kulaklıkla yürümeyi çok severim, bugün hiç takmadım. dışarı çıkacaksam yanımda mutlaka şarj aletim olur, bugün almadım. tarifemde ineternet kotamı aştım, ek paket almadım. amsterdam alıp da icmemisimdir, gittim amsterdam aldım. insan bazen hiç olmadığı birine dönüşmek ister. acılarından da mutluluklarından da uzaklaşmak ister. bazen insan, yaşamak ister.
5 tane içince anca sarhoş olurum, henüz ilk sisieyi yarilamadim. gerçekten üzgün olunca ben. herkes gulumsesiiin.
son zamanlarda bunu deniyorum. özellikle arka arkaya 5000 sekme açma sendromum olduğunu fark ettiğimden beri. kabulleniyorum. önemli olan başlamak değil, sonunu getirmek. insan her şeye başlayabilir. çok yönlü olmak demek her şeyin ucundan tutup elinde kalması demek değil ki. enerji sonu olan bir şey, doğru şeylere yönlendirmek lazım. bu aralar bunu öğrendim sadelilkle.
sadelikte zarafet var aslında, ferahlık var. insanın zihin odaları harabeye dönüyor bazen, çöplerle dolu bir metruğa dönüşüyor. kalabalık olmak demek, çoğalmak demek değilmiş. daha iyi olmak değilmiş.
artık yasak denilerek mahrum bırakıldığım lezzet. hayır yasak değil biliyorum. bir topkek bir üçü bir arada içip gidicez, çok mu?
bana yıllar önce bir çocuk olarak bir başıma yaptığım yolculukları hatırlatır, bu yüzden severim. büyüdüm, artık daha az yolculuk ediyor ve daha az otobüse biniyorum. yine de bir yarım bardak kahveyi sallana sallana içme romantizmi yaşıyorum.
çubuklara marshmellow takıp ateşte pişirmek gelenek haline gelmiş. ateş çıkan alana ulaştığınızda orada satıyorlar.
tepeye çıkan yol güzelce temizlenmiş, eskisi kadar zorlu değil. yaz günü gündüz gitmek mantıklı değil. akşama doğru gidip güneşi orada batırıp, ateşe karşı biraz sohbet edip dönüşte geçmek daha mantıklı.
mutlaka yanınızda fener olmalı. gündüz gidip görmek isterseniz güneş kremi gerekli. ayrıca alışkın değilseniz küçük bir su ve bir tane bar olması iyi gelecektir.
ben keçi olduğum için plaj terliği ile yürüdüm ama kavrayışı daha iyi bir ayakkabı veya sandalet tercih edilebilir.
tam ateşleri görmeye baslariginiz noktada yolun aşağısına doğru bakınca buluntular göreceksiniz. orayı da incelemek isterseniz gün batarken gitmeniz daha mantıklı olacaktır. akşam çıkmak da güzel ancak hem taşlar kaygan hem de o alanı incelemek pek mümkün olmaz.
valla reklam değil. takip eden tanıdıklarımı görünce şöyle bir bakayım deyip ürünlerine de üretim prensiplerine de hayran kaldığım bir e ticaret oluşumu.
ekolojik, sürdürülebilir, güzel kumaşlarla özenli üretimler yapıyorlar.
sandalyeden kupaya, çantadan tişörte kadar çeşitli ürünler var. genellikle minimalist tasarımlar öne çıkıyor. kamp, doğa, seyahat ruhu hoşuna gidenler için daha uygun görünüyor. ürünlerin hoslandıgım bir niteliği de dayanıklılık iddiası. malum, sağlıklı şekilde kullanılabilen sayılı ürün var. hediye etmek için sepetime ekleyiverdim. ilk alisveristen sonra deneyimle güncellerim, yorumlar olumlu görünüyor.
ben zannediyordum ki hepimizin idealleri var, ilim irfan yuvasına gidiyorum. hep birlikte kuramsal tartışmalar yapacak ve birbirimizi sürekli farklı kaynaklara yönlendireceğiz. masum. ah minik pisi. hala bununla ilgili hayıflanıp dururum.
d ve b harfini birbirine karıştıranlar için geceye bir öneri bırak. saat 23.00'da açık kırtasiye olmaması rezaleti?! yapıştırıcı ve fon kartonu sorduğum annemin beni gece gece ağlatarak dövmesi sorunsalı.
yakaları hiçbir zaman utulenmeden büyüyen bir çocuğa göre mi bilmiyorum. ütüsüz kıyafet giymeyi kendine yakistiramayan birine dönüşmeyi hesap etmiyordum.
yakanın rengi fark etmiyor, insan bazen neye hizmet ettiğini unutuyor. ah, evet raporlar hazır. oyna devam.
her sabah bir hışım ilk filtre kahve içiyorum. sonra da elbette maillerimi kontrol ediyorum. hayat biraz böyledir. uzun zamandır kullanmadığın valizinde bekleyen nepal şalvarın varken kendini her sabah başka bir gömleği utulerken bulabilirsin.
şimdi diyelim ki parça parça küçük arazilerimiz var, bu arazileri geleneksel yöntemlerle değerlendirmemiz zor. alan hem düz değil hem de eğim çok fazla.
kültür turizmi olarak değerlendirme isteği var ama bölgenin bunun için daha çok yatırım alması ve belli bir olgunluğa sahip olması gerekiyor.
ne yapmalı? dikey tarım çok mantıklı bir seçenek gibi geliyor.
bir dönem içinde sadece çiçek yok diyerek farklı ürünler de sattığını anlatmaya çalışan marka. sadece çiçek satmanın da zararı yok bence. işe yaradı mı acaba o reklam?
dümdüz baskı, matbaa kokusu. özellikle hafif ücra bir köşede beklediyse küf ve rutubet kokar. kurtarmıyor. hatta arasından yaprak biti falan gelip geçiyor bile olabilir.
eskiden ablaların çok sevdiği menekşe kokulu, papatya kokulu kitap serileri falan oluyordu bak onları hariç tutuyorum. onların kokusuna methiye düzülebilir.
gerçekten insanın sabrını sınıyor. iki üç sarkıyı eskaza ardı ardına dinlersen ayvayı yedin. bundan sonra ne zaman açsan o şarkıları temcit pilavı gibi önüne sürecek. aylardır kullanmiyordum, düzeldi mi diye tekrar denedim bir gram değişmemiş.
yahu ben senin o şarkıları art arda calmanı istesem liste olustururum zaten. sence ben üç şarkıyı dinlemek için mi kullanıyorumdur seni?
keşif falan yapamıyorum. ne bulduysam onu dinlemek zorundayım o da algoritma uygun görürse. hiçbir app için bu kadar yoğun hisler beslememiştim. elveda. bundan sonra sıra youtube musicte.
1 haftadır klima kumandasını kaybettiğini zanneden ama aslında kumandanın neye benzediğini unuttuğu için gözünün önündekini göremeyen beni çoktan sıcak çarpmıştır zaten.
hadi oradan. bu gözler otobüste sadece oturan kadın kendi halinde müzik dinlerken kulaklığınızı kullanabilir miyim diyen adam gördü. bakın adam diyorum, kadının kişisel kulaklığını almak istedi. sonra kızcağız çantasından su çıkardı, aynı adam ne yaptı dersiniz? ben de susadım, suyundan içebilir miyim dedi???
kusura bakmayın da abi, amca, bacı ne derse der. herkes bana aşık sandığından değil. bunu gayet iyi anlayabilirsiniz bence.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.