1.
icazetini aldıktan sonra ayasofya vaizi olarak atanması ile şöhreti arttı. 1882 yılında askeri lisede başladığı müderrislik hayatı 40 yıl devam etmiş, özellikle kelâm ilminde otorite olmuştur. sebîlürreşâd ve sırât-ı müstakim dergilerinde yazıları yayımlanmıştır. 1912 yılında istanbul’da vefat etmiştir.
öğretisi
kendini maturidî kelâmcısı olarak vasıflandıran manastırlı’nın eserlerinde, döneminin maddeci ve ateist felsefi akımlara karşı islâm kelamını savunan bir tavır mevcuttur. ona göre, filozofların iddialarının aksine âlem bir bütün olarak sonradan var olmuştur ve ebedi değildir. allah dilediği zaman maddeyi topyekün yok edebilir. madde âdî bir sebep mesabesinde olsa da yegâne hakiki sebep allah’tır ve dilediği vakit peygamberlerin elinde herhangi bir sebep bulunmaksızın harikulade şeyler yaratabilir. dahası allah, var olan alemden daha mükemmelini yaratmaya da kadirdir. dolayısıyla yaratılandan daha mükemmelin yaratılması imkansızdır şeklinde formüle edilen iddia temelsizdir.
manastırlı’ya göre allah gaybı insanlara vahiy veya ilham yolu ile bildirebilir. örneğin din konusundaki ihtilaflar çoğalınca allah din alimlerine dînî ilimleri yazmaları hususunda ilham vermektedir. fakat gayb ilimlerine yönelmek dinen uygun değildir. insanların uydurduğu astroloji gibi hurafelere de itimat edilmemelidir. bununla beraber cin gibi idrak eden varlıkların var olduklarını tasdik etmek gerekir. cinlerin maddeleri 5. unsur sayılan esir olabileceği gibi insanlığın henüz keşfetmediği farklı bir unsur da olabilir. pozitivistlerin iddialarının aksine cinlerin uzun mesafeleri kat etmeleri ve diledikleri şekle girebilmeleri imkansız değildir. fakat cinler şeffaf oldukları için görülmeyebilirler. insan ruhu her ne kadar ezeli olmasa da ebedidir. onun saadeti, ölümden sonra tüm tabiat kanunlarını bilmesi ve tüm hakikatleri müşahade ederek lezzet almasıdır. ahirette ruhlar bedenlerine geri döneceklerdir.
devamını gör...