yazar : yaşar kemal
yayım yılı : 1978
çocukların istanbul meydanlarındaki kuşları yakalayıp ibadet yerlerinin önünde satmalarını, bir süre sonra da satamaz hale gelip onları yemek zorunda kalmalarını anlatan kitaptır.
yayım yılı : 1978
çocukların istanbul meydanlarındaki kuşları yakalayıp ibadet yerlerinin önünde satmalarını, bir süre sonra da satamaz hale gelip onları yemek zorunda kalmalarını anlatan kitaptır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "istenmeyen evlat" tarafından 11.02.2021 01:46 tarihinde açılmıştır.
1.
yaşar kemal'in yazdığı çerez niyetinde hikaye.
olaylarlarımız eski istanbul da azat buzat diyerek kuş satıp parayı vuran çocukların artık kuş satamamalarıdır. kuşlar yakalanır ama alacak kimse olmaz. yaşar kemal burada okuyucuyu ikileme sokmaktadır. kuşcular masum mudur? değil midir? benim şahsi fikrim kesinlikle kuşcular suçludur. her neyse okunmasını tavsiye ederim. sonunda çok sinirleneceksiniz/üzüleceksiniz gibi ufak bi spoiler vereyim.*
olaylarlarımız eski istanbul da azat buzat diyerek kuş satıp parayı vuran çocukların artık kuş satamamalarıdır. kuşlar yakalanır ama alacak kimse olmaz. yaşar kemal burada okuyucuyu ikileme sokmaktadır. kuşcular masum mudur? değil midir? benim şahsi fikrim kesinlikle kuşcular suçludur. her neyse okunmasını tavsiye ederim. sonunda çok sinirleneceksiniz/üzüleceksiniz gibi ufak bi spoiler vereyim.*
devamını gör...
2.
yaşar kemal’in kalemi okurların burnuna buram buram kokan anadolu’yu getirir, bu koku bazen özlemledir, bazen hüzünledir tıpkı “üç anadolu efsanesi” adlı eserinde olduğu gibi. kuşlar da gitti eserinde durum farklı, burada anadolu yerine istanbul’un o duru ve kirli kokusunu alıyorsunuz ister istemez. kokusu ile sınırlı da kalmıyor, gürültüsünü, kargaşasını, kalabalığını da okuyarak yaşıyorsunuz. sultanahmet’i, yeşilköy’ü, karaköy’ü, florya’yı, eminönü’nü ben de gezdim adeta. mahmut ile ben de ağıtlar yaktım, üzüldüm, suçluluk duydum, yeri geldi kahkaha attım. romanın kısa olmasına aldanmayın, okurları insanlık hakkında epey düşündürtmeye sevk ediyor bu eser.
büyük uğraşlarla yakaladıkları kuşları, tıkış tıkış kafesler içerisinde istanbul’un semtlerinde, kiliselerinde, cami önlerinde “azat buzat, beni cennet kapısında gözet” nidalarıyla satmaya çalışan üç fukara garip gençler, günler geçtikçe fark ederleri ki; artık kimseler ne kuş almak ne de onları azat etmek istemektedirler. insanlar öyle bir hale gelmiştir ki göz gözü görmez, konu komşu birbirine selam vermez olmuştur. şehir hayatında insanlar büyük bir koşuşturma içerisindedirler, bu koşuşturma insanları giderek insanlıktan çıkarmaktadır. istanbul’da betonlaşmalar günden güne çoğalmakta, doğa ana ise giderek gözler önünde yitip gitmektedir. insanlığın geldiği noktayı kuşlar üzerinden ne kadar vahşi, merhametsiz, bencil olmaya başladığımızın hikayesini okuyoruz, kuşlar da gitti eserinde.
alıntılar
• “bu dünyada tekmil yaratıklar birbirlerinin dilinden anlarlar.”
• “yadigar malın hiçbir şeyle değeri ölçülemez.”
• “o zamanlar insanlar, daha iyiydiler denemez, kim bilir, ama daha başkaydılar. belki de kuşları daha çok seviyorlardır. belki de yürekleri yufka, daha acımayla, daha sevgiyle doluydular. belki de doğaya daha yakındılar, kim bilir…”
• “seher yeli ormandan, denizden, çekmece gölünden, dört bir yandan efiliyor, insanın içini yuyup arıtıyor, bir tüy gibi insanı yeyniltip uçuracakmış gibi dünyayı sevinçle dolduruyordu.”
büyük uğraşlarla yakaladıkları kuşları, tıkış tıkış kafesler içerisinde istanbul’un semtlerinde, kiliselerinde, cami önlerinde “azat buzat, beni cennet kapısında gözet” nidalarıyla satmaya çalışan üç fukara garip gençler, günler geçtikçe fark ederleri ki; artık kimseler ne kuş almak ne de onları azat etmek istemektedirler. insanlar öyle bir hale gelmiştir ki göz gözü görmez, konu komşu birbirine selam vermez olmuştur. şehir hayatında insanlar büyük bir koşuşturma içerisindedirler, bu koşuşturma insanları giderek insanlıktan çıkarmaktadır. istanbul’da betonlaşmalar günden güne çoğalmakta, doğa ana ise giderek gözler önünde yitip gitmektedir. insanlığın geldiği noktayı kuşlar üzerinden ne kadar vahşi, merhametsiz, bencil olmaya başladığımızın hikayesini okuyoruz, kuşlar da gitti eserinde.
alıntılar
• “bu dünyada tekmil yaratıklar birbirlerinin dilinden anlarlar.”
• “yadigar malın hiçbir şeyle değeri ölçülemez.”
• “o zamanlar insanlar, daha iyiydiler denemez, kim bilir, ama daha başkaydılar. belki de kuşları daha çok seviyorlardır. belki de yürekleri yufka, daha acımayla, daha sevgiyle doluydular. belki de doğaya daha yakındılar, kim bilir…”
• “seher yeli ormandan, denizden, çekmece gölünden, dört bir yandan efiliyor, insanın içini yuyup arıtıyor, bir tüy gibi insanı yeyniltip uçuracakmış gibi dünyayı sevinçle dolduruyordu.”
devamını gör...
3.
sevgili yazar yaşar kemal’e ait bir eserdir.
kitabı bitirir bitirmez bilgisayarı elime aldım ve bu tanımı giriyorum. çok güzel çok tatlı bir kitap olmuş. okurken beni o kadar eskilere götürdü o kadar nostaljik zamanlar, anlar yaşadım ki bilemezsiniz. belki bu kitap içinde olan kuş kafesi olayını benim gibi yaşı küçükler çok hatırlamaz çok anısı yoktur ancak illaki eski filmlerden ya da yaşı büyük insanlardan bunların varlıklarını dinlemiş izlemiş olabilirsiniz. ben aslında bu tanıma çok uymuyorum çünkü çok küçük yaşlarda bu kuş kafesi olayını hayal meyal gördüğümü hatırlıyorum.
buradan sonrası spoiler içere bilir. normalde bunu çok belirtmem hatta bu zamana kadar hiç belirtmedim sanırım. ancak bir yazar arkadaşımın isteği üzerine artık spoiler kısmını kullanma kararı aldım.( burada gözlerimi devirdiğimi düşün sevgili yazar…)
hikayemizde 3 erkek arkadaş vardır bunlar semih,hayri ve süleymandır. her yıl eylül ayının ortasında kuş avı başlar. bir çok insan renkli renkli kuşları yakalar bir kafes içerisine doldurur ve bu kuşları allah rızası için, onların özgürlüklerini sağlamaları için insanlara seslenir. bir kuşun fiyatı 10 liradır. bu üçlü bir sürü kuş yakalar ancak satışlar bekledikleri gibi gitmez ve dostlukları arasında sarsıntılı bir zaman yaşarlar.
kitaptaki bu durum ilk başta bahsettiğim olaydır. eskiden ne kadar çok vardı bunlardan. şimdi böyle bir şey yapmaya çalışsanız sizi hayvan haklarından, insanların duygularını sömürmelerine kadar bir ton laf ederler, sizi internet ortamında paylaşır rezil ederler. işte tam da burada durumun ahlaki durumu kesinlikle tartışma konusu oluyor.
tavsiye konusuna girmeyeceğim ancak bence kitaplığınızda yer verebilecek düzeyde bir eser.
okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
kitabı bitirir bitirmez bilgisayarı elime aldım ve bu tanımı giriyorum. çok güzel çok tatlı bir kitap olmuş. okurken beni o kadar eskilere götürdü o kadar nostaljik zamanlar, anlar yaşadım ki bilemezsiniz. belki bu kitap içinde olan kuş kafesi olayını benim gibi yaşı küçükler çok hatırlamaz çok anısı yoktur ancak illaki eski filmlerden ya da yaşı büyük insanlardan bunların varlıklarını dinlemiş izlemiş olabilirsiniz. ben aslında bu tanıma çok uymuyorum çünkü çok küçük yaşlarda bu kuş kafesi olayını hayal meyal gördüğümü hatırlıyorum.
buradan sonrası spoiler içere bilir. normalde bunu çok belirtmem hatta bu zamana kadar hiç belirtmedim sanırım. ancak bir yazar arkadaşımın isteği üzerine artık spoiler kısmını kullanma kararı aldım.( burada gözlerimi devirdiğimi düşün sevgili yazar…)
hikayemizde 3 erkek arkadaş vardır bunlar semih,hayri ve süleymandır. her yıl eylül ayının ortasında kuş avı başlar. bir çok insan renkli renkli kuşları yakalar bir kafes içerisine doldurur ve bu kuşları allah rızası için, onların özgürlüklerini sağlamaları için insanlara seslenir. bir kuşun fiyatı 10 liradır. bu üçlü bir sürü kuş yakalar ancak satışlar bekledikleri gibi gitmez ve dostlukları arasında sarsıntılı bir zaman yaşarlar.
kitaptaki bu durum ilk başta bahsettiğim olaydır. eskiden ne kadar çok vardı bunlardan. şimdi böyle bir şey yapmaya çalışsanız sizi hayvan haklarından, insanların duygularını sömürmelerine kadar bir ton laf ederler, sizi internet ortamında paylaşır rezil ederler. işte tam da burada durumun ahlaki durumu kesinlikle tartışma konusu oluyor.
tavsiye konusuna girmeyeceğim ancak bence kitaplığınızda yer verebilecek düzeyde bir eser.
okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
devamını gör...