yazar: vladimir nabokov
yayım yılı: 1955
humbert humbert'in ergenlik çağındaki genç kızlara duyduğu cinsel hazzı konu alır. humbert genç kızlara su pericikleri demektedir. ilk kez tatilde aşk yaşadığı genç kızın hayatını kaybetmesi üzerine humbert'in genç kızlara ilgisi gittikçe büyümeye başlar.
yayım yılı: 1955
humbert humbert'in ergenlik çağındaki genç kızlara duyduğu cinsel hazzı konu alır. humbert genç kızlara su pericikleri demektedir. ilk kez tatilde aşk yaşadığı genç kızın hayatını kaybetmesi üzerine humbert'in genç kızlara ilgisi gittikçe büyümeye başlar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bengaripsengüzeldünyaumutlu" tarafından 28.03.2022 23:47 tarihinde açılmıştır.
1.
okumayı başaramadığım sadece 22. sayfasına kadar okuyup kitaplığımda bile durmasına tahammğl edemeyeceğime karar verdiğim kitaptır. yok ettim. pedofili bir insanın bakış açısından yaşananların değerlendirildiği bir kitap. oldukça rahatsız edici. bu bir hastalık olarak değerlendirilebilir. kendimi o insanın yerine koyup onu anlarım diye çok korktum ya da kendimi o çocuğun yerine koyup kitabı okumak asla başaramayacağım bir şeydi. alırken farklı olabilir diye almıştım. gerçekten farklıydı.sadece ben düşüncelerini sınırların ötesine geçiremeyen bir insanım sanırım.buna bağnazlık ya da yobazlık denilebilir. çok da umrumda da değil.
devamını gör...
2.
vladimir nabokov’un 1955 yılında öncelikle ingilizce olarak yayınlanan romanı, sonra yine kendisi tarafından rusçaya çevrilmiştir.
baş karakter humbert humbert, önceleri psikiyatri diploması kovalamış fakat ardından ingiliz edebiyatına yönlenmiş. başta halihazırda hiç istemediği, üstüne bir de karısı tarafından aldatıldığı bir evlilik yapmış.
önceleri annabel leigh adında bir sevgilisi vardı. kitapta kendinden birkaç ay küçük olduğunu söylüyor. ikisi de bu sıralarda 12-13 yaşlarında. birbirlerini tutkuyla arzuluyorlar ve sürekli olarak birleşebilmek için fırsat kolluyorlar. tüm denemeleri başarısız oluyor ve son denemelerinden 4 ay sonra annabel, korfu’da tifüsten ölüyor. 12 yaşındaki annabel ve ona duyduğu erişilememe ve arzu, karakterin içinde bir tutku imgesi olarak sabitleniyor. karakter 9-14 yaş arası kızlara ilgi duyuyor. sanılanın aksine bir pedofili değil, bir hebefili olarak değerlendirilebilir; yani ilgisi ergenliğe yeni girmiş kızlara yönelik. bu kızlar, ya da onun söylemiyle “su pericikleri”, sadece annabel’i çağrıştırmak ile kalıyor. lolita’da ise, karakterin kendi sözleriyle, annabel, dolores’in şahsında reenkarne oluyor.
yazar bazı toplumsal normların ve suni sayıların anlamı ve anlamsızlığı üzerine düşünüyor ve sorguluyor. misal bunu monique adında, kendini 18 yaşında tanıtan 16-17 yaşlarında bir fahişe yoluyla yapıyor. seksüeliteyi erginliğe erişme, kadınsal özelliklerin ve doğurganlığın belirmesi ile başlatarak evrimsel bir bakışla yorumluyor.
bu kişilerin toplumsal baskı sonucu ortadan kaldırılamadığını, sadece kendilerine ikinci kişilikler yaratarak, iş, evlilik, ünvan vb. maskeler kuşanarak eylemlerine gizli kapaklı devam ettiklerini; buna karşılık bu maskelerin getirdiği psikolojik buhranları, erişememenin kamçıladığı radikalleşen arzuyu görüyoruz.
nabokov’un kalemi çok kuvvetli; su gibi akıyor ve edebî doygunluğu insanı tatmin ediyor. kitabın 50 sayfasını okudum sadece, bunun sebebi kitaba katlanamamam değil, 65 tl vermek içimden gelmediği için pdf’sinden okumam ve ekrana bakmaktan artık gözlerimin kanamaya başlaması. varsın kesilsin ağaçlar, varolsun elle tutulur kitaplar; hiçbir ağaç sizin gözlerinizden önemli değil. fakat eğer kitap şu okuduğum 50 sayfa gibi devam ediyorsa ve konunun sizi germeyeceğinden eminseniz, lolita’yı okumanızı tavsiye ederim.
ileride devamını okuduğum vakit bu yazıyı uzatırım belki, eminim bana üzerinde yazacak malzeme verecektir.
1962 ve 1997 yapımı iki filmi vardır.
ilkini stanley kubrick çekmiştir. trailerını izlerseniz, baştan sona kadar tekrarlanan cümle şudur; "how did they ever make a movie of lolita". burada da ana itici gücün "yapamazsın" denileni yapma dürtüsü olduğu görülüyor. yani kubrick de nabokov gibi topluma meydan okuyor.
ikincisinde oscar ödüllü jeremy irons oynuyor, sevdiğim bir aktördür. bu filmde ne yöneten ne oynayan hiç kimse bir daha iflah olmamıştır. sanırım yok edildiler. söylenene göre film çekilirken kız gerilir diye sürekli olarak bir psikolog bulundurmuşlar fakat aksine dominique swain hiçbir sıkıntı yaşamazken gerilen jeremy irons olmuş ve genelde onunla ilgilenmiş.
baş karakter humbert humbert, önceleri psikiyatri diploması kovalamış fakat ardından ingiliz edebiyatına yönlenmiş. başta halihazırda hiç istemediği, üstüne bir de karısı tarafından aldatıldığı bir evlilik yapmış.
önceleri annabel leigh adında bir sevgilisi vardı. kitapta kendinden birkaç ay küçük olduğunu söylüyor. ikisi de bu sıralarda 12-13 yaşlarında. birbirlerini tutkuyla arzuluyorlar ve sürekli olarak birleşebilmek için fırsat kolluyorlar. tüm denemeleri başarısız oluyor ve son denemelerinden 4 ay sonra annabel, korfu’da tifüsten ölüyor. 12 yaşındaki annabel ve ona duyduğu erişilememe ve arzu, karakterin içinde bir tutku imgesi olarak sabitleniyor. karakter 9-14 yaş arası kızlara ilgi duyuyor. sanılanın aksine bir pedofili değil, bir hebefili olarak değerlendirilebilir; yani ilgisi ergenliğe yeni girmiş kızlara yönelik. bu kızlar, ya da onun söylemiyle “su pericikleri”, sadece annabel’i çağrıştırmak ile kalıyor. lolita’da ise, karakterin kendi sözleriyle, annabel, dolores’in şahsında reenkarne oluyor.
yazar bazı toplumsal normların ve suni sayıların anlamı ve anlamsızlığı üzerine düşünüyor ve sorguluyor. misal bunu monique adında, kendini 18 yaşında tanıtan 16-17 yaşlarında bir fahişe yoluyla yapıyor. seksüeliteyi erginliğe erişme, kadınsal özelliklerin ve doğurganlığın belirmesi ile başlatarak evrimsel bir bakışla yorumluyor.
bu kişilerin toplumsal baskı sonucu ortadan kaldırılamadığını, sadece kendilerine ikinci kişilikler yaratarak, iş, evlilik, ünvan vb. maskeler kuşanarak eylemlerine gizli kapaklı devam ettiklerini; buna karşılık bu maskelerin getirdiği psikolojik buhranları, erişememenin kamçıladığı radikalleşen arzuyu görüyoruz.
nabokov’un kalemi çok kuvvetli; su gibi akıyor ve edebî doygunluğu insanı tatmin ediyor. kitabın 50 sayfasını okudum sadece, bunun sebebi kitaba katlanamamam değil, 65 tl vermek içimden gelmediği için pdf’sinden okumam ve ekrana bakmaktan artık gözlerimin kanamaya başlaması. varsın kesilsin ağaçlar, varolsun elle tutulur kitaplar; hiçbir ağaç sizin gözlerinizden önemli değil. fakat eğer kitap şu okuduğum 50 sayfa gibi devam ediyorsa ve konunun sizi germeyeceğinden eminseniz, lolita’yı okumanızı tavsiye ederim.
ileride devamını okuduğum vakit bu yazıyı uzatırım belki, eminim bana üzerinde yazacak malzeme verecektir.
1962 ve 1997 yapımı iki filmi vardır.
ilkini stanley kubrick çekmiştir. trailerını izlerseniz, baştan sona kadar tekrarlanan cümle şudur; "how did they ever make a movie of lolita". burada da ana itici gücün "yapamazsın" denileni yapma dürtüsü olduğu görülüyor. yani kubrick de nabokov gibi topluma meydan okuyor.
ikincisinde oscar ödüllü jeremy irons oynuyor, sevdiğim bir aktördür. bu filmde ne yöneten ne oynayan hiç kimse bir daha iflah olmamıştır. sanırım yok edildiler. söylenene göre film çekilirken kız gerilir diye sürekli olarak bir psikolog bulundurmuşlar fakat aksine dominique swain hiçbir sıkıntı yaşamazken gerilen jeremy irons olmuş ve genelde onunla ilgilenmiş.
devamını gör...
3.
niyet ettim okumaya. ey yüce tanrım, bu uğurda yar ve yardımcım ol. çünkü saçımı başımı yolmadan kitabı okuyabilmeyi istiyorum. bir de anlamını bilmediğim kelimeleri kullanmamayı bu kelime sayesinde öğrendiğimi düşünüyorum ancak sen yine de benim dilime hakim ol lütfen. amin.
ertesi gün editi: 54 sayfa sabredebildim ancak. okuyana saygım sonsuz ama benim için ı-ıh...
ertesi gün editi: 54 sayfa sabredebildim ancak. okuyana saygım sonsuz ama benim için ı-ıh...
devamını gör...
"lolita (kitap)" ile benzer başlıklar
lolita
11