yazar : hasan ali toptaş
yayım yılı : 2016
ihtiyar bir baba aziz, bir aile ve bir erkek evlat. gençliğin verdiği özgüvenin son nefese kadar devam edeceği fikriyle yaşlanınca bile dimdik ayakta kalma çabası. bir kaza sonucu bacağını kaybeden aziz'in aile bireyleriyle iletişimi. çok içimizden, sıcacık bir hikaye. babalarını yaşatmaya çabalayan ailemiz aslında bir yandan da vedaya hazırlamakta kendini.
yayım yılı : 2016
ihtiyar bir baba aziz, bir aile ve bir erkek evlat. gençliğin verdiği özgüvenin son nefese kadar devam edeceği fikriyle yaşlanınca bile dimdik ayakta kalma çabası. bir kaza sonucu bacağını kaybeden aziz'in aile bireyleriyle iletişimi. çok içimizden, sıcacık bir hikaye. babalarını yaşatmaya çabalayan ailemiz aslında bir yandan da vedaya hazırlamakta kendini.
türkiye yazarlar birliği roman ödülü (2016)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sir came a lot" tarafından 09.04.2021 14:22 tarihinde açılmıştır.
1.
hasan ali toptaş kitabı.
betimlemeler resim gibi. olayların geçtiği mekanlar gözlerimizin önüne geliyor.
bana göre kitapta şiirsellik çok yoğun olduğundan, baharatı-tuzu abartılmış bir yemek tadı veriyor.
betimlemeler resim gibi. olayların geçtiği mekanlar gözlerimizin önüne geliyor.
bana göre kitapta şiirsellik çok yoğun olduğundan, baharatı-tuzu abartılmış bir yemek tadı veriyor.
devamını gör...
2.
heba kadar iyi yazılmamış, sipariş üzerine yazılmış izlenimi veren,hangisi gerçekten yazarın dünyası hangisi kurgu tam anlaşılmayan romandır. 1000k için yaptığım incelemeyi aşağıya bırakayım. kuşlar yasına gider.
devamını gör...
3.
''babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır...''
yaklaşık 1,5 sene önceydi...
bir gece yarısı, sarsılarak uyandığım uykunun ertesinde, hızlı adımlarla yalpalayarak evin balkonuna atıp kendimi, titreyen ellerimle beceriksizce yaktığım 2-3 sigarayı içene kadar hüngür hüngür ağlamıştım...
eşim, dolu dolu gözlerle bana sarılıp “n’oldu” “ne gördün” gibi sorularıyla kulaklarımdan beynimi deliyor; kafamın içinde yankılanan sorularına cevap verecek kudreti bulamıyordum kendimde...hıçkırıklara karışan nefesimin arasına iki kelime sıkıştırıp cümle haline getiremiyordum ne yazık...
bir müddet sonra, hıçkırıklarım kesilip sakinleşince; ağlamaya devam ederek anlatmaya başlamıştım rüyamı.
rüyamda eşim hamileydi ve doğum için hastaneye gelmiştik. eş, dost, akraba ve çok samimi olduğum arkadaşlarımla birlikte kahkahalar atarak bebeği bekliyorduk.
derken, hastane kapısına sirenlerini çala çala bir ambulans yanaştı acı bir frenle. ambulansın içinden sedyeyle bir adam çıkardılar. hastane kapısından içeri girip, yanımdan tam geçerlerken; sedyede bilinçsizce yatan adamın babam olduğunu gördüm...
6 sezonluk bir dizi kadar uzun bir rüyaydı.
bebeğimi beklerken, babamın ölüm haberini alıyordum...
hayatımda bu kadar üzülüp, bu kadar gözyaşı döktüğüm an olmamıştı o geceye kadar.
bu kitap o gece ne hissettiysem, aynı duyguları her satırında tekrar hissettirdi bana.
dağıldım.
darmadağın oldum.
kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar...
okumamışlara şimdiden iyi okumalar...
yaklaşık 1,5 sene önceydi...
bir gece yarısı, sarsılarak uyandığım uykunun ertesinde, hızlı adımlarla yalpalayarak evin balkonuna atıp kendimi, titreyen ellerimle beceriksizce yaktığım 2-3 sigarayı içene kadar hüngür hüngür ağlamıştım...
eşim, dolu dolu gözlerle bana sarılıp “n’oldu” “ne gördün” gibi sorularıyla kulaklarımdan beynimi deliyor; kafamın içinde yankılanan sorularına cevap verecek kudreti bulamıyordum kendimde...hıçkırıklara karışan nefesimin arasına iki kelime sıkıştırıp cümle haline getiremiyordum ne yazık...
bir müddet sonra, hıçkırıklarım kesilip sakinleşince; ağlamaya devam ederek anlatmaya başlamıştım rüyamı.
rüyamda eşim hamileydi ve doğum için hastaneye gelmiştik. eş, dost, akraba ve çok samimi olduğum arkadaşlarımla birlikte kahkahalar atarak bebeği bekliyorduk.
derken, hastane kapısına sirenlerini çala çala bir ambulans yanaştı acı bir frenle. ambulansın içinden sedyeyle bir adam çıkardılar. hastane kapısından içeri girip, yanımdan tam geçerlerken; sedyede bilinçsizce yatan adamın babam olduğunu gördüm...
6 sezonluk bir dizi kadar uzun bir rüyaydı.
bebeğimi beklerken, babamın ölüm haberini alıyordum...
hayatımda bu kadar üzülüp, bu kadar gözyaşı döktüğüm an olmamıştı o geceye kadar.
bu kitap o gece ne hissettiysem, aynı duyguları her satırında tekrar hissettirdi bana.
dağıldım.
darmadağın oldum.
kitap hakkında söyleyeceklerim bu kadar...
okumamışlara şimdiden iyi okumalar...
devamını gör...
4.
baba kelimesi etrafında dönen hasan ali toptaş romanı.
kitap sizi içine öyle bir alıyor ki kendinizi kitapta olan bitenlerin hayatınız bir döneminde yaşadığınız tanık olduğuz hissiyatı veriyor.
kitap iki hareket döngüsü içinde geçiyor; kimi almaya gittiği belli olan ecel atı ve babanın hastalığı.
anlatımın duruluğu kitabı okurken berrak bir suyu izler gibiydi. bu kadar sıradan olağan bizden kapısını çaldığınız herhangi bir evde yaşanabilecek bu süreçler sizi sıkmadan anlatılıyor.
kitap sizi içine öyle bir alıyor ki kendinizi kitapta olan bitenlerin hayatınız bir döneminde yaşadığınız tanık olduğuz hissiyatı veriyor.
kitap iki hareket döngüsü içinde geçiyor; kimi almaya gittiği belli olan ecel atı ve babanın hastalığı.
anlatımın duruluğu kitabı okurken berrak bir suyu izler gibiydi. bu kadar sıradan olağan bizden kapısını çaldığınız herhangi bir evde yaşanabilecek bu süreçler sizi sıkmadan anlatılıyor.
devamını gör...
5.
benim için vasat bir kitap. heba daha iyiydi. yazarı başka okumayı düşünmüyorum ama bu kitabı okurken sıkılmıştım. gereksiz uzatmalar vardı. duygu yoğunluğu da hiç geçmemişti bana. ki ben sulu göz bir insanım. çıktığı dönem hurra satın alındı okundu ama bundan elli yıl sonra yüzüne dönüp bakan olmaz. yazarın daha iyi kitapları vardır.
devamını gör...
"kuşlar yasına gider" ile benzer başlıklar
kuşlar
18