zelzele yazar profili

90'lı bir birey olarak bolca müzik grubu gördüm.
bu grup özel bir grup değil. seveni vardır yoktur bilemem ama durum bu.

hoş gelmiş.

bunun tam tersi de var. yani evlenmemeyi başarı sayan tipler. "evlenmedim, yalnızım, kimseye köle olmadım, mutluyum" diyen tipler.
elbette insan yalnız olmayı tercih edebilir ancak, (allah herkese güzel bir eş nasip eylesin) evlilik de hayatın bir parçası. sevmek, sevilmek bunlar da ihtiyaç. gerçekçi olmak lazım.
linkedin'de kıytırık bir sertifika alan bile sanki uzaya gitmiş gibi paylaşım yapıyor, başarı olarak görüyor. o zaman güzel bir evlilik yapmak da gayet başarıdır.

ankara'da karaköy mesire alanında bu hafta sonu gerçekleşen organizasyon. (30-31 ağustos 2025)

etkinlik takvimine göre cts saat 9'da başlıyordu. biz saat 7 gibi gittik. eşim erken gidelim dedi. iyi ki de gitmişiz. katılım feci derecede fazlaydı.
biz gittiğimizde tek tük çadırlar vardı, sonrasında alan tamamen doldu.
şehir dışından gelenler vardı, sırf bu etkinlik için çadır alıp ömründe ilk kez kamp yapanlar vardı.

ilk başta çadır alanına çadır kurduk ancak bu alan çok ortada ve etrafında hiçbir ağaç yok. felaket derecede yandık. sonrasında daha ağaç olan bir yere gittik. zaten akşama kadar orası da doldu. çadırlar çok dipdibe idi maalesef.

sabah için pratik olsun diye kendimize sandeviç yaptık. akşam için sucuk aldık. ancak ateş yasakmış. (haklılar) piknik alanında dahi ateş yasaktı. ancak kamp ocağı ile sucuğumuzu yaptık.

maalesef wc sıkıntısı vardı. belediye mobil wc getirecekmiş ama getirmemiş. alanda 1 wc vardı. binlerce kişi için 2-3 wc aşırı yetersiz. wc'ler temizdi ve sabunları sürekli yenilediler ama yine de yetersiz. bir de girişte wc vardı, orası biraz uzak olsa da tenha idi.

wc'nin aksine su imkanı çoktu, bir çok yerde musluk vardı.

pek çok etkinlik vardı. çocuklar için de etkinlik vardı ancak çok kalabalıktı ve sıra vardı. (at binme ok atma vs) uzaktan izlediklerimiz oldu (mehter marşı, çeşitli halk dansları) ancak bu kadar. konser ve âşıkları da kendi çadırımızda dinledik. zaten her yerden duyuluyordu.

alan inanılmaz tozluydu. normalde araç girişi olmasa da etkinlik araçları vardı. bir de insanlar aşırı kalabalık olduğu için çok çok toz vardı. ben daha önce de kamp yaptım, toz toprak çamur illaki olur ancak burada felaket toz vardı. maske taksan takarsın o kadar.

araç park yeri kısıtlı idi. ilk başta bir görevli olup herkesi düzgün şekilde park yapmaya yönlendirmeli idi. çoğu kişi üst üste park etmiş. pazar 10 gibi çıkarken epey zorlandım.

çok kalabalık olduğu için telefon çok zor çekiyordu, hatta çekmiyordu.

alanda yemek için de standlar vardı ancak yine aynı şekilde çok sıra vardı. ayrıca ucuz değildi. mersin gazosu diye bişey vardı, 50₺ ve soğuk değil. herkesin elinde 2'şer 3'er tane, adam neden ucuz satsın? oysa ederi 20-25₺ max. küçük karton bardakta ayran içtik 30₺. fena değil ama 30₺ edecek birşey de değil. cağ kebabı saat başı yenisini taktılar, gözlemeci önünde 20-30 kişiden az sıra yok. bedava verseler gözleme için yarım saat beklemem. belediye akşam ve sabah ücretsiz çorba dağıttı. akşam çok sıra vardı, sabah şans eseri sıra yokken gördük, aldık.
bir de beypazarı belediyesi tadımlık sarma, kuru, tatlı vs gibi şeyler verdi, bunu da yedik. tadımlık kımız ise içemedik, çok sıra vardı. bazıları da erken gitti. mesela macun alacaktık ama çok erkenden bitmişti.

sonuç olarak, çok kalabalıktı, biz daha çok kamp için gittik. keyifliydi. tek sorun wc idi.
etkinlikler için gelenler de keyif almıştır. gece kam ateşi yaktılar. saatlerce etkinlik vardı bir nevi.
sosyalleşmek için gelenler de memnun kalmıştır.

99 puanla ismail kartal'ı gönderip morinho'yu almak ne kadar yanlışsa şu an morinho'yu göndermek de o kadar yanlış.
bizim takımlar tazminat vermeye alışmış, taraftar da halinden memnun, galeyana gelmeyi severler.

morinho'yu sevmem, geçen sene ligi 2. sırada bitirdi, bu sene benfica'ya elenmeleri de anormal değil.
morinho'nun her açıklaması zaten rezalet. feneri ve türk futbolunu sürekli kötülemesi. hakem ve yapı var diye saçma açıklamalar. morinho bunun için gelmedi.
ancak eğer kuvulacaksa sezon sonu kovulmalı idi. veya bu sezon bir şans daha verildi ise o zaman devam etmeli idi.

morinho alacağı tazminata bakar. başka da bişey olmaz. ayrıca önceki dönemlerde de çok kariyerli td'ler geldi ülkemize. hiçbiri morinho kadar ego'lu değildi.

bu sistem daha mı iyi daha mı kötü bilmiyorum.
eskiden olsa gs ölüm grubuna düşmediği sürece en kötü 3. olup uefa'ya giderdi. (nitekim uefa kupasını da bu şekilde aldı)
ancak şu an hem uefa şansı yok, hem de daha harmonik bir dağılım var. böyle olunca gs'nin şansı o kadar yüksek değil. mesela ilk torbada güçsüz takım yok. belki inter veya dortmund daha iyi olurdu ancak onlar da kolay değil. ikinci torba klub brüj harici kolay takım yok. üçüncü torba gs'ye en basit takım geldi. dördüncü torbadan monaco gelmesi kötü oldu.

sonuç olarak gs'nin kurası orta halli, çok iyi değil, kötü de değil. gs hayvan gibi para saçtı transfer döneminde, turu geçemiyorsa bu kadar para vermenin anlamı yok. geçmesi gerekiyor. kadro değerine bakacak olursak 36 takım arasında 24. sırada. yani işi kolay değil.

bugün torku püskevit yedim.
bir süredir hafif diyetteyim. sabahları bişey yemiyorum, öğlen az yiyorum, akşam kendime hakim olamıyorum. ama öyle böyle 7-8-9 kilo verdim.
bugün nedense canım püskevit çekti. ben de kahveylen yiyim dedim.

3 al 2 öde kampanyası var. 3 ayakkabı 3 bin lira.
normalde ayakkabı ihtiyacım hiç yok. ama fiyatı da çok iyi.

(bkz: yok ki)

sağdaki koltuğa ben soldaki koltuğa eşim uzanır.

büyük zorlukları var. en büyük zorluk. su, duş, wc, temizlik.
ayrıca her yere park edemezsin yasak, karavan için özel yerler var. ancak bir yere gidip çakılı kalacaksan o zaman karavanın anlamı olmuyor sanki.
kamp yapmayı seviyorum ama hep bir karavan hayalim olsa da çok mantıklı görünmüyor.
çekme karavanlar daha makul gibi ancak sürüşü nasıl olur bilmiyorum.

işçi maliyeti çok. malzeme 100 lira tuttuysa, usta da 100 lira işçilik istiyor. işinin ehli birini bulmak kolay değil, bu sebeple hak ediyor diyebilirsiniz. doğru bişey diyemem ancak usta azlığından iyi para kazanıyorlar.

yukarıdaki ev için de şöyle söyleyim, ev eski görünüyor. eski eve bu kadar para dökmek çok mantıklı değil.

fener'in kerem'in golü ile elenmesi ayrı bir güzel oldu.

fener benfica'ya teklif yapıyor, kerem gelmeye dünden razı, benfica teklifi kabul ediyor. ancak fener'in ultra zeki yöneticileri teklifi düşürüyor. tabiri caizse kerem dımdızlak ortada kalıyor. o kerem de size böyle golü atıp şampiyonlar liginden eder işte.

daha sonra da yapı var diye ağlarlar. fener'in başarısız olmasının tek nedeni kendi beceriksizliği. dünkü maçın ilk yarısını izledim. benfica'nın 2. iptal edilen golü sayılabilirdi.

fener hem şamp liginden elendi, hem de kerem'i ucuz alamayacaklar. duble kayıp.

ketçap + kekik veya
yoğurt + nane
makarnaya güzel gider ve pratiktir.
ben makarna yemeyi seviyorum.

kurabiye, püskevit, bihter çikolata.

fiskobirliğin fıstık ezmesi bir numaradır.
bunun harici gürsoy ve nut master da iyi markalar.
fıstık ezmesi olarak polmak gold, nut master güzel.
fıstık ezmesi yanında reçel bal gibi tatlı şeylerle güzel gidiyor.

önceden saç sakal kesince gençleşirdim. şimdi gençleşmiyorum.

(bkz: aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor)

bööörek

bir dönemin efsane telefon markası.
htc, 1997 yılında kuruldu. high tech computer kelimesinin kısaltması imiş
ing ismi ile eyc-ti-si, türkçe ismi ile ha-ti-ce

2008'de ilk android işletim sistemli telefonu çıkardılar. 2010'da google'ın ilk telefonu nexus one'ı da yine htc üretti.
ayrıca bunun haricinde windows mobile ve windows phone'lu telefonlar da ürettiler.
htc hd2, dokunmatik ekranlı ilk windows mobile cihazmış.

htc, zamanının öncü firmalarından biriydi. birçok yeniliğe imza attı. özellikle arayüzü ile gönüllerde taht kurdu. android'in iphone'u unvanını aldı. ancak bir anda piyasadan silindi.

peki htc nasıl oldu da ortadan kayboldu?
bir olay olup bittikten sonra yorum yapmak kolaydır. bundan sebep htc'yi tarihin tozlu raflarına iten sebepleri en objektif şekilde anlatmaya çalışacağım.

htc'yi popüler yapan "sense" adını verdiği arayüzü idi. o dönem android, emekleme döneminde olduğu için her markanın arayüzü aynı akıcılık ile çalışmıyordu. android'in stok arayüzü ile aşırı dandikti. htc ve (bana göre sony) o dönem arayüz anlamında harikaydı.

ancak htc donanım konusunda elini hep korkak alıştırıyordu. sen yükselmekte olan bir markasın, müşterini memnun edeceksin. sadece "biz premium markayız" algısı ile iş yapamazsın.
örnek verelim, 2013'te dönemin popüler telefonu galaxy s3 mini'de 1gb ram varken, htc desire x'te 760mb ram vardı. htc da akıcı olmasına rağmen daha pahalı fiyata, daha düşük donanımlı telefon satıyordu. bu, uzun vadede insanların telefondan soğumasına neden oldu.

2013'te çıkan htc one m7, alüminyum yekpare kasa ve stereo haporlörler ile günümüz akıllı telefonlarına öncelik ediyordu. ancak telefon piyasaya çıktıktan kısa süre sonra snapdragon 800 işlemci piyasaya çıktı. m7'nin snapdragon 600 işlemcisi rakiplerinden geri kaldı. ayrıca telefonun kamerası 4mp'di.
2012'de çıkan nokia 808 pureview'ın 1/1.2" sensörlü 41mp bir kamerası vardı. pixel binning ile döneminin çok üstünde fotolar çekebiliyordu. htc'nin sensörü büyük değildi ve çözünürlüğü çok düşüktü.

2014'te çıkan one m8'de çift kamera bulunuyordu. (yine çift kameranın öncülerinden) ancak 4mp'lik ana kameradan vazgeçmemişti.

2015'te artık htc'nin tek atımlık kurşunu kalmıştı. sonunda akıllanıp dandik kameradan vazgeçmişlerdi. m9'un 20mp'lik kamerası vardı. ancak bu telefon da işlemciye kurban gitti. apple, 2013'te 64-bit işlemcili iphone 5s'i çıkarmıştı ve işlemciye çok vurgu yapmıştı. o dönem açık ara sektör birincisi olan qualcomm ise 800, 800ac, 801, 805 gibi aynı işlemcileri hafifçe parlatıp tekrar piyasaya sürüyordu. ilk başta 64 bit'in anlamsız olduğunu söyleseler,de, (muhtemelen üreticilerin baskısı sonucu) 64 bit işlemci geliştirdiler ve snapdragon 810, şirketin ilk 64 bit işlemcisi oldu. ancak bu işlemci acele yapıldığı için çok ısınıyordu, bundan sebep kısa süre sonra biraz daha güçsüz ancak ısınmayan snapdragon 808'i çıkardılar.
sadede gelelim m9 işlemcisi yüzünden aşırı ısınıyordu. samsung kendi işlemcisini kullandığı için bu sorunu yaşandı, lg ise daha az sorunlu olan sd 808'i kullandı. olan htc'ye oldu.

tabi bunlar htc'nin sadece bazı hataları, htc'nin tarihi tamam hatalarla dolu.

örneğin one mini, one mini 2 cillop gibi telefon olmasına rağmen işlemcisi külüstürdü.

one max, orta seviye bir telefondu, note serisi ile yarışamadı, one m9+ mediatek'in helio işlemcisi ile geliyordu. o dönem mediatek üst segmentte başarılı değildi.

2015'te çıkan one a9'a değinmeden geçemeyeceğim.
one a9 görünüş olarak iphone'lara tıpatıp benziyordu. zaten amaç iphone müşterisini almaktı büyük ihtimal.
ancak telefon orta seviye donanıma sahip olmasına karşın fiyatı iphone ile yarışıyordu. o dönem türkiye'de fiyatı 2,500 liraymış. (1,000$ yapıyor) o fiyata amiral gemisi alınıyordu. mesela ben 1,350 liraya xperia z3 compact almıştım. içinde döneminin en güçlü işlemcisi vardı. bugün 45 bin liraya orta seviye cihaz aldığınızı düşünün. htc a9'a o kadar para veren biri ömrü hayatı boyunca bir daha asla htc almaz.

sonuç olarak htc'nin ömrü hata yapmakla geçti.
güzelleme yapmaya gerek yok. çok yanlış yaptılar. markayı seven çok kişi vardı. bu yüzden yine epey tutundular.