#ödüllü filmler
1998 yılı abd yapımı romantik dram filmi. seth, dünyada gezerek insanları gözlemleyen bir melektir. bir gün gördüğü cerrah maggie'ye aşık olur. maggie ile bir geleceğinin olması, ancak seth'in meleklikten vazgeçmesiyle olacaktır. imdb:6,7/10.
filmin orijinal ismi: city of angels
filmin orijinal ismi: city of angels
*ascap film ve televizyon müzik ödülleri - en iyi gişe filmleri
*gişe rekortmeni eğlence ödülleri - favori erkek oyuncu - dram/romantik favori film müziği
*bogey ödülleri
*gençlerin seçimi ödülleri - yılın film müziği
*gişe rekortmeni eğlence ödülleri - favori erkek oyuncu - dram/romantik favori film müziği
*bogey ödülleri
*gençlerin seçimi ödülleri - yılın film müziği
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "hristiyanismail" tarafından 17.11.2021 21:41 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini brad silberling’in yaptığı senaryosunu ise the million dollar hotel isimli muhteşem filmi de yönetmiş olan wim wenders’in yazdığı 1998 yapımı filmdir.
filmin başrol oyuncuları neden bu kadar ünlü olduğunu anlayamadığım nicolas cage ve romantik komedi filmi oyuncularının en sevimlisi meg ryan’dır.

film yeni ölmüş insanların ruhlarını alıp götürmekle görevli bir meleğin bir ameliyat esnasında başarılı bir cerraha aşık olması çerçevesinde dönüyor.

doktora aşık olan melek onu inandırmak için savaşmaktadır. insan görüntüsü ile doktora görünür ve aralarında bir yakınlık başlar. ancak doktor metafizik hiçbir şeye inanmamaktadır. bir sahnede melek doktora onu sevdiğini söyler, doktor nerden bildiğini sorduğunda melek hissettiğini söyleyerek cevap verir. doktor bunun çok zayıf bir duygu olduğunu belirtince melek doktordan gözlerini kapamasını ister ve yüzüne dokunur. şu an ne yapıyorum diye soran meleğe doktor bana dokunuyorsun diye cevap verir. melek bunu nerden bildiğini sorunca da doktor hissediyorum der. bence filmin bütün özeti bu sahneydi.
meg ryan’ın gözlerini kapatıp iki ellerine yana açarak bisiklet sürdüğü sahneler ise insanda bir özgürlük hissi yaratıyor her seferinde.

elbette film bu kadar değil. yan hikayeler de oldukça etkili. filmi izlerken aşk için yapabileceğiniz en büyük fedakarlığın ne olabileceğini düşünün.
filmin başrol oyuncuları neden bu kadar ünlü olduğunu anlayamadığım nicolas cage ve romantik komedi filmi oyuncularının en sevimlisi meg ryan’dır.

film yeni ölmüş insanların ruhlarını alıp götürmekle görevli bir meleğin bir ameliyat esnasında başarılı bir cerraha aşık olması çerçevesinde dönüyor.

doktora aşık olan melek onu inandırmak için savaşmaktadır. insan görüntüsü ile doktora görünür ve aralarında bir yakınlık başlar. ancak doktor metafizik hiçbir şeye inanmamaktadır. bir sahnede melek doktora onu sevdiğini söyler, doktor nerden bildiğini sorduğunda melek hissettiğini söyleyerek cevap verir. doktor bunun çok zayıf bir duygu olduğunu belirtince melek doktordan gözlerini kapamasını ister ve yüzüne dokunur. şu an ne yapıyorum diye soran meleğe doktor bana dokunuyorsun diye cevap verir. melek bunu nerden bildiğini sorunca da doktor hissediyorum der. bence filmin bütün özeti bu sahneydi.
meg ryan’ın gözlerini kapatıp iki ellerine yana açarak bisiklet sürdüğü sahneler ise insanda bir özgürlük hissi yaratıyor her seferinde.

elbette film bu kadar değil. yan hikayeler de oldukça etkili. filmi izlerken aşk için yapabileceğiniz en büyük fedakarlığın ne olabileceğini düşünün.
devamını gör...
2.
güzel filmdir. filmin genel özelliklerine insanolunbiraz zaten değinmiş. ben filmin hoşuma giden başka bir yönüne dikkat çekmek istiyorum. şimdi efendim nicolas cage'in oynadığı seth karakteri aslında filmin temel taşı. film vermek istediği mesajı bana göre bu karakter üzerinden veriyor. bu şeytanımsı meleklerin türlü türlü özellikleri var. misal bu arkadaşlar insan hayatının her evresine müdahil oluyorlar. insanların beyinlerini okuyorlar. duygu ve düşüncelerini çözümleyebiliyorlar. her insan başına bunlardan bir tane verilmiş. bildiğiniz insanları manipüle etmeye çalışıyorlar. işin daha ilginç tarafı bu zevat kütüphane de yaşıyor. orası da hiç hayra alamet değil. evet bütün bilgilere vakıflar. istedikleri her dili konuşuyorlar. birbirlerinden habersiz iş yapmıyorlar. yani özetle gizli tarikat gibi bir şey bunlar. güçleri ruhani olduğu içinde bunlarla baş edebilmek mümkün değil. insanlar onların varlığından bile habersiz. canları isterse, insanlara görünüp nanik yapıyorlar, istemezse de öyle ortalarda görünmeden geziniyorlar.
tüm mevzu da meggie ile başlıyor. seth, meggie'ye aşık olunca, ruhundaki pranganın farkına varıyor. lan diyor; ''ben nasıl bir örgütün içine düşmüşüm. her şey önceden kararlaştırılmış, verilen görevleri yapıyorum, sorgulama morgulama hak getire, benim bu ruhani ve ebedi varlığımda doğaçlamaya izin yok!'' işte bunu fark ettiği an zaten isyan meşalelerini yakıyor. bunu daha net görmesini sağlayan da nathaniel adındaki düşmüş bir melek.
aralarında şöyle bir sohbet geçiyor;
nathaniel: o, bu salaklara -insanları kast ediyor- evrenin en büyük hediyesini vermiş. bize vermez mi sanıyorsun?
seth: nedir o?
nathaniel: özgür irade!
bu farkındalığı yaşadıktan sonrada en büyük çabası iradesini özgürleştirmek üzerine oluyor. elbette o kısımla ilgili ipucu vermeyeceğim ki, filmi izlemeyenlerin tadı kaçmasın. bana kalırsa bu nokta filmin altını çizmek istediği en önemli nokta. insan acizdir, insan kolay manipüle edilir, insan hatalar silsilesidir vesaire vesaire... amma velâkin tüm bunlarla başa çıkabilmek için elinde önemli bir güç vardır. eğer farkına varır ve bu gücü kullanırsa, sürüdeki koyun olmaktan kurtulur ve kendisinin çobanı olur. bu filmin en sevdiğim yanı içinde ince ince barındırdığı mesajlar ve ''özgür irade'' göndermesidir.
izlenesi bir filmdir ama hepiniz özgür irade sahibi insanlarsınız izleyip, izlememek size kalmış. aslında yarınız mı desem. bilemedim yahu şimdi. kahir ekseriyet deyip yükü üzerimden atayım. * farkındalık güzel şeydir gerisini boş verin.
tüm mevzu da meggie ile başlıyor. seth, meggie'ye aşık olunca, ruhundaki pranganın farkına varıyor. lan diyor; ''ben nasıl bir örgütün içine düşmüşüm. her şey önceden kararlaştırılmış, verilen görevleri yapıyorum, sorgulama morgulama hak getire, benim bu ruhani ve ebedi varlığımda doğaçlamaya izin yok!'' işte bunu fark ettiği an zaten isyan meşalelerini yakıyor. bunu daha net görmesini sağlayan da nathaniel adındaki düşmüş bir melek.
aralarında şöyle bir sohbet geçiyor;
nathaniel: o, bu salaklara -insanları kast ediyor- evrenin en büyük hediyesini vermiş. bize vermez mi sanıyorsun?
seth: nedir o?
nathaniel: özgür irade!
bu farkındalığı yaşadıktan sonrada en büyük çabası iradesini özgürleştirmek üzerine oluyor. elbette o kısımla ilgili ipucu vermeyeceğim ki, filmi izlemeyenlerin tadı kaçmasın. bana kalırsa bu nokta filmin altını çizmek istediği en önemli nokta. insan acizdir, insan kolay manipüle edilir, insan hatalar silsilesidir vesaire vesaire... amma velâkin tüm bunlarla başa çıkabilmek için elinde önemli bir güç vardır. eğer farkına varır ve bu gücü kullanırsa, sürüdeki koyun olmaktan kurtulur ve kendisinin çobanı olur. bu filmin en sevdiğim yanı içinde ince ince barındırdığı mesajlar ve ''özgür irade'' göndermesidir.
izlenesi bir filmdir ama hepiniz özgür irade sahibi insanlarsınız izleyip, izlememek size kalmış. aslında yarınız mı desem. bilemedim yahu şimdi. kahir ekseriyet deyip yükü üzerimden atayım. * farkındalık güzel şeydir gerisini boş verin.
devamını gör...
3.
melekler şehri, iki kişinin birbirine olan büyük aşkları veya hisleri değil, sonsuz bir hayatın aşk için terk edilmesi konu edilmiştir. film seth isimli meleğin bir insanın hayatı için çabalayan doktorun bu çabasına, iyiliğine ve güzelliğine aşık olmasının hikayesi.
filmde seth ölümsüz, insanların yanında son nefeslerinde ve ölümden sonraki yaşamlarında onlara eşlik eden bir melektir. maggie ise kardiyoloji cerrahıdır.

seth’in maggie’ye olan aşkı maggie’nin bi’ hastasını hayatta tutma çabası sırasında seth’in o hastanın yanında refakat etmesiyle başlar. maggie’ye olan hayranlığı seth’i iki tercihe arasında karar vermeye sürükler. ya ölümsüz bir melek olarak kalıp maggie’den uzaklaşacak ya da insan olmayı seçerek ölüm onları ayırana kadar maggie’nin yanında kalacaktır. tabiki seth’in kararı tahmin edilebiliyor.bu kararı vermesinde düşmüş bir melek olan nathaniel in insanlar ve düşen diğer melekler hakkında yaptığı konuşmalar etkili olmaktadır.
nathaniel’ e göre insanların özgür iradeleri meleklere verilmeyen birşeydir ve bu sebeple insanlar eskisi kadar inançlı değildir. bir çok meleğinde bunu gördüğü için düştüğünden bahsetmektedir.
“birlikte olamayacaksak, tanrı neden karşılaşmamızı istedi?”
artık seth’in kararı nettir ve maggie ‘yi hayata döndürmek için çabalaması gereken seth’tir.
film de aslolan şeytanların melek gibi lanse edilmesidir. çünkü şeytanlar gerçekte , sevgiden mahrum, lanetli varlıklardır. siyah giyimleriyle gösterilirler ,onlara insanları sevmek yasaklamıştır ve insanları kandırabilmek için yalan söylerler, sevgi edebiyatı yaparlar, ancak efendileri iblis gibi insandan nefret ederler. buna karşı gelenlerin ise ölümsüzlüklerinin ellerinden alınarak dünyaya gönderilmesi tasvir edilmiştir.
filmde seth ölümsüz, insanların yanında son nefeslerinde ve ölümden sonraki yaşamlarında onlara eşlik eden bir melektir. maggie ise kardiyoloji cerrahıdır.

seth’in maggie’ye olan aşkı maggie’nin bi’ hastasını hayatta tutma çabası sırasında seth’in o hastanın yanında refakat etmesiyle başlar. maggie’ye olan hayranlığı seth’i iki tercihe arasında karar vermeye sürükler. ya ölümsüz bir melek olarak kalıp maggie’den uzaklaşacak ya da insan olmayı seçerek ölüm onları ayırana kadar maggie’nin yanında kalacaktır. tabiki seth’in kararı tahmin edilebiliyor.bu kararı vermesinde düşmüş bir melek olan nathaniel in insanlar ve düşen diğer melekler hakkında yaptığı konuşmalar etkili olmaktadır.
nathaniel’ e göre insanların özgür iradeleri meleklere verilmeyen birşeydir ve bu sebeple insanlar eskisi kadar inançlı değildir. bir çok meleğinde bunu gördüğü için düştüğünden bahsetmektedir.
“birlikte olamayacaksak, tanrı neden karşılaşmamızı istedi?”
artık seth’in kararı nettir ve maggie ‘yi hayata döndürmek için çabalaması gereken seth’tir.
film de aslolan şeytanların melek gibi lanse edilmesidir. çünkü şeytanlar gerçekte , sevgiden mahrum, lanetli varlıklardır. siyah giyimleriyle gösterilirler ,onlara insanları sevmek yasaklamıştır ve insanları kandırabilmek için yalan söylerler, sevgi edebiyatı yaparlar, ancak efendileri iblis gibi insandan nefret ederler. buna karşı gelenlerin ise ölümsüzlüklerinin ellerinden alınarak dünyaya gönderilmesi tasvir edilmiştir.
devamını gör...
4.
kişisel gelişim kitapları, eğitimler, insanı olgunlaştırabilir mi?
allahu teala nin eğitim sisteminde yaşatarak öğretmek vardır.
rab hâli ilimleri verir, rahman yaşatarak öğretir..
herkes kendi kâinatında deneyimledigi hâli kelama döker.
deneyimlenen hal her ne kadar genel bir başlık olsa da kişiye özeldir.
çünkü her kişinin esma terkibi farklıdır.
olaylara bakış açısı da, edindiği deneyimi yorumlama hâli de farklıdır.
yaşadığımız deneyim aynı gibi görünse de kâinatından yorumladığın hal ile ben seni bilebilirim.
melekler şehri filminden bir replik vardı.
"bana armudun tadını tarif eder misin?" "armudun tadını bilmiyor musun" "armudun sende nasıl bir tad bıraktığını bilmiyorum"
allahu teala nin eğitim sisteminde yaşatarak öğretmek vardır.
rab hâli ilimleri verir, rahman yaşatarak öğretir..
herkes kendi kâinatında deneyimledigi hâli kelama döker.
deneyimlenen hal her ne kadar genel bir başlık olsa da kişiye özeldir.
çünkü her kişinin esma terkibi farklıdır.
olaylara bakış açısı da, edindiği deneyimi yorumlama hâli de farklıdır.
yaşadığımız deneyim aynı gibi görünse de kâinatından yorumladığın hal ile ben seni bilebilirim.
melekler şehri filminden bir replik vardı.
"bana armudun tadını tarif eder misin?" "armudun tadını bilmiyor musun" "armudun sende nasıl bir tad bıraktığını bilmiyorum"
devamını gör...
5.
ne zaman çok süper bir aşka düşsem yengenize bisikleti yasaklamamın nedeni bu filmdir işte. acayip travmatik anları vardır. bir ilişkide asla bisiklete binen kız olmamalı. meg ryan yengem beni çok ağlatmıştı zamanında. demek ki kalbimiz aşka dönükmüş o zamanlar. nicolas cage manavda armut seçerken de gözyaşlarımı tutamamıştım. filme dair hatırladığım detaylardan birisi, meg ryan'ın armut sevmesi.
melekler şehri, safi dedikodu olan sülalemizde aşırı önemli bir yere sahip.
hollywood sineması ile hiçbir ilişkisi olmayan beş vakit namazlı akrabalar bile, "melekli film" olarak bilir bunu. çünkü bu filme gittiğim gün, arabayı pert etmiştim. sinemada izlemiştim bunu ben. adana'da galleria avm'de izledik. o ara şirkete sekreter olarak aldıkları benden bir kaç yaş büyük hanımla izledim.
çok saftım lan ben! kalbim pamuktu benim!
meğer bu kıza dayım yürüyormuş o sıralar. babam da yürümüş. bu ikisi rekabet yapmış kendi içinde.
babam, annemin dikkatini dağıtmak için, kızla benim ilgilendiğim algısını yaymak amacıyla bizi sinemaya yollamış. benim kıza boş boş asılacağımı biliyormuş çünkü. sonuçta kendisi dizayn etmiş beni, huyumu bilir.
(ya şu plan şeytanın aklına gelmez dslkjdssdk. nur içinde yat)
ben de gidip bu truva atı oyunlarından habersiz halde, kıza sinemada hala, "adam melekti insan oldu cınım" diye açıklama yapmıştım. şu dünya benim gibi safların yüzü suyu hürmetine dönüyor. piçlikten eser yoktu o sıra demek ki. meğer kız herkese ayrı iş atıyormuş. dayıma ayrı, babama ayrı göz süzüyormuş bu ferhunde kılıklı kadın. çok da güzel kadındı, aklım çıkmıştı.
o gün kız bana da işvelendiği için, ben o sevinçle içtim içtim, arabayla refüjü geçtim. araba maraba kalmadı tabi, canımı zor kurtardım. polisinden halkımıza herkes toplantı gece 3'te. işte o gece, bu aşk skandalı deşifre oldu.
dayım, yengem, annem, babam herkes birbirine girdi. kız o sersemlikle babamı aramış gece, oradan çakozladı bizimkiler. çok büyük bir sırrı ortaya çıkarmışım meğer. o ara bunu bilmeyecek kadar sarhoştum. pert aracın teybinden şarkı açmışım dans ediyordum hala polisin önünde.
ben ömrümde ilk ve son kez, bu kaza için tebrik aldım. normalde kaza yapınca kızarlar, bunda herkes sarıldı bana. "susurluk kazası gibi kaza yapmış slife afferin sana canım benim" deyip öpmüştü teyzem. gelen geçen öptü beni, tebrik etti. "kalbi temizdir benim oğlumun, allah yaptırdı bu kazayı, yoksa iyi sürer" demişti annem de. o esnada bile benimle hava atmaya çalışıyor ama neyse şimdi dalmayim sabah sabah.
tüm akraba tayfası ve dedikodu kazanı titrek teyzeler babamlardan için, "beter olsun bu kart zamparalar şerefsizler" dediler. herkes "püüü" dedi bunlara. dayım kıza evlenme bile teklif etmiş dslkdj.
babamla dayım aşırı kıl oldu bana bu olaydan sonra. kaza yaptığım için çok gururlandım ben zaman içinde.
bu olayı ve filmi hala konuşur güleriz kardeşimle. gülmek ne kelime, koparız.
"ailemizin bütünlüğünü kurtarmak için kendimi feda ettim o gün" derim, "sallama abi" der bacım. az çok niyetimi bilir o kadınlara dair. o gece kaza yapmasam ne değişirdi acaba diye hep düşünmüşümdür. bazı önlenemez olay parametrelerinin startı bu gün olmuştur. sonradan bakınca bunu çok net anladım. önümde aniden fren yapan o piç vectra yüzünden kaderi değiştirdim belki de. insan 12 shot içmez zart diye, bundan da kaderi değiştirmiş olabilirim tabi (bence vectra)
melekler şehri, safi dedikodu olan sülalemizde aşırı önemli bir yere sahip.
hollywood sineması ile hiçbir ilişkisi olmayan beş vakit namazlı akrabalar bile, "melekli film" olarak bilir bunu. çünkü bu filme gittiğim gün, arabayı pert etmiştim. sinemada izlemiştim bunu ben. adana'da galleria avm'de izledik. o ara şirkete sekreter olarak aldıkları benden bir kaç yaş büyük hanımla izledim.
çok saftım lan ben! kalbim pamuktu benim!
meğer bu kıza dayım yürüyormuş o sıralar. babam da yürümüş. bu ikisi rekabet yapmış kendi içinde.
babam, annemin dikkatini dağıtmak için, kızla benim ilgilendiğim algısını yaymak amacıyla bizi sinemaya yollamış. benim kıza boş boş asılacağımı biliyormuş çünkü. sonuçta kendisi dizayn etmiş beni, huyumu bilir.
(ya şu plan şeytanın aklına gelmez dslkjdssdk. nur içinde yat)
ben de gidip bu truva atı oyunlarından habersiz halde, kıza sinemada hala, "adam melekti insan oldu cınım" diye açıklama yapmıştım. şu dünya benim gibi safların yüzü suyu hürmetine dönüyor. piçlikten eser yoktu o sıra demek ki. meğer kız herkese ayrı iş atıyormuş. dayıma ayrı, babama ayrı göz süzüyormuş bu ferhunde kılıklı kadın. çok da güzel kadındı, aklım çıkmıştı.
o gün kız bana da işvelendiği için, ben o sevinçle içtim içtim, arabayla refüjü geçtim. araba maraba kalmadı tabi, canımı zor kurtardım. polisinden halkımıza herkes toplantı gece 3'te. işte o gece, bu aşk skandalı deşifre oldu.
dayım, yengem, annem, babam herkes birbirine girdi. kız o sersemlikle babamı aramış gece, oradan çakozladı bizimkiler. çok büyük bir sırrı ortaya çıkarmışım meğer. o ara bunu bilmeyecek kadar sarhoştum. pert aracın teybinden şarkı açmışım dans ediyordum hala polisin önünde.
ben ömrümde ilk ve son kez, bu kaza için tebrik aldım. normalde kaza yapınca kızarlar, bunda herkes sarıldı bana. "susurluk kazası gibi kaza yapmış slife afferin sana canım benim" deyip öpmüştü teyzem. gelen geçen öptü beni, tebrik etti. "kalbi temizdir benim oğlumun, allah yaptırdı bu kazayı, yoksa iyi sürer" demişti annem de. o esnada bile benimle hava atmaya çalışıyor ama neyse şimdi dalmayim sabah sabah.
tüm akraba tayfası ve dedikodu kazanı titrek teyzeler babamlardan için, "beter olsun bu kart zamparalar şerefsizler" dediler. herkes "püüü" dedi bunlara. dayım kıza evlenme bile teklif etmiş dslkdj.
babamla dayım aşırı kıl oldu bana bu olaydan sonra. kaza yaptığım için çok gururlandım ben zaman içinde.
bu olayı ve filmi hala konuşur güleriz kardeşimle. gülmek ne kelime, koparız.
"ailemizin bütünlüğünü kurtarmak için kendimi feda ettim o gün" derim, "sallama abi" der bacım. az çok niyetimi bilir o kadınlara dair. o gece kaza yapmasam ne değişirdi acaba diye hep düşünmüşümdür. bazı önlenemez olay parametrelerinin startı bu gün olmuştur. sonradan bakınca bunu çok net anladım. önümde aniden fren yapan o piç vectra yüzünden kaderi değiştirdim belki de. insan 12 shot içmez zart diye, bundan da kaderi değiştirmiş olabilirim tabi (bence vectra)
devamını gör...