orijinal adı : der sandmann
yazar : e.t.a. hoffmann
yıl : 1816
gerçek ile masalsı ögelerin iç içe geçtiği bir öykü kitabıdır. kitapta hiç düşmeyen korku ve gerilimin yanında mizahi yaklaşımdan da vazgeçilmemiş.
yazar : e.t.a. hoffmann
yıl : 1816
gerçek ile masalsı ögelerin iç içe geçtiği bir öykü kitabıdır. kitapta hiç düşmeyen korku ve gerilimin yanında mizahi yaklaşımdan da vazgeçilmemiş.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 07.05.2021 09:10 tarihinde açılmıştır.
1.
gotik edebiyatın canı, ciğeri e.t.a. hoffmann romanıdır.
hepimizin korkuları vardır. ve bu korkuların çoğunun kaynağı çocukluğumuzda yaşadığımız anılardır. bu anlar zaman içinde çokça ortaya çıkar ve bize çocukluğumuzun korkularını hatırlatıp içimizin ürpermesine neden olur. ben de bu korkulardan birinden mustarip bir insanım ve içinde hala takip edildiğime dair kötü bir his var.
çok küçük yaşlardayken köye gittiğim zamanlar benden daha güçlü bir hayal gücü olan kardeşimle birlikte elimize fındık dalları alıp “ tepegöz” ü arardık. bu tepegöz dediğimiz yaratık alnının ortasında tek bir göz olan, şekilsiz vücuduyla sarsak bir şekilde yürüyen, beslenmek için ise taze insan eti tüketen bir nevi devdi.
bizim amacımız önce kendi köyümüzü, sonra şehri, elbette ülkeyi ve son olarak da dünyayı bu kötü kalpli canavardan kurtarmaktı. kendimizi bunu yapacak güçte ve cesarette görsek de hep ağaçların arkasına saklanıp izliyorduk tepegöz’ü. silahlarımızın sağlamlığı ve o zamanki teknolojiye ayak uyduracak seviyede olması elbette içimizi rahatlatıyordu ama yine de inceden bir tedirginlik duymuyor da değildik. çok yaklaşmadan defalarca takip ettik tepegöz’ü.
birçok kez yakaladık aslında onu ama her seferinde bir yolunu bulup elimizden kurtuldu. ama biz her küçük çocuğun yapacağı gibi yepyeni maceralara yelken açmak için onu aramaya devam ettik. ama bir süre sonra, yani büyümeye başladıkça tepegöz’ü aramaktan, onunla savaşmaktan vaz geçtik. ama tepegöz bizden hiç vaz geçmedi. rüyalarımıza dadandığı çok gece hatırlarım. şu an elbette tepegöz’ü hayali bir canavar olduğunu biliyorum. ve sizin sandığınız gibi geceleri yalnız başıma yürürken sık sık arkama bakmamın nedeni tepegöz değil. ben artık büyüdüm.
hoffman’ın kum adam’ı da benim tepegöz’üm gibi ama sanki hoffman benden daha çok korkmuş kum adamdan, bu kadar iyi anlattığına göre.
hepimizin korkuları vardır. ve bu korkuların çoğunun kaynağı çocukluğumuzda yaşadığımız anılardır. bu anlar zaman içinde çokça ortaya çıkar ve bize çocukluğumuzun korkularını hatırlatıp içimizin ürpermesine neden olur. ben de bu korkulardan birinden mustarip bir insanım ve içinde hala takip edildiğime dair kötü bir his var.
çok küçük yaşlardayken köye gittiğim zamanlar benden daha güçlü bir hayal gücü olan kardeşimle birlikte elimize fındık dalları alıp “ tepegöz” ü arardık. bu tepegöz dediğimiz yaratık alnının ortasında tek bir göz olan, şekilsiz vücuduyla sarsak bir şekilde yürüyen, beslenmek için ise taze insan eti tüketen bir nevi devdi.
bizim amacımız önce kendi köyümüzü, sonra şehri, elbette ülkeyi ve son olarak da dünyayı bu kötü kalpli canavardan kurtarmaktı. kendimizi bunu yapacak güçte ve cesarette görsek de hep ağaçların arkasına saklanıp izliyorduk tepegöz’ü. silahlarımızın sağlamlığı ve o zamanki teknolojiye ayak uyduracak seviyede olması elbette içimizi rahatlatıyordu ama yine de inceden bir tedirginlik duymuyor da değildik. çok yaklaşmadan defalarca takip ettik tepegöz’ü.
birçok kez yakaladık aslında onu ama her seferinde bir yolunu bulup elimizden kurtuldu. ama biz her küçük çocuğun yapacağı gibi yepyeni maceralara yelken açmak için onu aramaya devam ettik. ama bir süre sonra, yani büyümeye başladıkça tepegöz’ü aramaktan, onunla savaşmaktan vaz geçtik. ama tepegöz bizden hiç vaz geçmedi. rüyalarımıza dadandığı çok gece hatırlarım. şu an elbette tepegöz’ü hayali bir canavar olduğunu biliyorum. ve sizin sandığınız gibi geceleri yalnız başıma yürürken sık sık arkama bakmamın nedeni tepegöz değil. ben artık büyüdüm.
hoffman’ın kum adam’ı da benim tepegöz’üm gibi ama sanki hoffman benden daha çok korkmuş kum adamdan, bu kadar iyi anlattığına göre.
devamını gör...
2.
ernst theodor amadeus hoffman yani kısaca e.t.a hoffman olarak bilinen alman yazarın muhteşem öyküsü.
hikaye gerçekten çok değişik; biraz gotik biraz bilim-kurgu biraz korku gibi ama aynı zamanda hayatın da içinden. okurken çok keyif aldım.
annemin de bizi korkutmak için kullandığı bir kum adamı vardı, bizimkinin adı "harkut". sepetine uyumayan çocukları koyup götüren bir canavardı o da. hep gargamel'e benzeyen bir şey olarak hayal etmişimdir. beni de ara ara korkutur hala, bu açıdan hayatın çok içinden bir hikaye gibi geldi.
buradan sonrası spoiler içerir...
gerçekten hiç beklemediğim bir yerden yakaladı hikayenin sonu beni. olimpia'nın çok kötü yetiştirildiği için öyle bir kız olduğunu düşünmüştüm ama dümdüz robotmuş ya. baş karakterimizin delirme süreçlerini de o kadar iyi anlatmış ki yazar, sanki ben de delirdim onunla beraber.
diğer karakterler de çok ince düşünülerek yazılmış bence. özellikle clara çok hoşuma gitti. kendine has bir güzelliği ve akılcı tarzıyla çok iyi bir karakter. benim de başıma böyle şeyler gelse ben de benzer tepkiler verirdim.
okumaya değer bir hikaye, beğendim.
hikaye gerçekten çok değişik; biraz gotik biraz bilim-kurgu biraz korku gibi ama aynı zamanda hayatın da içinden. okurken çok keyif aldım.
annemin de bizi korkutmak için kullandığı bir kum adamı vardı, bizimkinin adı "harkut". sepetine uyumayan çocukları koyup götüren bir canavardı o da. hep gargamel'e benzeyen bir şey olarak hayal etmişimdir. beni de ara ara korkutur hala, bu açıdan hayatın çok içinden bir hikaye gibi geldi.
buradan sonrası spoiler içerir...
gerçekten hiç beklemediğim bir yerden yakaladı hikayenin sonu beni. olimpia'nın çok kötü yetiştirildiği için öyle bir kız olduğunu düşünmüştüm ama dümdüz robotmuş ya. baş karakterimizin delirme süreçlerini de o kadar iyi anlatmış ki yazar, sanki ben de delirdim onunla beraber.
diğer karakterler de çok ince düşünülerek yazılmış bence. özellikle clara çok hoşuma gitti. kendine has bir güzelliği ve akılcı tarzıyla çok iyi bir karakter. benim de başıma böyle şeyler gelse ben de benzer tepkiler verirdim.
okumaya değer bir hikaye, beğendim.

devamını gör...