mahkemelerde sürünmek
başlık "güneşli bir sabah ereksiyonu" tarafından 27.08.2021 16:48 tarihinde açılmıştır.
1.
bir ülke gerçeği hatta normali olan durum. sanık için olduğu kadar katılan yahut müşteki için de geçerlidir. bir çok adliye binasında hela bulamazsın. güvenlik gerekçesiyle özellikle büyük adliyelerde sadece personel için vardır hela dediğin şey. mübaşirin senin adını her an ünneyeceği ümidiyle çişini tutarsın bazen saatlerce.
sana 10.05 gibi fantastik bir duruşma saati verilse de bu duruşmanın o gün saat 15.00 gibi gerçekleşmesi gerçeği de mevcuttur mahkemelerde. türk milleti adına karar verdiği için olsa gerek türk milletinin randevu mantığı gibidir mahkemenin zaman kavramı aynı. öyle alman tarzı küsuratlı saatler hep işkillendirmelidir insanı bundan sebep.
her biri en az iki ay olan celse aralarını takip ederek gider gider gelirsin hepi topu üç beş soruyu cevaplamak için her celsede. tabii ki tüm vatandaşlara mahkemenin eşit hizmet verme çabasıdır bunun nedeni! üç soru hoop sıradaki; beş soru hoop sıradaki.
avukat değilsen iki ay heyecanla bekledikten sonra üç soru soracaklar diye kalbin pıt pıt atarak varırsın adliyeye... bazen şehir dışından gelerek. fakat o da nesi? hakimin tam da duruşma günü raporlu olduğunu mahkeme kaleminden öğrenirsin vardığında. ya mevcut dosya yönünden zerre fark yaratmayıp sadece duruşma günü belirleyecek olan alternatif mahkemenin duruşmasını beklersin akşamın bilmem kaçına kadar. beklerken de nah bulursun totonu koyabilecek bir yer. çünkü zaten normal olarak orada gün verilmiş başkaları oturuyordur banklarda. pes edip koridorda yere bırakıverirsin kendini sonunda. ya da akıllı davranıp anında terk edersin bir dilekçe vererek.
ilk duruşmada bir uğradıktan sonra zorla getirme kararı çıkmadığı sürece daha da gitmemek gibi çözümler de mevcuttur. o vakit de karşı taraf çatır çatır kendi lehine konuşurken sen adaleti başka bir davaya havale etmiş olursun genelde. ya da vekalet verip köşenden izlemek gerek belki de neler olduğunu.
düşmeyegör; sürünürsün!
sana 10.05 gibi fantastik bir duruşma saati verilse de bu duruşmanın o gün saat 15.00 gibi gerçekleşmesi gerçeği de mevcuttur mahkemelerde. türk milleti adına karar verdiği için olsa gerek türk milletinin randevu mantığı gibidir mahkemenin zaman kavramı aynı. öyle alman tarzı küsuratlı saatler hep işkillendirmelidir insanı bundan sebep.
her biri en az iki ay olan celse aralarını takip ederek gider gider gelirsin hepi topu üç beş soruyu cevaplamak için her celsede. tabii ki tüm vatandaşlara mahkemenin eşit hizmet verme çabasıdır bunun nedeni! üç soru hoop sıradaki; beş soru hoop sıradaki.
avukat değilsen iki ay heyecanla bekledikten sonra üç soru soracaklar diye kalbin pıt pıt atarak varırsın adliyeye... bazen şehir dışından gelerek. fakat o da nesi? hakimin tam da duruşma günü raporlu olduğunu mahkeme kaleminden öğrenirsin vardığında. ya mevcut dosya yönünden zerre fark yaratmayıp sadece duruşma günü belirleyecek olan alternatif mahkemenin duruşmasını beklersin akşamın bilmem kaçına kadar. beklerken de nah bulursun totonu koyabilecek bir yer. çünkü zaten normal olarak orada gün verilmiş başkaları oturuyordur banklarda. pes edip koridorda yere bırakıverirsin kendini sonunda. ya da akıllı davranıp anında terk edersin bir dilekçe vererek.
ilk duruşmada bir uğradıktan sonra zorla getirme kararı çıkmadığı sürece daha da gitmemek gibi çözümler de mevcuttur. o vakit de karşı taraf çatır çatır kendi lehine konuşurken sen adaleti başka bir davaya havale etmiş olursun genelde. ya da vekalet verip köşenden izlemek gerek belki de neler olduğunu.
düşmeyegör; sürünürsün!
devamını gör...