz izleme fırsatı bulamadım merak edenler varsa ona da bir göz atabilir.
olaylar iki kız kardeş arasında geçiyor. büyük olan bir çocuk yıldız. yani jane. diğer kız ise blanche. film bu ikisinin küçüklüğüyle başlıyor. blanch çocuk yıldız olan ve bütün ilgiyi üstüne çeken ablasını kıskanıyor içten içe. zaman geçtikçe olaylar tersine dönüyor. blanche de bu işlere giriyor ve baya ünleniyor. jane'in önüne geçiyor. bu sefer kıskançlığı doruklarda yaşayan jane oluyor. bir kaza sonucu blanche tekerlekli sandalyeye mahkum kalıyor. artık yaşları da ileri. daha sonra ablasıyla aynı evde yaşamaya başlıyorlar ve olaylar gelişiyor.
nerede okudum hatırlamıyorum fakat gerçek hayatta da bu iki aktör arasında baya bir gerilim varmış. belki filmdeki duyguyu bu kadar hissetmemizi sağlayan şey de budur. bu konuyla ilgili feud adında bir dizi de var. ben henüz izleme fırsatı bulamadım merak edenler varsa ona da bir göz atabilir.
devamını gör...
3.
özgün adıyla 'what ever happened to baby jane?'
henry farrel'in aynı isimdeki gotik korku romanından uyarlanan robert aldrich yapımı psikolojik gerilim filmi.
film, blanche ve jane isimlerindeki iki kız kardeşin öyküsünü konu alıyor.
filmin ilk sahnesinde bile bu iki kız kardeşin aralarında büyük bir sorun olduğu anlaşılıyor. ilerleyen sahnelerde ise aralarındaki sorunun çok daha büyük olduğunu fark ediliyor.
bolca kıskançlık, haset, başarı hırsı ve vahşet dolu duygularla dolu jane'nin vahşi sayılabilecek tavırları bile insanı germek için yeterli bence. hiç değilse benim için gayet yeterliydi.
ama aynı zamanda geçmişe özlem duyan, ilgiye ve sevilmeye muhtaç olan birisi izlenimi de uyandırıyor bence jane karakteri. sergilediği tavırlar insana bir süre sonra cinnet geçirtebilecek duruma gelse de filmin sonlarına doğru jane'nin psikolojisi hakkında daha fazla bilgi veriliyor, hiç değilse blanche ile olan iletişimleri ve geçmişleri konusunda. o zaman hiç değilse iki kardeşin aralarındaki büyük gerilimin tam olarak ne zaman başladığını öğrenebilmiştim.
eğer ki blanche en başından beri jane'e onu sakat bırakanın o olmadığını söyleseydi bence bu kadar olmasa da yine benzer şeyler yaşanırdı. jane'nin çocukluğunda yaşamış olduğu popülerlik ve fazla sevilme ihtiyacı yaşlandıkça da onu bırakmazdı ve her zaman bunun eksikliğini hissederdi. bu eksikliği de kıskançlıklarından ötürü yaptığı saçmalıklarla örtmeye çalışırdı kesin.
gerilimi doruklarına kadar hissettiren ve fazlasıyla da sürükleyici bir filmdi bence.
henry farrel'in aynı isimdeki gotik korku romanından uyarlanan robert aldrich yapımı psikolojik gerilim filmi.
film, blanche ve jane isimlerindeki iki kız kardeşin öyküsünü konu alıyor.
filmin ilk sahnesinde bile bu iki kız kardeşin aralarında büyük bir sorun olduğu anlaşılıyor. ilerleyen sahnelerde ise aralarındaki sorunun çok daha büyük olduğunu fark ediliyor.
bolca kıskançlık, haset, başarı hırsı ve vahşet dolu duygularla dolu jane'nin vahşi sayılabilecek tavırları bile insanı germek için yeterli bence. hiç değilse benim için gayet yeterliydi.
ama aynı zamanda geçmişe özlem duyan, ilgiye ve sevilmeye muhtaç olan birisi izlenimi de uyandırıyor bence jane karakteri. sergilediği tavırlar insana bir süre sonra cinnet geçirtebilecek duruma gelse de filmin sonlarına doğru jane'nin psikolojisi hakkında daha fazla bilgi veriliyor, hiç değilse blanche ile olan iletişimleri ve geçmişleri konusunda. o zaman hiç değilse iki kardeşin aralarındaki büyük gerilimin tam olarak ne zaman başladığını öğrenebilmiştim.
eğer ki blanche en başından beri jane'e onu sakat bırakanın o olmadığını söyleseydi bence bu kadar olmasa da yine benzer şeyler yaşanırdı. jane'nin çocukluğunda yaşamış olduğu popülerlik ve fazla sevilme ihtiyacı yaşlandıkça da onu bırakmazdı ve her zaman bunun eksikliğini hissederdi. bu eksikliği de kıskançlıklarından ötürü yaptığı saçmalıklarla örtmeye çalışırdı kesin.
gerilimi doruklarına kadar hissettiren ve fazlasıyla da sürükleyici bir filmdi bence.
devamını gör...