misafirlikte kötü yemekle karşılaşınca yapılması gerekenler

"midem biraz kötü" yalanına sığınıp mümkün olduğunca tabağına az yemek almak.

"ben zaten gelirken yemiştim" deyip az yemek.

"benim reflüm var bu bana dokunuyor." diyerek sadece 1-2 kaşık yiyerek bu durumdan sıyrılabilirsiniz.

önden temkinli olun, kurt gibi acıktım, misafir umduğunu değil bulduğunu yer gibi iddialı cümleler kurmayın, normalde yemediğiniz bir yemeği kibarlık için yemeyin benim xxx ile pek aram yok gibi naif cümlelerle istemediğinizi belirtin, ancak sevdiğiniz bir yemek geldi ve tadı çok kötü ise kesinlikle renk vermeyin, iki pembe yalan sizden birşey götürmez, bakmayın şimdi tv lerdeki yemekteyiz programlarına bizim kültürümüzde ikram eleştirilmez, atla deve değil yiyeceğin bir tabak yemek ye eline sağlık de kalk, ölmezsin.

bu zamanda misafirliğe gidiyorsanız coronayı yediniz zaten, ee bir zahmet yemeği de yiyin.

kafama göre takılıyorum.

çok güzel görünüyor ama fazla aç değilim demektir. *

o sarimsak denen seyi omrum boyunca sevmedim ama misafirlige gittigim yerde yemekte sarimsak varsa bile tek soz soylemeden yerim.

kötü olduğu hissedilmemeli ve yenilmelidir. çünkü ne olursa olsun ona emek verilmiştir ve emeğe saygı gereklidir.

diyetteyim ben demek

mümkün olduğunca, kibar bir dille "böyle yemek mi olur kardeşim, hiç mi elinin ayarı yok" denilebilir.

ikinci bir tabak daha verilme ihtimali yoksa, yani kötü yemek herkese eşit dağıtılmış ve bitmişse, sakarlığa vurup tabağınızı devirin... hem yediğiniz şeyi yemeye devam etmek zorunda kalmazsınız, hem de yaşadığınız bu kötü lezzet deneyiminin intikamını almış olursunuz...
ha ama emin olmadan yapmayın. sonuçta hem sakar diye adınız çıkar, hem ikinci bir tabak yemeği yemek zorunda kalabilirsiniz...

sesinizi çıkarmadan afiyetle yemek ve nezaketle teşekkür etmektir. bir tabak yemekten bir şey olmaz. özenilerek sizin için hazırlanmış yemeğin kıymetini bilmek ve takdir etmek gerekir.

yanında salata veya sarımsaklı yoğurt vb. varsa bunlara abanarak beğenmediğiniz tadı bastırmaya çalışmaktır. gerçekten hiç yiyemeyeceğim bir şeyse açık açık söylüyorum “kusura bakmayın, eminim çok güzel pişirmişsinizdir ancak ben bamya yiyemiyorum” örneğinde olduğu gibi. alınıp da surat asanı görmedim. önemli olan mümkünse tatmadan kokusundan öngörüp reddetmek.

valla baygınlık getirdiniz ya. yok nezaketmiş, yok yenmesi gerekiyormuş. bu türk gelenek görenekleri beni çok yaralıyor ya. yemeyin kardeşim. mal mısınız siz ? savaşta mıyız biz? niye kötü yemek yiyelim. ''imi imik virilmiş.'' herhalde bir emek verilecek havadan gelecek hali yok. ama bu onu değerli olduğu anlamına gelmiyor. şunu bir anlayamadınız. neyse taktiğimi verip geçeyim.

misafirliğe gidince hemen evdeki kokudan yemeğin ne kadar güzel olduğunu hesap edebilmeniz lazım zaten. hani var ya homo erectusların bile kullandığı. koku. kokluyorsun hoşuna gitmezse yemiyorsun. basit. hadi diyelim tam kestiremediniz yada koku yok. o zaman ev sahibine hemen ''ya tok geldim ama çok güzel kokular geliyor ne yaptınız'' diye yapıştırıp öğrenin. tok bilgisi de verilir bu sayede. sadece yemek için gidildiyse. et varsa et yiyemiyorum bu günlerde. hamur işi varsa bende çölyak var gluten alamıyorum. salata falan yemece. gittiğin yerde salata bile kötü yapıldıysa otur ye hepsini zaten. hak ettiğin bu muhtemelen.

çok sevdiğim bir arkadaşımın evinde takılıyorduk. akşam yemeği saati gelince annesi çağırdı. ilk olmadığı için annesinin yemek konusunda beceriksiz olduğunu biliyordum ama öyle pek dert edilcek bir konu değildi. örneğin çorbayı yaparken suyu fazla koyuyor, patates kızartması yaparkende az kızartıyor çiğ bırakıyordu.

neyse gittik oturduk. baktım çorba, oh ekmekle gömerim tamam dedim, bitirdim. ikinci olarak içli köfte geldi. şansa bakınız ki ben hem içli köfteyi sevmiyorum, hem de kötü yapan birinin elinden yiyecektim. kötü olmaması için dua edip iki lokmada bitirmeye karar verdimki acım erken son bulsun.
ilk lokmayı ağzıma bastım aman yarabbi bu ne iğrenç tat. pişmemiş len bu. yemin ediyorum gözümden yaş geldi yerken, kadında çok sevdin herhalde diyip, ikinciyi tabağıma yöneltti hemen durdurdum. bir yandan ayıp olmasın diye yemeğe çalışıyor. bir yandan da suyu kökleyip hap misali çiğnemeden yutuyordum. dışardan bakan biri sevdiğimi sanabilirdi o derece hızlı yiyordum. sonra tuvalete gidiyorum bahanesiyle kustum. o günden itibaren bir daha asla içli köfte yemedim.

yapılması gereken önünüze geldiyse benim gibi yapmak veya tokum diyip hiç yememektir.

salatayla yetinirim.

kırmamak için yiyip yiyip eve gelince kusarım ama siz yapmayın.