lezbiyen evliliklerde boşanma oranının daha yüksek olması

feministlerin argümanlarını bir kez daha çürüten durum.

feministler erkeklerin olmadığı ütopik dünyanın ne kadar mükemmel olabileceğini her zaman dile getirirler. savaşları başlatan, birbirini asıp kesen erkeklerdir. sorun erkeklerdedir.
erkekler olmasa var ya dünya müsmükemmel bir yer olur.

tabi bunu çürütecek pek çok durum vardır. bunlardan aşağıda biraz bahsedicem ancak bir asıl konumuza dönelim.

eşcinsel evliliklerin yasal olduğu ülkelere bakmışlar.
boşanma oranı en düşük evlilikler gay evlilikleri,
daha sonra normal (kadın-erkek) evlilikleri geliyor,
boşanma oranı en yüksek evlilikler ise lezbiyen evlilikleri.
hatta öyle ki lezbiyenlerde boşanma oranı gaylerin 2 katına kadar çıkıyor.
hollanda, abd, danimarka, norneç, isveç, ingiltere gibi ülkelerde durum böyle.

en.wikipedia.org/wiki/Divor...

eee hani sorun erkeklerdeydi. o zaman neden ilişkide kadın sayısı arttıkça boşanma oranı da katlanarak artıyor.

bir başka "sorunu" daha söyleyim. feministler kadın-erkek eşitliğinde biyolojik farklılıkları bile neredeyse gözardı ederler ve aksi durumları eril düşünce yapısı diye eleştirirler.
oysa lezbiyen evliliklere bakın, bir tanesi biraz daha feminendir, diğer biraz daha mankülendir.
yani kadın-kadın evliliklerde dahi feminenlik-maskülenlik söz konusu ise kadın-erkek evliliklerinde de feminenlik-maskülenlik söz konusu olamaz mı? kadın fıtratı gereği kadındır, erkek de fıtratı gereği erkektir. sen bu ikisine aynı pencereden bakamazsın.

şimdi laf açılmışken başka meselelerden bahsedelim.
evlenen kişilerin aileleri arasında sorunlar genelde kimler arası olur?
gelin-kaynana, gelin-görümce, elti-elti.
bak burada da anlaşamayanların ikisi de kadın.
erkeklerde böyle bir durum var mı?

keza işyerlerinde de kadın-kadın çekememezliği had safhadadır.
birbirlerine karşı canımlı cicimli konuşup arkalarından her türlü entrikayı yaparlar.
hiyerarşiye inanılmaz önem verirler. okumuş kadın üstündür, okuyamamış kadını salla gitsin.
kadın-erkek eşittir ancak okumamış cahil kadın, insan yerine bile konulmaz.

misal feministler evi işi yapmayı, çocuk bakmayı kölelik olarak görür.
iyi de sen ev işi yapmazsan, çocuk akmazsan bunları kim yapacak?
hizmetçi yapacak, çocuk bakıcısı yapacak.
ev işi yapmak kölelikse, bir başka kadının senin evini temizlemesi kölelik değil midir?
ben köle olmayım ama benim yerime başka kadınları köle olabilir.
düşünce bu.

sonuç olarak feminizm kendi içinde birçok çelişki barındıran, ne kadına ne de erkeğe faydası olan, özelliklere çocuklara ve dolayısıyla yeni nesillere büyük zararı olan, ayrıca aileyi ve toplumu bozan bir düşünce yapısıdır.

daha hiç evli lezibyen çiftle tanışmadım. konudan uzağım, hollanda da yaşayanlara soralım.

bu başlığın türkiye için anlamı ne.. türkiye'de lezbiyen evliliğin kendisi yasal değil ki, boşanma istatistiği, kıyası olabilsin. hepsi bir yana, lezbiyen evlilikle feminizm ve feminist tezlerin ne ilgisi var. feminizm, kuramsal olarak genel anlamda lezbiyen ilişki veya evlilik savunusu mudur..
kafanızdan önce düşman ve karşıtlar yaratıp, sonra ilgili ilgisiz verilerle süsleyince ortaya bir doğru çıkmaz ki..
şu konuda ben şöyle düşünüyorum der, dürüstçe kendinizi ifade edebilirsiniz. ama sanki evrensel bir doğruyu ifade üslubu ile kendi katılmadığınız karşıtlıkları doğruymuş gibi sunamazsınız, sunmamalısınız..
tüm bunları da, lezbiyen ilişki ve evliliği yadırgayan biri ve sorumlu bir aydın duyarlığıyla yazıyorum. bilginiz olsun..

karşı argümanı olmadığı için (veya kapasitesi yetmediği için) cevap verememek.

sayın yazar daha ilk cümlede bağlantıyı kurmuşum ya, okumayı bilmiyor musun sen.
feminist düşünce diyor ki "sorun erkekler", erkeklerin hepsi geberse ortada sorun falan kalmayacak.
ancak lezbiyen kadınların daha fazla boşanıyor olması bize gösteriyor ki, sorun erkekler değil tam tersi kadınlar.

bütün kadınlar sorunludur, demiyorum elbette ancak başlıkta belirttiğim durum feminist düşünceyi çürütüyor.
ki bunu daha ilk cümlede söylemişim.
okuma yazmanız mı yok?