1.
karganın daha büyüğü, daha şekil olanı.
bu hayvanın görünüşü aşırı havalıdır en başından. bununla beraber kuzey mitolojisinde de kendisine yer bulmuştur. odin'in iki tane kuzgunu vardır.
huginn ve muninn. bu iki kuzgun oradan buradan bilgi toplayıp odin beye iletir.
bununla beraber poe'nun bir şiirinin da adıdır kuzgun.
buna ithafen, altered carbon adlı dizide, poe isimli yapay zekanın yönettiği otelin ismi, kuzgundur.
çok güzel kuşlardır vesselam. severim.
bu hayvanın görünüşü aşırı havalıdır en başından. bununla beraber kuzey mitolojisinde de kendisine yer bulmuştur. odin'in iki tane kuzgunu vardır.
huginn ve muninn. bu iki kuzgun oradan buradan bilgi toplayıp odin beye iletir.
bununla beraber poe'nun bir şiirinin da adıdır kuzgun.
buna ithafen, altered carbon adlı dizide, poe isimli yapay zekanın yönettiği otelin ismi, kuzgundur.
çok güzel kuşlardır vesselam. severim.
devamını gör...
2.
edgar allan poe tarafından yazılan ve insana varoluşu iliklere kadar hissettiren, adeta hakikati kanla haykıran şiir. (bkz: friedrich nietzsche)
--- alıntı ---
kalkıp haykırdım: "getirsin ayrılışı bu sözlerin!
rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
dağıtma yalnızlığımı! bırak beni, git kapımdan!
yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan! "
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
--- alıntı ---
bu kısım o kadar hüzünlü ve nefret dolu ki!
--- alıntı ---
kalkıp haykırdım: "getirsin ayrılışı bu sözlerin!
rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
dağıtma yalnızlığımı! bırak beni, git kapımdan!
yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan! "
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
--- alıntı ---
bu kısım o kadar hüzünlü ve nefret dolu ki!
devamını gör...
3.
edgar allan poe şiiridir.
sustu, sonra ben konuştum: "dostlarım kaçtı yanımdan
umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"ölüm hayatın perdesi ardında sürekli olarak sesini duyurmakta ve yaşantı ve davranış üzerinde büyük etkide bulunmaktadır." der yalom.
şiiri christopher frank carandini lee'den dinleyebilirsiniz.
sustu, sonra ben konuştum: "dostlarım kaçtı yanımdan
umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"ölüm hayatın perdesi ardında sürekli olarak sesini duyurmakta ve yaşantı ve davranış üzerinde büyük etkide bulunmaktadır." der yalom.
şiiri christopher frank carandini lee'den dinleyebilirsiniz.
devamını gör...
4.
iki dünya arasında sembol kabul edilir. yaşayanlar için ölüm, ölü ruhlar içinse hayatı temsil eder.
kuzgunlar simsiyahtırlar, geceyi gündüzden fazla severler.
dünyadaki en asil hayvanlardan birisidir.
kuzgunlar simsiyahtırlar, geceyi gündüzden fazla severler.
dünyadaki en asil hayvanlardan birisidir.
devamını gör...
5.
fantastik romanlarda bol bol kötülüğün gözcüsu olarak kendine yer etmiş olan garip hayvandır.
devamını gör...
6.
saygıdeğer bir hayvandır. nedense biliyorum da konuşuyorum modunda takılan bir canlı olarak geliyor bana . ayrıca şekli şemali , kendine has ifadesi ve duruşu ile varlığı huzur veren cinstendir. kapkara bir hayvan işte adam mıdır? evet adamdır. ayrıca itachi nin de ruhuna değmiştir. rip amaterasu reis yine aklıma geldin.
devamını gör...
7.
enteller için kaçırılmayacak bir fırsat sunar.
kitap, film, müzik ne ararsan var kuzgun adıyla.
kuzgun denen hayvan bile bu kadar farkında değil kendisinin.
enteller asla ama asla fırsatını kaçırmaz çocuklar.
40 haftadır offline olan adamı anında online yaparak entry girdirir. çok mühim ve cool bir hayvan bu.
fırsatını bulmuşken, kaçırmamalı.
kitap, film, müzik ne ararsan var kuzgun adıyla.
kuzgun denen hayvan bile bu kadar farkında değil kendisinin.
enteller asla ama asla fırsatını kaçırmaz çocuklar.
40 haftadır offline olan adamı anında online yaparak entry girdirir. çok mühim ve cool bir hayvan bu.
fırsatını bulmuşken, kaçırmamalı.
devamını gör...
8.
poe'nin insanım ruhuna kadar işleyen tüm bedeni sarsan şiiri.
devamını gör...
9.
isimden kaybetmektedir.
devamını gör...
10.
- vikingler, denizde yollarını bulmak için kuzgunları kullanırlarmış bu nedenle vikinglerin bayrağındaki simgedir kuzgun.
- ayrıca; ingiltere'nin ebedi varlığını simgelediği için kraliyet tarafından korunur.
- şamanizm’de insanın yaratıcısıdır.
- belki en tuhaf olanı da kargayı yavrusundan utandıran hayvan olmasıdır. çünkü kuzgun, bir kargadan daha büyük, daha zeki, daha yüksekten uçabilen, oyun oynayabilen, seslerini taklit ederek kendisinin parçalayamadığı avın başına kurtları çağıran, kurtlar doyduğunda da ziyafet sonrasındaki artıkları afiyetle yiyen, kuvvetli hafızaya sahip, takım çalışması yapabilen, bulunduğu yere uyum kabiliyeti yüksek ve dahi problem çözen muhteşem renkli bir hayvandır.
sir william jardine (1800-1874), "raven",
edouard manet , the flying raven, ex libris, the raven - edgar allan poe, 1875
edouard manet , the flying raven, ex libris, the raven - edgar allan poe, 1875
- ayrıca; ingiltere'nin ebedi varlığını simgelediği için kraliyet tarafından korunur.
- şamanizm’de insanın yaratıcısıdır.
- belki en tuhaf olanı da kargayı yavrusundan utandıran hayvan olmasıdır. çünkü kuzgun, bir kargadan daha büyük, daha zeki, daha yüksekten uçabilen, oyun oynayabilen, seslerini taklit ederek kendisinin parçalayamadığı avın başına kurtları çağıran, kurtlar doyduğunda da ziyafet sonrasındaki artıkları afiyetle yiyen, kuvvetli hafızaya sahip, takım çalışması yapabilen, bulunduğu yere uyum kabiliyeti yüksek ve dahi problem çözen muhteşem renkli bir hayvandır.
sir william jardine (1800-1874), "raven",
edouard manet , the flying raven, ex libris, the raven - edgar allan poe, 1875
edouard manet , the flying raven, ex libris, the raven - edgar allan poe, 1875
devamını gör...
11.
(bkz: the raven)
(bkz: edgar allan poe)nin çok sevdiğim şiiridir.
ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
o acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
başka kim gelir bu zaman?"
ah, hatırlıyorum şimdi, bir aralık gecesiydi,
örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
ışısın istedim şafak çaresini arayarak
bana kalan o acının kaybolup gitmiş lenore'dan,
meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili lenore'dan,
adı artık anılmayan.
ipekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
başka kim olur bu zaman?"
kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"özür diliyorum" dedim, "kimseniz, bay ya da bayan
dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
kapıyı açtığım zaman.
gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
fısıltıyla bir kelime, "lenore" geldi uzaklardan,
sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
yalnız bu sözdü duyulan.
duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
içimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
irkilip dedim: "muhakkak pancurda bir şey olacak;
gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
başkası değil rüzgârdan..."
çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
bugüne kalmış bir kuzgun pancuru açtığım zaman.
bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
kondu pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
kaldı orda oynamadan.
gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
gelmekten, kocamış kuzgun, gecelerin kıyısından;
söyle, nasıl çağırırlar seni ölüm kıyısından?"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
ilgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
adı "hiçbir zaman" olan.
durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
o kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
sustu, sonra ben konuştum: "dostlarım kaçtı yanımdan
umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
insaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
hiç -ama hiç- hiçbir zaman."
çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
sonra kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
çatlak çatlak: "hiçbir zaman."
oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
durup o kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
elleri lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
değmeyecek hiçbir zaman!
sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"aptal," dedim, "dön hayata; tanrın sana acımış da
meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
iç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"şu yukarda dönen gökle tanrı'yı seversen söyle;
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
buluşacak o lenore'la, adı meleklerce konan,
o sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
kalkıp haykırdım: "getirsin ayrılışı bu sözlerin!
rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
dağıtma yalnızlığımı! bırak beni, git kapımdan!
yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
oda kapımın üstünde, pallas'ın solgun büstünde
oturmakta, oturmakta kuzgun hiç kıpırdamadan;
hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
o gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
kalkmayacak - hiçbir zaman!
ülkü tamer çevirisi
(bkz: edgar allan poe)nin çok sevdiğim şiiridir.
ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
o acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
başka kim gelir bu zaman?"
ah, hatırlıyorum şimdi, bir aralık gecesiydi,
örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
ışısın istedim şafak çaresini arayarak
bana kalan o acının kaybolup gitmiş lenore'dan,
meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili lenore'dan,
adı artık anılmayan.
ipekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
başka kim olur bu zaman?"
kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"özür diliyorum" dedim, "kimseniz, bay ya da bayan
dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
kapıyı açtığım zaman.
gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
fısıltıyla bir kelime, "lenore" geldi uzaklardan,
sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
yalnız bu sözdü duyulan.
duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
içimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
irkilip dedim: "muhakkak pancurda bir şey olacak;
gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
başkası değil rüzgârdan..."
çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
bugüne kalmış bir kuzgun pancuru açtığım zaman.
bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
kondu pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
kaldı orda oynamadan.
gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
gelmekten, kocamış kuzgun, gecelerin kıyısından;
söyle, nasıl çağırırlar seni ölüm kıyısından?"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
ilgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
adı "hiçbir zaman" olan.
durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
o kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
sustu, sonra ben konuştum: "dostlarım kaçtı yanımdan
umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
insaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
hiç -ama hiç- hiçbir zaman."
çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
sonra kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
çatlak çatlak: "hiçbir zaman."
oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
durup o kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
elleri lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
değmeyecek hiçbir zaman!
sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"aptal," dedim, "dön hayata; tanrın sana acımış da
meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
iç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
"şu yukarda dönen gökle tanrı'yı seversen söyle;
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
buluşacak o lenore'la, adı meleklerce konan,
o sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
kalkıp haykırdım: "getirsin ayrılışı bu sözlerin!
rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
dağıtma yalnızlığımı! bırak beni, git kapımdan!
yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."
oda kapımın üstünde, pallas'ın solgun büstünde
oturmakta, oturmakta kuzgun hiç kıpırdamadan;
hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
o gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
kalkmayacak - hiçbir zaman!
ülkü tamer çevirisi
devamını gör...
12.
şükela bir yasemin mori sarkisidir ayni zamanda. 2008 hayvanlar albümünde yer alır.
devamını gör...
13.
edgar allan poe şiiri. nevermore türkçeye hiçbir zaman diye çevrilmiş ama "bir daha asla" daha uygun olanıdır. kuzgun hayatın geçiciliğini böyle anlatır pencereden.
devamını gör...
14.
kuş türleri arasında zekası en yüksek olanlardan. problem çözme ve taklit etme konusunda başarılı olan kargagillerden bir canlı. ölüm ve karanlık imgeleriyle ile ilişki kurulan kuzgun, gerçekten de gizemli bir kuştur. diğer akrabası olan karganın gölgesinde kalmış, hakkında çok fazla hikaye ve bilgi yaygın olmamıştır. zeka seviyesi, şempanze ve yunus canlısı gibi yüksektir. kanat genişliği 1.5 metreye kadar uzar. gagası iri, siyah ve uzundur. tüyleri tamamen siyahtır. sürü halinde bulunurlar ve kendilerinden daha güçlü kuşlara da saldırabilirler. yerleşik kuşlardır, çalılık, ağaçlık, ormanlık, kayalık alanlarda, hayvancılık yapılan yerlerde bulunurlar. avrupa kültüründe, kuzgun kuşları şeytani figür olarak görülür. oyun oynamayı ve eğlenmeyi de çok seven bir kuştur. kurt ve köpek gibi hayvanlarla dalga geçercesine uzaktan oynamayı sever. çam kozalaklarını oyuncak olarak kullandığı da olur. kuzgunların kendi aralarında konuşma yetenekleri olduğu, sessiz sinyallerle iletişime geçtikleri, hatta birbirlerine jest ve empati yaptıklarına dair bilimsel araştırma sonuçları ortaya konulmuştur. hatta araç sesi, sifon sesi ve başka hayvanların seslerini taklit edebilen ve normal bir hayvan zekasını hayli hayli aşan seviyede bir kuştur.
devamını gör...
15.
kuzgun= raven
'raven' tersten yazılınca 'nevar'. 'never' sözcüğünü anımsatır.
asla, hiç bir zaman anlamında 'never' sözcüğü edgar alan poe'nun ünlü 'kuzgun' şiirinde kuzgun'un sürekli tekrarladığı söz olur: 'nevermore'*
tersten okudum: eromreven. uydurdum: oro me raven*
'raven' tersten yazılınca 'nevar'. 'never' sözcüğünü anımsatır.
asla, hiç bir zaman anlamında 'never' sözcüğü edgar alan poe'nun ünlü 'kuzgun' şiirinde kuzgun'un sürekli tekrarladığı söz olur: 'nevermore'*
tersten okudum: eromreven. uydurdum: oro me raven*
devamını gör...
16.
polisiye edebiyatın talihsiz yetimi edgar alan poe ye ait bir şiir.
devamını gör...
17.
yedi yaşında bir çocuğun zekasına sahiptir. hayatta kalma becerileri daha da yüksek bir zekaya işaret ediyor. zaten zeka çok tartışmalı bir konu. yedi yaşındaki çocuğu yaban hayvanlarının olmadığı yaban yere koy, üç günde ölür. kuzgun 70 yıla kadar yaşar. hangisi zeki bu durumda.
tanım: mükemmel bir canlı, mükemmel bir kuştur.
tanım: mükemmel bir canlı, mükemmel bir kuştur.
devamını gör...