1.
leonardo da vinci'nin 1489-1490 yıllarında tamamladığı tablosu.*
tabloyu milano'da bulunduğu dönemde hizmet ettiği dük ludovico sforza'nın siparişi üzerine hazırlamıştır. bu dönemde da vinci dük'ün yanında mühendis ve mimar olarak çalışıyordu.
portre cecilia gallerani'ye ait. cecilia, soylu olmayan, müzik ve edebiyatta çok yetenekli ve güzel şiirler yazan bir kadındı. dük'ü de böylece etkilemiş, dük'ün metresi olmuş ve kendisinden bir çocuğu olmuştur.
dük'ün soylu bir kadınla evlenmesiyle artık ondan ayrılan cecilia giderken tabloyu yanında götürmüş. tablo bir süre bulunamamış, daha sonra polonya'da ortaya çıkmış. ikinci dünya savaşı'ndan sonra tablo üzerinde bir askerin ayak iziyle bulunmuş. ayrıca tablonun arkaplanı mavi ve griyken restorasyon sırasında tamamen siyaha boyanmış. çok zor zamanlar geçiren bir eser kendisi sonuç olarak.
elbisesi bir soylu kadına ait olamayacak kadar sade ama duruşunda çok asil ve soylu bir hava var. sadece duruşunda değil, tabloda bir kaç detay da var bununla ilgili olan. örneğin boynundaki siyah taşlardan yapılmış olan kolye, esmer tenli olduğu bilinen dük'e bir gönderme imiş.
tablodaki en ilginç detay bir kakım. kakım bir gelincik türü, genelde kürkleri için kullanılıyor ve evcilleştirilebiliyorlar. o dönemde kakımlar soyluların evcil hayvanlarıymış. ayrıca kürklerini kirletmemek için avcılar tarafından yakalanma pahasına da olsa çamura girmezlermiş. kakımlar bu sebepten asilliği, iyilik ve temizliği simgeliyor. aynı zamanda dük'ten bir çocuğu olan cecilia'nın hamileliğinin sembolü olarak da düşünülüyor.
tablo kraków wawel kalesi'nde, karanlık bir odada tek başına sergileniyor.
kaynak kaynak
tabloyu milano'da bulunduğu dönemde hizmet ettiği dük ludovico sforza'nın siparişi üzerine hazırlamıştır. bu dönemde da vinci dük'ün yanında mühendis ve mimar olarak çalışıyordu.
portre cecilia gallerani'ye ait. cecilia, soylu olmayan, müzik ve edebiyatta çok yetenekli ve güzel şiirler yazan bir kadındı. dük'ü de böylece etkilemiş, dük'ün metresi olmuş ve kendisinden bir çocuğu olmuştur.
dük'ün soylu bir kadınla evlenmesiyle artık ondan ayrılan cecilia giderken tabloyu yanında götürmüş. tablo bir süre bulunamamış, daha sonra polonya'da ortaya çıkmış. ikinci dünya savaşı'ndan sonra tablo üzerinde bir askerin ayak iziyle bulunmuş. ayrıca tablonun arkaplanı mavi ve griyken restorasyon sırasında tamamen siyaha boyanmış. çok zor zamanlar geçiren bir eser kendisi sonuç olarak.
elbisesi bir soylu kadına ait olamayacak kadar sade ama duruşunda çok asil ve soylu bir hava var. sadece duruşunda değil, tabloda bir kaç detay da var bununla ilgili olan. örneğin boynundaki siyah taşlardan yapılmış olan kolye, esmer tenli olduğu bilinen dük'e bir gönderme imiş.
tablodaki en ilginç detay bir kakım. kakım bir gelincik türü, genelde kürkleri için kullanılıyor ve evcilleştirilebiliyorlar. o dönemde kakımlar soyluların evcil hayvanlarıymış. ayrıca kürklerini kirletmemek için avcılar tarafından yakalanma pahasına da olsa çamura girmezlermiş. kakımlar bu sebepten asilliği, iyilik ve temizliği simgeliyor. aynı zamanda dük'ten bir çocuğu olan cecilia'nın hamileliğinin sembolü olarak da düşünülüyor.
tablo kraków wawel kalesi'nde, karanlık bir odada tek başına sergileniyor.
kaynak kaynak
devamını gör...