kyk yurtlarında sıradan hale gelen ihmaller
başlık "rolwors" tarafından 02.02.2024 19:57 tarihinde açılmıştır.
1.
çiğli kyk erkek öğrenci yurdunda kalan 21 yaşında bir öğrenciyim. başımdan geçen olay gerçekleştiğinde aydın'daki asansör olayının üzerinden henüz birkaç gün geçmişti . sürekli telefonumu açıp neler olup bittiğine bakıyordum o günlerde. acaba ne olacak, bu sorun nasıl ele alınacak, nasıl tartışılacak, suçlular kim çıkacak - ortada apaçık bir suç vardı çünkü- ne tür önlemler alınacak, ne tür çözüm yollarına başvurulacak diye deli gibi geziniyordum internette. soruşturmada asansör bakım yetkilisi m.b. ve asansörü monte eden firmanın sahibi h.t. ile iki mühendis tutuklanmıştı. akıl alır gibi değil ama bunun dışınde neredeyse hiçbir şey olmadı. öğrenciler yer yer eylemler yaptı, muhalif politikacılar yine sadece iktidara yüklenmekle kaldı, yazılar yazıldı vs. ve yine çözüm olarak birkaç kişinin tutuklanması dışında neredeyse hiçbir şey yapılmadı. günler haftalar geçti aradan ve bu olay da onunla birörnek pek çok olay gibi unutulup gitti. keza birkaç gün sonra yıl dönümüne gireceğimiz 6 şubat depreminin bu kadar kötü bir şekilde sonuçlanması da yine aydın'daki asansör kazası gibi bir ihmaller zincirinin yüzündendi.
benim başımdan geçen olay bunların yanında devede kulak bile olamaz ancak bu "ihmal" sorununun nereden başladığını ve nerelere kadar gidebileceğini gösteren bir timsal adeta.
o gün arkadaşlarımla beraber yemekhaneye inip sıraya girmiştik (yemekhane çalışanları o kadar öğrenciye yemek yetiştiremediği için her gün mutlaka upuzun sıralar olur ve dakikalarca sıra bekleriz.) yemeğimizi almayı başarıp afiyetle yemeye başlamıştık ki kendi tabağımda bir anormallik olduğunu fark ettim. yemekte kavurma vardı( kavurma demeye bin şahit ister, etli-iki parça- patatesli bir yemekti) ve tabağımda bir kavurmanın içinde olamayacak renkte bir cisim yüzüyordu. başta bunun yağ parçası olabileceğini düşündüm. tabaktan çıkarıp tepsiye koyunca bunun kullanılmış açık bir yara bandı olduğunu gördüm. ne yapacağımı şaşırmıştım, midem bulanmıştı. üstelik yemeğin çoğunu yemiştim. arkadaşlarım da yemişti ve aynı kazanda pişen yemek dağıtılmaya devam ediyordu. önce yemekhane çalışanlarına bildirdim durumu. istersem bir daha ücretsiz yemek alabileceğimi söylediler. teklif inanılır gibi değildi. aynı yemeği bir daha yiyemeyeceğimi ayrıca dağıtılmasının durması gerektiğini söyledim ( yara bandının kime ait olduğu, o kişinin bulaşıcı bir hastalığa sahip olup olmadığını bilemezdik sonuçta.) tamam deyip özür dileseler de arkadaşlarımdan yemeğin dağıtılmaya devam ettiğini öğrenmiştim. o zaman soluğu yurt idaresinde aldım. durumu olduğu gibi bildirdim. gereği neyse yapılacağını ( boş bir beyaz kağıda adım, soyadım ve şikayetimden ibaretti bu gereklilik.) söyleyip durdular tabii. işletme sahibi ısrarla bize yemek ısmarlamak istediğinisöyleyip duruyordu. o an öyle bir şeyin telafisinin yemek ısmarlamak olmadığını ifade edemedim çünkü çok şaşırmıştım. bir günlüğüne dışarıdan yemek yiyebilirdik tabii ancak sonsuza kadar dışarıdan yemek yiyemeyecek ve o aynı yemekhaneden yemek yemeye devam etmek zorunda kalacaktık.
kadın kameraları izleyeceğini ve kimin eldivensiz çalışıp çalışmadığını tespit ederek -yine- gereken neyse yapılacağını söylüyordu. burda o çalışanı işten çıkaracağından bahsediyordu ve ben böyle bir şeyin yapılmasını asla istemediğimi, çözümün bu olmadığını, onun yerine gelecek çalışanın da aynı hataları yapabileceğini söyledim. bir çözüm istiyorsa eğer çalışanlarını denetlemesi ve hijyen kurallarına uymayanları uyarması gerekirse caydırıcı cezalar vermesi - abartmadığı ve aynı hatayı defalarca yapmadığı sürece bu hata asla bir çalışanın işine son vermek değildi- gerekiyordu onun. çünkü çözüm her hata yapanı ışten çıkarıp yerine bir yenisini koymak değildi.
konuşarak uzlaştık. kadın defalarca özür dileyerek -işlerin nereye varabileceğini fark etmişti ve gerçekten korkmuştu- söylediklerimi yapacağı konusunda söz verdi ve bana içecek ve meyve ikram etmek istediğini, numarasını verebileceğini ve yemekhane ilgili her şey için onu arayabileceğimi söyledi. kabul ettim, numarasını ve biraz meyve alarak odama çıktım.
birkaç gün boyunca yemekhanedeki tüm çalışanlar eldivenli ve boneliydi. durumu arkadaşlarım da fark etmişti. bunu biz başardık deyip aramızda şakalaşıyorduk. oysa bugün aradan haftalar geçtikten sonra o temkinli davranışlardan eser kalmadı ve yemekhane eski işleyişine geri dönmüş gözüküyor.
durumu cimere de yazdık ancak ordan da herhangi bir sonuş çıkmadı ne yazık ki.
her şeyin olması gerektiği gibi yapılması ve insan sağlığıyla oynanmaması için oturup asansörlerin düşmesini ya da yemeklerimizden yara bandı çıkmasını bekleyeceğiz.
benim başımdan geçen olay bunların yanında devede kulak bile olamaz ancak bu "ihmal" sorununun nereden başladığını ve nerelere kadar gidebileceğini gösteren bir timsal adeta.
o gün arkadaşlarımla beraber yemekhaneye inip sıraya girmiştik (yemekhane çalışanları o kadar öğrenciye yemek yetiştiremediği için her gün mutlaka upuzun sıralar olur ve dakikalarca sıra bekleriz.) yemeğimizi almayı başarıp afiyetle yemeye başlamıştık ki kendi tabağımda bir anormallik olduğunu fark ettim. yemekte kavurma vardı( kavurma demeye bin şahit ister, etli-iki parça- patatesli bir yemekti) ve tabağımda bir kavurmanın içinde olamayacak renkte bir cisim yüzüyordu. başta bunun yağ parçası olabileceğini düşündüm. tabaktan çıkarıp tepsiye koyunca bunun kullanılmış açık bir yara bandı olduğunu gördüm. ne yapacağımı şaşırmıştım, midem bulanmıştı. üstelik yemeğin çoğunu yemiştim. arkadaşlarım da yemişti ve aynı kazanda pişen yemek dağıtılmaya devam ediyordu. önce yemekhane çalışanlarına bildirdim durumu. istersem bir daha ücretsiz yemek alabileceğimi söylediler. teklif inanılır gibi değildi. aynı yemeği bir daha yiyemeyeceğimi ayrıca dağıtılmasının durması gerektiğini söyledim ( yara bandının kime ait olduğu, o kişinin bulaşıcı bir hastalığa sahip olup olmadığını bilemezdik sonuçta.) tamam deyip özür dileseler de arkadaşlarımdan yemeğin dağıtılmaya devam ettiğini öğrenmiştim. o zaman soluğu yurt idaresinde aldım. durumu olduğu gibi bildirdim. gereği neyse yapılacağını ( boş bir beyaz kağıda adım, soyadım ve şikayetimden ibaretti bu gereklilik.) söyleyip durdular tabii. işletme sahibi ısrarla bize yemek ısmarlamak istediğinisöyleyip duruyordu. o an öyle bir şeyin telafisinin yemek ısmarlamak olmadığını ifade edemedim çünkü çok şaşırmıştım. bir günlüğüne dışarıdan yemek yiyebilirdik tabii ancak sonsuza kadar dışarıdan yemek yiyemeyecek ve o aynı yemekhaneden yemek yemeye devam etmek zorunda kalacaktık.
kadın kameraları izleyeceğini ve kimin eldivensiz çalışıp çalışmadığını tespit ederek -yine- gereken neyse yapılacağını söylüyordu. burda o çalışanı işten çıkaracağından bahsediyordu ve ben böyle bir şeyin yapılmasını asla istemediğimi, çözümün bu olmadığını, onun yerine gelecek çalışanın da aynı hataları yapabileceğini söyledim. bir çözüm istiyorsa eğer çalışanlarını denetlemesi ve hijyen kurallarına uymayanları uyarması gerekirse caydırıcı cezalar vermesi - abartmadığı ve aynı hatayı defalarca yapmadığı sürece bu hata asla bir çalışanın işine son vermek değildi- gerekiyordu onun. çünkü çözüm her hata yapanı ışten çıkarıp yerine bir yenisini koymak değildi.
konuşarak uzlaştık. kadın defalarca özür dileyerek -işlerin nereye varabileceğini fark etmişti ve gerçekten korkmuştu- söylediklerimi yapacağı konusunda söz verdi ve bana içecek ve meyve ikram etmek istediğini, numarasını verebileceğini ve yemekhane ilgili her şey için onu arayabileceğimi söyledi. kabul ettim, numarasını ve biraz meyve alarak odama çıktım.
birkaç gün boyunca yemekhanedeki tüm çalışanlar eldivenli ve boneliydi. durumu arkadaşlarım da fark etmişti. bunu biz başardık deyip aramızda şakalaşıyorduk. oysa bugün aradan haftalar geçtikten sonra o temkinli davranışlardan eser kalmadı ve yemekhane eski işleyişine geri dönmüş gözüküyor.
durumu cimere de yazdık ancak ordan da herhangi bir sonuş çıkmadı ne yazık ki.
her şeyin olması gerektiği gibi yapılması ve insan sağlığıyla oynanmaması için oturup asansörlerin düşmesini ya da yemeklerimizden yara bandı çıkmasını bekleyeceğiz.
devamını gör...
2.
karnabaharın karnınıza somut anlamda bahar getirmesine sebep olabilecek durumdur. zira kurduyla, böceğiyle, ve kendisiyle adeta kendinizi doğada hissedeceğiniz ambiyansı yakalayabilirsiniz. memleketin binbir çeşit güzelliğini ve hatta güzel insanlarından güzel hediyelerini tabağınızda görmek istiyorsanız buyrun; oturun.
devamını gör...