fernando león de aranoa'nın yazıp yönettiği, 2002 yılında gösterilmiş olan ispanyol filmi.
ispanya'nın liman kenti vigo zor günler geçirirken, birincil iş kaynağı olan gemi inşa sektörü, birçok işçiyi işten çıkardı. bu eski gemi yapımcılarının birçoğu, yeni keşfettikleri boş zamanlarını arkadaşları rico'nun sahibi olduğu yerel bir barda geçiriyorlar. grubun başında, erkeklerin moralini yüksek tutmaya çalışan kararlı bir pragmatist olan santa var fakat, amador ve josé'nin evlilik sorunları da dahil olmak üzere birçok sorun vardır.
ispanya'nın liman kenti vigo zor günler geçirirken, birincil iş kaynağı olan gemi inşa sektörü, birçok işçiyi işten çıkardı. bu eski gemi yapımcılarının birçoğu, yeni keşfettikleri boş zamanlarını arkadaşları rico'nun sahibi olduğu yerel bir barda geçiriyorlar. grubun başında, erkeklerin moralini yüksek tutmaya çalışan kararlı bir pragmatist olan santa var fakat, amador ve josé'nin evlilik sorunları da dahil olmak üzere birçok sorun vardır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pisipisi" tarafından 17.12.2020 02:03 tarihinde açılmıştır.
1.
türkçe'ye güneşli pazartesiler olarak tercüme edilen, javier bardem'in de oyunculardan biri olduğu film. güneşli pazartesiler, ispanya'nın kuzeyindeki bir liman kentinde geçiyor. bir dram filmi olmasının yanı sıra şişirilmiş duygusal ögelere yer vererek izleyiciyi yönlendirmiyor, istismar etmiyor. yalın, gündelik hayatta rastlanması olası karakterlere, insanlara kapı aralıyor. filmde keşfedilmeyi, anlaşılmayı bekleyen bazı ayrıntılar, benim için küçük ödüller gibiydi; onlarla karşılaşmaktan büyük keyif aldım. film izlendiğinde pazartesilerin güneşli olma nedeni de daha iyi anlaşılıyor.
devamını gör...
2.
fernando leon de aranoa'nın senaryosunu yazdığı ve yönettiği, 2002 yılına ait gerçekçiliği ,işçi sınıfını şiir tadında mizahi yönleri ile ele alan bir film. 2002 yılında goya ödülleri’nde en iyi yönetmen ve senaryoda olmak üzere 5 dalda ödül alan film, aynı yıl içerisinde pedro almadovar’ın habla con ella filmini geride bırakarak en iyi yabancı film oscar aday adayı seçilmiştir.
filmde vigo’da işten çıkarılan bir grup tershane işçisinin öyküsü anlatılmaktadır. bu karakterlerin hayatları film içerisinde insanı yormadan yakalar ki onların yerine yaşarken bulursunuz kendinizi.
etkileyici anlatım öyle bir etkiliki karakterler arası konuşmalarda sanki yanındaymışsınız izlenimi veriyor izleyenlere. santa (javier bardem), filmin başrolü bir nevi don kişot hikayesi , sokak lambaları ve değirmen yer değiştiriyor burada ama. avustralya’ya gitmek istiyor çünkü ona göre uzaklar her zaman güzeldir. burada ise bedava peynirler yiyor içkiler içiyor ve bütün kadınları ile arasında yakın bağ kurabiliyor hiç korkmadan. ailesizliğinin verdiği etki ile arkadaşlarına göre hayata karşı daha çok öfke dolu ama onlardan daha fazla eğlenmesini biliyor ama koskocaman bir umutsuzluğun içinde.
jose (luis tosar) ise benim kendim ile en çok özleşleştirdiğim içine girebildiğim karakter belki oyuncu performansından dolayı, jose balık fabrikasında gece vardiyasında çalışan, karısını sadece işe giderken görebilen, karısının ondan tiksindiğini düşünen filmde olan bir deodorant sahnesi var spolier olmasın. özgüvenini sıfır maddi zorlukları olan kredi imkanı bulunmayan ve evliliğinin çatırdadığını düşünen umutsuz orta yaşlı bir insan.
lino (jose angel egido), ah lino vah lino bıkmadan usanmadan iş arayan 2002 model ismail abi yol yemek sigorta tamam neye inanmak isterse ona inanan fakat hayata karşı umudu olmayan lino.
amador (celso bugallo),en yaşlı olanları bu orta yaş adamların ama en kırılgan ve en acılar çekmiş olanları karısı tarafından terkedilen ve yıkılan karısı da annesi gibi çekip giden hüzünlü... santa ile evde olan konşmaları bir dram dersi resmen.
sergey (serge riaboukine) sen sovyetlerde kozmonotluk eğitimi al dağılınca gel burada filmin mesajlarını var . filme renk ve derinli katan santa karakteri ile sohbetleri dinlenilesi olan karakter sovyet rusya ile ilgili anlattıkları anektod efsanedir.
iki arkadaş karşılaşır ve birisi şöyle der : dostum, kötü bir şeyin farkına vardım, bize komünizmle ilgili anlatılan her şey yalanmış. diğeri şöyle cevaplar : ben daha kötüsünün farkına vardım ,bize kapitalizmle ilgili anlatılan her şey doğruymuş.
filmde vigo’da işten çıkarılan bir grup tershane işçisinin öyküsü anlatılmaktadır. bu karakterlerin hayatları film içerisinde insanı yormadan yakalar ki onların yerine yaşarken bulursunuz kendinizi.
etkileyici anlatım öyle bir etkiliki karakterler arası konuşmalarda sanki yanındaymışsınız izlenimi veriyor izleyenlere. santa (javier bardem), filmin başrolü bir nevi don kişot hikayesi , sokak lambaları ve değirmen yer değiştiriyor burada ama. avustralya’ya gitmek istiyor çünkü ona göre uzaklar her zaman güzeldir. burada ise bedava peynirler yiyor içkiler içiyor ve bütün kadınları ile arasında yakın bağ kurabiliyor hiç korkmadan. ailesizliğinin verdiği etki ile arkadaşlarına göre hayata karşı daha çok öfke dolu ama onlardan daha fazla eğlenmesini biliyor ama koskocaman bir umutsuzluğun içinde.
jose (luis tosar) ise benim kendim ile en çok özleşleştirdiğim içine girebildiğim karakter belki oyuncu performansından dolayı, jose balık fabrikasında gece vardiyasında çalışan, karısını sadece işe giderken görebilen, karısının ondan tiksindiğini düşünen filmde olan bir deodorant sahnesi var spolier olmasın. özgüvenini sıfır maddi zorlukları olan kredi imkanı bulunmayan ve evliliğinin çatırdadığını düşünen umutsuz orta yaşlı bir insan.
lino (jose angel egido), ah lino vah lino bıkmadan usanmadan iş arayan 2002 model ismail abi yol yemek sigorta tamam neye inanmak isterse ona inanan fakat hayata karşı umudu olmayan lino.
amador (celso bugallo),en yaşlı olanları bu orta yaş adamların ama en kırılgan ve en acılar çekmiş olanları karısı tarafından terkedilen ve yıkılan karısı da annesi gibi çekip giden hüzünlü... santa ile evde olan konşmaları bir dram dersi resmen.
sergey (serge riaboukine) sen sovyetlerde kozmonotluk eğitimi al dağılınca gel burada filmin mesajlarını var . filme renk ve derinli katan santa karakteri ile sohbetleri dinlenilesi olan karakter sovyet rusya ile ilgili anlattıkları anektod efsanedir.
iki arkadaş karşılaşır ve birisi şöyle der : dostum, kötü bir şeyin farkına vardım, bize komünizmle ilgili anlatılan her şey yalanmış. diğeri şöyle cevaplar : ben daha kötüsünün farkına vardım ,bize kapitalizmle ilgili anlatılan her şey doğruymuş.
devamını gör...
3.
başrolünde javier bardem'in oynadığı 2002 yapımı film ispanya’nın bir liman kentinde işten çıkarılan bir grup tershane işçisinin işsizlik öyküsünü anlatıyor.

filmde dram sahneleri gerçekçi bir şekilde anlatılıyor. zaten dramatik bir olayın seyirciyi etkilemek için daha fazla dramatize edilmesine katlanamıyorum. keşke türk filmleri de olayı daha fazla dramatik hale getirmeye çalışmadan olduğu gibi anlatmayı tercih etse.
santa bakıcılık yaptığı evin çocuğuna karınca ve ağustos böceği hikayesini okuduğunda, karıncanın ağustos böceğini çalışmamakla ve tembellikle suçlamasına tepki gösterir. filmin ilerleyen kısımlarında santa’nın tepkisine yol açan durumun daha düşük ücretle çalışmayı ve ücretsiz fazla mesaide çalışmayı bile kabul edebileceklerini söylemelerine rağmen işten çıkarılmalarına olduğunu anlıyoruz. grubumuz tembel olduğu için degil ilerleyen yaşları nedeniyle iş bulamamakta.
filmde beni en çok etkileyen sahneler; beleş tepeden izlenen maç sahnesi, bıkmadan iş aramaya devam eden lino'nun çocuğunun elbisesini giyinip saçlarını boyatıp iş görüşmesine gitmesi, jose'nin karısı için kredi çekmeye gittiklerinde kendini işe yaramaz hissettiği sahne ve santa'nın sarhoş amador'u evine bıraktığında bardakları yıkamaya gittiği ama suların akmadığı ve havlunun olması gereken yerde olmadığı sahneler. az kalsın unutuyordum 8000 pesatanın santa için değerinin tartışıldığı sahne de gayet hoştu.
bugün günlerden ne?

filmde dram sahneleri gerçekçi bir şekilde anlatılıyor. zaten dramatik bir olayın seyirciyi etkilemek için daha fazla dramatize edilmesine katlanamıyorum. keşke türk filmleri de olayı daha fazla dramatik hale getirmeye çalışmadan olduğu gibi anlatmayı tercih etse.
santa bakıcılık yaptığı evin çocuğuna karınca ve ağustos böceği hikayesini okuduğunda, karıncanın ağustos böceğini çalışmamakla ve tembellikle suçlamasına tepki gösterir. filmin ilerleyen kısımlarında santa’nın tepkisine yol açan durumun daha düşük ücretle çalışmayı ve ücretsiz fazla mesaide çalışmayı bile kabul edebileceklerini söylemelerine rağmen işten çıkarılmalarına olduğunu anlıyoruz. grubumuz tembel olduğu için degil ilerleyen yaşları nedeniyle iş bulamamakta.
filmde beni en çok etkileyen sahneler; beleş tepeden izlenen maç sahnesi, bıkmadan iş aramaya devam eden lino'nun çocuğunun elbisesini giyinip saçlarını boyatıp iş görüşmesine gitmesi, jose'nin karısı için kredi çekmeye gittiklerinde kendini işe yaramaz hissettiği sahne ve santa'nın sarhoş amador'u evine bıraktığında bardakları yıkamaya gittiği ama suların akmadığı ve havlunun olması gereken yerde olmadığı sahneler. az kalsın unutuyordum 8000 pesatanın santa için değerinin tartışıldığı sahne de gayet hoştu.
bugün günlerden ne?
devamını gör...