kurgu dışı okuyabilen insan

her zaman saygım olan insan türü. hayatta beceremem. birkaç yıl sonra orta yaş krizlerim başlayacak. belki o zaman okuyup anlamaya çalışırım. zaten kafamızda bin tane tilki var, kurgu ile sanal bir gerçekliğe teslim oluyoruz. bana ne osmanlı'nın gerileme dönemi'nde çıkan isyanlardan, bana ne nihilizmin insan psikolojisindeki izdüşümlerinden, bana ne stoacılıktan darwinizm'den ya.

ben boris vian istiyorum, bulgakov istiyorum, kazancakis istiyorum arkadaşım. beynimi yormamak istiyorum.

bir yere kadar kurgu dışı okuyamadım. okumak da istemedim. biraz yaşla da ilgisi olduğunu düşünüyorum. epey zaman roman okuduktan sonra tarzını yavaş yavaş değiştirmek istiyor insan. daha doğrusu başka alanlara da yönelmek istiyor. ben roman okuduğum dönemde de doğa betimlemelerinden hoşlanıyordum. şimdi de ilgimi doğa bilimleri üzerine yazılmış kitaplar çekiyor. özellikle fitoloji. doğru kitaplar ve ilgi alanlarımızı doğru tahlil etmekle mümkün olduğuna inanıyorum.

kurgu dışı okumak keyiflidir aslında. ama ilgi duyduğunuz bir konuysa tabi. şimdi bana şimendiferlerin çalışma prensibini okutsalar, sıkıntıdan ağlarım.
bu yüzden, doğru alan ve iyi bir anlatımla keyifli olabilir bile.
zamanında bir film izleyip kuantum fiziğine sarmıştım. bir de çok biliyormuş gibi, bir kağıdı elime alıp kalemle orasını burasını delerek anneme bile solucan deliklerini anlatmaya çalışıyordum.
bir sürü de kitap aldım. sonra kitaplardan birini açtım. baktım grafikler, terimler dedim kızım dur önce hafiften başla.
yani son olarak diyeceğim şu ki, doğru yerden de başlamak lazım.

alışmışsa kudurmuştan beter olan insandır. bazen bilmediğim dilin, mecbur çevirisini yapa yapa okuyor, okumak zorunda kalıyorum. bilimsel tarih merakı yaktın bizi. ye bizim ömrümüzü....